Makale

YAPAY ZEKÂ DÜNYEVİ BİR CENNET Mİ VADEDİYOR?

YAPAY ZEKÂ
DÜNYEVİ BİR CENNET Mİ VADEDİYOR?

Prof. Dr. Muhammed KIZILGEÇİT
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı

Dünyaca ünlü teknoloji şirketlerinden biri yakın zamanda gerçekleştirdiği tanıtım etkinliğinde piyasaya yeni girecek ürünlerini tanıtırken “We, Robot/Biz Robot” sloganını kullandı. Şirket, bu sloganla Isaac Asimov’un, I, Robot/Ben, Robot kitabına göndermede bulunuyor gibiydi. Peki, Isaac Asimov kimdi ve o meşhur kitabıyla ne anlatıyordu?
Rusya’da Smolensk yakınlarındaki bir kasabada Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen (1920) Asimov, ailesi ile birlikte üç yaşındayken Amerika Birleşik Devletleri’ne göç eder. New York’ta büyür. 20 yaşından önce bilim kurgu öyküleri yazmaya başlar. Yazarlık kariyerine bilim kurgu ile başlayan Asimov, popüler bilim kitapları ve şiir kitapları da yayımlar. 1941’de yayımlanan Nightfall adlı kısa bilim kurgu öyküsü, en ünlü bilim kurgu öykülerden biri olur. Bu öykü 1968’de Amerikan Bilim-Kurgu Yazarları adlı kuruluş tarafından o zamana dek yazılmış en iyi kısa bilim kurgu öyküsü seçilir. Asimov, Vakıf (Foundation) ve Robot dizi kitapları ile de büyük ün kazanır. Vakıf serisi, galaktik (tüm galaksiyi kuşatan) bir imparatorluğun çöküşünü ve ardından gelen kaosu önlemek için kurulan bir organizasyonun hikâyesini anlatır. Asimov, bu seride teoloji, antropoloji, tarih, matematik ve sosyoloji gibi farklı disiplinleri bir araya getirerek karmaşık ve derinlikli bir evren oluşturur. (Timuçin, Buğra Edman, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2017, Sayı 37, 2017, 377 – 386.)
Asimov’un başlattığı bu kurgu/metin, diğer yazarların ve film sektörünün de desteği ile postmodern zamanın kurucu metinleri olarak konumlandırılır. Galaktik kaosun gerçekleşmemesinin veya geciktirilmesinin imkânı, yapay zekâ tabanlı robotlar ile sağlanmaya çalışılır. Bu kurguda hem kutsal metinler ve semboller, hem de antropolojik unsurlar postmodern bir üslupla sonuna kadar kullanılır. Zamanlar ve kişilikler arasında geçiş, iyinin ve kötünün savaşı, en önemlisi de posthuman bir geleceğe hazırlık…
Batı insanının coğrafi keşiflerle birlikte başlayan sahip olma eğilimi… Bu eğilimin getirdiği kolonyal düzen ve bu düzeni sürdürmek için gerçekleşen dünya savaşları… Ardından büyük şirket sahiplerinin insanlığı modern köleler olarak konumlandırması… Bütün bunların konformist bir yaşam ve sonsuzluğu burada yaşamak için amaçlanması… Cenneti dünyaya indirgemek için robotların işe koşulması ve yapay zekânın bu kurgu için araşsallaştırılması… İnsanın eşyayı veya insanları kontrol etme fikri yeni değil. İnsanda bir “güç isteği” var ve dünyamıza baktığımızda, bu istek tatmin edilemez gibi görünmekte. İnsan yaratılışı itibarıyla ölümsüzlüğü istediği kadar sonsuz kudret sahibi olmayı da istemekte. Güce sahip olmak ve bu gücü zayıf insanlar üzerinde kullanmak insanlığın en eski davranış biçimlerinden biridir. Geldiğimiz noktada da güce sahip olmak için robotları kullanmak, belirtilen tutumun posthuman çağdaki tezahürü… Peki, insanlığa sunulan ve bilimin de eşlik ettiği bu kurguda bizi ne bekliyor?
Yapay zekâ (YZ) gelişmeye devam ettikçe insanlığın geleceği ve dünyadaki yeri hakkında derin sorular ortaya çıkarıyor. Henüz tam olarak keşfedilmemiş bir alan olmakla birlikte özellikle kutsal metinlerde ana hatları çizilen temalar, YZ ile ilahi dinler eskatolojisi arasındaki kesişimi barındırıyor. İnsanlığı yoldan çıkarabilecek yeni bir tür “canavar” olarak potansiyel risklerini göz önünde bulundurarak YZ’nin eskatolojik çevrevedeki potansiyel rolünü düşünmek gerekiyor. Daha da ötesi YZ’nin insan sonrası bir dünyada gelişiminin etkilerini incelemek, YZ’nin nasıl şekillenebileceği konusunda yeni bakış açılarını temellendirmek ve gelecek kuşaklara bir ufuk sunmak gerekiyor. (Sancılı, F. [2023], “İslam Kültüründe Kıyamet Mitolojisinin Temel Eskatolojik Mitleri”, Ardahan Üniversitesi İnsani Bilimler Ve Edebiyat Fakültesi Belgü Dergisi (Özel Sayı), 113-12; Youvan, Douglas C, AI and the Apocalypse: Exploring the Role of Artificial Intelligence in the Eschatology of the Book of Revelation, October, 2024.)
