Makale

Sanal Ortam ve Mahremiyet

Sanal Ortam ve Mahremiyet

Dr. Bahattin Akbaş
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı


Kuşkusuz hayat baştan sona bir sınavdır insanlar için. İnsana lütfedilen şeyler, sahip olunan imkânlar hepsi bu sınavın bir parçasıdır. Bu bağlamda internet/sanal ortam da bir sınavdır. Günümüzde internet pek çok yönü ile hayatı kolaylaştıran, uzakları yakınlaştıran, kişileri buluşturan, ortak sohbet ve yazışma imkânları oluşturan, sanal buluşma sağlayan bir araç konumundadır. Sanal ortam çoğu insanın kullandığı bir gerçekliktir. İnternetin ve sanal ortamın yaygın kullanımı beraberinde pek çok sorunu da getirmektedir.
Kişi veya kişiler sanal ortamda da gerçek hayatta da her zaman sorumluluklarını bilmek ve buna göre davranmak zorundadırlar. İyi, kötü, sevap günah, helal haram, doğru yanlış, güzel, çirkin mefhumları hakikatte de sanal ortamda da geçerlidir. Nasıl ki mümin hayatının her anında kul ise başta yaratıcısı, aile, akraba, komşu, çevre ve tüm insanlara karşı sorumlulukları varsa bu hakikat sanal ortamda-internet ortamında da caridir ve bu sorumluluklarını müdrik olmak, İslam ahlakından ayrılmamak durumundadır. Doğruluk, istikamet üzere bulunmak sorumluluğumuzdur. Dinimiz Müslümanın her türlü sahtecilikten uzak davranmasını öngörür. Her türlü gösterişten, ikiyüzlülükten, olduğundan farklı görünmekten sakınmak sanal ortam için de geçerlidir. Müslüman sözü, özü, beyanı, yazısı, mesajıyla her zaman doğru olmalı, yalandan kaçınmalı, insanlara güven ve emniyet telkin etmelidir. Mümin dilinden ve elinden diğer insanların selamet ve emniyette olduğu kimsedir. Bu özelliklerimiz sanal ortam için de geçerli olmak durumundadır. Hassaten sanal ortamın kişinin nefsiyle baş başa kalmasından dolayı günaha ve harama karşı daha müsait hâle gelebildiği de bir gerçekliktir. Bu durum bazı kişileri sanal ortamda haram şeyler yapmaya sevk edebilmektedir. Müslüman “gözler onu idrak edemez/göremez ama O (Allah) ki bütün gözleri bilir/görür” hakikatini unutmaz. Sanal ortamı kullanırken de bu gerçeğin farkındadır. “Ben Allah’ı göremesem de O beni görüyor” bilinciyle hareket eder. Yazıcı meleklerin faal olduğunun idrakindedir. Zerre kadar iyiliğin/sevabın da zerre kadar kötülük ve günahın da kaydedildiği bilinciyle davranır ve haramdan sakınmaya çalışır. Nasıl ki sanal ortamda yazılan, yapılan şeyler kaybolmuyor bir şekilde kaydediliyor veya erbabınca ulaşılabiliyorsa dünya hayatında sanal ve gerçek her şey kayda geçirilmektedir. Kişiye yarın ahirette “oku bakalım kitabını” denileceği Kur’ani bir hakikat ve çarpıcı bir beyan olarak belleklerimizden çıkmamalıdır.
Kadını ve erkeğiyle internet kullanmak insanlar için elbette tabii bir haktır. Ancak bu konuda hayat ölçülerimizi muhafaza etmek durumundayız. Müslümanın hayatında helal dairede hareket etmek, iffetini korumak, çirkin söz ve eylemlerden/ haramlardan uzaklaşmak, kul haklarına, tesettüre, edebe riayet etmek, kısacası İslam ahlak ve adabı üzere yani sünnete göre yaşamak önem arz eder. Bu ölçüler sanal ortamda da uymamız gereken ve taviz verilmemesi gereken ölçülerimizdir. Müslüman için gerçek hayatta kadın erkek ilişkilerinin nasıl olması gerektiği belirtilmiş ise bu durum sanal ortam için de aynı şekildedir. Temel ölçü helal, haram duyarlığı ile hareket etmek, edep, iffet ve hayâdan taviz vermemektir.
