Makale

Otistik çocukların eğitim ortamları ve aile desteği

Nejla Arslankurt

Otistik çocukların
eğitim ortamları ve aile desteği

Literatürde Nöro-psikiyatrik gelişimsel bir rahatsızlık olarak tanımlanan otizm, yaygın olarak dil-iletişim ve sosyal gelişim geriliği adı altında bilinmektedir. Uzun yıllar boyunca "şizofreni", "erken çocukluk şizofrenisi" ile birlikte tanımlanırken, 7 943 yılında Leo KANNER’in "erken çocukluk otizmi" tanımlaması, şizofreniden belirgin farklılıkları bulunan "otizmi" tamamen farklı bir kavram olarak literatüre dahil etmiştir.

Otizmin nedeni konusunda pek çok araştırma yapılmasına rağmen kesin bir neden belirtilememiştir. Büyük bir yelpazeyi kapsayan otizmin, nedenleri de farklılıklar göstermektedir. Nedeni konusunda kesin bir tanımlama yapılamaması, dönem dönem farklı tezlerin üretilmesine neden olmuştur. 1950’li yıllarda yapılan araştırmalarda, sosyo-kültürel düzeyi yüksek olan ailelerin çocuklarında daha fazla görülmesi "zengin hastalığı" görüşünü yaygın hale getirmiş, uzun yıllar bu görüş savunulmuştur. Ancak, o dönemin koşullarında araştırmalara daha çok sosyo-kültürel düzeyi yüksek olan ailelerin katılması, halk arasında bir çok ailenin çocuklarını saklaması sonucu kayıtlarda görülmemesi, bu araştırmaları yanılttığı ve dolayısıyla sadece zengin hastalığı olmadığı görüşü günümüzde kabul edilen bir anlayış olmuştur. Yine son 50 yılda yapılan araştırmalar sonucunda annenin, hamilelik sırasında veya bebeklik döneminde, bebeği ile sıcak bağ kuramaması, bebeğine karşı soğuk olması durumunun da "otizme" neden olduğu görüşü savunulmakta ve "buzdolabı anne" kavramı kullanılmakta idi. Günümüzde bu görüş de çürütülmüş, çevrenin çocuğun gelişimde önemli bir yer tutmasına rağmen, her farklı çevrede yetişen çocuğun otistik olmadığı, bu nedenle "buzdolabı anne" tanımlamasının doğru olmadığı görüşü herkes tarafından kabul edilmiştir. Son iki yılda ise genetik üzerine birçok araştırma yapılmış ve "otizmin" nedeninin daha çok genetik olduğu düşüncesi yaygın olarak kabul edilen görüş haline gelmiştir.
Otizmin genel özellikleri
Ülkemizde, otizmin tıbbî tanısı, hastanelerin çocuk ruh sağlığı bölümlerinde konulmaktadır. Yapılan araştırmalar, otistik bireylerin bir çoğunun zihinsel geriliğinin de olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak otizmin, zihinsel engellilikten farklı bir gelişim geriliği olduğu da herkes tarafından bilinmektedir. Esasında iletişim problemi olan çocuklar, normal zekâ testleri ile değerlendirilmemekte, test alamamaktadırlar. Bu nedenle "otizm" tanısı daha çok gözlemler yolu ile konulmaktadır. DSM-IV kriterleri, CARS gelişim envanteri tanılamada kullanılan araçlardır. Otizmin, bilinen genel özelliklerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir.
1. iletişim becerilerinde gerilik,
2. Dikkat eksikliği, dikkati yönlendirmede yetersizlik,
3. Sınırlı ilgi alanına sahip olma,
4. Aynılığı koruma isteği, değişikliğe karşı tepkide bulunma,
5. Konuşmada gerilik ya da konuşmanın olmaması,
6. Streo-tip davranışlar (rutin, basmakalıp hareketler) yapma,
7. Öfke nöbetleri, çevreye/kendisine zarar verme,
8. Sosyal gelişim geriliği.
