Makale

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın ile Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde Yeni Açılımlar, Yeni Ufuklar Üzerine...

Söyleşi

Hayrullah Köken


Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın ile
Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde
Yeni Açılımlar,
Yeni Ufuklar Üzerine...

Diyanet İşleri Başkanlığı, son yıllarda din hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesi ve din eğitiminde verimliliğin artırılması üzerine hummalı çalışmalar yapıyor, ilahiyat Fakültelerinden öğretim üyeleri, eğitimciler ve kendi elemanlarıyla sık sık toplantılar gerçekleştiriyor; konunun teorik ve pratik çerçevesini çizmek için bir yol haritası çıkartmaya çalışıyor. Başkanlığın topluma sunduğu din hizmetlerinin daha etkin ve verimli hâle getirilebilmesi için elde edilen sonuçları hizmetlerine yansıtacak projeler, programlar geliştiriyor. Konuyla ilgili gelişmeleri ve çalışmaları öğrenmek üzere Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın’ın kapısını çaldık. Hocamız konu ile ilgili bütün sorularımızı cevapladı.

Sayın Hocam! Başkanlığımızın toplumumuza sunduğu hizmetlerin, din eğitimi ve din görevlisinin niteliğini yükseltmek, halkımıza daha sağlıklı din hizmeti sunabilmek için yoğun çalışma içinde olduğunuzu biliyoruz. Bu çalışmalarınızı başlıklar altında sıralamanız mümkün mü?
Bilindiği gibi Başkanlığımız, ilgili yasa gereği, İslâm dininin inanç, ibadet ve ahlâk esaslarıyla ilgili işleri yürütme, din konusunda toplumu aydınlatma ve ibadet yerlerini yönetmekle görevlidir. Bunu, merkez, taşra ve yurt dışı teşkilâtı ile çeşitli hizmet sınıflarında görev yapan toplam 70 bin civarında personelle yerine getirmektedir. Görüldüğü üzere yasanın belirlediği aydınlatma görevi, Başkanlıkça din eğitimi faaliyeti yapılmasını içermektedir. Örgün din eğitimi, zorunlu olarak okullarda yapıldığı için Başkanlığımız yaygın din eğitimi görevini üstlenmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, yürütmekle yükümlü olduğu yaygın din eğitimi etkinliklerini; camilerde vaaz ve hutbelerle, cami dışında çeşitli dinî konularda düzenlenen konferans ve panellerle, Kur’an kurslarında yürütülen eğitim ve öğretimle, toplumun bütün kesimlerine yönelik sesli ve görüntülü yayınlar aracılığıyla, yerine getirmeye çalışmaktadır.
Bugünlerde Diyanet İşleri Başkanlığının yeniden yapılandırılması konusu çeşitli vesilelerle gündeme getirilmektedir. Değişen nedir? Hizmet anlayışı veya niteliği midir, yoksa çağın şartları gereği yöntemler mi değişmektedir? Konuya dinî ve sosyal açıdan nasıl bir yorum getiriyorsunuz?
Bilim ve teknolojide, buna bağlı olarak eğitim ve iletişim gelişmenin önemli bir ivme kazandığı günümüzde, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızlı bir toplumsal değişme süreci yaşanmaktadır. Bu süreç, bütün toplumsal hizmetlerin yanı sıra din hizmetlerinde, yaygın din eğitimi etkinliklerinde de önemli bir dönüşümü ve onların yeniden tasarlanmasını zorunlu kılmaktadır. Başkanlığımız açısından bu dönüşümün ve yeniden yapılanmanın hedefi, topluma sunulan yaygın din eğitimi ve din hizmetlerinin, günümüz birey ve toplumunun beklentilerini karşılayacak düzeyde, etkin ve verimli bir biçimde üretilmesinin/yürütülmesinin sağlanmasıdır.
