Makale

Diyanet Dergisinin 250. sayısı münasebetiyle Can dostuma

Diyanet Dergisinin 250. sayısı münasebetiyle Can dostuma

Hayriye Ünlü
Mallıca Köyü Kız Kur’an Kursu Öğreticisi
İvrindi / Balıkesir

Ey el çantamdan hiç eksiltmediğim, bulduğum her fırsatta göz attığım ve satır satır okumaya çalıştığım can dostum!…
Her müftülüğe uğradığımda sormadan, aramadan geri dönmediğim…
Sohbet ve vaazlarımın konusuna geçmede fikrini almadan karar vermediğim danışmanım…
Çoğu zaman bana yeterli kaynak olan kılavuzum…
Sevdiklerimle buluşturan sevgi köprüm…
Bütün bu saydıklarım senin için az bile; çünkü sen, benim ihtiyacım olan her mevzuda beni donatıyor ve doyuruyorsun. Gündem hakkında bilgilendiriyor, yoluma ışık oluyorsun. Sen benim el kitabım, cep rehberimsin. En güzel baskı ve dizginle elimin altındasın. Bana ne kadar yakınsın.
Ama bundan sonra sen benim gözümde çok daha kıymetlisin. Senin hiçbir sayını kaçırmadan takip etmeliyim. Hatta sıralayarak topladığım bütün sayılarını ara sıra gözden geçirmeliyim. Yıl yıl ciltletip kütüphanemin en güzel köşesinde seni görmeyi arzu ederim. Sen benim gözümde bir kat daha kıymetlendin. Yani bunun farkına vardım…
Şöyle ki; 22 haziran günü erkenden Başkanlığa ziyaret için gittiğimde tamamen tevafuk olacak bir tanıtım programına katılmak nasip oldu. Senin 250. sayın münasebetiyle bir kutlama tertiplenmişti. Bu toplantıda o kadar çok şey öğrendim ki; yoksa 1968 yılında Diyanet Gazetesi olarak yayın hayatına başladığından bu yana çektiğin çileleri, geçirdiğin merhaleleri nereden bilecektim!
Bize ulaşabilmen için verilen bunca emekleri nasıl düşünebilirdim. Ya çalışan o kadar insanın gayret ve aşklarını hiç hayal edebilir miydim? Senelerdir sana emeği geçen o emektarları nasıl tanıyacaktım… Ne kadar duygulandım bilemezsiniz. Özlediğim ve hasret duyduğum o topluluğu, o tabloyu size nasıl anlatayım. Şöyle ki; 1968’den başlayarak, ilk çıkarılmasına nasıl karar verildiği, bir gazete, bir tebliğler dergisi şeklinde her 15 günde bizlere hangi zorluklarla ve sıkıntılarla ulaştırıldığını iki eskimez Başkan Lütfi Doğan Hocalardan dinlemek, o çok ilerlemiş yaşlarına rağmen gençlerin yanında onlarla duygularını, duyarlıklarını paylaşmak… Âdeta tarihî bir yolculuk, tarihe bir yolculuk yapmak… Bu hizmete emeği geçmiş Tayyar Altıkulaç, M. Said Yazıcıoğlu Hocalarımız hep o ortamda… Onlarla canıgönülden kucaklaşmak… Dini Yayınlar Genel Müdürü Yüksel Salman Hocamızın gayet öz ve ilmî olarak seni ve senin çıkarılış gayeni, yapılan mutfak çalışmalarını bize anlatması... Arkasından eskimez yayın müdürü Hamdi Mert Hocamızın hikmetli ve ibretli hatıraları… Hangi birini anlatayım…
Gördün mü can yoldaşım, sana olan yakınlığımın daha da artmasının sebebini, seni ne kadar çok sevip, sahip çıkmam gerektiğini? Rabbim bana bunları en güzel şekilde duyurdu. Seni, artık okurken de sevdiklerime hediye ederken de daha dikkatli ve hürmetkâr olacağım. Hepsinden önemlisi ben artık senin yalnız okurun değil, yazarın da olmak istiyorum. Bunu kendime bir vazife addediyorum. Bir okur köşesi olursa, ayda bir kere seninle ve senin kıymetli okurlarınla duygularımı paylaşmak, sesimi onlara duyurmak isterim. Bu benim en büyük duamdır. Kıyamete kadar bu yayın çizgisinde insanlığa ve milletime hizmet etmeni yüce Rabbimden dilerim. Allah’a emanet ol…