Etkilenme derecesine göre ağır, orta ve hafif olarak gruplandırılan Otizm, bebeklik döneminde 2-3 yaşlarında görülmektedir. Erkeklerde kızlara oranla 2/3 oranında daha fazla görülmekle birlikte, kızların etkilenme derecesi erkeklere oranla daha şiddetli olduğu da bilinmektedir. Halen günümüzde otizmin tıbbî tedavisi bulunmamasına rağmen, tek tedavi yolunun eğitim olduğu kabul edilmektedir. Erken tanı ve eğitim sonucunda bazı otistik çocuklar topluma kazandırılmıştır. Erken tanıda en önemli unsur ailenin farkına varmasıdır. Anne-babanın bebeğin davranışlarını gözlemleyerek, gelişiminde problem olup olmadığı konusunda duyarlı olması, eğer aşağıda belirtilen problemlerden bir kaçı varsa hemen üniversite hastanelerinin Çocuk Ruh Sağlığı Bölümlerine başvurması gerekmektedir. Erken tanı ve erken eğitim son derece önemlidir. 2 yaş ve öncesi başlanan eğitimlerde çok çarpıcı gelişmeler sağlanmaktadır. Günlük hayatta, bebeğinde aşağıdaki davranışlardan bazıları veya benzerlerini gören ailenin, en kısa zamanda bir uzmanla görüşmesinde yarar vardır.
- Hep aynı noktaya bakma, göz bebeklerini fazla hareket ettirmeme,
- Kişilere bakmama, göz teması kuramama,
- Anneye ve çevresindeki kişilere karşı donuk ve soğuk davranma,
- Önündeki nesnelere karşı duyarsız davranma, almak için uzanmama,
- Elindeki nesneleri sıkça ağzına alma,
- Elindeki nesneleri çevirme, döndürme,
- Oyuncakları amacı dışında kullanma (oyuncak arabanın tekerleklerini çevirmek gibi),
- Kapalı yerlerde uzun süre bulunma (koltuk arkasında oturma, yatma vb),
- El veya parmaklarını anlamsız hareket ettirme,
- Kendi etrafında dönme veya oturduğu yerde ileri geri sallanma,
- Parmak ucunda yürüme,
- Söylenenlere karşı duymuyormuş gibi davranma,
- Sürekli tv. izleme (reklamlar, küpler vb),
.->3 ’ Yineleyen, basmakalıp (streo tip) hareketler yapma,
- Hiç konuşmama ya da sınırlı sözcükle konuşma,
- Söylenenleri aynen tekrar etme (ekolali),
- İstek ve ihtiyaçlarını ailenin elinden tutarak, hareketle belirtme,
- Daha çok sıvı yiyecekleri yeme, katı yiyecekleri tercih etmeme,
- İşaret parmağını anlamlı kullanamama (nesneleri işaret edememe),
- İlgide sınırlılık, sürekli aynı nesnelerle oynama,
- Dikkatini yönlendireme- me (hareketli bir nesneyi saatlerce izleme),
- Anlamsız ağlama, kızgınlık ve sinir krizleri (öfke nöbetleri) geçirme,
- Kendisine zarar verme (kendisine vurma, elini ısırma, kafasını duvara vurma vb).
- Çevreye zarar verme (kişilere saldırma, eşyaları atma, kırma),
- Jest ve mimiklerini kullanamama (donuk, mekanik ifadeler),
- Aynılıktan hoşlanma, farklılıklar karşısında tepki gösterme (değişikliğe direnç),
- Belirli takıntılara sahip olma, (kapıyı kapatma, halıyı düzeltme, hep aynı kıyafeti tercih etme),
- Genelden daha çok ayrıntılarla ilgilenme,
Bu genel özelliklerin yanında, bazı otistik çocuklarda "özel beceriler" denilebilecek, normal üstü beceriler de görülmektedir. Ancak bu beceriler üstün zekâlılıktan farklıdır.
- Gittiği bir yeri uzun zaman sonra da hatırlama,
- Banka, araba markaları, logolar vb. karşı duyarlılık (ezberleme),
- Kendiliğinden kalıp okuyabilme,
- Gördüğü nesnenin kısa sürede resmini benzeterek çizebilme,
- Kendiliğinden sayıları tanıyabilme,
- Zihinden matematik işlemleri yapabilme, gibi beceriler otistik çocuklarda yaygın olarak görülebilen "özel beceriler" dir.
Otistik çocukların eğitimleri
