Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Din, medine ve medeniyet aynı kökten türeyen ve anlam bakımından birbirleriyle yakın ilişki içerisinde olan kavramlardır. Medine yani şehir, medeniyetin doğduğu, geliştiği ve yaşandığı yerdir. İslam, “Ümmü’l-kura” yani şehirlerin anası olan Mekke’ de doğmuş ve medeniyetin neş’et ettiği Medine şehrinden tüm insanlığa yayılmıştır. Hz. Adem’den bu yana merkezî bir konuma sahip olan Mekke, İslam’ın yayılmasında da öncülük etmiş, adı “Yesrib” iken, Hz. Peygambere kucak açan şehir, İslam ile şereflendikten sonra aydınlık şehir, Medine-i Münevvere olmuştur. Hz. Peygamber’in insanlığa sunduğu evrensel ilkeler ve ahlakî öğretiler etrafında kenetlenen insanların yaşadığı bu şehir, erdemli şehir olarak tarihteki emsalsiz yerini almıştır.

Müslümanların yaşadığı şehirlere bakıldığında hemen hepsinin merkezinde cami, külliye, okul ve kütüphanelerin olduğunu görürüz. Mekke’de Mescid-i Haram, Medine’de Mescid-i Nebevî’nin, İstanbul, Bağdat, Şam, Kurtuba gibi İslam medeniyetinin önemli şehirlerinin aynı zamanda birer ilim, kültür ve sanat merkezi olmaları din, medine ve medeniyet arasındaki sıkı ilişkinin de önemli bir kanıtıdır. İlim ve kültür havzası olan bu şehirler, aynı zamanda İslam dininin engin hoşgörüsünün, ilim, erdem ve faziletlerinin dünyaya yayıldığı mekânlardır. Bir başka ifadeyle, ünlü İslam filozofu Fârâbî’nin, meşhur eserinde “el-Medînetü’l-Fâzıla” olarak idealize ettiği erdemliler şehridir.

Şüphesiz şehre damgasını vuran, onu medeniyetin merkezi kılan, bilimi, sanatı, mimarisi ve kendine özgü değerleridir. Bir anlamda şehirli olmak da bu değerlerle bütünleşmek ve bu değerleri yaşamakla mümkün olabilir.

Bu sayıda tarihsel ve kültürel mirası, dinî yaşantısı ve barındırdığı değerlerle şehir hayatını ele aldık. Konuya ilişkin birbirinden güzel yazılarla birlikte, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Emin Özafşar ile şehir üzerine yaptığımız röportajı da zevkle okuyacağınızı düşünüyorum.
Gündem konumuzla birlikte kütüphanenizde özenle saklayabileceğiniz “şehir ve insan” konulu bir de ek hazırladık. Hem dergimizi hem de ekini beğeninize sunuyor, bir sonraki sayıda yeniden buluşmayı diliyorum.

Dr. Yüksel SALMAN