Makale

BİREYSEL FARKLILIKLAR İYİ BİR EVLİLİĞE ENGEL MİDİR?

BİREYSEL FARKLILIKLAR
İYİ BİR
EVLİLİĞE
ENGEL MİDİR?

Cihan ULUÇ

Çoğu kimse evliliğin benzerlerin işi olduğunu düşünür. Şüphesiz bu ifadenin doğruluk payı vardır. Özellikle kırmızı çizgiler dediğimiz, anlam ve değer dünyamıza yakın (birebir aynı olmasa da) benzer kültür dünyasından, benzer dili konuşan birini eş olarak arıyoruz. Bu benzerlikleri karşı tarafta görmek, bizi seçim yapma hususunda rahatlatıyor. Ancak iki farklı dünyanın birbirine karışarak yeni bir dünya oluşturma macerası diyebileceğimiz evlilik söz konusu olduğunda benzerlikler gibi farklılıklar da kaçınılmazdır. İnsanın karmaşık ruh ve kişilik yapısı göz önüne alındığında aynılığı ve tüm noktalarda uyuşmayı beklemek pek gerçekçi görünmüyor. Bilhassa kişilik özelliklerinden kaynaklı farklılıklar, kimi çiftler için bir renk, bir tamamlayıcı unsur olabilirken kimi çiftler için tartışmanın ve ilişkiden uzaklaşmanın bir nedeni olabiliyor.
Farklı Kişilik Özelliklerinin Dozu, Yaygınlığı ve Karşı Taraf Açısından Önemi
Kişiliğimiz, yaşamın ilk yıllarından itibaren adım adım oluşan, istikrarlı bir biçimde ortaya koyduğumuz örüntülerin toplamıdır. Kıskançlık, şüphecilik, duygusal hassasiyet, ilgi bekleme, duygusal istikrar, dürtüsellik, benmerkezlilik/ötekimerkezlilik, sorumluluk, düzenlilik, cimrilik, çekingenlik, öfkelilik, uysallık, itaatkârlık/baskınlık gibi özellikler kişiliğimizin bir parçası olabilir. Bu özelliklerin varlığı tek başına bir şey ifade etmez. Bunların bir problem hâline gelmesindeki unsurlardan biri dozudur. Örneğin şüphecilik, kişiliğinizin önemli bileşenlerinden biri olabilir. Eğer ki şüphecilik dozunda ve kontrol altında ise sizi kandırılmaktan, safdillikten ve dolayısıyla zarar görmekten korur. Sizi daha dikkatli kılar, tehlikelere karşı daha tedbirli olmanızı sağlar. Ancak aynı kişilik özelliği aşırıya kaçtığında sizi gereksiz yere alarma geçirir, güvensizliği körükler, kaygıyı alevlendirir, ilişkide olduğunuz kişiyi bezdirir ve bir şekilde zarar görmenize yol açar. Kişilik özelliklerinin bir problem hâline gelmesinin diğer bir nedeni bu durumun yaygınlığıdır. Örneğin, karşı cinsle ilgili durumlarda şüphelenerek bir kıskançlık duygusuna kapılıyorsunuz ve bu sizi daha sorgulayıcı hâle getiriyor. Ancak ilişkinizin diğer hiçbir alanında bu yanınız ortaya çıkmıyor. Bunu yönetmek çok daha kolaydır. Eşinizin bu durumu kabullenmesi, tolere edebilmesi hatta saygı duyabilmesi daha kolaydır. Öte yandan, bu şüphecilik ve kıskançlık tutumunuz eşinizin hemcinsleri ile görüşmelerinden tutun da kendi çekirdek aile ilişkilerine, para harcama şekline, iş yapma biçimine kadar sirayet etmişse -tabiri caizse kanser hücresi tüm bedene yayılmışsa- bu durumu yönetmek bir o kadar zor olacaktır.