Bugünlerde Başkanlığın yeniden yapılandırılması konusunun her kesim tarafından dillendirildiği ve bu konunun ülke gündeminin önemli bir maddesini oluşturduğu
görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığının yapısı, işleyişi, konumu üzerinde yeniden düşünmenin yararlı olacağını ilke olarak benimsemekle birlikte, mevcut yapı içinde de çok şey yapılabileceğini düşünüyor ve bu anlayışla çalışıyor; projeler üretiyoruz. Kısa, orta ve uzun vadeli projelerimizi bir bir uygulamaya koyma çabasındayız. Sorunlara makul, gerçekçi, kendi içinde ve ülke gerçekleriyle tutarlı, uygulanabilir, ihtiyaçlarımızı karşılayıcı, bilimsel çözümler üretilmesine özen göstermekteyiz. Bu çerçevede Başkanlığımızca eğitime ilişkin çalışmaları; 1) yaygın din eğitiminin geliştirilmesine yönelik çalışmalar ve 2) personelin eğitimiyle ilgili çalışmalar olarak iki başlık altında toplayabiliriz.
Vaaz ve hutbelerin hazırlanışı ve halkımıza takdimi hususunda Başkanlığımızın bir çalışma yaptığını biliyoruz. Vaaz ve hutbelerin daha etkin ve verimli olması için yapılan çalışmaların hangi aşamada olduğunu söyler misiniz?
Bilindiği üzere Başkanlığımızın en önemli yaygın din eğitim faaliyeti alanlarından biri camilerdir. Camilerde yapılan vaaz ve okunan hutbelerle vatandaşlarımız dinî konularda aydınlatılmakta ve onlara ihtiyaç duydukları dinî bilgiler verilmeye çalışılmaktadır. Ancak bu hizmetin verimliliği üzerine bugüne kadar yapılan değerlendirme çalışmaları ve cemaatten alınan tepkiler, vaaz ve hutbelerin yeterince etkin ve verimli olmadığı yönündedir.
Bu sebeple Başkanlığımız, vaaz ve hutbelerin daha etkin ve verimli niteliğe kavuşturulması, muhteva ve üslûp kalitesinin artırılması amacıyla acil önlemler almakla kalmadı, ileriye dönük çalışmaları da başlattı. Bu çalışmalar, 1) meselenin teorik te- mellendirilmesini, uygulamayı yönlendirecek kıstasları geliştirmeyi, 2) personelin eğitimini içermektedir.
Bu çalışmalarla görevlilerimizi bu hizmetlerin ifası konusunda daha donanımlı, dolayısıyla daha etkin ve üretken konuma getirip, söz konusu faaliyetlerin daha da verimli kılınmasını amaçlamaktayız. Böylece hutbe ve vaazlar, mahallî ihtiyaçları karşılama, yöresel sorunların çözümüne katkı sağlama konusunda daha etkin niteliklere kavuşturulacaktır.
Bu açıklamanızdan, hedefinizin her görevlinin kendi hutbe ve vaazını, yaşadığı bölgenin ihtiyacına göre yine kendisinin hazırlaması gerektiğini anlayabilir miyiz?
Elbette, bu konudaki çalışmalarımız bunu kapsamaktadır; her görevlinin kendi hutbe ve vaazını mahallî ihtiyaçlara göre kendisinin hazırlaması en uygun olanıdır. Ancak takdir edersiniz ki, bunun sağlanabilmesi için bir alt yapının oluşması gerekmektedir. Bu da hemen bugünden yarına gerçekleştirilebilecek bir şey değildir, ama bunun gerçekleşmesi için çalışıyoruz.
Başkanlığımız, cami içi vaaz ve hutbeler yoluyla verilen din eğitimi yanında cami dışı konferans, panel vb. yollarla, cami dışında da verilen din eğitiminin geliştirilmesi, daha sistemli ve etkin bir biçimde sürdürülmesi yönünde de çalışmalar yürütmektedir. Bu tür etkinliklerde, üniversitelerin bilimsel birikiminden yararlanarak azamî verimin elde edilmesi için çok yönlü çalışmalar yapılmaktadır.
Efendim, bildiğiniz gibi Başkanlığımızın hizmet alanlarından biri de Kur’an kurslarıdır. Kur’an kurslarında sürdürülen yaygın din eğitimin geliştirilmesi, daha etkin ve verimli bir düzeye çıkartılması amacıyla çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Nasıl bir Kur’an kursu ve Kur’an kurslarında nasıl bir eğitim ve öğretini metodu amaçlamaktasınız?
