Makale

KIBLE MESCİDİ

KIBLE MESCİDİ

Betül ALTUN ERİNCİK

Allah’ın sevgili elçisi Hz. Muhammed’in (s.a.s.) vefatından yalnız altı yıl sonra, takvimlerin miladın 638. yılını gösterdiği günlerde, sulh yoluyla fethettiği Kudüs’ü teslim almak üzere şehre gelen müminlerin emiri Ömerü’l-Faruk’un ilk işi, Mescid-i Aksa’nın yerini belirlemek oldu. Halife, moloz ve çöp yığınları arasında harabeye dönmüş Harem-i Şerif arazisini bizzat çalışarak temizlemiş; şehirde bulunduğu kısa sürede, Harem-i Şerif’in güneyinde, Hâtemü’l-Enbiya’nın miraç yolculuğu sırasında tüm peygamberlere imamlık ederek namaz kıldırdığı noktada ahşap bir mescit inşa ettirmiştir.
Hz. Ömer’in Kudüs’e ilk mührü…
Mescid-i Nebevi’ninkine benzer bir planla ve 3000 kişilik kapasiteye sahip bu mütevazı mescit, Müslümanların Kudüs’te gerçekleştirdiği ilk imar ve ihya faaliyeti olmuştur. Ömeriyye Mescidi olarak anılan yapı, fetihten sonraki 70-75 yıl boyunca Kudüs’ün Cuma mescidi (Ulu Camii) olarak hizmet vermiştir. Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan döneminde Harem-i Şerif’te yürütülen imar faaliyetleri sırasında bu mescit yıkılmış; yerine 709-714 yılları arasında oğlu I. Velid tarafından Kıble Mescidi inşa edilmiştir. Velid’in yaptırdığı bu mescit, Harem-i Şerif’in güneyinde, kıble yönünde yer aldığından Kıble Mescidi, Hz. Ömer’in inşa ettirdiği ilk mescidin yerinde bulunduğundan dolayı Ömer Mescidi olarak da anılmıştır.
Depremler, yıkımlar ve direniş…
Kudüs’ü vuran sayısız depremin neden olduğu yıkım ve sonrasında Abbasiler, Eyyubiler, Fatımiler, Artuklular ile Osmanlılar döneminde gerçekleştirilen pek çok tamirat ve restorasyon sonucunda, Kıble Mescidi tarih boyunca pek çok yapısal değişiklik geçirmiştir. Günümüzdeki bina, büyük ölçüde Fatımi halifesi Zahir zamanından kalmıştır. Haçlı işgalinin ardından Selahaddin Eyyubi’nin gerçekleştirdiği inşa çalışmalarında da bu restorasyon esas alınmıştır. İnşa tarihi ve büyüklüğü açısından Kubbetü’s-Sahra’nın ardından Mescid-i Aksa’nın ikinci büyük yapısı olan Kıble Mescidi, 80x55 m ebatlarında dikdörtgen bir binadır. Mescidin güney tarafında kurşuni renkte büyük bir kubbeye sahiptir.
Dumanı hâlâ tüten yangın…
“Kudüs’ün yeniden fethinin düşünü kuran” vizyoner komutan, Selçuklular’ın Halep ve Şam atabeyi Nureddin Zengi, henüz Kudüs haçlı işgali altındayken, vakti geldiğinde Mescid-i Aksa’ya yerleştirilmek üzere, Halepli ustalara ağaç işçiliği harikası bir minber yaptırmıştır. Bu muhteşem minberi Kıble Mescidi’ndeki yerine yerleştirmek, Kudüs’ü Haçlı işgalinden kurtaran Selahaddin Eyyubi’ye nasip olmuştur. 800 yıl boyunca Kıble Mescidi’nde mihrabın yanında yer alan Zengi minberi, 21 Ağustos 1969’da fanatik bir siyonistin çıkardığı yangında harap olmuştur. Günümüzde mescitte bulunan mevcut minber ise, Ürdün Kralı Hüseyin tarafından, çoğunluğu Türk ustalarından oluşan bir ekibe yaptırılarak Kıble Mescidi’ne yerleştirilen orijinalinin bir benzeridir.
Üç kahramanın mukaddes emaneti…
Kıble Mescidi, Kudüs’ün tarihinde müstesna bir yer tutan ve her biri tarihin akışını değiştiren üç büyük İslam kahramanının kıymetli bir hatırası ve eşsiz bir yadigârıdır. Kudüs fatihi Halife Ömer ile Kudüs’ün hürriyetine giden yolu açan ve henüz şehir esaret altındayken Aksa’nın minberini hazırlatan Mahmud Nureddin Zengi ve onun rüyasını gerçekleştirerek Kudüs’ü Haçlı işgalinden kurtaran Selahaddin Eyyubi’den mukaddes bir emanet olarak Kıble Mescidi, müminlere işgal tehdidi altında olan üçüncü haremlerini koruma azim ve kararlılığını hatırlatmaya devam etmektedir.