Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN


Yüksel Salman

İslam, insanın çevresiyle adalet, hakkaniyet ve ahlak ilkeleri temelinde iyi ilişkiler kurmasını istemiş ve bu ilişkileri hem yatay hem dikey olarak farklı kavramlar üzerine bina etmiştir. Örneğin milletler arasındaki ilişkiyi teârüf/bilişme ve muârefe/tanışma üzerine, bireyler arasındaki ilişkiyi adalet ve ihsan üzerine, aile ilişkilerini ise meveddet ve rahmet üzerine inşa etmiştir. Bütün bu ilişkilerde esas olan içtenlik, samimiyet, diğerkâmlık, medeniyet gibi insani ve ahlaki erdemlerdir. Medeniyet kavramı da daha çok insan ilişkileriyle ilgili bir kavramdır. Bütün varlık âlemiyle iyi ilişkiler kuran insan, medeni insan, bu ilişkileri sağlam bir zemine oturtan toplumlar da medeni toplumlardır. İslamiyet’in medeniyet mefkûresi bu ilişkiler ağını ifade eder.

Teknoloji alanında yaşanan baş döndürücü gelişmelerle iletişimin büyük bir ivme ve güç kazandığı günümüzde, bir mesajla büyük kitlelere anında ulaşılabilmekte, duygu ve düşüncelerimizi çok geniş bir platformda insanlarla paylaşabilmekteyiz. Sürekli yaygınlaşan ve etki alanını her geçen gün genişleten iletişim dünyası, bilginin veya haberin süratle yayılmasını sağladığı gibi, pek çok kişi tarafından anında değerlendirilme ve yorumlanma imkanı da vermektedir. Öte yandan sosyal ağlar, dünyanın en uzak köşesindeki kardeşlerimizle tanışmaya ve nice sıcak dostluklara zemin hazırlamaktadır. Her satırı gönülden yazılmış bir mesaj, msn iletisi ya da twit ile sevinç ve mutluluklar paylaşılabilmekte, zor zamanlarda gönderilen samimi bir selam veya hoş bir ileti ile yüreklere su serpilmekte ve acılar hafifletilmektedir. İletişim ağları, ilişkilerimizin sadece niceliğini değil aynı zamanda niteliğini de büyük ölçüde etkilemekte, hatta uluslararası ölçekte ciddi tesirler icra edebilmektedir. Bugün insanlığa düşen, birey ve toplum yararı paralelinde bunu yeni imkan ve fırsatlara dönüştürmektir.
Burada önemli olan, sosyal ağ paylaşımının genel ahlak anlayışımızı, dini değerlerimizi, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsacak, çocuklarımızın ve gençlerimizin gelişimini olumsuz etkileyecek, onların zihin ve gönül dünyalarını bulandıracak bir tarza dönüşmesine fırsat vermemektir. Bu amaçla özellikle gençlerimizin bu hususta uyarılması, bilinç ve irade düzeylerinin güçlendirilmesi son derece önemlidir. Unutulmamalıdır ki sosyal ağlarla elde ettiğimiz bu devasa imkanları iyi yolda ve amacına uygun şekilde kullanmak parmaklarımızın ucunda değil, gerçekte irademizin merkezindedir.
Çağın sunduğu en büyük imkanlardan biri olan sosyal paylaşımın imkanlarından değerlerimizi koruyarak ve “biz kalarak” nasıl yararlanabileceğimiz, bu ağlardan iyilik ve hayır yolunda nasıl istifade edebileceğimiz hususunda bir dosya ile huzurunuza çıkmaya karar verdik ve yola koyulduk.
İsa Kayaalp, iletişimin onuru: fıtrat ahlakını ele aldı; Prof. Dr. Hamza Çakır, sosyal ağlarla yaşamanın ne anlama geldiğini ortaya koydu. İletişimde dikkat edilmesi gereken unsurları ve sağlıklı bir İnternet kullanımına ilişkin ilkeleri Prof. Dr. Erol Göka gündemimize taşıdı. Elif Arslan sosyal ağlar iletişim ahlakı ve din üzerine düşüncelerini ele aldı. Hakan Topuzoğlu da sosyal ağlar ve iletişimin önemini bizlerle paylaştı.
2012 yılının ilk sayısıyla birlikte dergimizle yeni bir başlangıç yapalım istedik. İçeriğinden tasarımına ve logosuna varıncaya kadar özgün bir çalışma yaptık. Yenilenen yüzüyle Ocak sayısını istifadenize sunarken, birbirinden değerli gündem ve köşe yazılarını beğeneceğinizi umuyor, Yüce Rabbimizden hepimize sağlık, huzur ve başarı dolu bir yıl ihsan etmesini diliyorum.