İLİŞKİ BAĞIMLILIĞI VE EVLİLİK
Cihan ULUÇ
Psikolog
Dünyaya geldiğimiz andan itibaren, ister farkında olalım ister olmayalım, ilişkiler sürekli olarak insanlığımızın, kişiliğimizin ve hayatımızdaki eylemlerimizin merkezinde yer alır. İlk ilişkimiz yani annemizle veya bakım verenlerimizle kurduğumuz bu temel ilişki, dünyayı nasıl yorumladığımızı, kendimizi nasıl konumlandırdığımızı ve benlik algımızı büyük ölçüde şekillendirir. Yapılan çalışmalar, bağlanma kavramını ortaya koymuş, ilk tepkilerimizin sonraki ilişkilerimizi nasıl etkilediğini ve bu tutumların çeşitli örüntüler içinde sınıflandırılabileceğini göstermiştir. Bu örüntüler kabaca güvenli, kaygılı ve kaçıngan bağlanma olarak adlandırılabilir.
Bağlı mıyız, Bağımlı mı?
İnsan, diğer canlı varlıklardan farklı olarak doğumundan itibaren bir bakım verene muhtaç şekilde dünyaya gelir ve hayatının bir kısmını bu şekilde sürdürür. Bu, bir bakıma bağımlılıktır. Ancak büyüdükçe ve erginleştikçe bu doğal bağımlılık, bağımsız hareket edebilen, kararlar alıp uygulayabilen ve seçim yapabilen sorumlu bir kişiliğe dönüşür. İnsan gelişimi açısından bağlanma ne kadar önemliyse ayrışma da o kadar değerlidir.
İlişki Bağımlılığı Nedir?
Bağımlılık; bir nesneye, davranışa ya da bir kişiye zarar vermesine rağmen ihtiyaç duyarak devam eden zorlayıcı bir psikolojik bozukluktur. Alkol ve madde bağımlılıkları, kumar, alışveriş gibi bağımlılık türleri gibi ilişki bağımlılığı da kişinin hayatını olumsuz olarak etkiler. İlişki bağımlılığı, hem bağımlı kişiyi hem de maruz kalan kişiyi mutsuz eder, kısıtlar ve ilişki güvenliğini zedeler.
İlişki Bağımlılığını Hangi Belirtilerden Tanırız?
İlişki bağımlılığı, diğer tanı kriterlerinde olduğu gibi tek bir faktöre dayanmaz ya da tek bir faktörle açıklanamaz. Buradaki belirtiler kişiden kişiye, ilişkiden ilişkiye değişkenlik gösterebilir. İlişki bağımlılığında kişi; sevgi, ilgi ve dış onayı kazanmak adına yoğun bir çaba gösterir ve bu durumu destekleyen çeşitli inanışlara sahip olabilir. ‘‘Eğer hayır dersem sevilmem, reddedilirim, dışlanırım, insanları memnun etmezsem terk edilirim, sevilmem ve onaylanmam’’ gibi bir inanç sistemi vardır. Bu nedenle, karşı tarafın istek ve taleplerine uyum gösterir, hayır demekten çekinir ve korku duyar.
İlişki bağımlılığında kişinin kendine dair saygısının olmadığı, istek ve ihtiyaçlarının farkında olmadığı, olsa dahi bunları talep etmekte zorlandığı gözlemlenir. Yine, değersizlik ve yetersizlik duygularının eşlik ettiği kendinden emin olamama, ne istediğinden emin olamama, ne hissettiğinin adını koyamama gibi durumlardan şikâyetçi olabilirler. Eğer yakın bir ilişki içerisinde eşe yönelmişse; sürekli eşinin davranışlarını kontrol etme, teyit etme, sorgulama ihtiyacı, nerede ne yaptığını bilmeye dönük baskıcı tavırlar ortaya çıkarabilir. Eşin bir sınırı, kişisel alanı olabileceği ya da onlarsız da mutlu olup bir şeyler yapabileceği, başka bir dünyası olabileceği fikrine çok uzaktırlar. Bunu yapabilen eşi bir tehdit olarak algılayabilirler. Sanki ne yaparlarsa yapsınlar, her şeyi birlikte ve iç içe yapmak zorundaymış gibi hissederler ve bu bağlamda eşlerini ya da ilişkide oldukları kişileri zorlarlar.
