Makale

Diyanet Gazetesi’nden Diyanet Aylık Dergi’ye

Diyanet Gazetesi’nden Diyanet Aylık Dergi’ye

Dr. Lamia Levent Abul
Diyanet İşleri Uzmanı

Dünya büyük değişimlerin içerisinde iken, duvarlar yıkılıp, savaşlar biterken ve on yıllardır devam eden iki kutuplu dünya gerilimi sona ererken Diyanet Dergi de bu değişimden nasibini aldı. 1991 yılının Ocak ayında yayınlanan ilk sayısında yaşanan bu değişimi yakından müşahede etmek mümkün.

Dergi, hür tefekkürün kalesi…
Cemil Meriç kitap ve dergiyi kıyasladığı yazısında dergiyi hür tefekkürün kalesi olarak adlandırır ve şöyle der: “Dergi belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi; daha doğrusu mesajı…” Meriç’in de ifade ettiği üzere taze bir tefekkür olarak raflardaki yerini alır dergiler. Aradan on yıllar geçtikten sonra bile elinize aldığınızda dönemin düşünce ve kültür dünyası hakkında bir fikir edinirsiniz. Gündemin hemen içinden ve yaşananlar daha çok yeni ve sıcak iken dergiye konu olduğundan o dönemin ruhunu dergilerden yakalamak mümkündür. Diğer taraftan farklı anlayışların ve kalemlerin oluşturduğu zenginlikten her ruh imtizaç edeceği kelimeleri yakalayabilir. Bundan mülhem dergiler zekâlar topluluğunun eseri ve hür tefekkürün kaleleridir.
Dinin sahih bilgisini ve ondan neşet eden kültür, sanat ve edebiyat birikimini okurlarıyla paylaşmayı hedef edinen Diyanet Aylık Dergi, 40 yılı aşan dergicilik serüveninde dinî tefekkürün önemli bir dönemecini temsil etmesi bakımından dikkate değer… Diyanet Aylık Dergi’nin dünden bugüne uzanan uzun soluklu yayın macerası, dinî yayıncılığın daha emekleme dönemleri diyebileceğimiz 60’lı yıllara tekabül etmektedir. Esasında dergimizin yayın macerası bir anlamda Türkiye’nin içinden geçtiği süreçlerle de yakından ilişkili bir tabloyu oluşturmaktadır.
50’li ve 60’lı yıllar ülkemizin geçmişi ve tarihiyle yaşadığı derin kopuşun izlerinin hâlâ çok taze olduğu zamanlardı. Sayıları az bile olsa zaman zaman bastırılan, yasaklanan ve kontrol altına alınmaya çalışılan ilmî ve fikri faaliyetler inkişaf edecek bir mecra arayışındaydı. Halkın dinî neşriyata âdeta susadığı zamanlarda Başkanlığımızın ilk süreli yayını “Reislik Mecmuası” adı altında 1954 yılında yayın hayatına başladı. Dinî yayıncılık açısından çok da verimli olmayan böyle bir zamanda Başkanlığın bu yayınının heyecan uyandırdığını söyleyebiliriz. Zira ilk olmak zordur ancak böylelikle yeni hizmet alanlarına hayırlı bir yol açılmış oldu.
Bu ilk çıkarılan neşriyatın açtığı yolun izinden Nisan 1956’da da “Diyanet İşleri Reisliği Mecmuası Ramazan Nüshası” logosuyla bir sayı daha yayınlandığını görüyoruz. Mecmuanın mukaddimesinde, derginin halka ve özellikle de gençlere faydalı olmak gayesi ile çıktığı ifade edilerek şu hususlara yer verileceği vurgulanmıştır: “Mecmua: Tevhit akidesini, İslam Dini’nin üstün hakayikını aksettirmeğe, onun büyük Peygamberinin engin fezailini nakle vasıta olacaktır; bu konuda duyulagelen ihtiyacı gidermeğe çalışacaktır.” (Diyanet İşleri Reisliği Mecmuası, Sene 1, Sayı 1, 1956.)
