Makale

bilinçli insan...

Enver Kurgun
T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı
Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanı

bilinçli insan...

Dünyamız hızla kirleniyor, sınırsız zannedilen doğal kaynaklar sorumsuzca kullanıldığı için hızla tüketiliyor. Canlı türleri hızla azalıyor.
Başdöndürücü hızla ilerleyen sanayi ve teknoloji, düzensiz şehirleşme ve buna ilâveten insanların "Benden sonrası tufan" anlayışıyla doğayı tahribi ve çevreyi sorumsuzca kirletmelerinin sonucu, bugün çevre konusunu dünyanın en önemli sorunlarından biri hâline getirmiştir.
Son 40 yılda dünyadaki mevcut kirliliğin % 50 oranında arttığı ve kirliliğin çeşitli insan faaliyetleri sonucu meydana geldiği düşünülürse, işe nereden başlamak gerektiği de ortaya çıkar.
Her yıl meydana gelen orman yangınlarının % 94’ünün insan kaynaklı olduğunu istatislikler ortaya koymaktadır. O hâlde işe insandan, insanın eğitiminden başlanması kaçınılmazdır.
Zira çevreyi kirleten de, ona sahip çıkıp, düzeltecek olan da yine insandır.
Eğitimde temel hedef; toplum çıkarlarını kendi çıkarlarının üstünde gören, çevresini kendisinin aynası gibi gören, israftan kaçınan ve doğal değerlerin ve güzelliklerin insanlığın ortak malı olduğunun bilincinde, bilgili ve katılımcı insan modelini yetiştirmek olmalıdır.
Bu konuda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının hâlihazırdaki özverili ve gayretli çalışmaları desteklenerek daha da güçlendirilmelidir. Bunun için daha fazla maddî kaynak ve kalifiye personele ihtiyaç vardır.
Bunun yanı sıra, her şeyi devletten beklememelidir. Toplumun her kesimine her ferdine bu konuda görevler düşmektedir. Bu yüzden günümüzde en etkili araç olan başta görüntülü ve basılı medya olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarının da halkın bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi yönünde gerekli gayret ve hassasiyeti göstermeleri şarttır.
Her ferdin evindeki, işyerindeki elektriği, suyu, gıdayı kullanırken toplumun ortak değerlerini israf etmeye ve kirletmeye hakkı olmadığının bilincinde olması gerekir. Suyun faturasını kendimiz ödeyebiliriz, ancak dünyanın susuz kalmasının faturasını kimse ödeyemez.
Dünyada milyonlarca insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve 80 civarında ülkenin şimdiden susuzluk sıkıntısı çektiğini unutmamalıyız.
Toplumda otokontrol dediğimiz olay da bu anlamda çok önemlidir. Olumsuzluklara karşı tepki oluşturmak, çevreyi kirletenleri uygun bir şekilde ikaz etmek, olmazsa ilgili mercilere haber vermeyi bir vatandaşlık görevi bilmek ve "neme lazım" anlayışına sahip olmamak ortak prensibimiz olmalıdır. Böylece iyi niyetli olmayan insanların da çevreye zarar vermelerini önlemiş olacağız.
Eğitim bir nevi meyve veya çiçeğin aşılanmasına benzetilebilir. Küçük meyveli bir dut, kiraz, ahlat aşılandığında hem iri hem de lezzetli meyveler verir. Eğitim sayesinde ise insan; etrafına zararı olmayan, bilgili ve hoşgörülü, çevresinde herkes tarafından itibar gören, sevilen özelliklere sahip olur.
Eğitim, hastalığa yakalanmadan hastalık etkenlerinin yok edilmesi gibi uzun vadeli ama en etkili ve en kestirme yoldur.
Bunun için çocuğa okul öncesi ailede başlayan eğitim, hayat sonuna kadar devam eden bir süreçtir. Bu süreçte herkesin üzerine düşeni gereği gibi yerine getirmesi kaçınılmazdır. Daha güzel, daha güçlü bir ülke için el ele, gönül gönüle, hep birlikte...