Makale

İnsanımızın Mutluluğu İçin Diyanet

ANALİZ


İnsanımızın Mutluluğu için Diyanet…


Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluş amacına uygun olarak insanımızı din konusunda sağlıklı şekilde bilgilendirmek, iç dünyalarını İslam’ın aydınlık mesajıyla aydınlatmak ve din hizmetlerini sağlıklı bir şekilde yürütmek için tüm yurtta ve yurtdışında özverili bir şekilde bilgi ve hizmet üretmekte, bu çerçevede insanımızın karşılaştığı güncel sorunları çözmek, modern dünyanın küresel sorunlarıyla iyice giriftleşmiş sosyal konularda gerçekçi açılımlar sağlamak için çalışmalarını sürdürmektedir.

Bu itibarla Başkanlığımız, insanımızın sorunlarına yönelik yayınları, yürüttüğü sosyal açılımlı din hizmetleri ve düzenlediği güncel sempozyum ve din şuralarıyla her türlü sosyal sorunu masaya yatırmakta, toplumun beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ve tamamen sosyal bilimlerin araştırma kriterlerine uygun çözüm yolları geliştirmekte, gelişen teknoloji ile birlikte ortaya çıkan etik sorunlar ve modern hayatın sosyal, ekonomik ve fıkhi meseleleri kapsamında insanımızın manevi dünyasını aydınlatacak ve ilahi rıza uygun şekilde onu daha mutlu kılacak çözümler üretme uğraşısı içindedir.

Başkanlığımız bu faaliyetlerini sürdürürken, “zorlaştırmayın, kolaylaştırın” hadisini temel bir prensip olarak benimsemiş ve vizyonunu Türkiye ve dünyada İslam Dini’ne ilişkin her hususta referans alınan, en etkin ve saygın kurum olmak şeklinde belirlemiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığı asla toplumdan kopuk bir kurum değildir. Bilakis yürüttüğü görevin bir gereği olarak Anadolu’nun her köşesinde ve yurtdışında insanımızın sorunlarıyla iç içe, toplumun her yaşta, farklı eğitim ve kültür düzeyindeki bireyleriyle temas hâlindedir. Bu temas sathi bir bağ olmayıp gönül birliğine dayalı derin bir bağdır. Toplumun karşılaştığı ve dinî bakımdan çözümü gerekli en ufak bir problem bile Başkanlığımızın gündeminde yer işgal etmektedir. Kendi alanında uzman kurum ve üniversitelerle her an sıkı bir ilişki içinde olan Başkanlığımız, karşılaşılan olayları çok boyutlu değerlendirmeye tabi tutmakta, ayrıca personelimizin ve din görevlilerimizin güncel sorunlarla ilgili konular ve mesleki formasyon alanında bilgilerini sürekli yenilemektedir. Böyle bir bakış açısına sahip bir kurumun, insanı mutsuz eden, onun kâinattaki önemi ve konumuna uymayan her türlü yasakçı, dar kalıp ve önyargılarla ya da birtakım sektörlerin ve grupların isteği doğrultusunda hareket ettiğini düşünmek haksızlık olacaktır.

Bu bağlamda kabahatli değil, çözüm arayan, dinin huzur veren itikaf ve tefekkür gibi yollarının önemine vurgu yapan, insanımızın mutluluğunu ve yaşam kalitesini artırmak için hizmet üreten, terör ve şiddetle özdeşleştirilen dinî ve mekanik bir hayat tarzına indirgenen dinî hayatı; kültürel, sportif ve sosyal her türlü aktiviteyle canlandırmanın gereğini ifade eden Başkanlığımızın, yoga, reiki gibi temelde Uzak Doğu menşeli olan birtakım uygulamalara yönelik değerlendirmelerini çarpıtarak Diyanetin hayattan kopuk olduğu, bilimsel gerçekleri göz ardı ettiği veya belli maksatlara mebni açıklamalarda bulunduğu şeklinde yorumlamanın, sağduyu sahibi insanımız tarafından haksız ve yersiz bulunacağı izahtan varestedir.

Başkanlığımız esasen saf bir kültür ve yalın bir düşüncenin var olmasının insanın sosyal gerçekliğine aykırı olduğunu çok iyi bilmektedir. Burada Uzak Doğu temelli uygulamalarla ilgili olarak insanımızın üzerinde düşünmeye davet edildiği husus, toplum tarafından dinin sabitelerinin iyi okunması, birtakım uygulamaların, dinî ve felsefi doktrinden azade olmayan bir yaşam tarzı olarak algılanmasının zaman içinde dini, sosyal ve psikolojik mahzurlar doğurabileceği kanaatinin ortaya konulması, tüketim toplumunun her türlü farklı kültürel değeri metalaştırmasına karşı bir bilinç oluşturulması, İslam’ın insana sağlayacağı dua, ibadet, tefekkür gibi huzur yollarının ihmal edilmemesi ve insanımızın geçici ve yüzeysel değil kalıcı ve sürekli bir mutluluğa layık olduğunun ifadesidir.