Makale

Yeni İletişim mecraları; sosyal ağlarla yaşamak

Yeni iletişim mecraları;
Sosyal ağlarla yaşamak

Prof. Dr. Hamza Çakır
Erciyes Üniv. İletişim Fak.

İletişim, insanların en temel ihtiyaçlarındandır; bu sayede toplumsallaşma sağlanır, yeni medeniyetler kurulur ve insanlık tarihi buna göre şekillenir. Kitle iletişim araçlarının ortaya çıkmasıyla birlikte insanlar arası iletişim ve beraberinde etkileşim de ivme kazanmıştır. Küresel kültür anlayışının temelinde yatan ve XIX. yüzyıldan itibaren insanların vazgeçilmezleri hâline gelen geleneksel medya (radyo, televizyon, sinema vb.) ise günümüzde tahtını yeni medyaya (İnternet, mobil iletişim, dijital platformlar…) kaptırmanın eşiğindedir. Yıllar içinde iletişimin teknolojik anlamda şekli değişse de mahiyeti değişmemiştir. İletişim ihtiyacı insanların değişmeyen temel ihtiyaçlarından biridir. Yeni medya olarak da isimlendirilen yeni iletişim teknolojileri insanlar arası etkileşimi geleneksel medyaya oranla müthiş bir hıza ulaştırmıştır. Her dönemde olduğu gibi yeni olan teknolojiler toplumun farklı kesimleri tarafından farklı tepkilerle karşılanmaktadır. Haksız da sayılmazlar çünkü bu teknolojilerin iki yüzü vardır; iyi ve kötü olmak üzere. Bu çerçevede yeni medya toplumun bazı kesimleri tarafından geleneksel kültürü bozduğu, alt üst ettiği için eleştirilirken bazı kesimler ise yeni iletişim teknolojilerini tüketim kültürünü körükleme, bilinçsizlik ve akıl dışılık noktasında eleştirmektedir. Farklı bir yaklaşıma göre yeni iletişim düzeni piyasanın çoğulculuğu içinde birey ve topluluklara iletişime katılma olanağı tanıyabilir. Ancak bu durumun tersine katılımcı bir yapıdan yoksun, sadece tüketim piyasasının üyeleri olarak yeni düzen içinde yer almak da söz konusudur.
Bu çerçevede teknolojik gelişmelere direnmenin mümkün olamayacağı ileri sürülmektedir. Geri kalmış ülkelerde ise, kendi varlıklarını dünya çapında ortaya koyabilme, gelişmelere ayak uydurarak hem kendilerini koruma hem de eşit şartlarda dünya düzenine katkıda bulunma görüşü hâkimdir. Ancak şu an dünya düzeninde gelişmiş ülkeler hep yönlendirici konumundadırlar. Gelişmiş ülkeler yeni iletişim teknolojilerinin üreticisi ve dağıtıcısı konumundadırlar. Konuya merkez-çevre ilişkisi bağlamında yaklaşıldığında çevre ülkelerde henüz bu teknolojileri fiilen hayata geçirecek altyapının, sermaye birikiminin ve entelektüel bilgi birikiminin oluşmadığı gözlenmektedir. Buna ek olarak, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanlar, Batılı ülkelerin geçirdiği yazılı kültür dönemini doyasıya yaşamadan görsel kültürün egemenliğine geçiş yaptığından, bu tür toplumlarda yerleşik bir yazılı kültür geleneği oluşmamıştır. Dolayısıyla bu insanların yeni iletişim teknolojilerini anlamlandırarak yaşama geçirmesi ve bunları amaca uygun verimli bir şekilde kullanmaları sorunlu olabilir. Uluslararası ortamda ülkeler bazında bu sakıncalar yaşanırken, ülkeler içinde de bu çarpık yapı çoğu zaman kendini göstermektedir. Kişiler ve bölgeler arasındaki uçurumun giderek azalması, tüm toplum kesimlerinin yaşam düzeyinin yükseltilmesi için bireysel olarak yapılacaklar yanında hükümetlerin ve yerel yönetimlerin alacakları önlemler de vardır. Bilgi toplumu olmak ve gelişmiş ülkeleri yakalamak için ön koşul bilgiye erişmek ise, o zaman buna imkânı bulunmayanlar için bilgiye erişim ortamı ve fırsatı oluşturulmalıdır. Yurdun her tarafında ucuz, hızlı iletişim altyapısının yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bu teknolojiyi ve altyapıyı kullanmak özendirilmeli, satın alma ihtimali olmayanlar için halka açık erişim noktaları oluşturulmalıdır. Halka bu teknolojiyi kullanma becerileri kazandırılmalıdır.
