MÜMİNUN SURESİ
Doç. Dr. Faruk GÖRGÜLÜ
Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Müminun suresi, Kur’an-ı Kerim’deki sıralamada yirmi üçüncü, iniş sırasına göre yetmiş dördüncü sure olup 118 ayetten oluşmaktadır. Enbiya suresinden sonra, Secde suresinden önce Mekke döneminin sonlarında nazil olmuştur. Sure adını, “Müminler kesinlikle kurtuluşa ermişlerdir.” mealindeki ilk ayette geçen, “el-Müminun” kelimesinden almıştır. (Kur’an Yolu, Ankara: DİB Yayınları, 2020, 4/7.)
Müminun suresi, Mekkî surelerin genel özellikleri olan Allah’ın varlığı ve birliği, peygamberlik ve ahirette dirilme gibi dinin temel konularını ele alır. Surenin ilk on bir ayetinde müminlerin öne çıkan üstün niteliklerinden bahsedilir ve yaptıkları güzel ve erdemli davranışlar sayesinde Firdevs cennetine mirasçı olacakları ve orada sonsuza kadar kalacakları ifade edilir. Ayrıca, her insanın anne karnındaki yaratılış aşamalarından ve sonrasındaki durumundan bahsedilir. Hz. Nuh, Salih, Lut, Musa ve Harun (a.s.) gibi peygamberlerin yanı sıra Hz. Meryem ve oğlu Hz. İsa’nın (a.s.) kıssalarına değinilir. Bu kıssalar aracılığıyla peygamberlerin tebliğlerindeki ortak noktalar, onların yolunu izleyen ümmetlerin durumu ve onlara karşı direnen müşriklerin inat ve kibirleri vurgulanır. Bu bağlamda Kureyşli müşriklerin baskıları karşısında Hz. Peygamber’e bir teselli sunulur. Mekke müşriklerinin Allah’ın yaratıcı kudretini kabul etmelerine rağmen O’na ortak koştukları ve ahirete inanmadıkları, kıyamet gününde karşılaşacakları şiddetli azap ile pişmanlıkları dile getirilir. Buna karşılık, Hz. Peygamber ve müminlerin zafer elde edeceği vurgulanır. (İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-Tenvir, Tunus: 1984, 18/6-7.)
Müminun suresi, içerik ve üslup yönüyle kendisinden önceki surelerle bağlantılı olup bazı açılardan onların bir açıklaması niteliğindedir. Nitekim surenin başındaki ayetlerle bir önceki Hac suresinin son ayetleri arasında şu şekilde bir ilişki vardır: Hac suresinin sonunda müminlerin kurtuluşa ermeleri için yerine getirmeleri gereken sekiz dinî görev bildirilmiştir. Bu surenin başlangıcında ise müminlerin sekiz önemli niteliğine vurgu yapılmakta; iman etme, namazı huşu içinde kılma, boş ve faydasız işlerden uzak durma, zekât verme, iffetlerini koruma, emanetlere riayet etme, verdikleri sözleri yerine getirme ve namaza devam etme gibi erdemler sıralanmaktadır. Bu özelliklere sahip olanların kurtuluşa erecekleri müjdesi verilmektedir. Ayrıca sure, 12. ayetinden itibaren insanın yaratılış aşamalarını ele alır.