Bu konuda yapacaklarımızı, iki maddede özetleyebiliriz: 1) Kur’an kursu binaların fizikî durumlarının düzeltilmesi ve 2) buralarda yapılan eğitimin niteliğinin geliştirilmesi.
Kur’an kursu binalarının bir kısmı çağdaş eğitim ve öğretimin sürdürülmesine yeterince elverişli değildir. Oysa fizikî çevrenin birey üzerinde eğitsel etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Bu bakımdan söz konusu kurslara ait binaların fizikî durumlarının iyileştirilmesine, çağdaş bir yapıya/görünüme kavuşturulup eğitim ve öğretime daha elverişli hâle getirilmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Kafamızdaki nasıl bir Kur’an kursudur? İnsana kendini, yaratıcısı ile ilişkisini tanıtmayı, bütün varlıklarla anlamlı ve amaçlı bir bütün oluşturduğu bilincini kazandırmayı, insana hürriyetinin ve sorumluluğunun farkına vardırmayı, bireye kendi davranışlarını yakından izleme ve hatalarını düzeltme alışkanlığı kazandırmayı, Kur’an’ı yüzünden okuma becerisini sağlamayı, ihtiyaç duyulan temel dinî bilgileri bireye özümsetmeyi ve onları davranışa dönüştürmeyi, eğitim ve öğretime uygun mekânlara ve donanıma sahip olmayı, öğrenme ve öğretme sürecinde bireyin sorun çözme yeteneğini geliştirecek yöntemleri işe koşmayı; hocasını, alanında yeterli bir uzman kılmayı, çağın iletişim imkânlarından yararlanmayı hedefleyen bir Kur’an kursu...
Kur’an kurslarında sürdürülen yaygın din eğitiminin geliştirilmesi, daha etkin ve verimli bir düzeye çıkartılması amacıyla şu çalışmaları başlatmış bulunuyoruz: 1) Öğretim programlarının geliştirilmesi, 2) Ders materyallerinin hazırlanması, 3) Kurs binalarının fizikî durumlarının iyileştirilmesi ve 4) Kur’an kursu öğreticilerinin eğitilmesine yönelik hizmet içi eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi.
Sayın Hocam, sözün burasında millî, manevî, ahlâkî, kültürel ve sanatsal değerlere önem veren, Kur’an kursu öğretim programlarının geliştirilmesine yönelik çalışmalardan bahseder misiniz?
32 hafta süreli Kur’an kurslarında ve yaz Kur’an kurslarında yürütülen din eğitimi ve öğretimi faaliyetlerinin daha etkin ve verimli hâle getirilmesi için yapılması gereken çalışmalar arasında, bu kurslarda takip edilen öğretim programlarının çağdaş, bilimsel program geliştirme anlayışına uygun olarak geliştirilmesi, birinci derecede önemli ve önceliği olan bir çalışma olarak görülmüştür. Bu sebeple din eğitimi alanında uzman akademisyenlerden, tecrübeli Kur’an kursu öğreticilerinden ve merkezdeki ilgili uzmanlardan oluşan bir komisyon kurularak Kur’an kurslarında uygulanan öğretim programı geliştirilmiş ve 2004-2005 öğretim yılında uygulamaya konulmuştur.
Bilimsel program geliştirme ilkeleri doğrultusunda geliştirilen bu program, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; programın gerekçesi, temel yaklaşımı, felsefesi, genel amacı ile öğrenme ve öğretme sürecinde uyulması gereken ilkeler açıklanmış; ikinci bölümde Kur’an-ı Kerim, itikat, ibadet ve ahlâk derslerine ait müfredata yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise; plân kavramı üzerinde kısa ve öz bilgilerden sonra yıllık plân, ünite plânı, günlük ders plânı örnekleri verilmiş, ayrıca her ders için örnek ders işlenişi sunulmuştur.