Bütün bu izahlardan sonra başlığa yansıttığımız noktadan hareketle tekrar soruyoruz: Yapay zekâ dünyevi bir cennet mi vadediyor? Ya da dünya “yeni”ye bürünürken nasıl bir dünya olacak? Cennet, “örtmek, gizlemek” anlamındaki “cenn” kökünden isim olup “bitki ve ağaçları ile toprağı örten bahçe” manasına gelir. Ahiret hayatında müminlerin ebedî saadet yurdu olan yerin bu şekilde adlandırılmasının sebebi, genel görünümüyle dünya bahçelerine benzemesi veya eşsiz nimetlerini insan idrakinden gizlemiş olması şeklinde açıklanmıştır. Yahudilikte olduğu gibi Hristiyanlıkta da “Eden” cennetinin, yaratılışın başlangıcında var olduğuna inanılmıştır. (Şahin, M. Süreyya, TDV İslam Ansiklopedisi, c.7, 374-346.)
Cennet, insanlık tarihi boyunca insanların özlediği bir âlem olmuştur. Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerdeki mevcut beyanlara dayanarak cennet nimetlerinin ana özelliklerini şu şekilde tespit etmek mümkündür: 1. Sonsuz hayat ve konfor. 2. Sürekli barış ve huzur. 3. Cennet ehlinin hem bedenî hem ruhi bakımdan son derece güçlü ve yetenekli olmaları. 4. Manevi tatmin (rıza). 5. Allah’ı görmek, O’nunla konuşmak. 6. Bütün bunları saran bir ebediyet. (Topaloğlu, Bekir, TDV İslam Ansiklopedisi, c.7, 376-386.)
Birçok ayette iyilere vadedilen cennetin çoğul şekliyle kullanıldığına bakılırsa birden fazla mekânın bulunduğu ve her mümine bir mesken hazırlandığı anlaşılır. Cennetin göklerin ve “arz” kadar olduğunu ifade eden ayetlerin (Âl-i İmran, 3/133; Hadid, 57/21.) tefsiri için şu farklı görüşler ileri sürülmüştür: 1. Cennetin tasavvur edilemeyecek kadar geniş olduğunu ifade eden bir benzetmedir. Buna göre arz “en” yani genişlik demektir. Bir alanın dar cephesini genellikle onun genişliği oluşturduğuna göre cennetin uzunluğu bu teşbih çerçevesinde çok daha fazla olacaktır. 2. Cennet, dünya hayatında insanoğlu tarafından kavranabilen kâinat kadar değerlidir. 3. Madde âleminin insan idrakine sunuluşu gibi cennet de onun bilgi ve idrakine sunulmuştur. (Topaloğlu, Bekir, c.7, 376-386.) İslam dininde cenneti elde etmek isteyen mümin şunları yapmalıdır:
1. Birey, hayatının sonuna/yakin gelinceye kadar insana, varlığa ve kutsal olana karşı sorumluluk bilinciyle yaşamalıdır.
2. Bu bilinçle yaşamaya ve yaşatmaya gayret etmelidir.
3. Adil, merhametli olmalıdır.
4. Dünyanın geçiciliğinde sonsuzluğu yaşamak değil, dünyanın geçiciliğinde sonsuzluğu elde etmeye çalışarak sonsuzluğu ahirete bırakmalıdır.
5. Kâinatı çözümlerken ve yıldızlara uzanırken tevhidi yaşamak ve kâinatta tevhidi hâkim kılma çabasında olmalıdır.
Buna karşın Postmodern dönemde humanoid (insansı varlık), posthuman bir geleceğe yönelik kurgulanan cennet için Batı’nın kolonyal tutumunu şu niteliklerle sürdürmeyi amaçlıyor:
1. Bilgiyi hikmetten uzak, salt bir veri olarak konumlandırmalıdır.
2. Hammaddeyi, sahip olma eğilimi ile temin etmelidir.
3. Buna mani olanları gerekirse öldürmelidir.
4. Sınırlı olan varlık düzleminde, gaybi olana imkân tanımamak adına sonsuzluğu dünyada inşa etmelidir.
5. Akıllı şehirlerde, seri numaralar niteliğinde var olan organizmalar olarak düşünülen insanlar, kontrol altında tutulmalıdır.
6. Mutlak tatmin için Dünya yetmezse diğer galaksilere de yönelmelidir.
7. Yıldızlararası yolculuklarla, varlığı kendi eliyle, idealize ettiği şekilde kendisine musahhar kılmalıdır.
Cenneti dünyada aramak, cenneti dünyaya indirgemek yanılgısını beraberinde getirir. Sonsuz olanı (cenneti) kendi niteliğinden sıyırmak, sonsuz olana verilecek en büyük zarardır. Öte yandan sınırlı varlık (insan) için de sonsuz olma imkânını ortadan kaldırmak, âdemi adem kılmaktır. Yapay zekâ teknolojisinin bireysel ve toplumsal refah için konumlandırılması, elbette herkesçe arzulanan bir durumdur. Hatta her Müslümanın, bu teknolojilerin tasarlayıcısı, üreticisi olması ve global düzlemde tüm insanlığa bir vizyon sunması; savaş suçlarının işlendiği, dünyanın pek çok yerinde acımasızca Müslüman kanı döküldüğü ve Gazze soykırımının yaşandığı bu zaman diliminde Hakk’a ve hakikate inanmış tüm yürekler için bir zorunluluktur. (Zira bu metni yazdığım günlerde Yahya Sinvar, dronların işaret etmesi ile şehit edildi ve Meta Evren, Sinvar paylaşımlarına sansür uyguladı.) Fakat Asimov’dan günümüze değin kurgulanan gelecek veya dünya, pagan mitlere, antropomorfik Yunan mitolojisine, Kutsal Kitap eskatolojisine değil; tevhide, Kur’an’a, nübüvvete, adalete ve merhamete uygun olmalıdır…