AFRO AMERİKALI MÜSLÜMANLAR
Doç. Dr. Fatih KANCA
Washington Din Hizmetleri Müşaviri
Afro Amerikalı Müslümanların tarihi
Kuzey Amerika’daki Müslüman varlığı, yaygın kanının aksine 20. yüzyıl göçleriyle başlamış bir olgu değildir. Tarihî kayıtlar, Müslümanların bu kıtaya 17. yüzyılın başlarında, transatlantik köle ticareti yoluyla getirildiğini ortaya koymaktadır. Peter Manseau gibi tarihçilerin çalışmalarında da vurgulandığı üzere, Virginia’da 1682 tarihli bir belge “Mahometan” kökenli kölelerden bahsetmektedir.
Afro Amerikalı Müslümanlar, köle olarak getirildiklerinde yanlarında İslam inancını ve kültürel miraslarını da taşımışlardır. Ancak kölelik sistemi, kimliklerini korumalarını büyük ölçüde zorlaştırmıştır. Birçok kişi asimile edilmiş, dinlerini terk etmeye zorlanmış veya inancını gizlice yaşamaya çalışmıştır. Yalnızca az sayıda kişi İslami öğretileri ve ibadetleri sürdürebilmiş, asli kimliklerini muhafaza edebilmiştir. Örneğin, 1770-1863 yılları arasında yaşayan ve 30 yaşındayken Senegal’deki köyünden kaçırılarak köleleştirilen âlim Ömer İbn-i Said, İslami öğretileri ve pratikleri muhafaza etmeyi başaran nadir isimlerden biridir.
Kölelik sisteminin yaptığı baskı, kölelerin zorla Hristiyanlaştırıldığı asimilasyon süreciyle birleşerek Afro Amerikalı Müslümanların İslami hafızasında derin bir tahribata yol açmıştır. Okuma yazma bilenler, Arapça metinler aracılığıyla dinî bilgilerini muhafaza etmeye çalışmış ve İslam’ı, özgürlüğe giden yolda bir ilke olarak görerek esaretten kurtulmanın yollarını aramıştır. Yüzyıllar sonra İslam, Amerika’daki Afro Amerikalı sivil haklar hareketinde merkezî bir rol oynayacaktır.
Afro Amerikalı Müslümanlar ve ABD’deki konumları
Bugün Afro Amerikalı Müslümanlar, ABD’deki Müslüman nüfusun yaklaşık dörtte birini teşkil etmektedir. Ancak bu topluluk, tarih boyunca ana akım Müslüman cemaatlerden büyük ölçüde ayrı kalmıştır. Örneğin, 1930’da Wallace Fard Muhammad tarafından kurulan İslam Milleti (Nation of Islam), siyahi Müslüman kimliğini inşa etmeye yönelik bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Ancak bu hareket, İslam’ın temel inanç sistemiyle örtüşmeyen öğretileri nedeniyle eleştirilmiştir. İslam Milleti’nin öğretileri arasında, beyaz insanı -temelde tepkisel bir karşı duruşla- “şeytan” olarak tanımlamak ve İslami tevhid anlayışıyla bağdaşmayan fikirler yer almaktaydı. İbadethanelerinin kiliselere benzer yapısı ve öğretilerindeki senkretik unsurlar, Afro Amerikalıların zorla maruz kaldıkları Hristiyan geçmişlerinden gelen etkileşimleri yansıtmaktadır. Asırlarca Hristiyan olarak yetiştirilen Müslümanların kendi kimliklerini bulma serüveni oldukça zor olmuştur. Bu geçiş sürecinde ortaya çıkan hareketler, yalnızca dinî bir yönelim değil, aynı zamanda mağduriyetlere ve insan hakları ihlallerine karşı bir tepki olarak doğmuş; dolayısıyla dinî prensipler, etnik ve siyasi dinamiklerin etkisinde kalmıştır.
