Makale

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Sünnetinde Adab-ı Muaşeret Kuralları

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Sünnetinde Adab-ı Muaşeret Kuralları

İnsana toplum içerisinde yaşamak için gerekli olan nezaket kurallarını öğreten, insani ilişkilerde uyulacak şekil ve ölçüleri ortaya koyan ve şahsı toplum içerisinde saygı ve hürmete layık kılan davranış şekillerine adab-ı muaşeret kuralları denmiştir.

Ali Çimen
DİB Müfettiş Yardımcısı

I. Plan
a) İnsanlar arası ilişkinin önemi.
b) Hukuk ve ahlakın adab-ı muaşeret ile ilişkisi.
c) İnsani ilişkilerde adab-ı muaşeret esasları.
II. İşleniş
İnsanlar arası ilişkinin önemi anlatılarak konuya giriş yapılır. Söz konusu ilişkilerin sağlıklı ve medeni bir şekilde gelişebilmesi için birtakım kurallara ihtiyaç olduğu vurgulanır. Adab-ı muaşeret kurallarının hukuki ve ahlaki kurallarla ilişkisi ele alındıktan sonra Kur’an ve sünnetin edep ve ahlak ilkelerine kaynaklık yaptığı anlatılır. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in tüm yaşantısının, insanın Allah’la ve canlı-cansız bütün varlıklarla ilişkisini belirleyen medeni ve ahlaki davranış tarzları ile ilgili örneklerden oluştuğu belirtilir. Aile ve iş hayatında, sosyal ortamlarda uyulması gereken adab-ı muaşeret kuralları ile ilgili Kur’an ve sünnetten verilecek örneklerle konunun açılımı sağlanır.
III. Özet sunum
Sosyal bir varlık olan insan, birbirinden farklı kabiliyetleri ve gereksinimleri ile diğer insanlarla birlikte yaşama ihtiyacı hisseder. Bir arada yaşamın ise belirli kuralları vardır. Söz konusu kurallar bir taraftan insan ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlarken, diğer taraftan ‘en güzel surette’ yaratılan insanın diğer varlıklarla ilişkilerinde bu saygınlığı korumasına yardımcı olur.
İnsanlar arasındaki ilişkileri asgari düzeyde hukuk kuralları belirler. Hukuk kurallarına riayet edilmemesinin sonucu çatışma ve kaostur. Bu nedenle hukuk kuralları belirli cezai müeyyidelerle desteklenmiştir. Hukuk kurallarının ötesinde ahlaki kurallar yer alır. Ahlak, iyi davranışların içselleşmesi ve yaşam biçimi hâline gelmesidir. Ahlaki kurallara aykırı davranışların yaptırımı ise kişinin bizzat kendi vicdanı ya da içinde yaşadığı toplumun baskısıdır.
İnsana toplum içerisinde yaşamak için gerekli olan nezaket kurallarını öğreten, insani ilişkilerde uyulacak şekil ve ölçüleri ortaya koyan ve şahsı toplum içerisinde saygı ve hürmete layık kılan davranış şekillerine adab-ı muaşeret kuralları denmiştir. Bu kurallar ahlaki kuralların dışında başka konuları da kapsarlar. Ancak adab-ı muaşeret kuralları, özellikle insanın fıtratı ile ilişkili olan ahlakın, insan ilişkilerine yansıyan pratik yönüyle ilişkilidir. Bir anlamda ahlakın tamamlayıcısıdır.
Bu çerçevede Kur’an-ı Kerim ile birlikte insanlığa en güzel örnek olarak gönderilen Hz. Peygamber (s.a.s.)’in nezaket ve inceliğin en güzel örneklerini ihtiva eden yaşantısı, adab-ı muaşeret kurallarının kaynağı olarak değerlendirilebilir. Zira medeni bir toplum inşa etmek isteyen Allah Rasulü (s.a.s.), insanlara medeni ve ahlaki davranış tarzlarını öğreten büyük bir rehberdir. Onun (s.a.s.) adab-ı muaşeret kuralları ile ilgili yol göstericiliği, çağları kapsayan bir yere sahiptir. Zira o (s.a.s.), kendisinden önceki peygamberlerin insanlığa öğrettiği güzel ahlakın tamamlayıcısıdır. (İbn Hanbel, II, 381; Muvatta, Hüsnü’l-hulk, 1.)
