Makale

NİZAMSIZLIK VE TAKLİT

NİZAMSIZLIK VE TAKLİT
Mahir İz

NİZAMSIZLIK

Nizamsızlığın ne büyük bir düşman olduğunu insan bir anda toparlayamaz. Nizamsızlık, ferdin cemiyetin bütün hayatını altüst eder. Bir evdeki eşyanın yeri belli olmazsa, o evin huzuru kaçmıştır. Ev kadınının ilk vazifesi, temizlikten sonra nizama dikkat etmesidir.
Bir evde, çocuk terbiyesinin başında, önce onu intizama alıştırmak gelir. Herkes aynı yaratılışta değildir. Her ne kadar intizam önce kadına ait bir vasıf gibi görünüyorsa da, titiz olmayan, lâkayt, kalender kadınlarımıza da rastlanabilir. O zaman aile reisi olan erkeğin bu işe vaz-ı yetmesi lâzımdır. Eğer bunu omuzlarına yükletilmiş fazla bir yük telâkki ederse, evinde hiç huzuru kalmaz, hırıltı, gürültü eksik olmaz ve çocukları intizam bakımından terbiye edecek evin içinde bir örnek bulunmaz.
Nizamsızlık önce a’sabı bozar, müzminleşince sıhhati bozar, kötü söz söyleyince ahlâk bozulur. Hülâsa cemiyetin küçük örneği olan aile, temelinden yıkılır. Hükmen ayakta dursa da, hakikatte o aile mevcud değildir.
Bizler ekseriyetle işi oluruna bırakırız, hırıltı çıkmasın diye ses çıkarmayız. Halbuki bu toplumun bir hakkıdır. Hak ezilirken sükut etmek, şeytana ümmet olmaktır.
Cemiyet içinde nizamsızlık ise, daha büyük felâketler doğurur. Önce ferdin trafik kaidelerine uyması, bir vatan borcudur. Bir insan sokağa çıktığı zaman, cemiyetten bir cüz olmuştur. Yani cemiyet makinasının bir vidası veya küçük bir çivisidir.
Mektepte talebeye muaşeret âdâbı, yani toplum arasında yaşama terbiyesi öğretilirken, sınıfta ve mektebin içinde sokağa çıktığı zaman ne gibi vazifeler yüklendiğini de bir bir etraflıca öğretmek büyük bir içtimai ve terbiyevî zarurettir. Bu pedagojinin birinci sayfasıdır.
Hele şehirler kalabalıklaştıkça bu yük daha çok ağırlaşır. Daha çok dikkatli olmak lâzım gelir. En basitinden yol tıkanmaları göz önüne alınırsa, bunun en sık karşılaşılan sebebi, mutlaka trafik kaidesine dikkatsizlikten ileri geldiği görülür. Yol ne kadar genişlerse geniş leşin, meselâ bir gidiş hattı üzerinde küçük bir ihmal, birçok vakitlerin kaybına sebep olmaktadır. Her gün karşılaştığımız kazalar, terbiye hudutlarından çıkıp, suç sahasına girer. Maddî ve manevî vebal tevellüd eder.
Artık düşünülmelidir ki, nizamsızlık, kanuna riayetsizlik mücadelesi lâzım gelen ne büyük bir düşmandır. Huzursuzluk dikkat kaybına, can kaybına ve servet kaybına sebep olmaktadır.
TAKLİT
Taklit, hiç muhakeme etmeden her gördüğünü benimsemektir. Acaba bunun ne gibi zararları düşünülebilir?
Önce benliği yıpratır ve yok eder. Şahsiyet kalmaz, çünkü herkesin kendi varlığından ve benliğinden bir fikri, bir düşünce tarzı, bir görüş zaviyesi, bir zevki, bir hüvviyeti vardır.
El elden üstündür. Arşa varıncaya kadar, yani herkesin farklı bir kabiliyeti vardır, belki daha iyisini yapacaktır. Neden daha iyinin, daha güzelin, daha doğrunun meydana çıkmasına mani olmalıdır? O halde mubah olan işlerde, yani farz ve vacip olmayan muamelâta ait hususlarda, başkalarını taklit değil, daha iyisini bulmaya çalışmak, bir insanın kendi şahsiyetini değerlendirmek ve yükseltmek bakımından zaruri olduğu gibi, ilimde, teknikte, medeniyette yol almanın birinci şartı oluğunu unutmamak lâzımdır.
Taklit, insanı daima olduğu yerde bırakır, şahsiyetsiz bir hale koyar, maddeten ve manen yükselmesine engel olur.
Ancak kadınlar âleminde bilhassa, büyük şehirlerde ve modaya taalluk eden hususlarda taklitin önüne geçmek mümkün olmadığı gibi, bununla da meşgul olmak vakit kaybetmekten ibarettir.
İşlerinde, hareketlerinde, hisleri ma’kulâta galebe çalan zümre arasında mantık, işlemez olur. Bizim bahsimiz olan taklit, bunun dışındadır.
Âkâidde iman bahsinde bile, taklidi imanın aleyhinde içtihadlar vardır.
İşte mücahede ve mücadelesi gereken konulardan birinin üzerinde gerektiği kadar durduk.