İlişki bağımlılığı, tek başına karar almakta ve o kararı uygulamakta güçlük çekmektir. Örneğin; kişi bir kıyafeti beğenmiştir, hayatında önemli bulduğu birkaç kişinin onayını almadan o kıyafeti beğense dahi alamaz. Hatta kendi beğenisini arka plana atarak dışarıdan gelen yorumları daha öne koyar, onları önemser. Burada fikir almaktan, istişare etmekten daha ileri bir boyuttan bahsediyoruz, yine bir zorunluluk halinden bahsediyoruz.
İlişki bağımlılığında kişi, ilişkisine yoğun bir yatırım yapar ve diğer ilişkilerini güçlendirme ve sürdürme gereği hissetmez. Bu yüzden de çevresi kısıtlanır ve giderek yalnızlaşır. Tüm ilgi, alaka ve beklentisi genelde tek bir kişiye yönelmiştir ve her şey ondan gelecektir. Sanki ilişkisi sonlandığında kendi kendine var olamayacakmış, hayatını sürdüremeyecekmiş, o ilişkiye mecburmuş gibi hisseder. İlişki sayesinde önem kazandığını, ilişki biterse değersiz biri olacağını düşünür.
İlişki bağımlılığında kişinin zihninin arka planında ayrılık, terk edilme, aldatılma ya da kandırılma gibi durumlarla ilgili sürekli bir endişesi de vardır. Bu endişe kişinin, duygularını, düşüncelerini ve olayları yorumlama şeklini doğrudan etkiler. Daha tetikte, sorgulayıcı, kontrolcü, kıskanç ve güvensiz biri olurken gerginliği ve stresi elbette ki ilişkide olduğu kişiye yansıtır ve yakın ilişkide zincirleme reaksiyonlar, tepkisel davranışlar başlar. Burada, kişinin paradoksal olarak kendi başına gelmesinden en çok korktuğu şeye hizmet ettiğini fark etmesi önemlidir. Terk edilmekten, sevilmemekten, ayrılıktan korkarken; eşini o kadar sıkar, o kadar nefessiz bırakır ki karşı taraf için bazen tek çıkış yolu ayrılığı başlatmak olabilir.
İlişki Bağımlılığının Aşamaları Nelerdir?
İlişki bağımlılığının ilk aşaması, karşılıksız verme ve tüm ilgi, alakanın bağımlılık hissedilen kişi veya kişilere yönlendirildiği evredir. Bu dönemde kişi; sevgi, ilgi, takdir ve önemliliği karşı taraf için bir şeyler yaparak ve onun hayatını kolaylaştırarak elde edeceğine dair bir inançla hareket eder.
İkinci aşamada, kişi kendini yargılamaya başlar ve kendine dair kızgın ve olumsuz duygular artar. Bu duyguların arka planında suçluluk, utanç, kaygı gibi hisler bulunur ve kişi daha agresif, daha tahammülsüz ve kontrolsüz bir noktaya gelebilir.
Üçüncü ve son aşamada ise karşı tarafın kontrol ve yönlendirme davranışları artar; çatışma ve öfke duygularının yansımaları görülmeye başlar. Kompulsif ve zorlayıcı davranışlar artar, bu da hem kişinin hem de karşı tarafın hayatını olumsuz yönde etkiler. Örneğin; eşin gittiği yerleri kısa süreli aralıklarla sormak veya telefonunu, kiminle ne yazıştığını sürekli kontrol etmek gibi davranışlar bu aşamada yaygındır.
İlişki Bağımlılığını Oluşturan Faktörler Nelerdir?
Ailede bağımlı ya da desteğe muhtaç bir bireyin bulunmasının, aile üyelerinden birinin psikolojik ya da fizyolojik rahatsızlıklarla mücadele etmesinin, ebeveynlik stilinin ve buna bağlı olarak şekillenen bağlanma tarzının, travmatik deneyimlerin, kişinin mizaç özelliklerinin, cinsiyetinin ve olumsuz aile yaşantısının ilişki bağımlılığı üzerinde etkili olduğu bilinmektedir.
Evlilikte İlişki Bağımlılığı Nasıl Görünür?