Yeni iletişim mecraları; sosyal ağlar
Günümüzde yeni iletişim teknolojilerinde yaşanan ilerlemeye olumlu bir anlam yüklenildiği görülüyor. Bu araçlar, kendi içerisinde bir gelişim içerisinde ancak niceliksel bir gelişme tam anlamıyla bir ilerleme sayılamaz. Bu çerçevede yeni iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin uzun uğraşlar sonucu meydana gelen sosyal sistemleri devre dışı bırakacağı savunulmaktadır. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ise kültürün görselleştirilmesi, yaşamın yalnızlaştırılması, kullan-at anlayışının yaygınlaşması, insanın nesnelerle kuşatılması ve doğadan, doğal olandan sürekli koparılması gibi birtakım olumsuzlukları da beraberinde getirmiştir. Belki de bu teknolojilerin en kötü tarafı kötü arkadaş konumunda olmalarıdır. Çünkü dijital dünya sayesinde insanlar bilgilerini ve tecrübelerini kısaca hayatlarını paylaşıyorlar; ancak kötülükler ve kötü düşünceler de bu sayede tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızla yayılıyor. Yeni medya bu açıdan bakıldığında özgürleştirici bir güç olabileceği gibi baskıcı bir yapıda da olabiliyor. Yeni medyanın en haşmetlisi ise kuşkusuz İnternettir. İnternetin vazgeçilmezleri ise sosyal ağlardır.
Sosyal ağların yararları:
• İstediğiniz zaman bilgiye ulaşabilirsiniz.
• Eski arkadaşlarımızı bulabileceğiniz gibi yeni arkadaşlıklar da edinebilirsiniz.
• Gruplar kurabilir ve de çeşitli düşünceler ortaya koyabilirsiniz.
• Hayat arkadaşınızı bulabilirsiniz.
Günümüzde sosyal ağlar giderek yaygınlaşmakta ve kullanımı bireyler, toplumlar için gerekli hâle gelmektedir. Medyaya ve çeşitli iletişim kaynaklarına bakıldığında sosyal ağları kullanarak bazı sosyal olayların artık sosyal ağlar üzerinden ilk adımlarının gerçekleştirildiği görülmektedir. www. twitter.com, www.woodda.com, www.facebook.com gibi siteleri sosyal ağları arasında sayabiliriz.
Sosyal ağların risk alanları:
• Sosyalleşmeyi geciktirir/ya da zayıflatır.
• Çeşitli tuzaklar olabilir.
• Çocuklarımızı tembelleştirebilir.
• Bazı hackerlerle karşılaşabilir ve de güvenliğinizi tehlikeye atabilirsiniz.
Dünyada İnternetin nabzını tutan İnternet World Stats’a göre dünyada İnternet kullanımı bir önceki yıla göre % 14’lük bir artış kaydederek 1.9 milyara ulaştı. Sosyal medya da ise twitter üzerinden gönderilen mesaj sayısı geçtiğimiz yıl 25 milyarı bulmuş durumda. Twitter’a 2010’da yapılan yeni kayıt sayısı ise 100 milyon. Facebook kullanıcısı sayısı 2010 sonu itibarıyla 600 milyon iken 2010’da 250 milyon kişi bu dünyaya katıldı. Her ay Facebook’a yüklenen video sayısı ise 20 milyon, fotoğraf sayısı ise 3 milyarın üstünde. Türkiye’de ise hane halkı nüfusunun sadece üçte birinin İnternet bağlantısı var. Merkezi ABD’de bulunan Interactive Advertising Bureau’nun (IAB) “Türkiye İnternet Ölçümleme Araştırması’’na göre, 24 milyon İnternet kullanıcısının olduğu Türkiye’de kullanıcıların % 86’sı her gün İnternete bağlanıyor. Evinde İnternet bağlantısı olan kullanıcılar İnterneti sohbet ve sosyal ağları için % 77,8 oranında kullanırken, araştırma için sadece % 54,5 oranında kullanıyorlar.