Bu programda öğretmeni değil, öğrenciyi ve sorunları merkeze alan; öğrenme ve öğretme sürecinde öğrenenlerin gelişimlerini bir bütün olarak dikkate alan; öğrenen merkezli yöntem ve teknikleri kullanmayı öngören; hedef olarak millî eğitimimizin temel amaçlarının yanı sıra; anlayan, araştıran, sorgulayan, yorumlayan, haklarını ve sorumluluklarını bilen, çevresiyle uyumlu, işbirliği yapan, millî, manevî, ahlâkî, kültürel ve sanatsal değerlere önem veren bireyi yetiştirmeyi hedefleyen; değerlendirme açısından ise ürünü değil, süreci ön plâna çıkaran; bireysel farklılıklara göre ölçme ve değerlendirmeyi temel kabul eden ve çerçeve-esnek öğretim programı anlayışı benimsenmiştir.
İyi bir programa sahip olmak gerekli, ama yeterli değildir. Asıl önemli olan onun etkin ve verimli biçimde uygulanmasıdır, işte bu noktada, Kur’an Kursu öğreticilerinin yeterli bilgi ve beceri donanımına sahip olmalarının önemi ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple öğreticilere programı tanıtma, nasıl uygulanacağı konusunda bilgilendirme seminerlerini hemen başlattık ve bu seminerler hâlen devam etmektedir. Ayrıca hem aday öğreticiler, hem de görevde- kiler için hizmet içi eğitim programları geliştirdik ve bunları yakında uygulamaya koyacağız.
Yaz Kur’an kurslarının öğretim programına gelince, zamanın yetersizliği sebebiyle ilk aşamada bunun daha etkin ve verimli uygulanmasına yönelik ilkeler geliştirilerek 2004 yazında son defa uygulanması sağlanmış oldu. Alandan toplanan veriler değerlendirildi. Değerlendirmeler ışığında söz konusu programı bilimsel ölçütlere göre geliştirmek için hazırlık çalışmaları devam etmektedir, ileride bütün kurslar için düşündüğümüz "kur sistemi"ne, yaz Kur’an kurslarıyla başlamak istiyoruz. Sözü edilen program geliştirme çalışmaları buna göre yürütülecektir.
Hocam, bildiğiniz gibi hizmetin odak noktası o hizmeti verecek personeldir. Yetişmiş personel bulunamazsa plân, program, materyal ve yöntemler ne kadar güzel olursa olsun bu hizmeti verecek personeli çağın donanımlarına göre eğitip, motive edip, kalitesini artırmadıkça hizmetten verim alınamayacağı açıktır. En zor eğitim de yetişkin eğitimidir. Bu bağlamda personelin eğitim ile ilgili çalışmalarınız nelerdir?
Yaygın din eğitiminin geliştirilmesi yönünde yapılan bu çalışmalardan istenilen düzeyde verimin alınması, şüphesiz gerekli bilgi ve beceriyle donatılmış nitelikli personelle mümkündür. Her tür eğitimde standartlar, uygulayıcıların düşünce ve eylemlerine göre oluşmakta ve gelişmektedir. Eğitim alanında değişimi öngören her projenin, işe eğiticilerde/uygulayıcılarda değişimi/dönüşümü gerçekleştirmekle başlaması ön şarttır. Aksi takdirde o değişim projesinin tahakkuku hayal olur. Bu yüzden az önce söylediğim bütün hizmetlerde belirlenen amaçlara ulaşmak için öncelikle onları gerçekleştirecek bilgi ve beceri donanımına sahip kalifiye elemanları elde etmek gerekmektedir.
Başkanlığımız, bu gerçeğin farkında olduğundan, bu tür çalışmaları öncelemektedir. Nitekim etkin, verimli ve sistemli bir personel eğitiminin çağdaş, bilimsel bir zihniyetle hayata geçirilmesi amacıyla çalışmalar başlatılmış ve bunlar devam etmektedir.
Din görevlisinin nitelikleri, bu süreçlerin niteliğini büyük ölçüde etkilemektedir. Dolayısıyla bugünün din görevlisinin, bu görevleri yapabilecek yeterliklerle donanmış olması gerekir.
Bugünün din görevlileri hangi yeterliklere sahip olmalıdır? Her şeyden önce bunların tespit edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Niçin önce yeterlikler? Yeterlik, bütün çalışmaların temel hareket noktası ve yapılanların mantık bütünlüğü içinde yapılmasının anahtarıdır.
