Makale

DİNİ BAYRAMLARIMIZ BİRLİK, BERABERLİK VE YARDIMLAŞMA GÜNLERİDİR

DR.DURAK PUSMAZ / Haseki Eğitim Merkezi Müdürü

DİNİ BAYRAMLARIMIZ
BİRLİK, BERABERLİK VE
YARDIMLAŞMA GÜNLERİDİR

Yeryüzünde yaşayan her milletin, milletçe kazandıkları zaferleri ve tarihlerindeki önemli günleri yad ettikleri milli bayramları olduğu gibi, her din mensuplarının da dini bayramları vardır. Biz de üç kıtaya hükmetmiş, ülkeler fethetmiş, tarihe şeref ve şan vermiş bir büyük millet olarak milli bayramlarımız olduğu gibi, Allah’ın son ve ekmel Peygamberi vasıtasıyla göndermiş olduğu yüce İslam dinine mensup olduğumuz için elbette kutsal günlerimiz, mübarek dini bayramlarımız olacaktır.
Bilindiği gibi senede iki dini bayramımız vardır. Bunlardan biri ramazan bayramı, diğeri de kurban bayramıdır. Ramazan bayramı, ramazan ayının bitiminde Şevval ayının ilk gününde, kurban bayramı da Zilhicce ayının onuncu gününde olur. Ramazan bayramı üç gün, kurban bayramı ise dört gündür. Hicretin ikinci senesinin Şaban ayında Ramazan orucu farz kılınmış, Ramazan ayının 28’inde sadaka-fıtır emredilmiş. Şevval ı birinde de ilk Rama- bayram namazı kılın- Kurban kesmek ve kurban bayramı namazı kılmak da aynı yıl içerisinde meşru kılınmıştır."1 Buna göre her iki bayram da hicretin ikinci senesinde meşru kılınmış, Peygamber efendimiz ve ashabı ilk defa o sene bayram namazı kılmaya ve bayram yapmaya başlamıştır. Bu güzel ibadet o günden günümüze kadar kesintisiz devam etmiş ve etmektedir.

SEVİNÇ VE NEŞE GÜNLERİ

Bayramlarımız sevinç, neşe ve sürür günleridir. Ramazan bayramında, Allah “oruç tutunuz" emrine uyarak bir ay boyunca yemeyi içmeyi terke- dip Allah’a karşı kulluk görevlerinin yerine getirilmiş olmasının sevinci yaşanır. Kurban bayramında ise İslam’ın temel esaslarından biri olan hac görevinin yerine getirilip kurban kesmenin sevinci yaşanır.
Bayramlarda meşru ölçüler içerisinde eğlenmek dinimizce yasak edilmemiştir. Bu sebeple Asr-ı saadetten itibaren müslümanların bayramlarda meşru ölçüler içerisinde oynayıp eğlendiklerini, sevinç ve sürür izhar ettiklerini görüyoruz. Nitekim Peygamber efendimize Medine hayatı boyunca on sene hizmet etmekle şereflenen Enes b. Malik (r.a.)’dan şöyle rivayet edilmiştir. “Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine’ye teşrif buyurdukları zaman Medinelilerin senede iki bayramları vardı. O günlerde onlar oynayıp eğlenirlerdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.): “Allahü Teâlâ size, kutladığınız bu iki bayrama bedel daha hayırlılarını; Ramazan bayramı ile Kurban bayramını verdi.’’buyurdu.’"2
Hadis-i şeriften açıkça anlaşıldığına göre, Cahiliyye döneminde Medine halkının senede iki bayram günleri varmış, o günlerde onlar oynayıp eğleniyorlarmış. Allahü Teâlâ müslümanlara o iki günün yerine daha hayırlı iki bayram lütfetmiştir. Asr-ı saadette bayramlardaki eğlencelerle ilgili iki hadis-i şerif nakletmek istiyoruz. Bunların ikisi de Hz. Aişe validemizden gelmektedir.
Hz. Aişe validemizden şöyle rivayet edilmiştir. (Bir defa Mina günlerinde yani Kurban bayramının ilk üç günlerinden birinde) Rasulüllah (s.a.v.) yanıma girdi. Karşımda “Buâs” ezgilerini (def çalarak) okuyan iki kız vardı. Yatağına uzanıp mübarek yüzünü çevirdi. Derken Ebu Bekir (r.a.) girdi ve:
-Bu ne hal? Resulüllah (s.a.v.)’in yanında şeytan mizmarı mı? diyerek beni azarladı. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) ona dönüp:
“-Onlara ilişme’’ buyurdu.
Babamın zihni başka bir şeyle meşgul olunca kızlara işaret ettim, onlar da çıktılar.”’3’
Hz. Aişe validemizden gelen ikinci rivayet de şöyledir:
“Bir bayram günü idi ki, o gün siyahiler kalkan mızrak oyunu oynuyorlardı. Bilmem ya ben, Resulüllah (s.a.v.)’den bakmaya izin istedim de muvafakat buyurdu, yahut kendiliğinden: Bakmak istiyor musun? diye sordu. "Evet’’ dedim. Bunun üzerine beni arkasında yanağım yanağına değecek şekilde ayak üstü durdurup Habeşlilere: “Haydin devam edin Erfide oğulları!” buyurdu. Nihayet seyretmekten usandığımda: Artık yeter mi? diye sordu’’Evet” dedim, Öyle ise git! buyurdu.""
Başka bir rivayette, Resulüllah bana: “Daha doymadın mı, daha doymadın mı?” buyurdu. Ben de onun yanındaki derecemi anlamak için "hayır” demeye başladım. Diğer bir rivayette de: “Ya Rasulellah, acele etme” dedim. Biraz daha benim için durdu, sonra “yetmez mi?” buyurdu. Ben yine: “Acele etme" dedim. Bunu derken de Habeşileri seyretmek arzusu bende artık kalmamıştı. Lâkin istedim ki, Rasulüllah (s.a.v.)’in benim için ayakta duruşu diğer hanımlarının kulağına varsın da benim onun yanındaki kadru kıymetimi bilsinler", demiştir.5 Hz. Aişe validemiz Peygamber Efendimize karşı naz etmekten hoşlanırdı.