Türkiye’de en çok tıklanan İnternet sitelerine bakıldığı zaman ilk sıralarda sosyal ağların yer aldığını görüyoruz. Sosyal ağlarda tanıdık veya tanımadık binlerce insanla iletişim kuruluyor. Yani bu içeriklerin çoğu bireysel ilişkiler ve kişiler arası iletişim üzerine kurulu. Buradaki sakıncalı noktası ise insani ilişkilerle ilgili merak ve dedikodunun sosyal medyaya hâkim olması. Ayrıca bu ağlarda yaşanan en büyük sorunlardan bir başkası ise sanal kimliklerin ortaya çıkması. İnsanların kendilerini olduğundan farklı göstermesi; kişilik, görüntü, kültür ve sosyo-ekonomik düzey olarak kendini olduğundan farklı gösteren insanların ortaya çıkması. O yüzden aynı zamanda güvenlik noktasında zafiyet içinde olan bir sosyal iletişim mecrasından, kimlik karmaşası yaşanan olumsuz ortamlardan, sanal dünyaların oluştuğu hiper-gerçekliklerden bahsediyoruz. Çünkü bilgisayar ve onunla birlikte tüm medyanın dijitalleşmesi, sadece ses, görüntü ve sözleri birleştirmekle kalmayıp, ‘görülebilir olanların’ içine varsayılmış, yapay gerçeklikleri de katmaktadır. Öte yandan sanal olanın içinde sörf yapmanın çok çekici olduğunu yadsımak mümkün değildir. Ancak bir sörf fazla ciddiye alınırsa, bu dünyanın sıradan kullanıcıları gerçeklik hissini kaybetme riskiyle karşılaşırlar; yani doğru ve yanlış, var olan ve hayal edilen arasındaki sınırlar riske girer. Onlar için her şey bir güdülenme ve karmaşadır ve her şey güdülenebilir ve karıştırılabilir. XXI. yüzyılda bilen insanın bunalıma girdiğini ileri süren Sartori, “İnsanın bilme kapasitesini ve bilincini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu gerçeği yadsınamaz.” demektedir. Ancak ağlararası inter-aktif iletişim, yüz-yüze yani birincil iletişimin soluk bir benzeridir. Bilgisayarda mesaj alışverişi yapmak, insanların ekran karşısında yalnız kalmalarına neden olmaktadır. İletişim teknolojisi, zaten var olan bireyciliği hızlandırıcı bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda toplumbilimciler ve psikologlar, giderek daha yüksek sesle yalnızlık duygusundan söz etmeye başladılar. İletişim araçlarının insanlar üzerindeki yalnızlaştırıcı işlevinin yeni medyayla birlikte katlandığı iddia edilmektedir. Ayrıca kullanıcıyı en fazla ihtiyacı olan şeyden yani gerçeklikten kopararak özgürlük yanılsaması oluşturmaktadırlar. Bu çerçevede şaşırtıcı teknolojik değişimlerin olduğu bu ortamda, hiç kimse geleceğin neler getireceğinden emin değil.
İnternet’te iletişim ve etkileşim kuralları
İyi ve kötünün bir arada bulunduğu böylesi bir ortamda elbette dikkat edilmesi gereken durumlar söz konusudur. Bu kapsamda genel öneriler altında İnternette birçok kaynaktan derlenerek oluşturulan etik kurallara değinmek istiyorum. İnternet ahlakı yazılı olmayan fakat uyulması sanal ortamda sorunsuz iletişimi sağlayan kurallardır. Bu kurallara uymak kanuni bir zorunluluk taşımaz ancak şiddetle tavsiye edilir. Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) tarafından açıklanan İnternet kullanırken uyulması gereken kurallar da bu anlamda oldukça önemli. Ancak vakıf da bu uyarı ve kuralların ezberlenmesi gereken kurallar olmadığı ve özenli bir okunuş ile elde edilecek izlenimin sonucunda uygun davranışların sergilenmesinin daha doğru olacağını belirtiyor. İşte, sosyal ağlardaki iletişim ahlakına yönelik olarak eklemeler yaptığım İnternetin temel etik kuralları:
Saygı görmek için saygı gösterin
• Toplum karşısında kendinize yakıştırdığınız tavrı İnternet’in sanal ortamında da sürdürünüz, kimliğinizi saklayabileceğinizi umarak gerçek yaşamınızda benimsemediğiniz davranışları sergilemeyiniz.