Kişilik özelliklerinin ilişkilerde zorlayıcı bir mesele hâline gelmesinin diğer bir noktası ise o durumun diğer eş için ne kadar önemli olduğudur. Yine şüphecilik üzerinden örneklendirmeye devam edelim: Eğer eşiniz özerkliğine düşkün bir karakter yapısına sahipse sizin şüphe ve kıskanma saikiyle sorduğunuz sorular, güvensiz ve sorgulayıcı duruşunuz karşı tarafta işgale uğramışlık hissi uyandıracak ve bu, onun için tolere etmekte zorlanacağı bir durum olduğu için ters tepecek, karşı tepki göstermesine yol açacaktır.
Değişebilir Özellikler ve Değişmesi Zor Özellikler
Klinik tecrübemden yola çıkarak çiftlerin bu iki konu arasında ayrım yapmakta zorlandıklarını ve bazı tartışmaların buradan çıktığını gördüm. Çiftler, değişemez ya da değişmesi oldukça zor olan özellikleri kabul etmek yerine değiştirmeye çalışıyor ve enerjilerinin önemli bir kısmını buraya harcıyorlar. Herhangi bir mesafe katedemeyince de buradaki hayal kırıklığı “Beni önemsemiyor, beni sevmiyor, eğer gerçekten seviyor olsa bu konuda değişirdi.” gibi kafa karıştırıcı çıkarımlara dönüşebiliyor. Değiştirilmeye çalışılan ve kabul görmeyen taraf ise kendisinde bir tuhaflık olduğunu düşünüyor, koşula bağlı sevilmiş ve bu ilişkinin yanlış gideni etiketiyle buruk bir biçimde bu ilişkiyi sürdürüyor ya da ilişkiden çıkış yolu arıyor. Bazı özellikler çok zor değişir ya da değişmez. Bunlar, kişiliğin bir parçası olarak yıllar önce parça parça oluşmuştur. Bunlarla uğraşmak, enerjiyi boşa harcamak olabilir. Değişmesi zor özelliklere örnek olarak eşinizin yavaş konuşması, içe dönük olması, girişken olmaması, öfkeli ve çabuk yükselen biri olması gibi özellikler verilebilir. Ancak kişiler, bu özelliklerin üzerinde çalışırsa, destek alır ve eşiyle mutabakat sağlarsa bu meseleyi kendisi ve çevresi için daha makul seviyeye indirebilir.
Kiminle Evli Olduğunuzu Bilin
Evlilik sürecinde eşinizi gerçekten tanımak, kiminle evli olduğunuzu bilmek çok önemlidir. Evlenirken evliliğe ve eşimize dair birçok beklentiye sahip olabiliriz. Bazen zihnimizde oluşturduğumuz eş ve evlilik beklentisi profili ile gerçekteki durum uyuşmayabilir. Bu yüzden evlenmeden önce, eşiniz için önceden biçtiğiniz gömleği zorlamak yerine, ona uygun yeni bir gömlek dikmek daha doğru olabilir.
İlişkide Farklılıkları Kabul Etmek
İlişkideki farklılıkları kabul eden ve farklı bir açıdan bakmayı ifade edecek bir çift diyaloğunu örnek olarak ele alalım:
“İyi ki benzer değiliz.” dedi Şeyma Hanım. “Eğer Adil de benim gibi çabuk kırılan, duygularını yukarıda yaşayan ve alıngan birisi olsaydı ne yapardık bilmiyorum doğrusu, herhâlde ev kırıklar müzesi olurdu. Neyse ki o daha soğukkanlı, duygularıyla değil, mantığıyla hareket eden biri. Zor zamanlarda sakin kalabilmesi bana çok iyi geliyor. Ama itiraf edeyim, evliliğin ilk zamanlarında bunu donukluk ve duygusuzluk olarak yorumlardım ve çok zorlanırdım. Meğerse bu farklılığımız bir rahmetmiş. Ben onunla her geçen gün sakin kalabilmeyi, meselelere haddince önem vermeyi öğreniyorum. Demek böyle de yaşanabilirmiş diyorum.”