Müslüman birey, Hz. Peygamber’in aile hayatından iş yaşantısına; sosyal ortamlardan özel ilişkilere kadar her türlü adab-ı muaşeret esasının örneklerini ihtiva eden yaşantısını örnek aldığı ölçüde ahlaklı ve edepli olabilir.
IV. Konu ile ilgili bazı ayetler
"Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Hucurat, 49/11.)
“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat, 49/12.)
“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (O’na dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmran, 3/159.)
“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.” (Lokman, 31/18.)
“Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhâlde eşeklerin sesidir!” (Lokman, 31/19.)
“Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.” (İsra, 17/23-24.)
“Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.” (Âl-i İmran, 3/134.)
“Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisa, 4/86.)
V. Konu ile ilgili bazı hadisler
“Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.” (İbn Hanbel, II, 400.)
“İnsanların en şerlisi, kötülüklerinden korunmak için insanların kendisini terk ettiği kişidir.” (Tirmizi, Birr ve Sıla, 59.)
“Kıyamet günü müminin mizanında güzel ahlaktan daha ağır bir şey yoktur. Muhakkak ki Allah söz ve fiilleri çirkin kimselere son derece öfkelenir.” (Tirmizi, Birr ve Sıla, 62.)
“Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” (Tirmizi, Birr ve Sıla, 33; İbn Hanbel, III, 412.)
"Seninle ilişkiyi kesen kimse ile ilişkini sürdür, seni mahrum edene ver, sana zulmedeni bağışla." (Ahmed, IV, 158.)
Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasulüllah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz bir meclise vardığında selam versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selam versin. Önce verdiği selam, sonraki selamından daha üstün değildir.” (Ebu Davud, Edeb, 138, 139.)
“Oğulcuğum! (Yemeğe başlarken) besmele çek (Allah’ın adını an), sağ elinle ve önünden ye!” (Buhari, Et’ıme, 28.)
“Biriniz su içeceği zaman kabın içine solumasın. Tekrar su içmek istediği takdirde kabı ağzından uzaklaştırıp (soluk alsın). Ardından içmeye devam etsin.” (İbn Mace, Eşribe, 23.)
“Sizden biriniz üç kere izin istediği zaman kendisine izin verilmez ise, hemen geri dönsün.” buyurarak evlere ancak izin alınarak girilmesinin gerekliliğine vurgu yapmıştır. (Buhari, İsti’zan, 13.)
“…Kim bundan hoşlanmadıkları ya da kendisinden uzaklaştıkları hâlde bir grubun konuşmalarına kulak kabartırsa, kıyamet günü kulağına kurşun dökülür.” (Buhari, Ta’bir, 45.)
“Kendisini ilgilendirmeyen şeyleri (malayaniyi) terk etmesi, kişinin iyi Müslüman oluşundandır.” (Tirmizi, Zühd, 11; Muvatta, Hüsnü’l-hulk, 1.)
VI. Konu ile ilgili bazı hikmetli sözler
“Edep bir tac imiş Nur-i Hüda’dan / Giy ol tacı, emin ol her beladan…” (Hz. Mevlana)
Âdemoğlunun eğer edepten nasibi yoksa âdem değildir,
İnsan ile hayvan arasındaki fark edeptir,
Gözünü aç da bak cümle Kelamullah’a,
Ayet ayet bütün Kur’an edepten ibarettir.
(Hz. Mevlana)
VII. Verilebilecek mesajlar
Edep sınırları bilmektir. Kişinin sınırlarını bilmesi en değerli bilgidir ve onu özgür kılar.
Adab-ı muaşeret kuralları kişinin diğer insanlarla sağlıklı iletişim kurmasını sağlar.
Adab-ı muaşeret kurallarına uymak diğer insanlara saygı göstermek ve onların duygularını önemsemektir. Bu ise kişinin medenilik düzeyini gösterir.
VIII. Yararlanılabilecek diğer bazı
kaynaklar
• Prof. Dr. Saffet KÖSE, “HUKUK MU AHLÂK MI? -İslâm Nokta-i Nazarından Din-Ahlâk-Hukuk İlişkisi Bağlamında Bir İnceleme-
• Mustafa ÇAĞRICI, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Edep mad, X/412-414.