Makale

Yurtiçi Din Hizmetlerinden Yurtdışı Din Hizmetlerine

Yurtiçi Din Hizmetlerinden YURTDIŞI DİN HİZMETLERİNE
Prof. Dr. Ali Dere

Bir ülkenin, bir coğrafyanın veya en genel anlamda yerkürenin şahit olduğu siyasî, içtimaî, ekonomik gelişmeler, değişen tarz ve ihtiyaçlar, genişleyen bilgi birikimi ve zengin-leşen bakış açıları, kurumların hizmet politikalarını ve faaliyet alanlarını yakından etkilemektedir. Başlangıçta kuruluş amaçları ve hizmet geleneği yurtiçini temel alan Diyanet İşleri Başkanlığı, dünyamızda oluşan yeni şartlar ve beklentiler karşısında artık yurtdışında da hizmet veren ve yurt-dışından merakla izlenen bir kurum niteliğine kavuşmuştur. Başkanlığımızın halen sunmakta olduğu yurtdışı din hizmetlerinin ve sürdürdüğü kurum-sal ilişkilerinin başlangıç ve gelişmesi, Batı ve Avrasya coğrafyası olmak üzere iki farklı kategoride ele alınabilir.

Batı ülkelerinde var olmaya başlayan Türk toplumu ile, buralara götürülen din hizmetlerimiz yakından alâkalıdır. 1960’lı yıllardan itibaren başta Avrupa olmak üzere Batılı ülkelere Türkiye’den yapılan ve zamanla işçi göçüne dönüşen iş gücü transferiyle bu ülkelerde Türk toplumları oluşmaya başlamış, uzun süreli ve kalıcılığa dönüşen ikametlere bağlı olarak, -diğer ihtiyaç ve yapılanmalar yanında- din hizmeti ve eğitiminin de şekillendirilmesi ve sürdürülmesi gerekmiştir. Bugün Batılı ülkelere götürülen din hizmeti, haritamızın şekil ve mahiyeti, bu nedenle Türki-ye’den yapılan iş göçü ve kısmen beyin göçü haritası ile örtüşmektedir.

Yerleşilen yeni ülkelerde öncelikle din hizmetlerinde rehberlik yapacak ve dinî konularda kendilerini, ama aynı zamanda özellikle yeni sosyo-kültürel ortamda dünyaya gelen veya yetişmekte olan genç nesillerine dinî öğretebilecek uzmanlara ihtiyaç duyulmuş, dinî ve kültürel amaçlarla bir araya gelinecek mekânlar/ altyapılar (dernek ve vakıflar) oluştu-rulmaya başlanmıştır. Oluşturulan bu mekânî altyapılarda başta din sahası olmak üzere sosyal ve kültürel alanları da kapsayacak şekilde rehberlik yapacak din adamlarının Türkiye’den talep edilmesi üzerine, önceleri sembolik sayıda ve kısa süreli gönderilen din görevlilerinin sayısı zaman içerisinde artan dernekleşme ve örgütlenmeye paralel olarak artış göstermiştir. Yurtdışında yaşayan Türklerin din görevlisine yönelik artan bu talepleri, aslında, iş göçü ile başlayan ve yeni bir vatanda kalıcı olmaya dönüşen serüvenin sonucudur. Dolayısıyla, Batılı ülkelerdeki Müslüman dinî ve kültürel yapılanmalarında gözlemlenen gelişmeler, buralarda kalıcı olma kararlılığı ve bu toplumlar içinde eşit bireyler olarak var olma arzularının en belirgin göstergesi olarak yorumlanmalıdır.

Avrasya Bölgesine sunulan din hizmetlerimizin yoğunlaşması, Doğu Bloğu’nun dağılması ve buna bağlı yaşanan gelişmelerle, soydaş Türk devlet ve topluluklarında önceden var olan, ancak uzun müddet kesintiye uğrayan dinî bilgi, dini serbest uygulama ve dinî kurum geleneğinin yeniden canlanmaya başlamasıyla olmuştur. Bu coğrafya için gerek sıkı tarihî ve kültürel bağların var oluşu gerekse dinî düşünce geleneği ve yaşantısında böylesi bir kesinti yaşamamış, bilâkis dinî düşünceyi modern hayat içerisinde geliştirebilmiş, Türkiye gibi bir ülkenin tecrübesinden istifade etmek ayrı bir önem taşımaktaydı.