Ömer Nasuhi Bilmen, Prof. Dr. Şakir Berki, Prof. Dr. Celal Saraç ve Kemal Edip Kürkçüoğlu gibi dönemin ilim ve fikir adamlarının yazılarıyla yer aldığı neşriyatın, 1960 ve 1961 yıllarında yıllık olarak “Diyanet İşleri Reisliği Mecmuası” başlıklarıyla yeni sayıları yayınlandı. Ayrıca 1963’te sadece tek bir sayı olarak “Yeni Köy Hocası Gazetesi” adlı bir mevkute ile süreli yayınlara âdeta hazırlık mahiyetinde olacak neşriyatlarla süreli yayın hizmetlerine devam edildi.
Elbette aylık olarak yayınlanacak süreli bir yayının başlatılması ve devam edilmesi o günün koşulları göz önüne alındığında önemli bir yayın hizmeti olarak görülmelidir. Zira Diyanet İşleri Başkanlığının haiz olduğu kısıtlı imkânlar ve ülkenin içerisinde bulunduğu çalkantılı siyasi şartlar açısından böylesi bir dinî neşriyata başlamanın ve sürdürmenin oldukça güç olduğunu söyleyebiliriz.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi dönemin zorlu koşullarında 1962 yılının ocak ayında Diyanet İşleri başkanlığı, şimdiki Diyanet dergimizin nüvesini oluşturacak olan uzun soluklu bir yayının ilk temellerini attı. Aylık periyotlarla yayına başlayan Diyanet Dergi, dinî neşriyat alanına taze bir soluk getirdi. 1962 yılında yayın hayatına başlayan Diyanet Dergisi, 1991 yılına kadar bu adla yayın hayatına devam etti. 1991 yılından itibaren ise isim değişikliğine giderek “Diyanet İlmi Dergi” adını aldı ve halen üç aylık hakemli ilmi dergi olarak yayınlanmaktadır.
Diyanet’in Sesi: Diyanet Gazetesi
O dönemki adıyla Diyanet İşleri Reisliği’nin süreli bir yayına duyduğu ihtiyaç devam ediyordu. Diyanet Dergisinin yanı sıra daha kısa periyotla çıkacak bir gazete ile bu ihtiyacın giderilebileceği düşünüldü. Aradan geçen 5-6 yıllık süreçte dergicilik alanında bir tecrübe kazanılmış ve ikinci bir yayın ile süreli yayınları güçlendirmenin de zamanı gelmişti.
300. sayısını çıkardığımız Diyanet Aylık Derginin serencamı esasında Diyanet İşleri Reisliğinin 15’er günlük periyotlarla çıkardığı “Diyanet Gazetesi” ile başlıyordu. 22 Kasım 1968 yılının Ramazan ayına denk gelen ilk sayısının baş makalesini kaleme alan dönemin Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan, dinî ve ahlaki esasların en iyi ve en geniş çapta halka ulaştırmanın vasıtasının neşriyat olduğunu belirtirken, şimdiye kadar din görevlileri vasıtasıyla yapılan bu vazifenin bundan sonra matbuat yoluyla da yapılacağını zira cemiyetin düşünce seyrini ancak matbuatla yükseltileceğini ifade ediyor ve gazetenin gayesini şöyle dile getiriyordu: “Dinimizin iman, ibadet ve ahlak düsturlarını, helal ve haramlarını, bütün buyruklarını ve yasaklarını, yurdumuzun en ücra köşelerinde yaşayan vatandaşlarımıza kadar duyurmak, maddi ve manevi yönden faydalı olmak maksadiyle, onbeş günde bir ve onaltı sahife olarak yayınlanması kararlaştırılan DİYANET GAZETESİ bunu gerçekleştirmek üzere çıkacaktır.”
Gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Orhan Balcı Diyanet Gazetesinin 382. son sayısında bu gazetenin yayına hazırlanmasında M. Asım Köksal ve Talat Karaçizmeli hocaların büyük emeği olduğunu ifade ediyor. (Diyanet Gazetesi, Yıl 1990, Sayı 382, s. 3.)
Diyanet Gazetesinin ilk sayısına baktığımızda Diyanet başlığının altında “Onbeş günde bir yayınlanır” ibaresini görüyoruz. İlk sayfada Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan’ın makalesinin yanı sıra ramazan tebriki ve mesajı, Malezya’da yapılacak olan Kur’an-ı Kerim Okuma Müsabakası, İmam Hatiplerin artık üniversitelere girebilecekleri ve Filibe Fuarı haberlerinin yer aldığını görüyoruz. Sonraki sayfalarda ise Dr. Süleyman Ateş’in iman ve ibadet konularını ele aldığı Din Bilgisi adlı köşesi, M. Asım Köksal’ın Hz. Peygamber’in Hayatı konulu köşesi, dinî kavramların yer aldığı köşe, Diyanet İşleri Başkan Yrd. Yaşar Tunagür’ün Ramazan-ı Şerif konulu yazısı ile İslam Medeniyeti Tarihi başlıklı bölümlere yer verilmiş. Kadir Gecesi konulu hutbe, Prof. M. Tayyip Okiç Hoca’nın kaleme aldığı İslam Büyükleri, Diyanet İşleri Başkanlığınca teşkil edilen heyetçe hazırlanan Kur’an-ı Kerim Meali ve Tefsiri, Veli Ertan’ın Ahmet Hamdi Akseki portesi, Mahir İz Hoca’nın Mehmet Akif ve Safahat’ını tanıttığı edebiyat köşesi, sağlık köşesi, tarım köşesi ile Kocatepe Camii’nin temel atma merasiminin ayrıntılı olarak ele alındığı cami inşaat ve projesinin de görsel olarak yer aldığı haber, Diyanet Gazetesinin ilk sayısında öne çıkan köşe ve yazıları oluşturuyor.
Gazetenin köşe ve yazılarını değerlendirdiğimizde gazete ile başyazıda da ifade edildiği şekilde İslam dinin emir yasaklarını yurdun dört bir yanındaki vatandaşa duyurmanın yanı sıra personelin ilmî açıdan geliştirilmesi ve teşkilatla iletişiminin kuvvetlendirilmesi amaçlarının da gözetildiğini söyleyebiliriz. Hem teşkilat içerisinden hem de teşkilat mensuplarının ilgi alanına giren haberlere yer verilmesi personelin yaşanan gelişmelerden haberdar olması amacına matuf. Ayrıca edebiyat, tarım ve sağlık köşeleri ile de okuyucuyu farklı alanlarda bilgilendirmeyi amaçlıyor.
Daha sonraki sayılarda da bu köşelerin devam ettiğini ve 1981 yılına kadar bu formatın devam ettirildiği gazete, 1981 yılında sayfa sayısını 32’ye çıkararak ayda bir yayınlanmaya başladı. Dinî bilgileri ihtiva eden köşelerin yanı sıra kültür, sanat, edebiyat sayfalarının arttığı, tarih, gençlik, kadın ve çocuk köşeleri ile zenginleştirilen aylık gazetede görsel olarak da farklılık göze çarpmakta. İkinci büyük değişiklik ise 1990 yılında 382. sayısını çıkardığı aralık ayında yapılan değişiklik oldu. Esasında gazeteden ziyade artık bir dergi formunu yakalayan Diyanet Gazetesi ilerleyen süreçte hep daha iyiye doğru değişerek ve gelişerek ilerledi.
0cak 1991 yılında hem şekil hem muhteva hem de isim olarak değişikliğe giden bu süreli yayın, Diyanet Aylık Dergi adıyla dinî neşriyata yeni bir soluk getirerek kaldığı yerden yayın hayatına devam etti.