Hareketin en tanınan üyelerinden Malcolm X (Malik eş-Şahbaz), Mekke’de hac ibadetini yerine getirdiğinde, İslam Milleti’nin öğretilerinin evrensel İslam ile örtüşmediğini fark etti ve bu hareketten ayrılarak ana akım İslam’a yöneldi. Onun bu şahsi dönüşümü, aynı zamanda İslam Milleti’ne mensup Afro Amerikalı Müslümanların büyük İslam ümmetiyle bütünleşmesine öncülük edecekti.
Malik eş-Şahbaz’ın 1965’te suikastle şehit edilmesiyle sonuçlanan bu girişim, İslam Milleti içerisindeki dönüşüm sürecini hızlandırdı. Elijah Muhammad’in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Warith Deen Muhammad, babasının öğretilerini terk ederek İslam Milleti’ni reforme etti. Tevhid ilkesine dayalı İslami öğretileri benimseyen Warith Deen Muhammad, siyahi Müslüman topluluğun ümmetle bütünleşmesini sağladı. Bu süreç, Afro Amerikalı Müslümanların kimlik arayışlarını tamamlamaları ve ABD’deki İslam’ın kurumsallaşmasını güçlendirmeleri açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur.
İslam, Afro Amerikalı topluluklar arasında ahlaki ve manevi bir dönüşüm sağlamış, uyuşturucu bağımlılığı gibi yaygın sorunların azalmasına ciddi katkıda bulunmuştur. Afro Amerikalı Müslümanlar, sivil haklar hareketlerinde ön saflarda yer almakta, İslamofobiye karşı mücadelede de belirleyici bir rol üstlenmektedir. Müslümanlar, Amerika’daki siyahilerin hak arayışları sürecinde hep yanlarında olmuştur, ancak bu dayanışma din hizmetleri alanında aynı güçte hissedilememiştir. Birçok Afro Amerikalı Müslüman, dinî hizmetlerden ve cemaat yapılarından yeterince istifade edememektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Afro Amerikalı Müslümanlar
Diyanet İşleri Başkanlığı, yüzyıla yaklaşan kurumsal tecrübesiyle ve modern yapısıyla dünya genelindeki Müslümanlara İslam’ın sahih ve genel kabul görmüş ilkeleri istikametinde din hizmeti ve sosyal hizmetler sunmaktadır. İlmî geleneği, dinî ve kültürel mirasıyla Türkiye, Müslüman toplumların dinî kimliklerini koruma ve yaşatma sürecinde önemli bir role sahiptir. Bu birikimi Afro Amerikalı Müslüman liderler ve imamlarla paylaşmak, karşılıklı muhabbeti ve dayanışmayı güçlendirmek amacıyla karşılıklı ziyaretler de yapılmaktadır.
Amerika Diyanet Merkezi öncülüğünde Afro Amerikalı İmamlar ve Dinî Önderler Heyeti oluşturulmuştur. Farklı bölgelerden katılımcılarla oluşturulan bu heyetin teşekkül amacı, ABD’deki Müslüman yapıları güçlendirmek adına, Türkiye’nin kurumsal dinî tecrübesinden ilham alarak, dinî bilgi, eğitim ve hizmet üretimini güçlendirip yaygınlaştırmak, din hizmetleri ve sosyal, kültürel hizmetlerde kurumsal kapasite oluşturmak ve ABD’de yaşayan Müslüman toplulukları, özellikle gençleri, aşırıcılıkçı ve sapkın akımlardan koruyacak mekanizmalar geliştirmektir. Ayrıca, güncel dinî gelişmeleri yakından takip eden, değişen zorluklara karşı etkili çözümler üretebilen din görevlileri ve kanaat önderleri yetiştirmeyi hedeflemekte; mevcut dinî önderlerin kendilerini bu konularda geliştirmelerine katkı sunmaktadır. Böylece, Afro Amerikalı Müslüman topluluğun dinî, sosyal ve kültürel açıdan daha güçlü bir yapı inşa etmesine destek olunması amaçlanmaktadır. Türkiye, İslam dünyasının en köklü medeniyetlerinden biri olarak din hizmetleri konusunda büyük bir birikime sahiptir. Bu birikimin Afro Amerikalı Müslümanlara aktarılması, İslam dünyasındaki birlikteliğin güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır.
