Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Barınma ihtiyacı ve bu ihtiyacı karşılayan en temel mekân olan “ev”, hayatımızda öylesine merkezi bir yere sahiptir ki onsuz bir yaşantı âdeta tasavvur edilemez. Bu yüzden Batı’daki “evsizler” tanımının İslam kültüründeki karşılığını bulmak zordur. Bununla birlikte Diyanet Aylık Dergi olarak evsizler konusunu gündeme taşımamız bilinçli bir tercihtir. Zira öncelikle Batı’da zuhur eden ve günümüzde Batı toplumları için çok ciddi boyutlara ulaşmış olan evsizlik problemi artık ülkemizde de ne yazık ki bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle büyük şehirlerin ara sokaklarında, otogarlarda, bankamatiklerde, ana caddelerde evsiz insanlara rastlamak artık bizi hayrete sevk etmemektedir.
Yolcular, yolda kalmışlar, muhtaçlar, yetimler, sahipsiz ve hasta hayvanlar ve akla gelebilecek her türden ihtiyaç sahibini önemseyip onları gözeten, her biri için özel vakıflar kuran bir medeniyetin sahiplerinin, eşref-i mahlukat olan kardeşlerinin en temel ihtiyacından yoksun olarak “yaşama”ya çalışmasına şaşırmıyor, hayret etmiyor olması, üzerinde durulması gereken ciddi bir değişime işaret etmektedir. Bir evsizin yanından acıyarak, üzülerek geçersiniz, belki bu hislerinize biraz da korku karışır. Eğer hava soğuksa, bir an soğukta nasıl sabahlayacağını düşünürsünüz… Ancak biraz sonra bu konu tamamen gündeminizden çıkar ve unutursunuz. Çünkü yapabileceğiniz bir şey olmadığını ya da bir şeyler yapması gereken kişinin siz olmadığını düşünürsünüz. Bunu sosyal devlet, modern yaşam, bireyselleşme, bencillik ve nemelazımcılık gibi farklı pek çok konuyla ilişkilendirmek mümkündür.
Evsizler konusunun sosyal, ekonomik, ailevi, vb. pek çok boyutu var, sebepleri olduğu gibi sonuçları da var. Biz, Diyanet Aylık Dergi’de bu konuyu ele alarak, her şeyden önce bir farkındalık oluşturmayı amaçladık. Bu bağlamda yazarlarımız konunun değişik boyutlarını ele aldı: Fatih Kucur, “ev” kavramını incelediği yazısında, insanın ve evin dönüşümünü modernleşme süreciyle ilişkilendirerek irdeledi. Ayşe Toker, evsizliğin sebep ve sonuçları üzerinde durduğu yazısında, bu alanda kurumsallaşmanın önemine vurgu yaptı. Ayşegül Demircan ise evsizlik konusunun “ev”li olanlara dönük yüzünü çok yalın ve ilgi çekici bir üslupla kaleme aldı. Dr. Havva Sula, korunaklı ve mahrem bir alan olan evden yoksun olmayı insan hakları çerçevesinde değerlendirerek sorunun çözümüyle ilgili arayışları gündeme getirdi. Lamia Levent, “Hayatın Kıyısında Unuttuğumuz İnsanlar: Evsizler” başlıklı yazısında evsizler için üretilen çözümlerden biri olan “Barınma Evleri”ni ele aldı ve bu evlerde kalan kişilerle yaptığı söyleşilere yer verdi. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar’la da konuyla ilgili bir söyleşi yaptık.
“Eğer bir yerde sorun varsa, o sorun her ne kadar toplumun çoğunluğuyla doğrudan ilgili olmasa da önemlidir ve üzerinde durulması gerekir.” anlayışıyla ele aldığımız bu ayki gündem konumuzun, toplumda bir farkındalık ve duyarlılık oluşturması, sonuç getiren çalışmalara vesile olması temennisiyle sizleri dergimizle baş başa bırakıyorum.

Dr. Yüksel Salman