Müminun suresinin ilk ayetleri (Müminun, 23/1-11.), iman eden ve kurtuluşa eren müminlerin özelliklerini sıralayarak başlar. Bu çerçevede müminlerin ahlaki ve ibadet konusundaki nitelikleri vurgulanır. İlgili ayetlerde bunların namazı devamlı ve huşu ile kılmak, boş ve anlamsız söz ve davranışlardan uzak durmak, zekât vermek, iffeti korumak, emanet ve ahitlere riayet etmek olduğu belirtilir. Bunları yerine getiren müminlerin Firdevs cennetine varis olacakları ve orada ebedî kalacakları müjdelenir. Daha sonra insanın ilk yaratılışına dikkat çekilerek anne rahminde et ve kemikle şekillenip tam bir beden hâline gelene kadar geçirdiği biyolojik aşamalar anlatılır. Ardından insanın ölümlü bir varlık olduğu, ancak kıyamet günü yeniden diriltileceği ve bu yüzden yaptıklarından hesaba çekileceği hatırlatılır. Daha sonra Allah’ın kâinatı belli bir düzen içinde yarattığına ve yönettiğine dair kanıtlar sunularak evrenin yaratılışına dikkat çekilir. Bu bağlamda, gökten yağan yağmur ve onun sayesinde çıkan bitkilere vurgu yapılır. Ayrıca taşıma amaçlı hayvanlar ve gemilerden nasıl faydalandığımız bildirilir. (Müminun, 23/12-22.)
Müminun suresinin 23-44. ayetlerinde, Hz. Nuh’tan başlamak üzere geçmiş kavimlere gönderilen peygamberlerin tebliğ süreçleri ve bu kavimlerin tepkileri ele alınır. Bu çerçevede Hz. Nuh’un kavmine gönderilişi, onları Allah’a iman etmeye davet edişi ve toplumun ona karşı çıkışı anlatılır. Ayrıca Ad ve Semud kavimlerinin durumuna değinilerek onların da Peygamberlerini yalanladıkları ve sonunda şiddetli bir sarsıntıyla helak olup gittikleri beyan edilir. Bu ayetlerin ardından surenin 45-50. ayetlerinde Hz. Musa ile kardeşi Harun’un tevhid mücadelesine değinilir. Bu bağlamda peygamberlerin çağrısını reddeden ve onları yalanlayan Firavun ve hanedanının helak edildikleri bildirilir. Ardından mucizevi bir şekilde yaratılan Hz. İsa ile annesi Hz. Meryem’in isimleri zikredilir.
Peygamberler, insanlara tevhid inancını öğreterek onları Allah’ın birliğine davet etmişlerdir. Onlar ayrıca, insanların dünyada yaptıkları her fiil ve davranışın, ölümden sonra hesap verecekleri bir ahiret hayatında karşılığını bulacağını vurgulamışlardır. Ancak toplumun genellikle güce sahip olan kesimleri, bu hakikatleri kabul etmeyerek peygamberleri reddetmişlerdir. Ayrıca Allah’ın bir elçi göndermesi gerekiyorsa bunun bir insan değil, ancak bir melek olması gerektiğini savunmuşlardır. Bu kibirli tutumlarıyla eski yanlış inanç ve davranışlarına devam etmişlerdir. Sonuç olarak Allah bu inatçı kavimleri çeşitli felaketlerle cezalandırarak helak etmiştir. (M. Kâmil Yaşaroğlu, “Mü’minûn Suresi”, DİA, 31/559.)