İslam, İslamofobi ve ırkçılık
İslam, her türlü ayrımcılığı, ırkçılığı, kavmiyetçiliği ve asabiyetçiliği reddeden bir dindir. Öyle ki, İslam’ın şiârı ve Müslümanların özgürlük alameti olan ezan-ı Muhammedî’yi ilk defa Habeşistanlı siyahi bir köle olan Bilal-i Habeşi (r.a.) okumuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Veda Hutbesi’nde Müslümanlara hitaben, “Arap’ın Arap olmayana, beyazın siyaha, siyahın beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur; üstünlük ancak takva iledir.” (İbn Hanbel, V, 411.) buyurarak ırkçılığın her türlüsünü reddetmiştir. Bu kucaklayıcı anlayış, Afro Amerikalı Müslümanların tarih boyunca maruz kaldıkları ayrımcılık ve sosyal dışlanmaya karşı en güçlü direnç noktalarından biri olmuştur.
İslam’ın ABD’de yükselişi, özellikle Afro Amerikalı toplum içinde ivme kazanmaktadır. 2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre, ABD’deki Müslümanların neredeyse yarısı İslam’a sonradan giren mühtedilerden oluşmaktadır. Siyahiler, ABD’de İslam’ın hoşgörü, esenlik ve kardeşlik mesajlarının en hızlı yayıldığı ve karşılık bulduğu sosyal grup olarak öne çıkmaktadır. Ancak, Afro Amerikalılar arasında Müslüman oranı yaklaşık %2 civarında olup, bu durum İslam’ın Afro Amerikan toplumu içinde yayılması açısından büyük bir potansiyel barındırdığını göstermektedir.
Sonuç ve gelecek perspektifi
Amerika Diyanet Merkezi olarak, Afro Amerikalı Müslümanlarla yapılan iş birliğinin, karşılıklı ziyaretlerin onların dinî ve kültürel miraslarını koruyup kimliklerini ihya etme çabalarına katkı sağlayacağına inanıyoruz. ABD’de İslam’ın kurumsallaşması sürecinde, Türkiye’nin sahip olduğu dinî tecrübe ve birikimin paylaşılması büyük önem taşımaktadır.
2050 yılında ABD’de İslam’ın en kalabalık ikinci din olacağı öngörülmektedir. Bu yükseliş, yalnızca sayısal bir artış değil, aynı zamanda İslam’ın barış, adalet ve kardeşlik ilkelerinin ABD toplumunda daha fazla kabul görmesi anlamına gelecektir. Türkiye, bu süreçte Diyanet İşleri Başkanlığı ve özelde de Amerika Diyanet Merkezi vesilesiyle Afro Amerikalı Müslümanlarla ilişkilerini derinleştirerek, onlara dinî ve kültürel destek sağlamaya devam edecektir. Bu kapsamda Afro Amerikalı Müslümanların tarihî, sosyo-kültürel yapısı, inançları ve geleneksel değerlerini ele alan bilimsel çalışmaların genç akademisyen adaylarımız tarafından yürütülmesi yerinde olacaktır. Bu, yalnızca bu alandaki akademik birikimi artırmayı değil, aynı zamanda Türkiye ve Afro Amerikalı Müslüman toplumu arasındaki ilişkilerin uzun vadede güçlendirilmesini hedeflemektedir. Bu çerçevede, ortak araştırma projeleri, akademik yayınlar ve kültürel etkileşimi artıracak girişimlerin desteklenmesi planlanmaktadır.
Müslümanların dinî, ilmî, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan kapsamlı ve sürdürülebilir bir kurum olarak Amerika Diyanet Merkezi, Afro Amerikalı Müslümanların geliştireceği kurumlar için de ilham verici bir model teşkil etmektedir. İslam’ın nuru ABD’de yükselirken, Amerika Diyanet Merkezi, hızla gelişen kapasitesi ve sunduğu çeşitli hizmetlerle bu sürece önemli katkılar sunmaya devam edecektir.