Makale

Dönemleri ve öne çıkan hizmetleriyle Diyanet İşleri Başkanları Mehmet Tevfik Gerçeker (1898-1982)

Dönemleri ve öne çıkan hizmetleriyle Diyanet İşleri Başkanları
Mehmet Tevfik Gerçeker (1898-1982)


Dr. Mehmet Bulut

Türkiye Cumhuriyeti’nin yedinci Diyanet İşleri Başkanı (Görev Yılları: 15.10.1964-16.12.1965).
Karacabey’de doğdu. Şer’iye ve Evkaf Vekillerinden Mustafa Fehmi Gerçeker’in oğludur. İlk mektebi ve rüştiyeyi Karacabey’de tamamladı. Bu arada hıfza çalıştı. Babasından Kur’an ve tecvit dersi aldı. Askerlik sonrası İstanbul medreselerinde tahsiline devam etti. Bir ara hey’et (astronomi) ilmi de okudu. İstanbul’da öğrenci iken Milli Mücadele ile ilgili görülerek Birinci Divan-ı Harb-i Örfi’ye verildi; ancak mahkemesi beratla sonuçlandı. Berat eder etmez Anadolu’ya geçti. Ankara’da babasından ve zamanın tanınmış ilim adamlarından ders almaya devam etti. Aynı zamanda Adliye Vekâletinde memuriyete başladı. Sonra Şer’iye ve Evkaf Vekâleti Tedrisat Umum Müdürlüğü’nde görev aldı (1921). Diyanet İşleri Reisliği’nin kurulması üzerine burada muamelat mümeyyizliği görevine tayin edildi (1924). Ankara Hukuk Mektebi (Hukuk Fakültesi) açılınca buraya girerek eğitimini başarıyla tamamladı. 1932 yılında Diyanet İşleri Reisi Rifat Börekçi’nin muvafakatini alarak Danıştay yardımcılığına geçti. Danıştay’da çeşitli daire başkanlıklarında ve bir ara Danıştay Başkanlığı vekâletinde bulundu. 1948’de kurulan Yüce Divan’da divan üyeliği, ayrıca Yüksek Seçim Kurulu üyeliği ve Sağlık Bakanlığı Eczacılık Yüksek Haysiyet Divanı üyelik ve başkanlığında bulundu. 1962’de Danıştay tarafından aza olarak görevlendirilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne Başkan Vekili oldu. Buna göre M. Tevfik Gerçeker, 16 üyesi ile 24 Mayıs 1962’de göreve başlayan ilk Anayasa Mahkemesi’nin ilk Başkanvekili unvanına sahiptir. Gerçeker bu makamda iken, Temmuz 1963’te, kırk beş yıllık bir hizmetten sonra, yaş haddinden emekliye ayrıldı. Emekli olduktan bir yıl sonra, 15 Ekim 1964’te Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirildi. 16 Aralık 1965 tarihine kadar on dört ay bu görevde kaldı. Başkanlık görevinden ayrıldıktan sonra da teşkilata ve mensuplarına olan ilgi ve sevgisini devam ettirdi. 28 Ocak 1982’de vefat etti.
Başkanlığı ve döneminde Başkanlıktaki gelişmeler
Hizmet safahatından da rahatlıkla anlaşılabileceği gibi Mehmet Tevfik Gerçeker, daha çok hukukçu kimliğiyle öne çıkmıştır.
Gerçeker hoca, ileri yaşlarında Diyanet İşleri Başkanlığına getirilmiş ve görevi oldukça kısa sürmüş başkanlarımızdan biridir. Reislik koltuğuna oturduğunda 66 yaşındaydı ve bir yıldan biraz fazla bu görevde kalabildi. Haliyle onun kısa süren döneminde çok sayıda hizmetten söz edemiyoruz. Ancak onun reisliği döneminde 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un kabul edilip yürürlüğe girmiş olması, Diyanet İşleri Başkanlığı tarihinde başlı başına önemli bir hadisedir. Yalnız altını çizerek belirtelim ki bu yasa, görev süresi sadece bir yıl kadar süren Gerçeker hoca döneminde hazırlanıp sonuçlandırılmış bir yasa değildir. Bu yasanın hazırlığı yıllarca sürmüş, yasa metni üzerinde önceki yıllarda birçok çalışma yapılmış, maddeleri çeşitli merhalelerden geçmiş ve nihayet merhum Mehmet Tevfik Gerçeker’in Diyanet İşleri Başkanı bulunduğu 1965 yılında yasalaşmıştır. Bununla birlikte bir hukukçu kimliğiyle Gerçeker hocanın da yasaya şu veya bu şekilde katkıda bulunduğu düşünülebilir.
