Makale

Camiler Haftası ve Gençlik

Camiler Haftası ve Gençlik
Ayşe Nur Menekşe

Gel” diye çağrıldı Hz. İsmail… Yeryüzünün ilk mabedi olan Kâbe’yi yeniden inşa etmekti kaderi… Babası Hz. İbrahim ile başladı Hz. İsmail Kâbe’yi inşa etmeye… Sabır ve dua ile yükseldi mabedin duvarları…
Teslimiyetin adıydı Hz. İsmail… Ümidi tükenmişlerin taptaze filiziydi… Bir zemzem ferahlığıydı çatlamış dudaklara… Tevekkülü ile meydan okuyandı şeytana… Yalnızlıkla yoldaş olmadı hiç… Hicranı visal ile buluşturandı. Korkuları en zor zamanlarında korkutandı Hz. İsmail…
Kâbe, duaların tecelli yeri…
Kâbe, Hz. Âdem’den beri hiç eskimeyen yeni…
Kâbe, hazanın bahara döndüğü hazineler hazinesi…
“Burayı emin bir şehir yap” “duaları ile yükseldi Kâbe’nin duvarları… Hz. İsmail Kâbe’ye hizmet edenlerin en bahtiyarı…
Kâbe’de tuzakları bozan bir genç… Ruhunu şeytana satmamış… “Neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster.” nidası ile yakaran Hz. İsmail… Karanlıkları aydınlatmak isteyen Hz. İbrahim’in gül goncası Hz. İsmail… Yıkılmış ümitlerin diriliş müjdesi Hz. İsmail…
***
“Gel” diye çağrıldı Hz. Meryem…
Adananlardan olmaktı kaderi… Edeple girdi Süleyman mabedinden içeri… Gönüller rahmete erdi. Korkular ümide verdi yerini usulca… Süleyman mabedinde önce kendi içine ayna oldu Hz. Meryem… Zehir gibi sözlere kapattı kulaklarını… Dilinde dua… Adanmış olmaktı en büyük talihi yaratana…
Samimiyetin adıydı Hz. Meryem… Hayatların başlangıcı… Ümidin bittiği yerde açan bir gonca güldü Hz. Meryem…
Korkusu yalnızlık olmayana Süleyman mabedi yoldaştı. Rabbin huzurunda olmak zor zamanları aşmak için en büyük fırsattı. Masumiyetti Hz. Meryem… Süleyman mabedinde genç bir kız… Hizmete adanmış, yüreğinin kanatlarını sonsuza açmış…
Süleyman mabedinde yıldızları avuçlarına doldurandı Hz. Meryem… Nefsin ve şeytanın tuzaklarından azade olmayı öğretendi… Rabbiyle baş başa kalıp ona niyazda bulunan ve mutluluğu yüzünden okunandı Hz. Meryem… Rabbi’ne yürekten bağlanan, rükû edenlerle beraber rükû etmesi emrolunan, huzurunda secdeye kapanıp tazim ve tespihte bulunan… Dilindeki dualar ile yaraları onarandı. Kışı bahar eyleyen, mabedin bir köşesini cennete çevirendi Hz. Meryem…
İlahi Müjdenin taşıyıcısı Hz. Meryem, Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem… Mabedin hizmet ehli Hz. Meryem… Genç kızların dünyanın karanlıklarından kurtulmasının çerağı Hz. Meryem…
****
“Gel” diye çağrıldı Mus’ab bin Umeyr… Sevdası olan Mekke’den çok sevdiği Hz. Muhammed için ayrılmaktı kaderi… Hiç şikâyet etmedi. Dünyaya meyletmedi. Fani olanı bırakıp baki olanı seçerken hiç tereddüt etmedi…
Malını, hırsını, hayallerini terk edenlerden biriydi Mus’ab bin Umeyr… Mekke’de kendisinden daha güzel giyinenin daha yakışıklı kimsenin bulunmadığı Mus’ab bin Umeyr… Hicret ile şereflenen gençlerin ilkiydi. Bir davetçiydi Mus’ab bin Umeyr… Cesaretin ta kendisiydi. Mescid-i Nebevi’de Kur’an dersi veren öğretmenlerden biriydi.
Kuba Mescidi yakınlarındaki Ranuna Vadisi’nde ilk cuma hatibiydi Mus’ab bin Umeyr… Rasulüllah’ın sohbet ve öğütlerini dinlemekle şereflenendi… Onun sancağını Bedir ve Uhud’da taşıma saadetine erendi. Fedakârlığın, çalışkanlığın, davetin, tebliğin, hizmetin diğer adıydı Mus’ab bin Umeyr…
Mescid-i Nebevi’de Hz. Peygamber’e gönülden bağlanmış bir genç… Zengin düşlere hiç kanmamış, duygularına esir olmamış…
Mescid-i Nebevi’de suffe ashabından olan, Uhud’da sancağı avuçlarının arasında sıkıca tutan cesur savaşçı Mus’ab bin Umeyr... Rasulüllah’ın bayraktarı şehit Mus’ab bin Umeyr… Allah’a verdiği sözü asla değiştirmeyen Mus’ab bin Umeyr…
***
“Gel” diye çağrıldı Bilal-i Habeşi… İslam davetine katılanların ilklerinden olmaktı kaderi… Köleliğini İslam’ın hürriyeti ile değişenlerden olmakla izzet buldu Bilal-i Habeşi… Kızgın kumlara, sırtındaki kayaların ağırlığına aldırmadı. “Allahü ehad” kelamı ile serinledi bedeni… “Allahü ekber” dedi ve tükendi bitkinliği… “Hükmün gerçek sahibi Allah” dedi izzet buldu. “Yaşatmak, öldürmek, rızık, makam ve mevki Allah’a aittir” dedi şeref buldu.
