Makale

SORUN SÖYLEYELİM

SORUN SÖYLEYELİM

Hazırlayan: Dini Soruları Cevaplandırma Komisyonu

CUMA NAMAZI VE ZUHR-I ÂHİR (Son Öğle Namazı)

1. Cuma namazının hükmü nedir?
Kitap, sünnet ve icma ile farz olan ve hutbeyi de ihtiva eden iki rekatlı bir namazdır. Yüce Allah, "Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, alışverişi bırakıp hemen Allah’ı anmaya koşun. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz." buyurmaktadır. (Cuma, 9-10) Hz. Peygamber de, "Cuma namazına gitmek, ergenlik çağına ulaşmış her Müslüman’a farzdır" buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Taharet, 129) Cuma namazı, Hz. Peygamber döneminden günümüze kadar bütün Müslümanlarca kılınmış ve bunun farz olduğu konusunda herhangi bir ihtilafa düşülmemiştir.
2. Cuma namazı kılmakla kimler yükümlüdür? Kadınların Cuma namazı kılmaları zorunlu mudur?
Cuma namazı, akıllı, ergenlik çağına erişmiş, sağlıklı, hür ve mukim erkek Müslümanlara farzdır. Kadınlar, hürriyeti kısıtlı olanlar, yolcular ve cemaata gelemeyecek kadar mazereti olanlar Cuma namazı kılmakla yükümlü değildirler. Ancak Cuma namazını kılmaları halinde bu namazları geçerli olup ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez.
Cuma namazı kılmak kadınlara farz değildir. Zira Hz. Peygamber, "Cemaatle Cuma namazı kılmak, her Müslüman’a farzdır. Ancak, köle, kadın, çocuk ve hastaya farz değildir" buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Salât, 215) Diğer bir hadislerinde de, "Kadın, çocuk, köle ve hasta hariç, Cuma namazı her Müslüman’a farzdır" buyurmuştur. (Beyhakî, Sünen, 111/183-184, H.No: 5422, 5425, 5426; Darakutnî, Sünen, 11/2, H.No: 2; Ibn Ebî Şeybe, Musannef, 1/446, H.No: 5148) Asr-ı saadetten günümüze kadar müctehit imamlar ve daha sonraki bilginler de dahil olmak üzere bütün Müslümanlar da, Cuma namazının kadınlara farz olmadığı konusunda ittifak etmişlerdir. (bk. Ibn Hümam, Fethu’l-Kadîr, 11/62; Ibn Rüşd, Bîdayetü’l- Müctehid, 1/157; Ibn Kudâme, Muğnî, 11/193; Ibn Hazm, Muhallâ, 111/259; eş-Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, 1/276)
Cuma namazının kadınlara farz kılınmamış olması, onlar hakkında bir mahrumiyet değil bir muafiyettir. Diledikleri takdirde, camiye gidip cemaatle Cuma namazı kılmalarında dinen bir engel yoktur. Hatta, hutbe ve vaazlardan istifade etmeleri için Cuma namazlarına devam etmeleri tavsiye olunur.
3. Cuma namazı kaç rekattır?
Cuma namazının farzı iki rekattır. Bu konuda herhangi bir ihtilaf yoktur. Ancak Cuma namazının farzından önce, sünnet bir namaz bulunup bulunmadığı ve kaç rekat olduğu, farzından sonra ise, kaç rekat sünnet namaz bulunduğu konusunda ihtilaf vardır.
Bazı İslam bilginleri Cuma namazının farzından önce Hz. Peygamber’in nafile bir namaz kılmadığını ileri sürmüş olsalar da, Hanefî, Mâlikî ve Şâfiî bilginlerine göre, Hz. Peygamber, Cuma namazının farzından önce tahiyyetü’l-mescid dışında, nafile olarak namaz kılmıştır. Hanefîler bu namazın dört rekat olduğunu, diğerleri ise belli bir rekat sayısıyla sınırlı olmadığını belirtmişlerdir. (Ibn Humam, Fethu’l-Kadîr, 11/39; Ibn Kudâme, Muğnî, 11/250) Sahih hadis kaynaklarında Hz. Peygam- ber’in Cuma namazından önce nafile olarak namaz kıldığına dair pek çok rivayet bulunmaktadır. (Ibn Mâce, Salat, 94; Buhârî, Cumu’a, 33, 39)