Otistik çocukların eğitimleri, yapılandırılmış eğitim ortamları ve genelleştirilmiş eğitim ortamları olarak iki grupta toplanabilir. Yapılandırılmış eğitim ortamları, özel eğitim okullarında uygulanan grup veya bireysel eğitim programlarını (BEP’i), genelleştirilmiş eğitim ise özel eğitim okulu dışındaki, aile ortamı, sosyal ortamlar ve yakın çevresi ile yaşantısı olarak tanımlanabilir. Çocuk, özel eğitimden öğrendiği bilgi ve becerileri, ailenin desteği ile genelleştirerek günlük hayatta kullanır duruma gelmesi gerekmektedir. Günlük hayatta kullanılan beceriler, kazanılmış (öğrenilmiş) becerilerdir. Otistik çocukların eğitiminde "okul- aile" işbirliği daha fazla önem teşkil etmektedir. Herhangi bir özel eğitim kurumuna devam eden otistik çocuk için kurum öncelikle şu önlemleri almalıdır:
- Çocuğu ayrıntılı olarak gözlemleyip, aileyi, çocuğu hakkında bilgilendirme,
- Kapsamlı ve uygulanabilir, "bireysel eğitim programı (BEP)" hazırlama,
- Aileyi özel eğitim ve davranış kontrolü konularında bilgilendirme,
- Ailenin dersleri takip etmesini ve evde uygulamasını sağlama,
BEP, her çocuğun bireysel performansı ve özellikleri doğrultusunda hazırlanan eğitim programıdır. Programda; çocuğun o anki eğitsel performansı, çalışılacak amaçlar, kullanılacak ödüller (pekiştireçler), uygulanacak yöntemler ve öğretim ortamlarının belirtilmektedir. Diğer özel eğitim gerektiren çocuklarda olduğu gibi, otistik çocukların eğitimlerinde de "Uygulamalı Davranış Analizi (UDA)" yöntem ve tekniklerine yer verilmektedir. Bu durumda, çocuğun davranışlarını azaltılacak (istenilmeyen) davranışlar ve artırılacak (istenilen) davranışlar olarak iki grupta ele alıp, her iki tür davranış için de uygun olan davranış değiştirme tekniği uygulanmaktadır. Otistik çocukların eğitiminde Uygulamalı Davranış Analizi temelinde, öncelikle şu alanlara yer verilmektedir;
- Davranış kontrolü (Problem davranışlar, olumlu davranışlar),
- Kavram Öğretimi (Akademik öncesi beceriler),
- Beceri öğretimi (öz bakım, günlük yaşam becerileri),
- Dil-lletişim becerileri öğretimi (Alıcı dil, ifade edici dil becerileri),
- Sosyal yaşam becerileri öğretimi,
- Akademik becerilerin öğretimi (İ.Ö.O’da destek, kaynaştırma),
-Yetişkinler eğitimi.
Yukarıda belirtilen alanlar, özel eğitim öğretmenleri tarafından oluşturulan BEP’le çocuğa sunulur. Otistik çocukların bazı özellikleri öğrenme biçimlerine de farklı bakılmasını gerektirmektedir. Öğretim hangi yöntemle olursa olsun, şu özelliklere dikkat edilmelidir:
1. Otistik çocuklar rutinlerle öğrenirler. Bir ders içerisinde çalışılacak konuların, hep aynı sıra ve aynı şekilde sunulması, belirli bir rutin oluşturur. Oluşturulan bu rutinler, zamanla öğretimi gerçekleştirir. Buna göre öğretimde rutinlere yer verilmelidir.
2. Ders sırasında çalışılacak konuların isimleri ve sırası çocuğa (sözel/resimle/yazı ile veya hareketle) anlatılmalıdır. Her çalışmanın sonunda ne olacağının bilinmesi çocuğun derse konsantrasyonu artırıcı rol oynamaktadır.
3. Çalışılan konulara yönelik görsel materyallere (uyaranlara) yer verilmelidir. Otistik çocukların işitsel uyaranlardan daha çok görsel uyaranlara olumlu tepki verdiği görülmüştür. Bu nedenle, anlatılacak kavram ve konuların görsel uyaranlardan oluşması etkililiği artıracaktır.
4. Otistik bir çocukta esas sorun iletişim olduğundan, bireysel beceri ve özellikleri doğrultusunda, çevresi ile iletişim kurmasına olanak sağlayacak sistemler geliştirilip, bu sistem doğrultusunda öğretim yapılmalıdır.
5. Sınırları belirlenmiş ortamlarda yapılan öğretimin daha etkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çalışma köşeleri (ortamları) oluşturulmalıdır.
6. Öğretim sırasında, bir konudan diğerine geçişlerde dikkat ve bitti işaretlerine yer verilmelidir.