Makale

Editörden...

Editörden.

Modern hayatın insanlığı bireyselciliğe iterek bireyi hayatın her aşamasında ihtiyaçlarını kendi başına karşılayabilecek bir hale getirme çabalarına rağmen insan, yaratılışı gereği mutlak anlamda kendisine yetemeyen ve bütün ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayan bir varlıktır.
Rahmet dini İslam, sosyal hayattaki barış ve huzurun temininde kurumsallaşmayı önemsemekle birlikte, bireylere de sorumluluk yükleyerek, şefkat ve merhameti en uç noktalara kadar yaymayı hedefler. Bu bağlamda kişiye en yakın olanlar komşularıdır. Aynı din, dil ve kültürden olmasa bile İslâm, komşunun her yönden gözetilmesini bir sorumluluk esası içerisinde ele alır ve İnsanî ilişkilerin temeline rahmet-merhamet ve şefkati koyar. Bu çerçevede daha gönülden, daha kuşatıcı ve bütüncül bir ilişkiler ağı oluşturur. Böylece maddî yalnızlık yaşanmadığı gibi manevî yalnızlığa, duygusal yalnızlığa da imkân verilmemiş olur. Sonuçta insanların problemleri, onur, şeref, gurur gibi duyguları rencide edilmeden ve hızlı bir şekilde sessizce çözüme kavuşturulur.
Komşuluk sosyal güvenlik ve barışın sağlanmasında da önemli görevleri ifa etmektedir. Herkes yakın komşusunun derdiyle dertlenip haliyle hemhal olunca, paylaşım hem duygularda hem maddî alanda gerçekleşmiş, birlikteliklere zarar veren bencillik, enaniyet, kibir, çekememezlik gibi duygular yerini şefkat, merhamet, sevgi ve birliktelik gibi güzel hasletlere bırakmakta ve "ben"ler "biz" olmaktadır. Kapı komşusu, mahalle-köy, şehir ve devletler arasındaki komşuluk ilişkilerinde bu prensip işletildiğinde insanlığın huzuru ve barışı için daha bir önem arz etmektedir.
Komşuluk konusunu ele aldığımız bu sayımızda; Dr. Yaşar Yiğit, "Komşuluğun iman Ekseninde Okunuşu" başlıklı yazısıyla tevhit inancının komşuluk ilişkilerine yansımasını irdelemektedir. Prof. Dr. Lütfullah Cebeci’nin "İslâm Kültüründe Komşuluk" başlıklı yazısında, kültürümüzde değişik şekillerde ifadesini bulan komşunun komşuya karşı sorumlulukları ayet ve hadislerden hareketle tespit edilmeye çalışmaktadır. Doç. Dr. Fikret Karaman, "Milletler Arası Komşuluk ve Barış" başlıklı makalesinde komşuluk hakkının kul hakkı ve bir insan hakkı şeklinde telâkki edilmesinden hareketle, dünya barışının sağlanmasında komşuluk ilişkilerinin özellikle devletler bazındaki önemi üzerinde durmaktadır. Yard. Doç. Dr. Emine Keskiner ise "Kentleşme Bağlamında Komşuluk" isimli yazısında bireysel ve sosyal güvenlik, barış ve huzur açısından komşuluğun önemi, sürekli kan kaybı yaşayan komşuluk anlayışımızın yeniden diriltile- bilmesi için neler yapılabileceği üzerinde durmaktadır. Sadık Yalsızuçanlar’ın, komşuluğun sıcak havasının günümüzde nasıl buharlaştığı ve tekrar o sıcak komşuluk iklimine nasıl dönülebileceğini ele aldığı "Komşu Komşunun Kor’una Muhtaçtır" başlıklı yazısıyla, Doç. Dr. İsmail Karagöz’ün, "Komşuluk Ahlâkı" başlıklı yazılarını da beğeniyle okuyacağınızı düşünüyoruz.
"Gönül insanı Olabilmek" konusunu ele alacağımız Aralık sayımızda buluşmak üzere...

Yüksel Salman