Zulmetten kurtulmak isteyenler en güzel müjdeydi Bilal-i Habeşi… Gerçeğe sevdalı, davasında hürdü. Karanlığa Muhammedi nuru işleyendi Bilal-i Habeşi… Sesiyle Müslümanları namaza çağıran en güzel davetçiydi. Efendiler Efendisinin ilk müezziniydi…
Allah’ın büyüklüğünü, Hz. Muhammed’in rasul olduğunu haykırdığında Mescid-i Nebevi dolar taşardı. Mekke’nin fethinde Kâbe’yi tevhit nameleriyle coşturandı Bilal-i Habeşi… Mescid-i Nebevi’de fazilet ve kemal sahibi bir sahabi… Hz. Peygamber’e hizmet aşkıyla yanmış, çölün toprağına teri karışmış…
Hakk’a uyanan, kullara kul olmaktan kurtulan Bilal-i Habeşi… İmanını ilan etme cesaretini gösteren ilk yedi kişiden biri Bilal-i Habeşi… İçimizdeki hasret, gözümüzdeki yaş, Güllerin Efendisi’nin sevgisiyle yanmış, mütevazı ve fazilet sahibi Bilal-i Habeşi…
***
“Gelin” diye çağrıldı gençler…
Vicdanlarımıza kurulan tuzakları bozmaktı gençlerin kaderleri… Zamana meydan okumak ve hayata gülümsemek en çok onlara yakışırdı. Üzerlerindeki asırlık asaleti yarınlara taşımakla şereflenendi gençler… Nefislerini azgın hesaplaşmaların önünde mağlup edecek olan gençler… Sabrı bize en çok öğretecek olan… Melal bakışlarımıza, imanın nurunu değdirecek olan gençler…
Dünyaya esir olmayan, hüznü kalbine koymayan gençlerdi ümidimiz… Bizi susturmaya çalışanlara haykıran, ölmekten de yaşamaktan da korkmayan…
İçimizin aynası olacak, bizi cem edip bir araya toplayacak gençler… Miskinliği cesaret ile değişen, yalnızlığımızı kalabalıklara çeviren gençler…
Parmaklarının ucuyla dünyanın dengesini değiştirenlere, imanlarıyla bedel ödetecek olanlar… Kalbi katılaşanlara merhamet dersi verecek olan gençler… Gecenin kandilini yakmayı unutanlara, geceyi kanatanlara inat gözlerindeki fer ile ışık olacak gençler…
Gökyüzündeki yıldızlar yere dökülmesin diye avuç açanlar… İnsanlığın bittiği yerde susan zavallılara karşı avazı çıktığı kadar haykıran gençler… Kinden, kavgadan, hasetten, nefretten yüreğini uzak tutan gençler… Merhametin, sevginin, vefanın ve insafın elinden tutup günümüze ve gönlümüze taşıyanlar…
Yeryüzünün bütün mescitlerinde cem olmak için bizi uyandıran gençler… Sosyal ağların herkesi kucağına çektiği zamanda bütün ağları bozanlar… İçkinin, kumarın, uyuşturucunun, ihanetin batağında olanları uzattıkları elleriyle kurtaran gençler… Gerçekleri göremeyecek kadar gözünün önünde perde olanlara ayna tutmaya çalışanlar…
Hz. Meryem gibi iffetine sahip çıkan genç kızlarımız… Hz. Fatıma gibi merhameti kuşananlarımız… Hz. Ayşe gibi ilme gönüllü olanlarımız…
Hz. İsmail gibi teslim olmayı kurtuluş bilen gençlerimiz… Bilal-i Habeşi gibi bu dünya köleliğini gerçek hürriyete değişmeyenlerimiz… Mus’ab bin Umeyr gibi dünyanın her türlü zevkine arkasını dönenlerimiz…
Yolda kalmış olanlara açılır camilerin kapısı… Rahmet yağmurları ile suya kanmak isteyenlere açılır. Hayallerini ertelemek istemeyenlere açılır.
Cümlelerin bitmediği yerdir camiler… Söylenecek çok sözün olduğunun hatırlatıldığı yerdir. Hakk’a yönelen alınların ateş görmeyeceğini bildiğimiz yerdir. Dünyanın kavgasını bir eşik ötede bıraktığımız yerdir camiler…
Beynimizi kemiren oyunlardan azade olduğumuz, özümüze sahip çıkmayı hatırladığımız yerdir camiler… Teselli aradığımız kadehleri kırdığımız, gönlümüzün kirlerini tövbe ümidiyle arındırdığımız yerdir.
Rabbimiz! Kutlu bir selam ile başlayan ezanlarda buluştur gençleri… Hz. Yusuf’un kuyusunu aydınlattığın gibi, balığın karnını Hz. Yunus için genişlettiğin gibi, Hz. Musa’ya Kızıldeniz’i yol eylediğin gibi, Sevr Dağı’nda Hz. Peygamber ve yol arkadaşı Hz. Ebubekir’i muhafaza ettiğin gibi bizleri ve gençlerimizi de merhametinle emniyette kıl…
Rabbimiz, kıyamlarda buluştur gençleri… Merhametten yoksun olanları, hak kelamını unutanları sen rahmetinde buluştur. Kulluğunu unutanları, çocukların yarınlarını ölüm pususu ile çalanları sevgi ve şefkatte buluştur. İnsanların cansız bedenleri üzerinde yeni bir medeniyet inşa etmeye çalışanları mabetlerde buluştur.
Camilerde buluştur gençlerimizi… Camilerde cem et kaybettiğimiz değerlerimizi… Camiler, zafer müjdesi…