Diyanet Gazetesi’nden Diyanet Aylık Dergi’ye
Önceleri on altı sayfa ve on beş günlük periyotlarla ve tabloid gazete ebadında çıkan Diyanet Gazetesi 382 sayıdan itibaren köklü değişiklikler yaparak “Diyanet Aylık Dergi” adıyla aylık süreli yayın olarak okuyucusunun karşısına geçti. Diyanet İşleri Başkanlığının 1950’lilerde başlayan süreli yayın macerası 1991 yılının ocak ayında yeni bir döneme evriliyordu. Yayın hayatına başladığı ilk günden bu yana halka dinin sahih bilgisini ulaştırmak gibi yüce bir gaye için yola çıkan dergi, her geçen sayıyla bu amaca daha etkin bir şekilde hizmet etmenin uğraşısı içinde oldu.
Dünya büyük değişimlerin içerisinde iken, duvarlar yıkılıp, savaşlar biterken ve on yıllardır devam eden iki kutuplu dünya gerilimi sona ererken Diyanet Dergi de bu değişimden nasibini aldı. 1991 yılının Ocak ayında yayınlanan ilk sayısında yaşanan bu değişimi yakından müşahede etmek mümkün. Yayına başladığı 1968 yılından 1990 Aralık ayına kadar tabloid gazete ebadında ve “Diyanet Gazetesi” adıyla çıkan yayın, değişim rüzgârının tüm dünyayı kasıp kavurduğu bu aralıkta işe ismini “Diyanet Aylık Dergi” olarak değiştirerek ve yeni içeriği ve tasarımıyla tamamen değişerek başladı. Dönemin Başkan Yardımcısı Hamdi Mert söz konusu değişimin sebebini son sayıda şöyle açıklıyordu: “Diyanet Gazetesi bildiğiniz şekli ile 22 yıldan buyana -hemen hemen kesintisiz- yayınlana geldi. Alışmıştık… Ocak ayından itibaren ise yeni bir ebat, yeni bir muhteva ile çıkarılması düşünülüyor. Bu değişiklik ihtiyacı nereden doğdu? Basım-yayın dünyasına yeni teknikler, yeni anlayışlar geldi. Buna bağlı olarak da, insanımızın zevkleri, beklentileri değişti. Asıl önemlisi, ülkemizde giderek artan bir kavram kargaşası yaşanıyor. Doğrularla-yanlışlar, olması gerekenle-gerekmeyen bir arada... Basın, hemen her gün, bizi üzen bu tür yeni yanlışlarla dolu... Bir yanı da kutsal “Din”e uzanan bu tür yanlışları kim düzeltecek? Kanuni görevi “toplumu din konusunda aydınlatmak” olan bir teşkilat olarak, bu konuda kendimizi vazifeli saydık. Bugüne kadar kararlı bir şekilde sürdürdüğümüz geleneksel-ilmî neşriyatımıza bir de “aktüalite”yi katmak istedik…”
Merhum Başkan Yardımcısı Hamdi Mert’in de ifade ettiği gibi değişim artık şart olmuştu. Esasen Diyanet Gazetesi’nin Aralık 1990’da çıkan son sayısına baktığımızda bir gazeteden fazlasını görürüz. Dönemin yazar ve ilim ve fikir erbabının katkılarıyla zengin içerikli bir dergi ile karşılaşırız. Bu son sayıda dinî muhtevalı yazıların yanı sıra dünyayı ve yaşanan gelişmeleri anlamaya ve analize yönelik makalelere yer verilmiş. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın Diyanet İşleri Başkanlığının organize ettiği “Ortadoğu’daki Son Gelişmeler Işığında Türkiye” konulu konferansının dökümü de yer alıyor.
