İKİ HİCRET MUTLULUĞUNA ERMİŞ HANIM SAHABİ
ESMA BİNT UMEYS, KIZ KARDEŞLERİ VE GAZZE’NİN KIYAMI
Doç. Dr. Güldane GÜNDÜZÖZ
Kırıkkale Üniversitesi
İslami İlimler Fakültesi
Esma bint Umeys… Hz. Peygamber, henüz Darülerkam’a girmeden önce Müslüman olmuş, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Resul’e gecikmeden biat etmiş kadın sahabi... İlk eşi Cafer b. Ebu Talib’le Habeşistan’a hicret etmiş, Abdullah, Muhammed ve Avn adındaki çocuklarını bu hicret yurdunda dünyaya getirmiş bir anne... Hicretin 7. yılında kocası Cafer ile birlikte Habeşistan’dan bu sefer Medine’ye hicret etmişti. Habeşistan’a hicret etmek üzere Hz. Peygamber’den ayrılırken yüreği ne kadar parçalanmış ve Nebi’nin özlemini derin bir iman ve sabırla bastırmaya çalışmışsa şimdi de Sevgili Peygamberine, Medine’de muhacirlere ve ensara kavuşmasından dolayı bir o kadar mutluluktan havaya uçuyordu. Habeşistan’dan Medine’ye hicret ediyordu işte. Bir yıl sonra ise hem hayat arkadaşı hem de hicret arkadaşı Cafer b. Ebu Talib, Mute Savaşı’nda şehit düşecekti. Mevsimlerden yazdı. Ağustos sıcağında Cafer’in şehadet haberini ona bizzat Hz. Peygamber getirdi. Esma sadece “İnna lillahi ve inna ileyhi raci‘un” diyebildi. Kendisi ile birlikte iki kez hicret eden eşi, şimdi üçüncü hicretine onsuz çıkmıştı. Elbette eşinin bu hicreti bütün hicretlerinden daha büyüktü. Esma, evinin direği Cafer’ini, Allah’a uğurluyordu.
Mute… Biraz Bizans’a kafa tutmanın bir ifadesiyse biraz da Kudüs’ün kokusunu taşır üzerinde… Herakleios, Sasaniler’e karşı zaferle sonuçlanan Ninova savaşının ardından İstanbul’a dönmüş, bir süre sonra, daha önce Sasaniler’in Kudüs’ü işgal ettiklerinde alıp götürdükleri büyük haçı yerine koymak üzere Allah’a adamış olduğu ziyareti yerine getirmek için Filistin’e gelmişti. Rum kayserinin Sasaniler’e karşı üstün geldiği takdirde İstanbul’dan Kudüs’e kadar yalın ayak yürümeye ant içtiği haberi ortada geziniyordu. (et-Tabakat, I, 259; Buhari, Cihad, 102.) Müslümanların Kudüs’e olan düşkünlüğü Herakleios’tan da Kisralardan da büyüktür. Onların Kudüs için atan kalpleri şehadeti her daim göze alır. Nitekim Mute’de İslam sancağını önce birinci komutan sıfatıyla Zeyd b. Harise taşıdı. O, şehit düşünce sancağı Cafer b. Ebu Talib eline aldı. Sağ eli kesilen Cafer, bu sefer sancağı sol eline aldı. Sol eli de kesilince iki koluyla göğsü arasında tuttu, nihayetinde bir mızrak darbesiyle şehit oldu. Onun ardından sancağı Abdullah b. Revaha alırken onun şehadetinden sonra ise onu alan Halid b. Velid idi...
Cafer (r.a.) bu savaştaki hicretine iki melek kanadı ekledi. Allah Resulü, Esma’nın eşi Cafer’i, “Cafer-i Tayyar” yani “Melek gibi kanatlanmış Cafer” diye anmıştır. Gazzeli şehitlerin, bu konuda Cafer’i örnek almaları belki de onların Mute’yi hatırlamalarındandır. Yoksa her biri Cafer gibi iki kanada talip olur muydu? Midelerini buran açlığa, gökten yağan ateşe ve kol gezen ölüme rağmen direnebilirler miydi?