Yeterlikler;
• Din görevlilerinin seçimi,
• Din görevlilerinin hizmet öncesi eğitimi,
• Din görevlilerinin denetlenmesi ve performanslarının değerlendirilmesi,
• Djn görevlilerinin hizmet içi eğitimleri,
• Din görevlilerinin kendilerini geliştirmesi vb. etkinliklere kılavuzluk eder.
Yeterlikler çok açık şekilde belirlenerek meslek standartlarının oluşturulması sağlanacaktır. Bu gerçekleştirilmediği takdirde, personelle ilgili düzenlenecek her etkinlik, yapılacak her işlem, tesadüften, gelişi güzellikten ve keyfîlikten uzak olamaz. Onun için bünyesinde görev yapan personelin yeterliklerini açık seçik belirleyerek hizmet standartlarını oluşturmayan bir kurumun başarılı olma şansı yüksek değildir.
Ne var ki, böylesine merkezî işleve sahip olan yeterlikler konusunda gereken çalışmalar şimdiye kadar yapılmış değildir. Bazı ilâhiyat Fakülteleri, Başkanlığımız bünyesinde görev yapabilecek öğrencileri yetiştirmek üzere programlarında kısmen düzenlemelere gitmiştir. Hatta din görevlisi yetiştirmeyle ilgili bölümler açma konusunda önemli bilimsel çalışmalar da yapılmıştır. Ne var ki, üzerinde uzlaşılmış ve belgelenmiş din görevlisi yeterlik şartlan belirlenememiştir. Bu yüzden ilk olarak görevlilerin yeterlik şartlarını belirleme çalışması başlatılmış ve böylece bir ilke imza atılmıştır. Şimdilik müftü, vaiz, din hizmetleri uzmanı, Kur’an kursu öğreticisi ve imam-hatipin yeterlik şartları belirlenmiştir.
Elbette bütün bu çalışmaların hedefinde ideal bir din görevlisi ve onun verdiği din hizmeti vardır. Sayın Diyanet İşleri Başkanımız da konuşmalarında hep aynı konuya vurgu yaparak "yaşadığı çağın ihtiyaçlarını gören, çağın aktığı yönü bilen bir din görevlisi" hedeflediklerini belirtmektedir. Sayın Hocam, size göre ideal bir din görevlisi nasıl olmalıdır?
Bizlere Hz. Peygambere vâris olma payesi verilmiştir. Din hizmeti veren insanlar olarak bu emaneti iyi muhafaza etmeliyiz ve din hizmeti sorumluluğunu 24 saat omuzlarımızda hissetmeliyiz.
Gerçekten onurlu, şerefli ve çok değerli bir görevi ifa ediyoruz. Sorumluluk bilinciyle hareket etmemiz gerekir. Çünkü bizler 14 asırlık bir mirası temsil ediyoruz ve içinde yaşadığımız çağın ihtiyaç ve sorunlarını bilip onlara yönelik çözümler üretme sorumluluğunu taşıyoruz. Dolayısıyla sıradan insanlar değiliz. Dinimizi çağın gereklerini göz önünde bulundurarak anlamamız ve yorumlamamız gerekir. Bunu lâyıkıyla yerine getirmek çok iyi bir bilgi, beceri ve ahlâk donanımına sahip olmayı gerektirmektedir.
Kısacası camiyi evi gibi gören, din hizmetini 24 saat veren, görev aşkıyla dolu, çağın ihtiyaçlarına göre kendini yenileyen, geliştiren, etrafına barış ve sevgi dağıtan, sözü ve sohbetiyle insanlara serinlik verip, insanlarımızı yüce dinimizin ortak paydasında buluşturan, herkesi kucaklayan, ahlâk eksenli bir din hizmeti veren din görevlileri ideal görevlilerdir.
Çağımızın din görevlilerini yetiştirmek hususunda hizmete hazırlık ve hizmet içi programlarını geliştirmiş bulunuyoruz. Bu programlarla görevlilerimizin başta hazırladığımızı söylediğimiz yeterliklere sahip kılınması amaçlanmaktadır. Bu programların uygulanmasına inşallah Nisan ayında başlanacaktır.