Makale

Yaşayan Cami Modeli ve Gençlik

Yaşayan Cami Modeli ve Gençlik

Selahaddin Çelebi
Cami Hizmetleri Daire Başkanı

Cami; birlik, kardeşlik ve bilgi mekânıdır. İnananları bir araya toplamasıyla birlik, düzenli olarak bir araya getirmesi ve toplumun sorunlarına çözüm arayış mekânı olmasıyla kardeşlik, içinde gerçekleştirilen ibadetler, vaaz-sohbet ve okumalara ev sahipliği yapmasıyla da bilgi mekânıdır.
İslam medeniyeti cami merkezli bir medeniyettir. Hz. Âdem’den bu yana insanlığın inşa ettiği medeniyetler hep mabet merkezli olagelmiştir. Fıtri açıdan da insanın mabet çevresinde bir hayat kurmaya müsait olduğu, medeniyetler incelendiğinde ortaya çıkmaktadır. Yeryüzünde ilk inşa edilen mabedin Kâbe olduğunu düşünürsek insanlığın bir mabet etrafında hale hale genişlediğini ve yeryüzünü önce mabet yaparak imar ettiğini görürüz.
Sevgili Peygamberimiz’in Medine’ye geldiğinde ilk iş olarak mescit yapma niyetini izhar etmesi ve inşasında çalışarak ashabına örnek olmasında bir hikmetin var olduğu gözardı edilemez. Zira Hz. Peygamber yeni bir medeniyet kuruyordu ve bu medeniyetin merkezi mescit olacaktı. Siyer kaynakları bize ilk dönemde kurulan mescidin birçok toplumsal faaliyete ev sahipliği yaptığını haber vermektedir... Mescit, öncelikle toplum ve cemiyet hayatının merkezinde rol alan bir mekân olmuştur. Mescid-i Nebevi, Hz. Peygamber’in imametinde kılınan günlük beş vakit namaza ev sahipliği yapmanın yanısıra, devlet yönetimi ile ilgili istişarelerin yapıldığı, kararların alındığı, Ashab-ı Suffa dediğimiz örgün eğitimin ilk örneğinin sergilendiği, toplumun beşeri ihtiyaç ve münasebetlerinden kaynaklanan birçok sorununun da çözüm mekânı olmuştur.
Her yıl ekim ayında kutladığımız “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”nın bu sene için belirlenen temasının “Cami ve Gençlik” olması, önceki yıllardaki; cami ve çocuk, cami ve engelli, cami ve kadın temalarının bir mütemmimi olarak da son derece önemlidir. Caminin asr-ı saadette olduğu gibi hayatın merkezindeki rolüne yeniden kavuşması bu çalışmalarda ana düşünce olarak yer almaktadır. Dolayısıyla ana hedef; yaşayan cami modelini oluşturmaktır.
Yaşayan cami modeli; günün belli saatlerinde açılıp kapanan, fiziki olarak mahallenin-şehrin merkezinde bulunduğu hâlde, cemiyetin zihin ve gönül dünyasının merkezine yerleşememiş bir cami modeli değildir.
Yaşayan cami modeli; toplumun hep birlikte dünya ve ahiretini inşa ettiği bir cami modelidir. Bu camide insanlar günün her anında bir araya gelme imkânına sahiptir. Bu cami modeli toplumun her kesimine ayırım yapmaksızın hizmet verme istidadı taşır. Bu camiye, kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk ve engelli vatandaşlar başta olmak üzere toplumun bütün fertleri gelmek istediğinde rahatça ulaşabilir. Yaşayan cami modeli, bünyesinde kadın kolları, gençlik kolları, çocuk mekânları barındıran, dinî, sosyal ve kültürel hizmetlerin yürütüldüğü camidir. Bu konuda örnek camilerimiz olmakla birlikte maalesef sayıları çok azdır. Öncelikle kalabalık nüfusun yaşadığı ve sosyal sıkıntıların arttığı il-ilçe merkezlerinden başlamak üzere, camilerimizin yaşayan camilere dönüştürülmesi projesi toplumun din hizmeti talebine cevap verilmesi açısından son derece önemi haizdir.
Bugün yaşayan camilere ne kadar da ihtiyacımız var. Zira yaşayan cami modeli sayesinde toplum, farklılıkları bir zenginlik olarak görebilir, sorunlarına burada çözüm arayabilir. Yüce Yaratıcının engin rahmet ve mağfireti ile belki de bizatihi sorun olmayan ancak sorun olarak telakki edilen birçok mevzu ilahi hikmet penceresinden bakılarak burada çözüme kavuşturulabilir.
Cami görevlileri
Cami görevlilerimiz, camide din hizmeti yürüten, imam-hatip ve müezzinlerimizden oluşmaktadır. Yukarıda caminin toplum hayatındaki yerini dile getirmeğe çalıştık. Cami görevlilerimiz de şüphesiz hizmet verdikleri camiler kadar önemli ve değerlidir.
Sevgili Peygamberimiz cami görevlilerimizi şu şekilde tarif ediyor:
“İmam, sorumluluk taşıyan kişi, müezzin kendisine itimat edilen, güvenilen kişidir. Allah’ım imamları irşat et, müezzinleri bağışla.” (Tirmizi, Salat, 29.)