Hicret, Esma’nın hayatını nakış nakış örmüştür. Allah Resulü, hem Habeşistan’a hem de Medine’ye hicret eden müminlerin Medine’ye hicret edenlere göre iki hicret sevabı kazandıklarını belirtmiştir. (Buhari, Megazi, 38.) O, iki hicretin sevabıyla ruhunu tezkiye etmiş bir hanım sahabi, Gazze’deki mücahide hanımların örnek aldığı şefkatli anne ve ilmi hikmetle yoğurmuş mümine kadın…
Esma bint Umeys, güzel bir ailede yetişmiştir. Kardeşlerinden Meymûne bint Hâris, Hz. Peygamber’le; Ümmü’l-Fazl Lübabe, Hz. Abbas’la; Selma bint Umeys ise Hz. Hamza ile evlenmişti. Öyle bir aileydi ki onlar, her biri İslam’a farklı bir güzellikle hizmet etmişti. Diğer bir kardeşi Lübabe es-Suğra da İslam komutanı Halid b. Velid’in annesiydi. Hz. Peygamber’le evlenen kardeşi Meymune’nin evliliğini “mümin bir kadın” nitelemesiyle bizzat ayet onaylamıştır. (Ahzab, 33/50.) Hz. Aişe, Meymune için “O, bizim en müttakimiz, akrabalık bağını en fazla gözetenimizdi.” diyerek onun saygınlığını ortaya koymuştur. Ya kardeşi Ümmü’l-Fazl Lübabe’ye ne demeli? O, Hz. Hatice’den sonra Müslüman olan ikinci kadındır. Kur’an, ondan ve oğlu Abdullah’tan “kadınlardan ve çocuklardan ezilenler” diye bahseder. (Nisa, 4/98.) Onlar hicretten muaf tutulanlar arasında yer alır. (Buhari, Cenaiz, 80.) Ümmü’l-Fazl, oğlu ile birlikte kocasından önce İslam’a girmiş ve bu sebeple hicretini ertelemiştir. Abbas’la evliliğinden, her biri İslam tarihinde önemli yere sahip olan altı erkek ve Ümmü Habîb adlı bir kız çocukları dünyaya gelmiştir.
Bedir Gazvesi’nde müşriklerin yenilgilerini o zamanlar henüz Müslüman olmayan Ebu Süfyan üzüntüyle anlatırken Müslümanların yardımına gelen yağız atlara binmiş, beyaz elbiseler giyinmiş insanlar tarafından bozguna uğratıldıklarını söylemiş, küçük bir çocuk olan Ebu Rafi, onların insan değil melek olduğunu belirtmişti. Orada bulunan ve buna öfkelenen Ebu Leheb, bunun üzerine Ebu Rafi’yi dövmeye kalkmış, Esma’nın koca yürekli kardeşi Ümmü’l-Fazl cesaretle Ebu Leheb’in karşısına dikilip Ebu Rafi’i yiğit Müslüman kadınlara örnek olarak onun elinden almıştı. Esma ve kız kardeşleri yürekli oldukları kadar akıllı ve ilim sahibi kadınlardı da. Ümmet, bu hanım sahabilere çok şey borçludur. Onlar, Allah Resulü’nden yüze yakın hadis rivayet etmişler ve geride hayırlı bir nesil bırakmışlardır.
Tarih, Esma’nın iki hicretini, Cafer’in İslam sancağını düşürmemek için iki elini feda edişini, Ebu Rafi’nin Ebu Süfyan’a itirazını, Ümmü’l-Fazl’ın Ebu Leheb’in karşısına dikilişini unutmayacaktır. Filistinli mültecilerin evsiz ve barksız kalışı, Esma’nın iki hicretini hatırlatıyorsa Gazze’deki müminlerin şehadeti Cafer’in Mute’deki şehadetinden, Gazzeli çocukların asaleti Ebu Rafi’nin Ebu Süfyan’a itirazından izler taşır. Aslında Gazze’nin direnişi, Ümmü’l-Fazl’ın Ebu Leheb karşısındaki kıyamından başka bir şey midir ki?