GÜLERYÜZ

Bayramlarda mü’minlerin keder ve gamlarını içlerine atıp karşılaştıkları din kardeşlerine karşı sürür ve güleryüz göstermeleri mendup görülmüştür. Peygamber efendimiz devamlı böyle idi. Onun bu halini Efendimizin meşhur şairlerinden Ka’b b. Malik şöyle ifade etmiştin “Hazretimiz gülümsedikçe mübarek yüzü şimşek çakar gibi nur saçardı.”161 Sahabe-i kiramdan Abdullah b. Haris (r.a.) da Peygamber efendimizin bu mütebes- sim haline dikkati çekerek: “Maraeytü ehaden eksera tebessümen min Resulillahi: Resulullah (s.a.v.) kadar çok tebessüm eden, yani onun gibi güler yüzlü hiçbir kimse görmedim.”7 demiştir.
Asık suratlı olmak, kaşları çatmak, somurtmak müslümana hiçbir zaman yakışmaz. Hele bayramlarda hiç yakışmaz. Güler yüzlülük "ruhtaki saflık ve neşenin yüzde parıltısı demektir.’"8

YEME İÇME GÜNLERİ

Ramazan ve Kurban bayramları yeme içme günleridir. Onun için bu günlerde oruç tutmak yasaklanmıştır. Bu günlerde mü’minler yerler, içerler, başkalarına da ikramda bulunurlar, yedirirler, içirirler. Resulüllah (s.a.v.) kurban bayramında mina günlerinde Abdullah b. Huzafe’yi hacılar arasında dolaşarak “bu günler yeme içme ve Allah’ı zikretme günleridir." diye ilan etmek üzere görevlendirmişti.9

ALLAH’I ZİKRETMEK

Yukarıdaki hadis-i şeriften de anlaşıldığı gibi dini bayramlarımız sadece yeme, içme ve eğlence günleri değil, aynı zamanda Allah’ı zekretme günleridir. Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini Allah’ı zikretmek, namaz kılmak, Kur’an okumak, tekbir, teşbih ve istiğfar gibi ibadet ve taatla geçirmek müstehaptır. Bir hadis-i şerifte: “Kim ramazan ve kurban bayramı gecelerini sevabını Allah’tan bekleyerek ihya ederse kalplerin öleceği günde onun kalbi ölmez.""10 buyrulmuştur.