Surenin 54-83. ayetlerinde Allah’ın varlığı ve birliğine vurgu yapılırken inkârcıların tutarsızlıklarına da dikkat çekilir. Allah Resulü’nün tüm iyi niyet ve özverili çabalarına rağmen inatla yanlış yolda yürümeye devam eden, azgınlık ve sapkınlıklarından vazgeçmeyen müşrikler eleştirilir. Bu bağlamda inkârcıların kendilerine verilen mal, mülk ve evlatlar yüzünden gurura kapıldıkları, bu nimetlerin geçiciliğini ve aslında birer imtihan vesilesi olduğunu kavrayamadıkları anlatılır. Dünyadaki refahı, Allah’ın kendilerinden memnun olduğuna bir işaret olarak gören bu kişiler, ahiret hayatını ve hesap gününü inkâr etmektedirler. Oysa Allah, insanlara sadece güçlerinin yettiği kadar sorumluluk yükler, ancak inkârcılar, O’nun gönderdiği peygamberlerin uyarılarına aldırış etmemektedirler. İlgili ayetlerde inkârcılara yapılan eleştirilerin ardından müminlerin sahip oldukları bazı güzel hasletlere değinilir. Onların, Rablerine derin bir iman ve saygılarından dolayı sorumluluk bilincine sahip oldukları, Allah’ın ayetlerine inandıkları ve O’na ortak koşmadıkları, Allah’ın verdiklerini, hesaba çekilecekleri düşüncesi ve sorumluluk duygusuyla paylaştıkları bildirilir. 84-92. ayetlerde ise Allah’ın kudretinin delilleri ortaya konulduktan sonra, inkârcıların yeniden dirilmeyi imkânsız gören iddiaları çürütülerek Allah’tan başka ilah kabul etmeye ve tapınmaya değer hiçbir varlığın olamayacağı vurgulanır. Devamında inkârcıların en büyük yalanlarından biri olan Allah’ın çocuk edindiği yolundaki iddiaları ile Allah’tan başka tanrılar bulunduğu şeklindeki şirk ve batıl inançları kesin bir şekilde reddedilir. Sonraki ayetlerde, Hz. Peygamber’e hitaben, zalim inkârcıların maruz kalabileceği dünyevi cezalardan ve şeytanların kışkırtmalarından Allah’a sığınması emredilerek kötülüğü bir başka kötülükle değil, iyilikle savması öğütlenir. (Müminun, 23/93-98.)
Surenin devamındaki ayetlerde (Müminun, 23/99-114), öldükten sonra dirilmenin mümkün olmadığını savunan inkârcıların ahirette karşılaşacakları azap ve sonrasındaki hâlleri anlatılır. Bu çerçevede dünya ile olan bağları tamamen kesilen, hayatları sona eren ve ancak bu noktada gerçeği kavrayan inkârcıların derin pişmanlıkları, ümitsizlikleri ve tükenmişlikleri vurgulanır. İnkârcıların, cehennemdeki azaplarından kurtulmak için suçlarını itiraf ederek oradan çıkarılmayı isteyecekleri, ancak dünyadayken müminlere karşı sergiledikleri onur kırıcı davranışların karşılığını benzer bir şekilde kendilerinin de görecekleri ifade edilir. Devamındaki ayette yer alan (Müminun, 23/115.), “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” ifadesiyle insanın yaratılış gayesi özetlenir ve onun sorumlu bir varlık olduğu gerçeği veciz bir şekilde vurgulanır.
Son ayetlerde surenin bütününü içine alan tevhid inancına yeniden dikkat çekilir ve mutlak güç ve iktidar sahibi olan Allah’ın, her bakımdan eşsiz ve yüceler yücesi olduğu, arşın (hükümranlık makamı) ortaksız sahibi olduğu bildirilir. Bunun aksini benimseyenlerin kesinlikle bir delil bulamayacakları, buna rağmen inkâra sapanların kurtuluş imkânını kaybedecekleri belirtilir. (Müminun, 23/99-117.) Sure, Hz. Peygamber’e tavsiye edilen şu dua ile sona erer: “Rabbim! Bağışla ve merhamet et. Çünkü Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!” (Müminun, 23/118.)
Nübüvvetin Mekke döneminin sonlarına doğru indirilen Müminun suresinde, müşriklerin Hz. Peygamber ve ashabının dinî hayatlarını sürdürmelerine engel oldukları ve onları hicrete zorladıkları için yeniden uyarıldıkları görülmektedir. Bununla birlikte, Resulüllah’a ve davet görevini üstleneceklere, tebliğ sırasında muhataplarına karşı sert bir üslup kullanmamaları tavsiye edilmekte; başarılı olabilmeleri için öncelikle kendi dinî hayatlarını düzeltmeleri gerektiği bildirilmektedir. (Yaşaroğlu, “Müminun Suresi”, 31/560.)