Hz. Peygamber’in Cuma namazından sonra nafile olarak namaz kıldığı konusunda ihtilaf olmamakla birlikte, bu namazın kaç rekat olduğu konusunda görüş farklılığı bulunmaktadır. Bu namaz, Ebu Hanife’ye göre bir selamla dört, Şâfiî’ye göre iki selamla dört, Ebû Yûsuf’a göre ise dört rekatta bir selam ve iki rekatta bir selam vermek üzere toplam altı rekattır. (Ibn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, 11/39; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, 1/451) Cuma namazından sonra Hz. Peygamber’in bazı rivayetlerde dört, bazı rivayetlerde de iki rekat nafile namaz kıldığı sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır (Ebû Dâvûd, Salât, 244; Ibn Mâce, Ikâmetu’s-Salât, 95; Buhârî, Cumu’a, 39) Bunlar göstermektedir ki, Cuma namazının farzından önce ve sonra kılınan nafile namazlar, Cuma namazına daha sonra yapılan bir ilave değil, Hz. Peygamber’in uygulamasına dayanmaktadır. Bu itibarla Cuma’dan önce ve sonra nafile namaz kılmak sünnettir.
4. Cuma namazının sahih olması için şehirde kılınması şart mıdır?
Hz. Peygamber, ilk Cuma namazını, Mekke’den Medine’ye hicreti esnasında Salim b. Avf oğullarının ikamet ettiği Rânûnâ adı verilen bir vadide kıldırmıştır. (Ibn Hişam, Sîretü’n-Nebeviyye, 111/22) Ayrıca Hz. Peygamber, "Bir yerleşim biriminde, sadece dört kişi bulunsa bile, Cuma namazı kılmak farzdır" buyurmuştur. (Beyhakî, Sünen, 111/179; Darakutni, Sünen, 11/8-9) Buna göre, farzı eda edecek sayıda cemaatin bulunduğu mezra, köy, belde, şehir gibi büyük veya küçük tüm yerleşim birimlerinde kılınan Cuma namazı sahihtir.
5. Cuma namazı en az kaç kişiyle kılınabilir?
Cuma namazının sahih olması için cemaatin şart olduğu konusunda bütün bilginler ittifak etmekle birlikte, gerekli görülen asgari sayının kaç olduğu hususunda farklı görüşler belirtmişlerdir. Cuma namazının kılınabilmesi için, Ebu Hanife ve Muhammed’e göre, imamın dışında en az üç, Ebû Yusuf’a göre ise, iki kişinin bulunması gerekir. (Ibn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, 11/31) Şafiî ve Hanbelîlere göre, en az kırk (Nevevi, Mecmû’, 1V/353; Ibn Kudâme, Muğnî, 111/204); Malikîlere göre de on iki kişinin bulunması şarttır. (Huraşî, Şerhu Muhtosari Halîl, 11/76-77)
Hz. Peygamber’in Medine’ye gelmesinden önce burada kılınan Cuma namazında kırk kişinin hazır bulunması, bundan aşağı sayıda kişiyle Cuma namazı kılınamayacağını göstermez. Nitekim, Hz. Peygamber’in emri ile Mus’ab b. Umeyr’in Medine’de 12 kişiye Cuma namazını kıldırdığı rivayet edilmektedir. (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 111/179, H.No: 5407) Ayrıca Rasulullah Cuma namazını kıldırırken, ticaret kervanının geldiğini haber alan cemaatin on iki kişi dışında hepsinin dışarı çıktığı rivayeti sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır. (Buhârî, Cumua, 38) Öte yandan Hz. Peygamber, bir yerleşim biriminde sadece dört kişi bulunsa bile, Cuma namazının farz olduğunu bildirmişlerdir. (Beyhaki, Sünen, lll/l 79 H.No: 5406, 5407; Darakutnî, Sünen, 11/8-9 H.No: 1-3)