Değişimin sonucu: Diyanet Aylık Dergi
1991 yılının Ocak ayı Dini Yayınlar Dairesinde heyecan ve telaş dolu günler yaşanıyordu. Uzun zamandır hazırlıkları yapılan ve yayın hayatına başlayacak olan Diyanet Dergisi nihayet çıkıyordu. İlk sayıyı elimize aldığımızda hemen dikkati çeken “Diyanet” başlıklı logonun köşeli, sert yazı karakterinin yuvarlatılıp, yumuşatılması oluyor. Büyük puntolarla yazılan “Diyanet” başlığının hemen altında daha küçük punto ile “Aylık Dergi” ibaresini görüyoruz. Bu yeni tasarlanan başlık, değişimin âdeta habercisi oluyor. Kapak ise önceki sayıda Merhum Hamdi Mert’in “geleneksel-ilmî neşriyatımıza bir de “aktüalite”yi katmak istedik” sözleriyle haber verdiği üzere güncel bir konuyla okuyucu karşısına çıkıyor: “Bloklar Yıkılırken 21. Yüzyıl Ne Getirecek?” Daha önceki sayılarda gazete sayfalarına taşınan aktüel konular şimdi derginin kapağına taşınmış ve günümüze göre değerlendirdiğimizde oldukça siyasi konuların gündem yapıldığını görüyoruz. Mesela şubat sayısı “Düşünce Suç Olur mu?”, mart sayısı “Yeni Bir Dünya ve… Türkiye Gerçeği”, mayıs sayısı “Uluslararası Terörizm”, kasım sayısında “Sovyetler ve Balkanlarda Bağımsızlık Hareketleri Çığ Gibi Büyürken Müslümanlar Ne yapacak?” gibi çarpıcı ve güncel konular gündem olarak kapakta yer almış.
Kapaktan hemen sonra gelen başyazıda dönemin Diyanet İşleri Başkanı M. Said Yazıcıoğlu hoca derginin çıkış hikâyesini şöyle anlatıyor: “22 yıldan bu yana yayınlanmakta olan “Diyanet Gazetesi” ebat ve muhteva bakımından artık bekleneni tam olarak veremez olmuştur. Bilinen ebatta ve aylık bir “Gazete”, günümüzdeki yayın anlayışının çok gerisinde kalmıştır. Artık yeni bir ebat ve yeni bir muhtevanın zamanı gelmiştir. 1991 yılı ile beraber okuyucularımızın karşısına bu yeni şekil ile çıkmak bir zaruretin sonucu olmuştur.”
Gerçekten dergi logosundan başlamak üzere, ebat, içerik ve tasarım olarak çok farklı bir yüzle yayın hayatına başlıyordu. Dergide yer alan konulara göz attığımızda ise başyazıdan hemen sonra Kapak/Gündem başlığı altında kapak konusunun farklı makalelerle ele alındığını görüyoruz. Ekonomi köşesinde İslam İktisadı, Aile köşesinde ise I. Aile Şurası konu edilmiş. Bilim Adamı Gözüyle köşesinde ise yine gündemin sıcak tartışma konularından birini görüyoruz: “Din üzerinden yeni gerginlikler mi üretiliyor?” sorusuna cevap aranıyor ve bu konuda farklı isimlerle yapılan bir soruşturmaya yer verilmiş. İnceleme-Araştırma köşesinde ise İmam-Hatip Liseleri masaya yatırılmış.
Çevre, Sanat, Kitap Tanıtım köşeleri ile teşkilat haberlerinin yer aldığı Ayın İçinden köşesi derginin diğer bölümlerini oluşturuyor. Yazıların hem tasarımı hem de görsellerle zenginleştirilmesi dergiyi önceki hâlinden ayıran temel özellikler olarak ön plana çıkıyor.