Gerçek hayattaki helal haram kavramı sanal ortam için de geçerlidir. Gerçek hayatta gayrı meşru olan bir şey sanal ortam için de gayrimeşrudur. Ortamın sanal olması haramı, gayrimeşru ilişkiyi, günahı, müstehcenliği, haram ticareti, aldatmayı, ihtikârı, hırsızlığı, sahteciliği, kumarı helal kılamaz. Kişi sanal ortamda bulunduğu esnada nefse, heva ve heveslerine mağlup olmamalı, bu alandaki tuzaklara karşı çok dikkat edilmelidir. Kendini olduğundan farklı göstermek, hakikatin hilafına hareket etmek, yalan ve kötü söz söylemek, küfür ve iftira insanların sakınması gereken şeylerin başında gelir. Birey, aile ve toplum olarak günümüzde sanal ortamla ilgili karşı karşıya kalınabilecek tehlikelerden birisi de müstehcenlik ve sürekli öne çıkarılan cinselliktir. Bu tehlikeye karşı dikkat edilmelidir. Haramlardan uzak kalmak için Allah’a dua ve ibadet edilmeli, daha faydalı işlerle meşgul olunmalı ve arkadaş çevresi buna göre oluşturulmalıdır. Ayrıca bunlardan uzak kalmak için mümkün olduğunca bu tip içerikleri barındıran sitelere girilmemeli, bu tip videolar izlenmemelidir. Bilinçli bir internet kullanıcısı olarak aile ve çocuk filtreleri de kullanılabilir.
Kadın erkek ilişkileri, sanalda olsa İslam’ın koyduğu sınırlar ve iffet kuralları çerçevesinde kalmalıdır. Bu doğrultuda, zina yasaklandığı gibi, zinaya yol açan şeyler de yasaklanmıştır. Kur’an-ı Kerim’de: “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.” (İsra, 17/32.) “İnanan erkeklere söyle, gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler ve iffetlerini korusunlar; temiz ve erdemli kalmaları bakımından en uygun davranışları budur. Şüphesiz Allah onların (iyi ya da kötü) işledikleri her şeyden haberdardır.” “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynet(yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynetlerini, kocalarından yahut babalarından yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut Müslüman kadınlardan yahut sahip oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur, 24/30-31.); buyrulmaktadır. Bu ayet müminlerin cinsel arzularını nikâhlı eşleri dışında bir başkasıyla gideremeyeceklerini ifade eden ayet (Mü’minun, 23/4-5.), müminlerin, karşı cinsle olan ilişkilerinin sınırlarını açık ve net bir şekilde belirlemiştir. Ayrıca ayette geçen “gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler” ifadesi açıkça fiziksel sakınmayı emretmekle birlikte duygusal sakınmaya da işaret etmektedir. Zinaya götüren bu hususların yanısıra zinaya zemin hazırlayıcı nitelikteki resim ve filmleri seyretmek de gerçek hayatta da sanal ortamda da dinen caiz değildir.
İslami hüküm ve ahlaki kurallara uygun olmak kaydıyla, erkek ile kadınların konuşmalarında, telefon, bilgisayar gibi iletişim araçlarıyla irtibat kurmalarında sakınca yoktur. İslam kadınların sosyal hayatta aktif rol almasını, eğitim, ticaret, iş hayatına katılmasını reddetmemiş, yasaklamamıştır. Bunun tabii sonucu olarak da, kadınların tanıdığı veya tanımadığı kişilerle konuşması tabiidir. Ancak bunda dinin ve toplumun hoş karışılamadığı davranışlardan kaçınılmalıdır.
İnternet sebebiyle boşanmaların arttığı, yuvaların yıkıldığı, bir vakıadır. Bazı araştırmalarda boşanmak isteyen 10 çiftten 7’sinin boşanma sebebi olarak birbirlerinden bulamadığı ilgiyi sanal âlemdeki ne olduğu belli olmayan ilişkilerden bulduğunu zannederek yuvalarını dağıtmaları göstermektedir.
Eşlerin birbirlerinin tasvip etmediği davranışlarda bulunması elbette doğru değildir. Bu tür davranışlar karşılıklı sadakati zedeler ve aile yuvasının zarar görmesine sebep olur. Kişinin mahremiyetini sanal ortamda başkalarına ifşa etmesi bunu başkalarıyla paylaşması, dinen uygun değildir. Eşler birbirleri için her türlü çirkinliğe ve harama karşı birer örtü konumundadırlar. Eşler arasında meveddet, sevgi, ilgi ve yakınlık ilahî bir ihsan ve lütuftur. Eşler birbirlerinin haklarına saygı göstermeli, birbirlerine ilgisiz kalmamalı, hanelerine sevgi hâkim olmalıdır. Gönül huzuru, aranılan mutluluk, itminan; haramda ve gayrimeşru şeylerde değil, ancak helal daire içerisinde mümkündür. Eşler bunu bilerek davranmalı, gerçek aile mutluluğunu sanal ortamda, haram şeylerde değil; birbirlerinde bulabileceklerini unutmamalıdırlar. Kısacası ölçü olarak söylenilecek husus; sanal ortamda da helal-haram duyarlılığı ile hareket etmek, Müslüman şahsiyeti, iffeti, haya ve sorumluluğundan ödün vermemektir.