Makale

TÜRKSAV Başkanı Yahya Akengin “ Toplumumuzun kültür kodlarında haksız kazanca merhamet yoktur”

SÖYLEŞİ

Ayfer Balaban

TÜRKSAV Başkanı Yahya Akengin

“ Toplumumuzun kültür kodlarında
haksız kazanca merhamet yoktur”

Korsan yayıncılık nedir? Bu konuda son yasal düzenlemelerden bahseder misiniz?
Türkiye ilim, edebiyat ve sanat meslek birliği İLESAM’ın kurucularındanım. Bundan 18 yıl önce gerçekleşen bu birliğin 9 yıl kadar da yönetiminde bulundum. Her şeyden önce Türkiye’de telif hakları kavramının tam olarak yerleşmediğini ve telif hakları zihniyetinin gelişmemiş olduğunu söyleyebilirim. Şöyle ki; kamuoyuna sunulmuş olan eserlere, sanki bunlar bir emek işi veya bir çalışmanın ürünü değil de, bir fanteziymiş gibi bakılmaktadır. Biz bu alanda uzun zaman mücadele ettik, fakat müeyyideler yeterli değildi. Sonunda caydırıcı bir kanun değişikliği oldu. Elbette bunu memnuniyetle karşılıyoruz. Düşünebiliyor musunuz; başkentimizin en merkezî yeri olan Bakanlıklara yakın bir bölgede, korsan kitap, korsan kaset vb. ürünler reklâm yapılarak satılmakta idi. Elbette bunlara üzülüyorduk. Nitekim artık görüyorsunuz, sokaklardaki korsan tezgâhlan bu ağır müeyyidelerin caydırıcılığıyla kalkmıştır.
ibni Sina’nın yıllar önce söylediği gibi, "ilim ve marifet, ilim ve sanat yüz bulmadığı yerden göç eder". Dolayısıyla fikir, kültür, sanat adamına lâyık olduğu yeri ve önemi vermek lâzımdır. "Marifet ütîfata tâbtdtr", atasözü de bunu desteklemektedir. Eğer bir fikir adamı, bir sanatkâr lâyık olduğu ilgiyi ve değeri görmezse, yetişen nesiller de bundan olumsuz etkilenir.
Korsan yayının bir kazanç kapısı olarak görülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Konunun ahlâkî boyutu üzerinde durur musunuz?
Evvelâ kanaatkârlık, helâl, haram, başkasının hakkına saygı bir kültür kavramı, bir kültür meselesidir. Eğer böyle bir insan yetiştirmemiş- seniz, sadece yasaklarla, yahut tedbirlerle bunu önleyemezsiniz. Toplumumuzun kültür kodlarında haksız kazanca merhamet yoktur. Bir çiftçinin harmanından buğdayını çalıp pazarda satana merhamet duyuyorsanız buna da duyarsınız veya bir mağazadan malları aşırıp pazarda satana merhamet duyarsanız buna da duyabilirsiniz. Bir kitap veya başka bir sanat eseri de beyin ürünü, yani kelimenin tam anlamıyla alın teridir. Fikir ve sanat eserleri, aynı zamanda yılların birikiminin, hatta kendini yetiştirme, geliştirme, belli bir güzelliğe kavuşmanın sonucudur. Bu sebeple daha istisnaî bir önemi vardır ve böyle de olmalıdır. Sanat veya kültür eserlerinin bin bir çaba ve zahmetle oluştuğu, bir emek ürünü olduğu kabullenilir- se, daha net bir ifadeyle bu zihniyet değişimi sağlanırsa ve bu tefrik toplumda yerleşirse, böyle bir kazanç kapısı olamayacağı anlatılırsa, problemin çözümünde daha kolay mesafe alınır.
Korsan yayıncılığın ülke ekonomisine zararları nelerdir?
Burada öncelikle kayıt dışı ekonominin cereyan etmesi söz konusudur. Yani vergiye tâbi değildir, KDV’den kaçırılmaktadır. Hâdisenin bir de manevî boyutu var; korsan yayıncılık, toplumu, fikir-sanat eserlerini küçümsemeye yöneltiyor, onun manevî itibarını düşürüyor.
Bu noktada kurum ve kuruluşlardan neler bekleniyor?
Meselâ okulda öğretmenler, kürsüde hatipler, konunun yasal ve ahlâkî boyutu üzerinde aydınlatıcı bilgi verebilirler. Son yasal düzenlemelerle getirilen ağır müeyyidelerle korsan yayın tezgâhları sokaklardan kalksa da, yarın bir başka korsan yayın yolu bulunabilir. Üzülerek ifade edeyim ki, korsan yayını bazen bir reklâm yolu olarak algılayanlar da olmuştur.
Herhangi bir eserden alıntı yapıldığında dipnot düşülmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu çok önemli bir soru. Benim de söylemek istediğim esas hususlardan birisi bu idi. Telif hakları, bir eserin sadece korsan satışı meselesi değildir. Bir başkasına ait eserden kısmen veya tamamen alıntılar yapıp, kendi yazmış gibi sunmak - buna intihal diyoruz- ne ahlâkî ne de yasaldır. Mutlaka dipnot verilmeli ve o eser üzerinde hak sahiplerine işaret edilmelidir. Akademik disiplin ve akademik etik de, başka bir eserden yapılan alıntıya mutlaka dipnot vermeyi gerektirir. Bazen alıntılarda, "bir yazarın dediği gibi" ifadeler kullanılıyor. O yazar kim? Biri, televizyonda bir şiir okuyor. Şiir kime aittir? Bestelenmişse bestekârı kimdir? Bunlara işaret etmek lüzumsuz addedilmemelidir. Bu da ahlâkî bakımdan sorgulanması ve mutlaka önlenmesi gereken bir husustur. Neticede bir hak ihlâlidir.
Şiirin birkaç mısraını, eserin bir paragrafını almakla bir şey olmaz gibi yaklaşımları da onaylamak mümkün değildir. Belki şiirin veya eserin ana teması, varlığı, esası bu tek mısrada veya bir paragraftadır. Bir mısra deyip geçmemek gerekir. Bir mısraın, şairin hayatında günler süren sancısı olabilir. Yine hattatın yazdığı bir "vav", yıllarca süren bir meşkin eseridir.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Telif hakkı yönetmeliğinin yazardan yana olduğu ve yazarın hakkını tam olarak karşıladığı, resmî kurumların ödedikleri teliflerin yeterli olduğu söylenemez. Ders kitapları için yapılan alıntıların telif haklan ile ilgili yeni yasal düzenlemelerin de gerçekleşmesini ümit ediyoruz. Bunlar ele alınması gereken öncelikli hususlardır.