Yine yeni yeniden: 300. Sayı
1991 yılının Ocak sayısında Dini Yayınlar Dairesinin yaşadığı heyecan ve mutluluğu bugün bizler yaşıyoruz. Süreli Yayınlar alanında kırk yılı aşan bir tecrübeyi bugün 300. sayısını çıkardığımız dergimizde ortaya koymak gibi ağır bir mesuliyeti de taşıyoruz. Ancak bu ağır mesuliyetin yanı sıra bugün 1991 yılında Diyanet Gazetesi’nden Diyanet Aylık Dergi’ye dönüşen dergimizin 300. sayısını çıkarmanın heyecan ve gururunu yaşıyoruz. O günden bu yana geçen 24 yıllık zaman diliminde dergide hem içerik hem de tasarım anlamında pek çok değişiklikler ve yenilikler oldu. Ancak “Toplumu din konusunda sahih kaynaklara dayalı doğru bilgi ile aydınlatmak” her zaman ana hedef olarak önümüzde durdu. Bu hedefe ulaşma ve toplumun her kesimine dinin sahih bilgisini ulaştırmak gibi ulvi bir gaye ile bugünlere geldik…
Bugün Diyanet Aylık Dergi, toplumun ihtiyaç duyduğu bilgi ve fikir üretiminin yapıldığı bir mektep konumundadır. Özellikle okuyucularımızın büyük çoğunluğunu oluşturan din görevlilerimiz ve teşkilatımız mensuplarının istifade edeceği zengin bir kaynak olarak yayın hayatına devam eden dergimiz, din görevlilerimizin/gönüllülerimizin ve değerli okuyucularımızın destek ve katkıları ile daha etkili ve faydalı bir dergi olmanın gayreti içerisinde yoluna devam etmektedir.
Her gün yenilenerek, değişerek ama şaşmaz ve değişmez ölçümüz olan din-i mübin-i İslam’ın ilkeleri doğrultusunda bir yayıncılık anlayışı ile gelecek nesillere bırakılacak önemli bir mirastır Diyanet Aylık Dergi. Hz. Mevlana’nın ifadesi ile bir ayağı sabit, diğer ayağı ile farklı coğrafyalara uzanan pergel misali yüce gayemize hizmet etme bilinci içerisinde daha nice 300. sayılara diyoruz.

Dr. Serpil BAŞAR İzmir Bayraklı Uzman Vaizi

Diyanet Aylık Dergi, bugünlere ulaştığı yayın yolculuğunda, “emek, özen ve sorumluluk duygusu” üçgenini düşündürüyor bana. Açık, anlaşılır, algılamaya elverişli üslubuyla, araştırma etiğine verdiği önem ile her ay entelektüel dünyamızı besleyen önemli bir kaynaktır. Nice güzel yıllara…


Hüseyin OKUŞ Suluova İlçe Müftüsü

Personelimizle beraber Diyanet Aylık Dergi’yi takip etme ve her ay dergide işlenen konulardan biri üzerinde mütalaa etme kararı aldık. Müftülük olarak “Dergimi Okuyorum Okunmasını Sağlıyorum ve İnsanlara Ulaştırıyorum’’, projesini uyguladık. Attığımız adımdan emin olarak bu dergileri her bir eve, esnafa, kurumlara ve okullara ulaştırmayı hedefledik. Öyle ki, ilçemizde dergimizin ulaşmadığı esnaf kalmadı. Aynı zamanda okuma kampanyaları düzenleyerek teşvik ödülleri dağıttık. (kitap ve dergi vb) Haklımızdan aldığımız geri bildirimler bizleri daha da teşvik etti. Abone sayımız ilk yıl 600’ü, takip eden yıllarda 1000’i aşan personel dışı abonelerimiz oldu. Bu süreçte destek olan tüm personelimize canıgönülden teşekkür ediyorum.
Bu duygu ve düşünce ile “Diyanet” aylık dergimizin her aşamasında emeği geçen herkese teşekkür ediyor bu ulvi görevlerinden dolayı tebrik ediyorum. Nice sayılarda buluşmak ümidiyle…