Diyanet İşleri Başkanlığı 90’lı yıllardan itibaren, bir yandan Türkiye’ye din hizmeti ve eğitimi konularında iletilen istek ve beklentilere cevap vermeye çalışmış, diğer taraftan söz konusu coğrafyanın İslâm dini ve kültürüne dair bilgisini, dinî kurumlarını ve din hizmetlerini, sorunları, beklentileri ve çözüm önerileri doğrultusunda bir bütün halinde değerlendirmeyi mümkün kılacak geniş katılımlı bir istişârî toplantıyı 23-27 Ekim 1995 tarihlerinde Ankara’da gerçek-leştirmiştir. Bu toplantıda yapılan görüşmeler ve alınan kararlar, bu coğrafyanın din hizmetleri ve eği-timi alanındaki mevcut durum fotoğrafını çekmeye, bu ülke ve topluluklar arasındaki karşılıklı dayanışma imkânlarını göstermeye, en önemlisi Başkanlığımızın Avrasya bölgesindeki soydaş devlet ve topluluklara sunacağı dini bilgi ve tecrübe paylaşımında izleyeceği yolu belirleme imkânı vererek, somut işbirlikteliklerine zemin hazırlamıştır. Bu toplantıda alınan bir kararla Başkanlığını Diyanet İşleri Başkanımızın üstlendiği bir “Avrasya İslâm Şûrası” oluşturulmuş ve bu periyodik Şûra toplantılarının sonuncusu, yani VI.sı 5-9 Eylül 2005’de İstanbul’da gerçekleştirilmiştir.

Söz konusu Şûra toplantılarında ele alınan konular ve yapılan müzakereler ile alınan kararlar ince-lendiğinde; Avrasya coğrafyası özelinde dinî geliş-meler, dinî düşünce ve din hizmetlerine ilişkin değişik sorunların, karşılaşılan güçlüklerin ve muhtemel çözüm önerilerinin tutarlı tahliller ve somut önerilerle ele alındığı görülmektedir. Bu değer-lendirmelerin hayata aktarılması sonucunda geniş bir hizmet yelpazesi ve işbirliği ağı ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Başkanlığımızın yurtdışı din hizmetlerindeki temel yaklaşımı ve izlediği yol özetle; kısa vadede ülke-mizden gönderilecek din görevlileri ile imkânlar ölçüsünde oraların din hizmetlerine rehberlik etmek, hazırlanacak yayınlar ile dinî bilgiyi ulaşılır ve yaygın kılmak, mahallin din hizmeti veren elemanlarını Türkiye’deki seminerlerle daha fazla birikimli ve yetkin hale getirmek; uzun vadede ise, bu coğrafyanın din hizmeti ve eğitimi alanlarında çalışacak uzman kadrolarının yetiştirilmesine, sağlam ve işlevsel dinî kurumların oluşmasına katkı sağlamak olarak ifade etmek mümkündür.

Başkanlığımız Türkiye Diyanet Vakfı’nın da maddî destekleri ile, bir taraftan Azerbaycan, Bulgaristan, Romanya, Kazakistan ve Kırgızistan gibi dost ülke ve topluluklarda din eğitimi ve öğretimi veren okul ve fakültelerin tesis edilip sürdürülmesine, diğer taraftan daha geniş bir coğrafyadan bu alanlarda ülkemizin din eğitimi ve öğretimi sunan kurumlarında yetişecek gençlerin Türkiye’ye getirilmelerine imkân sağlamaktadır. Bugüne kadar Avrasya coğrafyasından bu amaçla 1992-2007 tarihleri arasında Türkiye’ye lise düzeyinde 1546, lisans düzeyinde 2558 öğrenci getirilmiştir. Bunlardan 150 kişi yüksek lisans, 59 kişi ise doktorasını yapmıştır.

Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli Müslümanların akademik düzeyde öğrenim görmüş, yaşanılan ülkenin dilini, kültür ve toplumunu yakından tanıyan İslâm ilâhiyatçılarına duydukları ihtiyacın karşılanması maksadıyla Başkanlığımız 2006 yılında Yüksek Öğretim Kurulu’na, Türkiye’de uygulanacak bir “Uluslararası İlâhiyat Projesi” sunulmuş; 2006-2007 öğretim yılında Ankara Üniversitesi, 2007-2008 öğretim yılında Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültelerinde uygulanmaya başlayan bu programda; Almanya, Avustralya, Belçika, Fransa, Hollanda ve İsviçre’den yaklaşık 70 genç öğrenim görmektedir. Başkanlığımızın maddî ve manevî destekleri ile Frankfurt Üniversitesinde oluşturulan İslâm Vakıf Profesörlüğü de 2005 yılından itibaren ’İslam Dini’ bölümü olarak öğrenci almaktadır.

Görüldüğü üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı yurtdışında sunduğu veya müştereken geliştirdiği din hizmeti ve eğitimi faaliyetlerinde, ister Avrasya isterse Batı coğrafyası olsun, ister vatandaş isterse soydaş ve dindaş hedef kitle söz konusu olsun, doğru bilgiye dayanan, ideoloji ve günlük siyasetin dışında kalan, İslâm’ın kendi zengin düşünce geleneğinin farkında olan, kuşatıcı, toplumsal sorumluluğa vurgu yapan bir din anlayışı ile ahlâka dayalı bir dindarlığı temsil edecek yetkin din adamlarının yetişmesine ve dinî kurumların gelişmesine katkıyı öncelemektedir.

