NİYET ETTİM ALLAH RIZASI İÇİN KUL OLMAYA
Dr. Nurhayat HARAL YALÇI
İstanbul Maltepe Vaizi
Kâinattaki bütün varlıklar yaratılış amaçlarına uygun olarak hareket etmekte, yerler ve gökler sünnetullah gereği belli bir düzen içinde bulunmaktadır. İnsandan beklenen, yaratılış amacına uygun olarak hareket etmesidir. Gökte ve yerde ne varsa hepsini kendinden bir lütuf olarak insanın hizmetine sunan (Casiye, 45/13.) Yüce Allah (c.c.), insanı sadece kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır. (Zariyat, 51/56.) Varlık kategorileri içinde insan, eşref-i mahlukat yani yaratılmışların en şereflisi olmakla, Allah’ın onu şekillendirip ruhundan üflemiş olmasıyla ve yeryüzünün kendisine emanet kılınması ile onurlandırılmıştır. (İsra, 17/70; Secde, 32/9; Ahzab, 33/72.)
Hangimizin daha güzel işler yapacağını sınamak için hayatı ve ölümü yaratan Yüce Rabbimiz (Mülk, 67/2.) bizleri kulluk yolunda başıboş bırakmamış, ilahi kitapları ve peygamberleri ile desteklemiştir. İman etmek ve salih amel işlemek, kulluğumuzun temelini oluşturan iki ana unsurdur. İman kalbin amelidir ve amellerimiz kalpteki imanın tezahürü olarak Rabbimize arz ettiğimiz söz ve fiillerimizdir. Her amel önce niyet olarak kalpte başlar. Fiillerimizin motivasyonunu niyetlerimiz belirler. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ibadetlerimiz de dâhil her türlü eylem ve davranışımızın kalbimizden geçirdiğimiz niyet üzere değer kazanacağını ifade etmiştir. İslam tarihinde “Ümmü’l- Kays’ın muhaciri” olarak anılan bir sahabi vardır. (Taberani, Mu’cemu’l-kebir, c.10, 103.) İlk Müslümanlardan ve ilk muhacirlerden olan Ümmü’l- Kays, Medine’ye hicret edince onunla evlenmek isteyen bir sahabi de onun ardından Medine’ye gitmişti. Mekke’de iken evlilik teklifini kabul etmeyen Ümmü’l-Kays ile şansını tekrar denemek istemiş ve Medine’de teklifinin kabul edileceğini ummuştu. Bu olay üzerine Peygamberimiz, “Ameller niyetlere göredir, Her insana niyet ettiğinin karşılığı verilir. Kimin hicreti Allah’a (c.c.) ve Resulü’ne (s.a.s.) ise, Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.s.) için hicret etmiş olur. Kimin de hicreti talep ettiği bir dünyalık veya evleneceği bir kadın içinse onlar için hicret etmiş olur.” (Buhari, Bed’ü’l-vahy, 1.) buyurmuştur.
Niyet kavramı kulluğumuzun özünü oluşturan ihlas ve amellerimizin ziyanına sebep olan riya ile bağlantılıdır. Niyetimiz Allah’ın rızasına yönelik olduğunda, “niyet hayır akıbet hayır” düsturunca sonu hayır olacak ve salih ameller arasına girecekken, halis ve samimi değilse bu niyetten salih amele dönüşmeyen, hayırla nihayete ermeyen ve riyaya bulaşmış davranışlar meydana gelecektir. Allah’ın (c.c.) bizim dış görünüşlerimize ve mallarımıza değil kalplerimizdeki niyetlere ve amellere bakacağını buyuran (Müslim, Birr, 34.) Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Rabbimizin sadece samimi bir şekilde ve kendi rızası gözetilerek yapılan amelleri kabul edeceğini söylemiştir. (Nesai, Cihad, 24.) Aynı şekilde Peygamberimiz (s.a.s.) ihlasla yapılan ibadetleri övmüş, gösteriş, menfaat ve çıkar amacıyla yapılan davranışları onaylamamıştır. Niyetin inananların davranışlarının değerlendirilmesinde en önemli unsur olduğunu anlatırken kendisine ne kadar kahraman denilmesi için savaşan askerin, ne kadar cömert denilmesi için ihtiyaç sahiplerine yardım eden zenginin ve ne kadar âlim denilmesi için ilimle meşgul olan kimsenin yaptıklarının Allah (c.c.) katında hiçbir kıymeti olmadığını hatta bu kimselerin ibadet türünden olan davranışları Allah’ın rızası dışında başka niyetlerle yaptıkları için cezalandırılacaklarını ifade etmiştir. (Müslim, İmare, 152.)