Bu vesile ile 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun ve bu kanunun Başkanlığa getirdiği yenilikler, sağladığı imkânlar üzerinde biraz durmak istiyoruz.
633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun ve Başkanlığa sağladığı açılımlar
22 Haziran 1965’te kabul edilen ve 2 Temmuz 1965’te yürürlüğe giren Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun altı bölüm, 43 madde ve yedi geçici maddeyi ihtiva ediyordu.
Yasanın getirdiği önemli yeniliklerden ve Başkanlık hizmetlerine sağladığı yeni imkanlardan bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:
1. Yasanın ilk maddesinde teşkilatın görevi, “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” olarak belirlenmiştir. Daha önce çıkartılan yasalardan farklı olarak bu maddede kuruma görev olarak, İslam dininin inanç ve ibadet esasları ile ilgili işler yanında ahlak esasları ile ilgili işlerin de verilmesi ve ayrıca teşkilatın din konusunda toplumu aydınlatmakla yükümlü tutulması, Başkanlık için önemli bir açılım teşkil etmiştir. Nitekim bundan böyle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın giriştiği toplumu din konusunda aydınlatmaya yönelik her türlü faaliyette bu madde gerekçe olarak gösterilmiştir. Keza merkezde özellikle Din İşleri Yüksek Kurulu, taşrada da müftülükler ve din hizmetlileri aracılığıyla, kısıtlama getirilmeksizin halkın her türlü dini sorusunun cevaplandırılabilmesi, ancak bu maddenin de yer aldığı söz konusu yasanın yürürlüğe girmesiyle mümkün olabilmiştir.
2. Yasa ile bir başkan ve on üyeden oluşması kararlaştırılan Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın en yüksek karar ve danışma organı olduğu tasrih edilmiş (Madde 5) ve böylece Kurula yeni bir yapılanma ve işlerlik kazandırılmıştır.
3. İlk kez olarak bu yasa ile bir “Din Şûrası”ndan bahsedilmiş ve aday tespit kurulunun oluşturulma tarzına yer verilmiştir (Madde 19).
4. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görev alacak personel için, başta eğitim durumu olmak üzere aranacak nitelikler ile atama usul ve şartları ilk kez bu yasa ile gerçekçi bir zemine oturtulmuştur (Madde 21-22). Daha önce çıkartılan kanunlarda merkez ve taşra teşkilatının görevleri belirtilmemiş, bu görevler nizamname veya yönetmeliklerle sağlanmıştı. 633 sayılı kanun, kuruluşun her biriminin görevlerini ayrı ayrı belirlemiş ve ayrıca pozisyonlara atanacaklarda aranacak nitelikler tespit edilmiştir. Ancak günün şartlarında, özellikle yetişmiş eleman konusunda yaşanan sıkıntılardan dolayı, eğitim için yasada belirlenen kıstaslar uzun yıllar uygulanamamıştır.
5. Yasanın yürürlüğe girmesiyle görevdeki bütün imam-hatip, müezzin-kayyım ve Kur’an kursu öğreticileri ücretli kadrolardan çıkartılarak maaşlı kadrolara geçirilmiş, bu görevlilerden en az ilkokul mezunu olanlarının geçmiş hizmetlerinin intibakları sağlanmıştır. Buna göre ücretli kadrosunda bulunan 11.342 imam-hatip ve müezzin kadrosu barem kanunu hükümlerine dahil edilmiş, kendilerine müktesep hakları tanınmıştır.
6. Yasa ile bucak ve köylere imamlık kadroları verilmeye başlanmıştır. Bucak ve köylere, İmam-Hatip Okulu mezunlarından atanmak şartıyla maaşlı kadro tahsisi imkânı sağlanmıştır. İhtiyaç karşılanıncaya kadar, her yıl bütçe kanunları ile 2 bin adet imam-hatip kadrosu alınarak köy camilerine tahsis edilmiştir. Bu suretle imam-hatip kadrolarının ihtiyacı giderecek şekilde artırılması öngörülmüştür.
7. Dini yayınlar döner sermayesi teşkilat bünyesine alınmış, ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı Döner Sermayesinin çalışma şekline de yer verilmiştir (Madde 31).
8. “Uzmanlardan faydalanma” başlığı altında yer verilen, “Diyanet İşleri Başkanlığı kendi kuruluşu dışındaki dinî kültür, tecrübe ve ihtisasları ile tanınmış kimselerden, Din İşleri Yüksek Kurulu çalışmalarında mütalaa almak, vaaz ve konferans verdirmek suretiyle faydalanabilir” (Madde 33) şeklindeki hüküm de bu yasanın önemli maddelerinden biri sayılmalıdır. Ancak son yılları bir kenara bırakacak olursak, günümüz din hizmetleri açısından da çok önemli olan bu maddeye süreç içinde yeterli işlerlik kazandırıldığı söylenemez.
