Makale

Editörden

Editörden

Yüce Rabbimiz, kendi eliyle yarattığı insana ruhundan üflemiş ve insanı yeryüzünün halifesi kılmıştır. Varlık âlemi içinde insana en yüksek değeri ve itibarı bahşeden yaratıcımız, yerde ve gökte olanları insanın emrine vermiş, hizmetine sunmuştur. O’nun katında insanlık ortak paydasında herkes eşittir. Kur’an-ı Kerim pek çok ayetinde, "Ey insanlar!" diye hitap eder. İnsan, Rabbinin çağrısına kulak verip ilahi hakikatleri kabul ettiğinde ve yaşamaya başladığında Allah katındaki değeri ve itibarı artar. Yüce kitabımızın ifadesiyle Allah katında insana üstünlük kazandıran ölçü, takva ve samimiyettir. (Hucurat, 49/13.) Soy, dil, makam, mevki veya ten rengi kişiye ayrıcalık tanımaz, üstünlük sebebi olamaz.
Sevgili Peygamberimiz Veda Hutbesi’nde bütün insanların Hz. Âdem’den geldiğini, onun da topraktan yaratıldığını, dolayısıyla ne Arap’ın Arap olmayana ne de Arap olmayanın Arap’a üstünlüğünün bulunmadığını, yine ne siyahın beyaza, ne de beyazın siyaha takva dışında bir üstünlüğünün olmadığını ilan etmiştir. Anadolu’nun irfan dili Yunus Emre bu gerçeği, "Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan / Halka müderris olsa hakikatte asidir" sözleriyle dile getirmiştir. Tarih boyunca bu çağrılardan ilham alan milletimiz, farklılıklara rağmen kardeşçe ve huzur içinde beraberce yaşamışlardır. Çağdaş dünya, birlikte yaşama kültürünün en kadim ve en güzel örneklerini bizim medeniyetimizde bulacaktır.
Ne yazık ki, geçmişte olduğu gibi günümüzde de ırkçılık önemli bir sorun olarak varlığını korumakta ve hâlâ insanlar ırklarından, dillerinden ve renklerinden dolayı ayrıma tabi tutularak ötekileştirilmektedir. Bugün Avrupa’nın değişik bölgelerinde yaşanan ırkçı saldırılarla kimi Müslüman ülkelerde görülen ırk, mezhep ve meşrep temelli sorunlar hepimizi huzursuz etmekte, bazılarını da yerinden, yurdundan etmektedir. Bütün bu olumsuzlara karşı, başta ırkçılık olmak üzere bütün sanal üstünlük ölçülerinden sıyrılıp, İslam’ın kardeşlik temelinde birleştirip sevgi ve saygı ekseninde güçlendirdiği birlik ve beraberlik ruhunu yeniden tesis etmeye ve güçlendirmeye ihtiyacımız var.
Bu sayıda, asabiyet üzerinden insana değer atfeden tüm ötekileştirme ve yanlış anlayışlara karşın, İslam’ın kardeşlik ve takva merkezli evrensel anlayışını yeniden ortaya koymak ve bu konudaki değerlerimizi hatırlatmak amacıyla "Asabiyet” konusunu ele aldık.
Değerli yazarlarımız, konuyu farklı açılardan ele aldılar. Prof. Dr. Yusuf Ziya Keskin, ‘Kur’an ve Sünnete göre Kavmiyetçilik’ başlıklı yazısıyla üstünlüğün ırk, renk ve dile değil, takvaya ve evrensel ahlak ilkelerine bağlı olduğunu ayetler ve hadisler ışığında değerlendirdi. Prof. Dr. Musa Bilgiz, ‘İslam’ın Irkçılığa Bakışı’ başlıklı yazısıyla evrensel kardeşlik temasına atıfta bulunarak insan onuruna saygı duyulması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Âdem Apak, ‘Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Asabiyetle Mücadelesi’ni farklı açılardan irdeledi. Prof. Dr. Ertuğrul Yaman, ’Kavmiyet ve Milliyet Kavramları Üzerine’ adlı yazısıyla konuya kavramsal açıdan ışık tuttu. Doç. Dr. Vejdi Bilgin, ’Benmerkezli Toplumdan Irkmerkezli Topluma’ başlıklı yazısıyla ırkçılık sonucunda oluşan problemlere işaret etti. K. Oya Paker, ‘Günlük Hayatta Önyargılar ve Ayrımcılık’ yazısıyla ırkçılığı günlük hayattaki önyargılarımız bağlamında ele aldı. Müşerref Yardım da konuya Batı toplumlarında Müslüman algısı ve İslamofobi üzerinden katkı sağladı.
Ayrımcılığın ve ötekileştirmenin olmadığı bir dünyada hep birlikte kardeşçe yaşamak temennisiyle kıymetli yazarlarımızla sizleri baş başa bırakıyorum.