• Başkalarına karşı saygılı olunuz, bunun kendinize olan saygınızın ve size başkalarının göstereceği saygının ön koşulu olduğunu unutmayınız. Saygı, olumluluk ve nezaket en büyük dayanak noktamız olmalıdır.
• Düşüncelerinizi dile getirirken olumlu yaklaşmanın ve nazik bir ifade kullanmanın sağduyunun gereği olduğunu hatırlayınız.
• Tartışmaların özelleşmesine ve kişiselleşmesine yol açmayınız. Kişisel tartışmalara girmeyiniz. Girmek zorunda kalsanız bile insanları rahatsız ve rencide edici davranışlarda bulunmayınız.
• İnsanların dinî inançları üzerine yorum yapmayınız.
• Bütün ortamlarda hitap şeklinize çok dikkat ediniz.
• İnsanları duygusal yönden zedeleyici ve rahatsız edici iletilerin yayılmasına imkân vermeyiniz.
• İstenmeden yapılan yanlışları hoşgörü ile karşılayıp, anlayışla yardımcı olmaya çalışınız. Hatalı olduğunuzu anladığınızda özür dileyiniz. Unutmayın ki sanal ortamda da özür bir erdemdir.
• Kişilerin istemleri dışında iletiler göndermeyiniz.
• Size gelen bir iletiyi, başkasına aktarmak istediğinizde, bu iletiyi size gönderenin bunu isteyip istemediğinden emin olunuz.
• Acımasız eleştiri yapmak yerine yeri gelince elle tutulur faydalı fikirlerinizi de karşınızdaki insanlarla paylaşınız. Yıkıcı değil yapıcı olunuz.
Altyapı ve zamanı verimli kullanın
• İletişim kurarken anlamsız sayılacak gereksiz iletiler göndermeyiniz.
• Hiç kimsenin zamanının küçük bir bölümünü bile boş yere almamaya özen gösteriniz.
• Şaka yaparken veya eleştirel sözler yazarken çok dikkatli olunuz. Yüz yüze olmadığınız için şakanız eleştiri olarak da algılanabilir. Sevincinizi ve güldüğünüzü :-) ile belirtiniz.
• Sosyal ağlarda size nasıl davranılmasını istiyorsanız siz de aynı şekilde davranınız.
• Bir kişiyi ilgilendiren mesajları sosyal ağlardaki herkese değil ilgili kişiye gönderiniz!
• İletileri yanıtlamadan önce bir kere daha özenle okuyunuz.
• Özellikle tartışma platformlarında sunmayacaksa daha önce değinilmiş konuları bir katkı sunmayacaksa yinelemeyiniz, ortaya çıkmış bir sonucu görmezlikten gelerek kendi düşüncenizi kabul ettirmede ısrarcı olmayınız.
• Gereksiz yere büyük harfler ile yazışmaktan, sık sık özel simgeler kullanmaktan, esprili ya da alaycı anlatımlardan kaçınınız, jargon sayılacak farklı bir söyleşi biçimi ile herkese açık ortamlarda iletişimde bulunmayınız.
Kişilik haklarına saygı gösterin
• Başkalarının kişilik haklarına ve özel yaşamına saygılı olarak kişilerle ilgili yorumlarda bulunmayınız, kimlik bilgilerini ele geçirmeye, açıklamaya ve kullanmaya çalışmayınız.
• Uygunsuz davranışlar sergilemekte ısrarlı olanları ölçülü bir tepki içinde elbirliği ile uyarmaya çalışınız.
• Açık kimliğinizi hiçbir zaman gizlemeyiniz, her iletinizde açık kimliğinizin net olarak belli olduğundan emin olunuz. Çocuk ve öğrenciler için ise; genel güvenliğiniz için kişisel/tanıdıklarınızın bilgilerini kimseye vermeyiniz: “adresleriniz, telefonlarınız, ad, soyad, şehir, okulunuzun adı, doğum tarihi, e_mail adresi vb.” sohbet ettiğiniz kişilerin gerçek hayatta tanışma davetini kesinlikle kabul etmeyiniz. Size devamlı kişisel soru soran kişilere karşı dikkatli olunuz.
• Ne demek istiyorsanız ona karşılık olan, yanlış anlaşılmalara yol açmayacak düz ve yalın deyişlerle düşüncelerinizi aktarmaya çalışınız.
• İletilerinizin yalnızca eleştirici olmasından kaçınarak her zaman yapıcı ve ufuk açıcı olmasını gözetiniz.