Adil Bey ise durumu kendi açısından şöyle ifade ediyor: “Evliliğimizin ilk yıllarında her şey bir tartışma konusu olabiliyordu. En ufak sözüme kırılırdı ve ne yaptığımı da tam olarak anlayamıyordum. Onu çok duygusal, mantıksız buluyordum. Sonra zamanla bu durumu aştık. Ben de ondan duyguları yaşamayı, ifade edebilmeyi ve hissetmeyi öğrendim. Yine onun kadar olmasa da evlilik öncesine göre duygusal konularda daha iyiyim artık. Böylece yaşadığımdan daha fazla keyif alabilmeye, daha derin ilişkiler kurabilmeye başladım. Ben şöyle bakıyorum: Bu ilişkinin iki kanadı var. Ben bu ilişkinin aklıysam Şeyma da bu ilişkinin kalbi. Tek kanatlı bir kuş nasıl uçamazsa bizim ilişkimiz de iki kanada ihtiyaç duyar.”
Yukarıda kurgulanan çift, ayrılık ve uzaklaşma vesilesi olabilecek bir farklılığı lehine çevirme konusunda güzel bir örneklik sunuyor. Belki Adil Bey hiçbir zaman Şeyma Hanım gibi duyguları zirvelerde, derin ve dokunaklı yaşamayacak, fakat bunların tehlikeli olmadığını, hayatın başka bir biçimde de yaşanabileceğini görüyor, öğreniyor. Şeyma Hanım ise Adil Bey’den her şeyi üzerine alınmamayı, her şeyin kendisi ile ilgili olamayabileceğini öğreniyor. Böylece iki zıt kutup, ilişkisel alanda biraz daha ortaya çıkıyor ve iyileşme gerçekleşiyor. Yakın ilişkilerin iyileştirici ve dönüştürücü gücü bu tip nüanslarda yatıyor.
Farklılıkları Yönetmek İçin Öneriler
Öncelikle farklılıkların kaçınılmaz olduğunu kabul edin. Siz ve eşiniz farklısınız. Fakat farklı olmak, kötü bir ilişkiye sahip olmanızı gerektirmez. Yukarıdaki örnek çiftte olduğu gibi, birbirinizi tamamlayan unsurlar hâline bile gelebilirsiniz. Farklılıkların önemi, günlük hayatı ne denli ve nasıl etkilediği, sizin ya da eşiniz için o durumun ne kadar kritik olduğudur. Eşinizin hoşlanmadığınız kişilik özellikleri bir mizaçtır ve size özel bir durum değildir. Bazen çiftler bu özelliklerin kendilerinin eksikliğinden, güçsüzlüklerinden, sevilmemekten ya da değersiz olduklarından dolayı ortaya çıktığını varsayarlar ve büyük anlamlar çıkarırlar. Bu da meseleyi işin içinden çıkılmaz hâle getirir. Yine, farklılıkları kabul edip yönetmek adına çözüm ve yol haritası çizmekte fayda var. Örneğin, eşiniz organize olmakta zorlanan birisi ve siz organize eden, çekip çeviren biriyseniz, iki gün sonra çıkacağınız tatil yolculuğu için hazırlığı siz organize edip eşinizle onun yapabileceği görevleri paylaşmak bir seçenek olabilir. Tüm bunlar olurken takdiri de atlamamak gerekir. Eşiniz normalde yapmakta zorlandığı bir konuda esniyor ve bu hususta gayret gösteriyorsa onun çabasını takdir edin, gördüğünüzü ve fark ettiğinizi ifade edin. Böylece köklü bir alışkanlığın değişmesi yolunda eşinize ve dolayısıyla ilişkinize destek olmuş olursunuz.