Makale

Editörden...

Editörden...

Gönüllerin İlahî rahmet ve mağfiret arzusu ile yıkandığı ve manevî duyguların coştuğu Ramazan ayının, milletimiz ve bütün insanlık için hayırlar getirmesini, dinî ve kültürel değerlerimizi yeniden ihya etmek ve kendimizi yenilemek için güzel bir fırsat olmasını diliyor, özellikle kuruluşunun 83. yıl dönümünde, zor süreçlerden geçerek elde edilen Cumhuriyetimizi ve kazanımlarını düşünce iklimimizde yeniden hatırlamanın, geçmişten günümüze milletimize hizmet edenleri hayırla yad etmenin ve bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğunu belirtmek istiyoruz.
Yine bu ay içinde idrak edeceğimiz "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" vesilesiyle Müslümanların ortak değerlerinden biri olarak sosyal hayatın merkezinde olan ve İslam toplumlarında sağduyunun, sahih bilgiye dayalı dindarlık bilincinin oluşmasında önemli katkıları bulunan, birliğimizin sembolü camilerimizi maddî ve manevî olarak imar edenleri ve bu güne kadar ülkemizin aydınlık dolu yarınlarının inşasında önemli bir görev üstlenen din gönüllüsü görevlilerimizi hayırla yad ediyoruz.
Bu ayki gündemimizi küreselleşme, reklâm furyası ve popüler kültürün beslediği tüketim çılgınlığının doğal sonuçlarından biri olan "yoksulluk ve yoksunluk" konusuna ayırdık.
İnsanlığın ortak değeri olan tabiat ve onda Yüce Allah’ın insanlığa bahşettiği nimetler, sahip olma duygusu ile egoistçe tüketilmektedir. Tüketimdeki kontrolsüz ve adil olmayan yapı, bir kısım insanları bolluğun içerisinde yaşatırken bir kısmını da tabii ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede muhtaç hale getirmektedir. Bu durum bir taraftan sosyal adaletsizliği körüklerken, diğer taraftan huzur ve barışı yok etmektedir.
Şunu da ifade edelim ki, yoksulluk sadece iktisadi alanla sınırlı değildir. Asıl yoksulluk iç huzurda, barışta, sevgide, hoşgörüde, özetle insanı insan yapan değerlerdeki yoksunluktur. Çağın bize sunduğu imkânlar ne yazık ki insanlığı mutlu etmemektedir. Bugün dünyanın her bir tarafından ekranlara yansıyan görüntüler kaybedilen değerlerin anlamını ve önemini gözler önüne sermektedir. Durum aciliyet kesp etmektedir. Çünkü tahrip edilen insanlık gemisinin tabanıdır. Ayrıca, problem birilerinin mücadelesiyle çözülebilecek kadar basit olmayıp bu konuda toplumsal bilinç oluşturma zorunluluğu vardır.
İslam’ın insanlığa sunduğu hayat felsefesinde atıl bir biriktirme ve bilinçsizce tüketim değil, dengeli bir paylaşım ve iktisat esastır. Bu açıdan bakıldığında erozyona uğrayan dinî ve kültürel değerlerimizin bir an önce insanlığın geleceğinin korunması adına yeniden ihya edilmesi ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Şimdiden Kadir Gecenizi ve Ramazan bayramınızı tebrik ediyor, komşuluk konusunu ele alacağımız Kasım sayısında yeniden buluşmayı diliyorum.
Yüksel Salman