BAYRAM NAMAZI

Bayram günlerinde ilk yapılacak şey bayram namazını kılmaktır. Hz. Peygamber zamanında halk sabah namazını mescitlerde kıldıktan sonra bayram namazını kılmak için musalla (namazgah) denilen geniş bir alanda toplanırdı. Bayram gününe bayram namazı kılınarak başlanırdı. Peygamber Efendimiz: ’Bugünümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır.”11 buyurmuşlardır.
Peygamber Efendimiz zamanında bayram namazına kadınlar da giderdi. Başta Buhâri olmak üzere bütün hadis kitaplarının ilgili bölümlerinde bu konu ile ilgili sahih rivayetler vardır. Bu rivayetlerden biri Ümmü Atıyye (r.a.)’dan gelmekte olup şöyledir “Resulüllah (s.a.v.) bize ramazan ve kurban bayramı günlerinde genç kızları ve adet gören kadınları da namazgaha çıkarmamızı emretti. Adet gören kadınlara gelince onlar namazdan uzak durur, hayırda ve müslümanların dualarında hazır bulunurlar” dedi."12
Peygamber Efendimiz, Ramazan bayramında sabahleyin camiye gitmeden önce oruçlu olmadığını bir kaç hurma yemek suretiyle gösterir ve hurma sayısını-bir, üç, beş gibi- tek olmasına dikkat ederdi. Enes b. Malik’ten şöyle rivayet edilmiştir. "Resulullah (s.a.v.) Ramazan bayramında sayıca tek olan bir kaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi.”13 Bir hadis-i şerifte: "Şüphesiz ki Allah birdir, biri sever.” buyrulmuştur.14’ Kurban bayramında ise bayram namazını kılıp eve dönünceye kadar bir şey yemez, kurbanını kesip etinden yerdi. Onun için kurban bayramında kurban kesecek olan kimselerin, kurbanlarını kesinceye kadar bir şey yemeyip kurbanlarının etinden yemeleri müstahap görülmüştür.

YIKANMAK GÜZEL KOKU SÜRÜNMEK

Yüce dinimiz temizliğe büyük önem verir. Müslümanların maddi ve manevi temiz olmasını ister. Kur’an-ı Kerimde: “Şüphe yok ki Allah tevbe edenleri ve temizliğe dikkat edenleri sever.”"15’ buyrulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de hadis-i şeriflerinde: "Temizlik imanın aynasıdır.”"16’ “Şüphesiz ki Allah temizdir ve temizliği sever.”"17 buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir. Müslümanların her zaman temizliğe dikkat etmeleri gerekir. Özellikle cuma ve bayram namazları gibi halkın huzuruna çıkacakları günlerde bu temizlik daha da önem arzeder. Onun için bugünlerdeki temizliğe ayrı bir önem verilmiştir. Peygamber Efendimiz cuma ve bayram namazına gitmeden önce yıkanır.18, güzel koku sürünür ve en güzel elbisesi hangisi ise onu giyerdi. “Resulullah (s.a.v.) bayramlarda en güzel elbisesini giyerdi. Onun güzel bir takım elbisesi vardı ki onu bayramlarda ve cuma günleri giyerdi.”"19’ Resulullah (s.a.v.) bu hususlara kendisi gibi, ashabına da böyle yapmalarını emrederdi. Nitekim Efendimizin sevgili torunu Hz.Hasan (r.a.)’dan şöyle rivayet gelmiştir: “Resulullah (s.a.v.) bize bayram günlerinde bulabildiğimiz en güzel elbiselerimizi giymemizi, en güzel kokumuzu sürünmemizi ve bulabildiğimiz en semiz hayvanı kurban kesmemizi emrederdi"’20> peygamber efendimizin sünnetine çok bağlılığıyla bilinen Hz. Ömer’in oğlu Abdullah (r.a.) da bayram günleri, bayram namazını kılmaya gitmeden önce yıkanırdı.21"

CAMİYE FARKLI YOLLARDAN GİDİP GELMEK

Mümkünse bayram namazına ayrı ayrı yollardan gidip gelmek müstahap görülmüştür. Peygaber Efendimiz öyle yapardı. Nitekim Hz.Ömer’in oğlu Abdullah (r.a.) demiştir ki: "Resulüllah (s.a.v.) bayram namazına giderken bir yoldan gider, dönerken başka bir yoldan dönerdi.’"22’ Bununla çok sayıda halkın bayramlaşmasını kolaylaştırmış olurdu. Ayrıca namaza gidilip gelinen yollar, ayrı ayrı kıyamet gününde kişinin lehine şahitlik edeceği için, şahitler çoğaltılmış olur.

YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

Yüce dinimizin müminlerin birbi- riyle yardımlaşma ve dayanışmasına önem vermiştir. Kur’an-ı Kerimde ve hadis-i şeriflerde, hali vakti yerinde olan kimselerin, fakirlere, yetimlere yoksullara yardım etmeleri istenmiştir. Yüce Rabbimiz ahirette cennet nimetlerine kavuşacak iyi kullarının vasıflarını belirtirken şöyle buyurur: "Allah’ın iyi kulları adaklarını yerine getirirler, kötülüğü yaygın olan bir günden korkarlar. Onlar yemeğe olan isteklerine ve canlarının çekmesine rağmen onu yoksula, yetime ve esire yedirirler. Yedirdikleri kimselere: "Biz size ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden her hangi bir karşılık da beklemiyoruz, teşekkür de istemiyoruz. Çünkü biz asık suratlı ve sert bir günde Rabbimizin azabından kor- karız.”derler. İşte bu yüzden Allah onları bugünün azabından korur, yüzlerine bir parlaklık, gönüllerine de bir sevinç verir.’’23
Demek ki dünyada yoksulları, yetimleri esirleri sevindiren kimseleri, yüce Rabbimiz ahirette sevindirecek, onları azabından koruyacak, yüzlerine bir parlaklık, gönüllerine de bir sevinç verecektir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur: “Müslüman müslümanın kardeşidir. Öyle ise müslüman, kardeşine zulmetmez, onu tehlikeye atmaz ve kötü durumda yardımsız bırakmaz. Her kim kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırsa, Allah da onun ihtiyaçlarını giderir, ona yardımcı olur. Kim bir müslümanın bir sıkıntısını ve gamını giderir, onu sevindirirse Allah da kıyamet gününde onun sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın kusurlarını örterse Allah da kıyamet gününde onun kusurlarını örter.”24
Dini bayramlarımız işte bu yardımlaşma ve dayanışma duygularının doruğa çıktığı günlerdir. Öyle ki dini bayramlarımız denilince ilk akla gelen şeylerden biri de yardımlaşma ve dayanışmadır. Hali vakti yerinde olup dini bakımdan zengin sayılan mü’- minler ramazan bayramında sadaka- ı fıtır vererek, kurban bayramında ise kurban kesip etini dağıtarak fakirleri, yoksulları, yetimleri, dulları sevindirirler, onlara yardım ellerini uzatırlar. Şairin dediği gibi:

Kimseye bâki değildir, mülk ü devlet, sim ü zer
Bir harap olmuş gönül tamirini etmektir hüner.

Dini bayramlarımızın fert ve toplum üzerinde çok olumlu ve derin tesirleri vardır. Topluca kıldığımız bayram namazları dini şuur ve duygularımızı kuvvetlendirir. Birlik, beraberlik, kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma duygularımızı güçlendirir. Birbirimize karşı sevgi, saygı, şefkat ve merhamet duygularını geliştirir. Düşmanlık, kin, nefret ve bölücülük gibi kötü tutum ve davranışları ortadan kaldırır.

KÜSLER BARIŞIR

Dini bayramlarımızda güzel adetlerimizden birisi de müslümanların arasında bulunan dargınlık ve kırgınlıkların giderilerek küslerin barışmalarıdır. Zaten müslümanların, birbirle- riyle üç günden fazla küs durmaları doğru değildir. Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: "Bir müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helal değildir.’’25 buyurmuştur. Başka bir hadis-i şeriflerinde de: “En faziletli sadaka birbiriyle dargın iki kimsenin arasını bulmaktır.”26’ buyurmuştur.


(1) Mahmud Esad, Tarih-i Dini, 1st., 1995, s.520- 521.
(2) Ebu Davud, Salat, 239-, Nesai.ideyn, ı; Ahmed b.Hanbel, Müsned.lll, 103,178.
(3) Tecrid-i Sarih Tercemesi, III, 151.
(4) Tecrid-i Sarih Tercemesi, III, 152.
(5) Tecrid-i Sarih Tercemesi, III, 15159-160.
(6) Buhâri, Megâzi, 79 (VI,8 ).
(7) Tirmizi ,eş-Şemâilü’n-Nebeviyye, Beyrut, 1996, S.285.
(8) Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s.455.
(9) İmam Malik, Muvatta, Hac, 135.
(10) Heysemi, Mecmeu’z-zevâid, 11,198.
(11) Buhâri, İdeyn, 3; Müslim, Edâhi,7.
(12) Müslim, İdeyn,12.
(13) Buhâri, İdeyn 4; İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, VIII, 531.
(14) el-Fethu’l-kebir, I, 318.
(15) Bakara suresi:2/222.
(16) Müslim, Tahare.1.
(17) Tirmizi, Edeb, 41.
(18) Ibn Mâce, ikametü’s-salât, 169.
(19) Seyyid Sabık, Fıkhu’s-sünne, I, 267.
(20) Seyyid Sabık, Fıkhu’s-sünne, l, 267.
(21) imam Malik, Muvatta, İdeyn, 2.
(22) Ebu Davud, Salât, 245, 248.
(23) insan Suresi: 76/7-11.
(24) Müslim, Birr, 58.
(25) Müslim, Birr, 25.
(26) en-Nebhani, el-Fethu’l-Kebir l, 194.