Evlilik ilişkilerinde sıklıkla duyulan "Defalarca ayrılmayı denedik ama yapamıyoruz, olmuyor.", "Ne yaparsa yapsın ondan vazgeçemiyorum.", "Ne onunla ne de onsuz yapabiliyorum.", "O olmadığı zaman kendimi eksik hissediyorum, elimden hiçbir şey gelmiyor." gibi ifadeler ilişki bağımlılığının varlığına işaret eder. Bu durum, sevgiden çok olumsuzluklara rağmen ilişkiyi sürdürme zorunluluğundan kaynaklanan çaresiz bir çırpınışı ifade eder. İlişki bağımlılığından muzdarip kişiler genellikle "Tek başıma bir hiçim, kendi kendime bir şeyi halledemem, daima birine ihtiyaç duyarım." gibi düşüncelere sahiptir. Çocukluk döneminde bu bağımlılık genellikle anne, baba ya da kardeşler aracılığıyla yaşanırken yetişkinlikte fark edilmedikçe eşe yansıtılır ve hayatlarındaki bu tanıdık döngü devam eder.
İlişki Bağımlılığına Karşı Neler Yapılabilir?
Fark Etmek ve Kabul Etmek: İyileşme ve değişimin ilk adımı, durumu fark etmek ve kabul etmektir. Bir şeyin farkında olmadan veya kabul etmeden ona yönelik yeni yaklaşımlar ve bakış açıları geliştirmek imkânsızdır. Kendinizi daha iyi tanımak için "Nasıl bir ailede doğdum?", "Ailemin içselleştirdiğim kuralları nelerdir?", "Nasıl bir anne babalık gördüm?" ve "Büyüdüğüm ortama karşı nasıl bir reaksiyon gösterdim?" gibi soruları sorabilirsiniz. Bu sorular, kişiliğinizin nasıl inşa edildiğine dair önemli ipuçları verebilir.
Kendi İhtiyaçlarınızı Fark Etmek ve İhtiyaçlarınızın Temini Konusunda Hakkınız Olduğunu Kabul Etmek: Sevdiklerimizi, tercihlerimizi ve ihtiyaçlarımızı fark edip, bunları temin etmek için harekete geçmek bizim sorumluluğumuzdadır. Bunu bir başkasının sizin adınıza yapmasını beklemek, aynı bağımlılık döngüsünü sürdürür. Karşınızdaki insanın haklarına ve hassasiyetlerine önem verdiğiniz gibi, unutmayın ki aynı haklar sizin için de geçerlidir.
Sağlıklı Sınırlar Oluşturmak Üzerine Gayret Göstermek: Sağlıklı ilişki sınırları, duygusal ve fiziksel güvenliğimiz için gereklidir. Sınırların olmadığı yerde kaos ve öngörülemezlik hakim olur. Sınırları oluşturmak ve gerektiğinde savunmak, doğal ve gerekli durumlardan biridir. Başkalarının sizden beklediği gibi, kendinize de haklar tanımalısınız.
Çarpık Düşünceleri Fark Etmek ve Gerçekçi Olanlarla Değiştirmek: Hangi düşüncelerin ve kabullerin hayatınızdaki ilişkileri yönlendirdiğini fark edin. "İnsanları memnun etmezsem sevilmem, yalnızca verici olursam var olurum, tek başıma bir hiçim" gibi çarpık düşüncelerin yerine "Olduğum gibi sevilirim, onaylanmak için hizmet etmek tek yöntem değil, ilişkilerde vermek kadar almak da doğaldır." gibi gerçekçi düşünceleri benimseyin.
Sosyal Çevreyi Genişletmek: Her sosyal ilişkinin farklı bir yeri ve etkisi vardır. Yakın ilişkilerden bağımsız olarak sosyal çevrenizin genişliği, ilginizi çeşitlendirmenize ve farklı perspektifler kazanmanıza yardımcı olabilir.
Hobiler Edinip Farklı Kaynaklarınızı Devreye Sokmak: İlgi ve enerjinizi, ilişki bağımlılığından farklı alanlara ve kendinize yoğunlaştırmak, bu konudaki stresinizi azaltabilir. Yeni veya eski hobileri keşfetmek, bu süreçte faydalı olacaktır.
Profesyonel Destek Almak: İlişkideki yaralar çoğu zaman profesyonel destekle çözümlenebilir. İlişkilerinizi ve hayatınızı olumsuz etkileyen durumlar söz konusu olduğunda profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.
İlişki bağımlılığı, tüm tarafları olumsuz etkileyen, yaşam kalitesini düşüren ve ilişkisel tatmini en aza indiren zorlu bir süreçtir. Gerekli gayret, hassasiyet ve farkındalıkla, çözüm yolları geliştirilebilir. Ayrıca, sevmek, sevilmek, ilgilenmek ve ilgilenilmek doğal ihtiyaçlarımızdandır. Bağımlı ilişkiler yerine, bağlı ve tatmin dolu ilişkiler geliştirmek temennimizdir.