Kur’an-ı Kerim’de Cuma namazı mutlak olarak bütün mü’minlere farz kılınmıştır. (Cuma, 9) Hz. Peygamber bunlardan kimlerin muaf tutulduğunu belirterek ayetin genel hükmünü tahsis etmiştir. (Ebû Dâvûd, Salât, 215; Beyhaki, Sünen, 111/183-184, H.No: 5422, 5425, 5426; Darakutnî, Sünen, 11/2, H.No: 2; Ibn Ebî Şeybe, Musannef, 1/446, H.No: 5148) Hz. Peygamber dışında kimsenin, ayetlerin hükmünü tahsis etme yetkisi yoktur. Bu itibarla, bir yerleşim biriminde imamla birlikte en az dört kişinin bulunması halinde Cuma namazı kılınması gerekir.
6. Zuhr-i âhir namazı nedir? Kılmak gerekir mi?
Zuhr-i âhir namazı, son öğle namazı anlamına gelir. Bu namaz, bir kısım İslâm bilginleri tarafından, bir yerleşim biriminde birden fazla camide Cuma namazının sahih olmaması ihtimaline binaen, ihtiyaten kılınması öngörülen o günkü öğle namazıdır. Bunlara göre, bir ihtiyaç bulunmadıkça, bir yerleşim yerinde sadece bir yerde Cuma namazı kılınır. İhtiyaç yokken, birden fazla yerde kılınması halinde, namaza ilk başlayanların Cuma namazları sahih olur, diğerlerininki olmaz. Bu durumda diğerlerinin öğle namazını kılmaları gerekir. Hangisinin önce kılındığının tespit edilememesi durumunda ise, ihtiyaten hepsinin öğle namazını kılmaları bir çözüm olarak öngörülmüştür. Bu görüşlerini de, Cuma namazının, toplanmak ve hutbe dinlemek için meşru kılındığı, Hz. Peygamber ve hulefa-i raşidîn döneminde tek bir yerde Cuma kılındığı gerekçesine dayandırmaktadırlar. (Şirbînî, Muğnî’l-Muhtâc, 1/544; Nevevî, el-Mecmû’, IV/451-452; Sahnûn, el-Müdevvene, 1/277-278; Ibn Kudâme, Muğnî, 111/212; Hurâşî, Şerhu Muhtasari Halîl, 11/74-75)
Ancak, Hz. Peygamber zamanında Cuma namazının sadece bir yerde kılınmış olması, bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazı kılınamayacağı anlamına gelmez. Zira o dönemde böyle bir ihtiyaç söz konusu değildi. Ayrıca yeni inen ayetleri, Hz. Peygamber’in ağzından işitme iştiyakı içinde bulunan sahabenin, başka bir yerde Cuma namazı kılmalarını düşünmek mümkün değildir.
Diğer taraftan, müctehitlerin tamamı, ihtiyaç halinde birden fazla yerde cumanın kılınabileceğini kabul etmişlerdir, imam Şafiî Bağdat’a gittiğinde birden fazla yerde Cuma namazı kılındığını gördüğü halde, buna karşı çıkmamıştır. (Nevevî, Mecmû, IV/452; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, 1/544) Günümüzde ise, bir yerleşim biriminde tek camide Cuma namazı kılınması mümkün olmadığından birden fazla yerde Cuma namazı kılınması kaçınılmaz olmuştur. Kaldı ki Kur’an-ı Kerim’de, "Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar" (Bakara, 286); "Allah, dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi" (Hac, 78) buyurul- maktadır.
Ayrıca zuhr-i âhir namazının ihtiyaten kılınmasının uygun olduğunu ileri sürmek, sağlam bir temele dayanmamaktadır. Zira, ihtiyat iki delilden kuvvetli olanı tercih etmektir. Halbuki, Cuma namazının farz olduğunu ifade eden ayet ve hadislere karşı, birden fazla yerde kılınmasının caiz olmayacağı konusunda bir delil bulunmamaktadır. Bir yerde kılınması şartını ileri sürenlerin, ihtiyaç bulunduğunda kılınabileceğini belirtmeleri de bunu göstermektedir.
Bu itibarla, bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazı kılınabileceğinden, zuhr-i âhir namazının kılınmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, zuhr-i âhir namazını kılmak isteyenler de yadırganmamalıdır.