Dolayısıyla cami görevlileri, içinde yaşadığı toplumun sorunlarına karşı sorumlu, etrafına her bakımdan emniyet ve güven hissi veren kişilerdir.
Mahallenin ilgi odağı, mahallelinin rehberi, mahalleyi dönüştüren ve cemiyete din hizmeti sunan din gönüllüsü, yaşayan caminin görevlisidir. Merhum Mehmet Akif, Köse İmam şiirinde bu imamı şöyle tarif eder;
“Bana sor memleketin halini, ben söyleyeyim,
Bir imam çünkü bilir evleri… Ha bir de hekim.”
Mahallesinden, içinde yaşadığı toplumdan ve memleketinden haberdar bir din görevlisi bu görevini ancak “gönüllü” olarak yapabilir. Onun tesiri gönül dilini kullanmasından kaynaklanır. Gönülden gelen sözler gönüle tesir eder. Hal lisanı, konuşmaktan-anlatmaktan daha tesirlidir. Din hizmetleri tarihimiz gönül erleri ile doludur. O gönül erleri ki, bulundukları şehri aydınlatmakla kalmamış dünyaya ışık tutmuşlardır.
Cami cemaati
Cami cemaati, Sevgili Peygamberimiz’in çok önemli bir tavsiyesini yerine getiren, namazlarını cemaatle camide eda eden insanlardan oluşmaktadır. Hatta çoğu, belki de namaz kıldıkları caminin inşasında, imarında rol almış kişilerdir. Dolayısıyla büyük bir takdiri hak etmektedirler.
Cami cemaati, mahallenin dinamik-hareketli kesimini oluşturmaktadır. Günde beş vakit camiye geliş-gidişiyle kendi hayatlarının merkezine camiyi yerleştirmiş kişilerdir. Bir caminin müdavimi olmak, yaşayan cami modelinin bir ferdi olmakla daha derin anlamlar kazanır. Camiler şehri arındıran mekânlardır. Cemaat ilk arınan kişi-topluluk olma bahtiyarlığına erendir.
Sevgili Peygamberimiz:
“Yedi sınıf insan, Allah’ın (Arş’ının) gölgesinden başka hiç bir gölgenin bulunmayacağı kıyamet gününde, onun gölgesinde gölgelenecektir: Adaletli yönetici, Allah’a kulluk üzere yetişen genç, kalbi mescitlere bağlı olan kimse…” (Müslim, Zekât, 91.)
Bir insanın kalbinin mescide bağlı olması, asılı kalması ne kadar da manidar bir ifade. Nereye giderse gitsin kalbi mescide bağlı olan kişi, her yeri mescide dönüştüren bununla birlikte fıtratına dönmek için yolu daima mescide çıkan kişidir. Mescit, yeryüzünün en mübarek mekânı, Kâbe-i Muazzama’nın bir şubesidir. Cemaat her gelişinde caminin maneviyatıyla dolup şehre geri dönmektedir. Cami, cemaati imar eder, cemaat de şehri imar eder. Günde beş vakit camiye geliş-gidiş şehre emniyet ve huzur getirir. Cemaat camiden aldığı manevi havayı şehre taşır.
Cami dernekleri
Şehirlerimizin kalbi, manevi merkezi olan camilerimiz bugün hakiki ya da hükmi şahıslar ve dernekler vasıtasıyla inşa edilmektedir. Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’in mescit yapımıyla ilgili teşviki bu inşada şüphesiz en önemli rolü oynar. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe, 9/18.)
Sevgili Peygamberimiz de mescit inşa edenlere şu müjdeyi vermektedir.
“Kim Allah rızası için bir mescit inşa ederse Allah da ona ahirette bir köşk ihsan eder.” (Müslim, Mesacid, 24.)
Üzülerek ifade edelim ki; cami inşasında, mimaride önceliklerimiz henüz yaşayan cami modeline uygun değildir. Dernekleri oluşturan ve bütün samimiyetiyle cemiyete bir cami kazandırmayı arzu eden bu kardeşlerimizin gönül dünyalarında da hedef yaşayan cami modeli olmalıdır. Dernekler tarafından, “İnşa ettiğimiz cami, hızla değişen toplumun din hizmeti talebine nasıl cevap verebilir, toplumun bütün kesimlerini nasıl içinde barındırabilir” sorusuna öncelikle cevap aranmalıdır.
Bu anlamda cami dernekleri müftülüklerle sıkı bir temas içinde olmalı, din hizmetleri stratejisine uygun projeler geliştirmelidir. Yeryüzünün en mübarek mekânı olan camiler herkesin uğrak yeri olmalıdır. Gençlerimiz camiye giderken, camilerimiz de dernekler ve cami cemaati tarafından gençlere göre hazırlanmalıdır. Gençlerimiz huzuru camide bulmalı, hayatın heyecan ve neşesini ibadetle yakalamalıdır.
Camilerimiz gençleşmeli, gençlerimiz camide buluşmalıdır. Camilerimiz çocuk cıvıltısından, anne merhametinden mahrum kalmamalıdır. Mescid-i Nebevi’yi inşa eden erkek-kadın, yaşlı-genç sahabe nasıl Hz. Peygamber’in ardında namaza durmuş, toplumu camiye taşımış ve yaşayan camiyi inşa etmişlerse, asr-ı saadet modeline hasret kalan camiler, yaşayan cami olmak için bizleri bekliyor.
Davet hepimize, kadın-erkek, genç-yaşlı hep birlikte camiye...