Makale

Editörden

Editörden

2010 Kur'an Yılı vesilesiyle, Kur'an merkezli hazırladığımız yılın ikinci sayısında Kur'an'ın tefsiri başta olmak üzere, Kur'an vahyinin kitaplaşma süreci, Kur'an'da kinâye, Arapçada çok anlamlılık ve Kur'an-ı Kerim, Kur'an vahyinin tespiti ve Kur'an'ın Topkapı nüshası konularında değerli kalemlerin yazılarını huzurunuza getirdik.
Kur'an'ın yorumu konusu vahyin başlangıç dönemlerine kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahiptir. Hz. Peygamber, Yüce Allah'ın kendisine yüklediği risalet ve tebliğ görevi çerçevesinde inen ayetleri tebliğ etmiş, ihtiyaca göre tefsir, teybîn ederek murâd-ı ilahi'yi öğretmiştir, bizzat yaşayarak da bütün ümmete örnek olmuştur. Hz. Peygamberin vefatından sonra da onun eğitiminden geçen seçkin insanlar kimi zaman Kur'an ve Sünnet'ten doğrudan, kimi zaman da belli ilkeler çerçevesinde bu iki kaynağın ruhuna uygun şekilde dini problemlere çözüm bulmaya çalışmışlardır. Bu durum sonraki dönemlerde ilmi bir disiplin halinde teori ve pratik olarak gelişerek devam etmiştir. Bu disiplinin önemli bir kısmını oluşturan içtihat müessesesi, gelişen dünya şartlarında çağın ihtiyaç ve beklentilerini karşılamada ve dini konulardaki problemlerin çözümünde dinamik bir rol oynamıştır.
Tarihsel süreçte belli ihtilafları ortaya çıkarmış olsa da, gerek Kur'an gerekse sünnet üzerine yapılan yorumlar, sağlam temeller üzerine oturduğu ve belli ilke ve prensipler çerçevesinde yapıldığı sürece Müslümanlar için bir rahmet vesilesidir. Aynı zamanda İslam'ın düşünce ve fikir zenginliğine verdiği açık desteğin somut bir göstergesidir.
İnsanlık, dünya durdukça Kur'an'ın rehberliğine muhtaçtır. O, içerdiği anlam derinliği ve kuşatıcılığıyla herkese ve her çağa hitap eder. Onun mesajları, indiği günkü gibi taze ve günceldir. O, insanları çalışmaya ve sürekli gelişmeye teşvik eder. Onun ayetleri, bilimsel ve teknolojik verilerle, ilmî gerçekler ve tabiat kanunlarıyla hiçbir zaman çelişmez. İster pozitif ister sosyal bilimler alanında olsun insanlığın asırlar sonra ulaştığı buluşlar, asırlar önce Kur'an'ın haber verdiği şekilde olmuş; elde edilen bilimsel sonuçlar Kur'an'ın anlaşılmasını daha da kolaylaştırmıştır.
Kur'an toplumların huzur ve güvenliğini sağlayan, fertler arasındaki ilişkileri düzenleyen, bireyi iç ve dış âlemiyle kendine, toplumuna ve bütün insanlığa hayırlı bir unsur haline getiren hükümleri de içinde barındırır.
Pek çok davranış modelleri, üstün ahlaki meziyetler onunla toplumda hayat bulur: Ana babaya saygı, insanlarla iyi geçinme, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma, adalet, doğruluk, alçak gönüllülük, merhamet, sevgi, bütün yaratılanlara şefkatle muamele onun evrensel değerleridir. O, bencil duygulardan kurtulmayı, bireysel hazlar için değil, aşkın değerler, yüksek insanlık ideali için yaşamayı, dünyanın nimetlerini herkesle kardeşçe ve dostça paylaşabilmeyi öğütler.
Sönmeyecek olan ilahi ışığıyla insanlığın ufkunu aydınlatan ve gönülleri ferahlatıp huzura erdiren Kur'an, sürekli okunmalı, ihtiva ettiği anlam zenginlikleri kavranmaya, insanlığa hayat bahşeden mesajları içselleştirilmeye ve davranışlarımızın mihveri yapılmaya çalışılmalıdır. 'İnsanların hayırlısı Kur'an'ı hatmettikten sonra yine hemen ona başlayandır.' (Tirmizi, Kur'an, 11) nebevî müjdesi mucibince ondan hiç kopmadan, okuyup anlamaya gayret etmeli, mesajları çağın anlayış ve idrakine sunulmalıdır. Bu husus özellikle din hizmeti veren herkesin en temel görevi olmalıdır.
Dergimizi ilginize sunarken; rahmet ve bereket mevsimi olarak kabul edilen üç ayların, Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'le olan yakınlığımızı daha da artırmasını, onu okuma, anlama ve yaşama konusunda yeni farkındalıklara vesile olmasını, maneviyat eksikliği ve dünyevileşmenin getirdiği sıkıntılarla daralan ve bunalan kalplere ferahlık ve esenlik getirmesini Yüce Allah'tan niyaz ediyorum.
Dr. Yüksel Salman