Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Dr. Yüksel Salman

MÜSLÜMANLARIN büyük bir heyecan ve manevi vecd ile akın akın kutsal topraklara seyrettiği, İslam dünyasının kalbinin attığı, Haremeyn’de telbiyelerin, dua ve niyazlara karıştığı feyizli ve bereketli günleri idrak ediyoruz. Müminler için maneviyat dolu anların yaşandığı bu zaman diliminde hem İslam âlemi hem de ülkemiz açısından zor ve sıkıntılı süreçlerin de içinden geçiyoruz.
Bulunduğumuz yüzyıl Müslümanlar için pek çok açıdan sarsıcı sayılabilecek gelişmeleri beraberinde getirdi. Büyük bir kısmı İslam dünyasının aleyhine cereyan eden bu gelişmelerin başında, egemen güçlerin ve art niyetli odakların hayata geçirmeye çalıştığı din mühendisliği ve din istismarı gelmektedir. Din mühendisliği din üzerinden topluma, o toplumun sosyolojisine, psikolojisine, kültürel dokusuna müdahale etmektir. Bu açıdan din mühendisliği gerçekte bir toplum mühendisliğidir ve her toplum mühendisliği gibi tehlikeli kronik sonuçları beraberinde getirir.
15 Temmuz’da yaşadığımız FETÖ/PDY darbe teşebbüsünün ayaklarından biri de şüphesiz teolojik ihanetti. Bu yapının toplum nezdinde uzun yıllar taban bulmasının arka planında kuşkusuz dinî referanslar yatmaktadır. Paralel yapı bir yandan toplumdaki meşruiyetini takviye etmek için dini istismar etmiş, bir yandan da dinin temel umdelerini tahrif etmek, dinî kavramların içini boşaltarak özünden koparmak suretiyle din mühendisliği yapmaktan geri durmamıştır. Tarihte bu nevi pek çok istismar projesini görmek mümkündür.
Tarihin yatağında kendi doğal süreçlerinde akan toplum, esasında bir organizmadan farksızdır. Nefes alıp veren bu canlıyı benzerlerinden ayıran ve müstakil tutan temel bileşen kültürdür. Kültür ve din arasında birbirini karşılıklı olarak çok yönlü etkileyen ve besleyen dinamik bir alışveriş vardır. İşte bu alışveriş din mühendisliğiyle toplum mühendisliğinin kesişme noktasıdır aynı zamanda.
Toplum mühendisliklerinin her türlüsü tehlikelidir. Fakat din üzerinden yapılan mühendislikler, sonuçları itibarıyla en tehlikelisidir. İnsanın toplumla, toplumun tarihle, tarihin gelecekle olan organik ilişkisini kopardığınız, tahrip ettiğiniz, inkıtaa uğrattığınız veya yerine suni etkileşimler, hormonlu ilişkiler koyduğunuz zaman sadece tarihe müdahale etmiş olmazsınız, aynı zamanda insanın fıtratına da müdahale etmiş olursunuz. İnsanlığın son umudu, son sığınma adası dîn-i mübîn-i İslam üzerinde mühendislik yapmak veya mevcut mühendislik projelerine gönüllü taşeronluk etmek ise, her şeyden önce insanlığa, insanlığın istikbaline ihanettir. Umutları tüketmek, huzur ve mutluluğu yok etmektir. 15 Temmuz örneğinde bu manüpülasyon, Kerim Kitabımız Kur’an-ı Kerim’den başlayıp Hz. Peygamber’in örnekliğine, oradan Müslüman toplum tasavvuruna, akidevi esaslara, ahlaki normlara kadar çok geniş bir yelpazede tatbik edilmiş, içerde ve dışarda estirilen sahte meşruiyet rüzgârlarıyla, oluşturulan mahalle baskısıyla paralel bir dini yapı şeklinde tezahür etmiştir.
Geçtiğimiz sayıda ağırlıklı olarak 15 Temmuz darbe girişimini özel gündem dosyası olarak ilgilerinize sunmuştuk. Bu ay, ülke olarak yaşadığımız o ağır travmanın müsebbibi olan ruh köküne ışık tutmaya, meydana getirdiği tahribatı ele almaya ve yapılması gerekenlere ışık tutmaya gayret ettik. Alanında uzman, birbirinden değerli kalemlerin rehberliğinde 21. Yüzyılda Din Mühendisliği ve Din İstismarı konusunu özel dosya olarak ilginize sunuyoruz.
Bu vesileyle idrak ettiğimiz hac ve kurban mevsiminin; ümmet olmanın, birlikte tevhit şuuruna ermenin, özünde yakınlaşmayı barındıran kurbanın gerçek manasını idrak ederek gönüllerimiz arasındaki yakınlık ve kardeşliği artırmanın vesilesi olmasını diliyor, Kurban Bayramı’nın ülkemize, İslam dünyasına ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.