Yurtdışı teşkilâtına sahip olan Diyanet İşleri Başkanlığı, yurtdışında halen 34 ülkede hizmet veren bini aşkın personeli ve mahallindeki ilgili kurum ve kuruluşlarla geliştirdiği ilişki ve işbirliği ağı ile yurtdışında daha görünür ve dışarıdan izlenir bir konum ve sorum-luluğa ulaşmıştır. Son yıllarda özellikle Batılı ülkelerde yaşanan bazı hadiseler sonrasında yaygınlaşan İslam tartışmaları çerçevesinde, Müslüman ülkelerin din algı ve yaşantılarının Batılı düşünce ve kurumlar açısından yorumlanması, karşılaştırılması sürecinde, Türkiye’nin ülke olarak İslâm dinini anlama, yorum-lama ve uygulama tecrübesi, dini bilgiyi akademik inceleme konusu yapan fakültelerinin birikimi, din hizmeti ve eğitimi veren kurumları ayrı birer merak ve araştırma/inceleme konusu olmuştur.

Kilise benzeri bir ruhanî otoriteyi ifade etmeyen, din hizmetlerinin sunumu, doğru dinî bilginin aktarılması ve dinî mekânların idaresi temel görevleri üstlenmiş bir kurum olan ve lâik devlet yapısı içinde yer alan bir Diyanet İşleri Başkanlığı, Batılı uzman, siyasetçi ve araştırmacıların özellikle ilgisini çek-mektedir.

Ana hatları ile aktarılmaya çalışan yurtdışı din hizmetleri ve geliştirilen kurumsal ilişki ağları, Diyanet İşleri Başkanlığının gerek Türkiye içinde gerekse dışındaki eğitim-öğretim kurumları, dinî idareler başta olmak üzere diğer resmi ve sivil kurumlarla temas edebilme, ortak proje geliştirme ve yürütme yeteneğini belirgin bir tarzda göstermektedir. Bu yetenek, yurtdışının hangi ülkesi ve bölgesinde olursa olsun, açılımlarını dini bilgi ve din hizmeti alanında ortaya çıkan gerçek ihtiyaçların bilimsel zeminde ve karşılıklı işbirliği anlayışıyla sürdür-mektedir. Hatta Diyanet İşleri Başkanlığı bu anlayışla sürdürdüğü çalışmalarla yurtiçinde ve yurtdışında sadece dinî bir geleneği kendi özgünlüğü içinde temsil etmekle kalmamakta, aynı zamanda bu geleneğin kendi dinamikleriyle toplumsal uzlaşıya, entegrasyona, dünya barışına ve insanlığın ortak sorunlarının çözümüne de katkı sağlama çabasında olan bir kurum hüviyeti kazanmaktadır.

Bu sebepledir ki Diyanet İşleri Başkanlığı, düzenlediği ulusal ve uluslararası toplantıları, açıklamaları, katıldığı gerek kurumsal gerekse üst düzey bireysel düzeydeki benzer toplantıları, keza ziyaretler vesilesiyle bir araya gelmeleri; inanç özgürlüğüne, dinlerin birbirine karşı saygılı olmasına, dinî ve kültürel farklılıkların insanlığın birer zenginliği olarak algılanması gerektiğine ve hepimizin içinde yaşadığı dünyanın adil ve huzurlu olmasının ne denli önemli olduğuna vurgu yapmanın kıymetli fırsatları olarak değerlendirmektedir.Diyanet İşleri Başkanlığı’nınTOPLUMSAL STATÜSÜİstenilmeyen bir olayda, beklenilmeyen bir zamanda ortaya çıkan sosyal ya da tabiî çalkantılarda başta Diyanet İşleri Başkanımızın kendileri olmak üzere, başında bulunduğu kuruluşunun merkez ve taşra teşkilâtı hemen seferber olmakta, parasal katkıların ötesinde ve üstünde hizmetler sunmakta, çıkması muhtemel huzursuzluk ortamı ve kaosunu önlemektedirler. Bu girişimleri son zamanlarda uluslararası boyut kazanmış durumdadır. Son zamanlarda yapılan anketlerde halkın güvendiği, hizmetinden memnun kaldığı kurum ve kuruluşların başında Diyanet İşleri Başkanlığımız gelmektedir. Çünkü üstlendiği misyon ile yalnızca yurtiçinde değil, yurtdışında da, yalnızca Avrupada değil, İslâm ülkelerinde ve bilhassa hacc mevsiminde Mekke ve Medine’de de uzlaşıya olan katkılarını sürdürmektedir.