Müminlerin dünya hayatında ibadetten uzak oldukları herhangi bir zaman diliminden bahsedilemez. Ubudiyyet genel ve özel anlamıyla kulun yaratılış amacıdır. Gerek özel anlamıyla şekil şartlarına riayet ederek Allah’ın (c.c.) bizden istediği ibadetlerimizi yerine getirirken, gerekse genel anlamıyla yaşantımızı sürdürürken kul olduğumuz bilinci ile hareket etmemiz gerekir. “Hududullah” yani Rabbimizin dünya hayatındaki yolculuğumuzda bizim için tayin ettiği sınırlar dâhilindeki her davranışımız niyet olarak Allah (c.c.) rızası ile buluşursa ve ona kulluk bilinci ile yapılırsa Rabbimiz katında ibadet olarak değerlendirilir. Kulun kendisiyle baş başa olduğunu sandığı an aslında Rabbi ile baş başa kaldığı andır. Yüce Allah (c.c.) kalplerimizde gizlediklerimizi bilir, içimizden geçen fısıltıları duyar. (Nahl, 16/23; Taha, 20/7.)
Kalbimizden ve zihnimizden geçirdiğimiz şeyler üzerinde düşünmemiz, niyetlerimizi sorgulamamız kulluğumuzun gereklerindendir. Günlük hayatımızda kendimize soracağımız “ne yapıyorum ve niye yapıyorum” sorularına vereceğimiz samimi ve dürüst cevaplar yaşantımızdaki her türlü söz ve fiillerimizi niyetimize bağlı olarak ibadete dönüştürecektir. “Ne yapıyorum” diye kendimize sorduğumuzda, yaptığımız eylemin Allah’ın (c.c.) çizdiği sınırlar içinde olup olmadığını düşünmemiz gerekecek ve bu düşüncemiz Rabbimizin izin vermediği bir şeyi yapmamıza engel olacaktır. Aynı şekilde “niye yapıyorum” sorusunu kendimize yönelttiğimizde, işlediğimiz davranış Allah’ın (c.c.) koymuş olduğu sınırlar dâhilinde, hatta ibadet türünden bir fiil olsa bile niyetimizin Allah rızası olup olmadığını düşünmemizi sağlayacak ve Allah (c.c.) katında amellerimizin niyetimize göre değerlendirileceği konusunda farkındalığımızın oluşmasına yardımcı olacaktır. Ne yaptığımız ve niye yaptığımız konusunda bilinçli olmamız, günlük hayatımızda bunu kalbimize danışmamız, yaratılış amacımız olan Allah’a kul olma niyetimizi canlı tutmaya ve zamanla amele dönüşmese dahi kalbimizden geçen olumsuz düşüncelerimizle baş etmeye vesile olacaktır. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) bildirdiği üzere Rabbimiz rahmetiyle bizi kuşatarak, kalbimizden geçirdiğimiz ama davranışa dönüşmeyen olumsuz düşüncelerimize günah yazmazken, ihlas ile niyet ettiğimiz ama bir şekilde gerçekleşme fırsatı oluşmayan güzel ve olumlu niyetlerimizi ise ödüllendirmektedir. İyi niyet ve düşüncelerimizi gerçekleştirirsek on kattan yedi yüz kata kadar sevap verilirken kötü niyet ve düşüncelerimizi davranışa döktüğümüzde sadece bir günah yazılmaktadır. (Müslim, İman, 204; Buhari, Rikak, 31.) Hep beraber Allah (c.c.) rızası için kul olmaya niyet edelim ve hem ibadetlerimizi yerine getirirken hem günlük hayatımızdaki davranışlarımızda yaratılış gayemize uygun hareket edelim.