9. Zaruretlerden dolayı 633 sayılı yasa aynı zamanda “vekil imam-hatip” konusunu gündemimize taşımıştır (Madde 36). Yasanın 22. maddesinde belirlenen nitelikte istekli bulunmaması halinde yeterli dini bilgisi olan ilkokul mezunlarının da vekil olarak imam-hatip tayin edilebileceği hükme bağlanmıştı. Sonraki yıllarda, bu şekilde görev alan görevlilerin bu kez asalete geçirilmesi mevzubahis olmuştur ki, yeri geldiğinde bu konuya ayrıca temas edeceğiz.
10. Kanuna eklenen geçici bir madde ile bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuatta geçen “hayrat hademesi” tabiri “cami görevlileri”, “Müşavere ve Dinî Eserler İnceleme Kurulu” tabiri de “Din İşleri Yüksek Kurulu” olarak değiştirilmiştir.
11. Kanunun geçici 3. maddesinin (c) bendinde, mevcut görevliler arasında ilkokul mezunu olmayanların beş yıl içinde bu öğrenimlerini tamamlamaları öngörülmüştü. Geçici 4. maddede de, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevli bulunan müftü, vaiz, imam-hatip ve müezzinlerden beş yıl içinde din eğitimi veren kurumlardan birini veya lise ve dengi bir okulu bitirip diploma alacak olanlara bin lira ikramiye verileceği hükme bağlanmıştı.
Yukarıda sözü edilen geçici maddeyi burada özellikle hatırlatmamızın amacı, 1965 yılına gelindiğinde bile Başkanlıkta yaşanan elaman sıkıntısını ve mevcut elamanların eğitim durumlarını günümüz Diyanet mensuplarının dikkatlerine bir kez daha arz etmiş olmaktır.
12. Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle, 3 Mart 1924 tarihli 429 sayılı kanunun Diyanet İşleri Reisliğiyle ilgili maddeleri de dâhil olmak üzere daha önce değişik tarihlerde Başkanlıkla ilgili çıkartılmış olan kanunlar yürürlükten kaldırılmıştır (Madde 41).
13. 633 sayılı kanunla getirilen diğer bazı değişiklikleri de şöyle sıralayabiliriz:
- Başkan yardımcılığı ikiye çıkartıldı.
- Yeni birimler oluşturularak teşkilat genişletildi. Bu cümleden olarak;
Dini Hizmetler ve Din Görevlilerini Olgunlaştırma Dairesi Başkanlığı ihdas edildi. Yayın Müdürlüğü’nün adı Derleme ve Yayın Müdürlüğü olarak değiştirildi. Derleme ve Yayın Müdürlüğü ve Olgunlaştırma Müdürlüğü, Dini Hizmetler ve Din Görevlilerini Olgunlaştırma Dairesi Başkanlığı’na bağlandı. Bilahare Dış Hizmetler, Basın ve Halkla Münasebetler Müdürlüğü de buraya bağlandı. Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği, Personel Dairesi Başkanlığı ve Donatım Müdürlüğü kuruldu.
- Başkanlığın bütçesi 60 milyon liradan 100 küsur milyon liraya çıkartıldı.
- İmam kadrolarının maaşları 200 liradan 300 liraya artırıldı.
- Diyanet İşleri Başkanlığı personeline siyasi faaliyet yasağı getirildi.
- Bu kanunla teşkilatın toplam personel sayısı yaklaşık 34 bine çıktı.
Yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren Başkanlıkla ilgili yeni bir yasa olan 1982 sayılı kanunun hazırlanışına kadar geçen süre içinde çok sayıda tüzük ve yönetmelik hazırlandı.
1982 sayılı kanunun, Anayasa Mahkemesi’nin 18 Aralık 1979 tarihinde aldığı kararla iptal edilmesi ve bu iptal kararının 11 Mayıs 1981’den itibaren geçerlilik kazanmasıyla birlikte, teşkilatta yasal yönden bir boşluk ortaya çıktı ve bu boşluk 1 Temmuz 2010 tarih ve 6002 sayılı kanunun kabulüne kadar devam etti.
Özetle;
633 sayılı teşkilat kanunu, Başkanlığın kuruluşundan 1965 yılana kadar zaman içinde çıkartılmış olan en kapsamlı ve mükemmel kanundur. Adeta Başkanlığın yeni baştan oluşmasını sağlamıştır.