Makale

Diyanet Hizmet Merkezi Projesi- Hocalar yediden yetmişe herkese / her kesime hizmet veriyor

Diyanet Hizmet Merkezi Projesi

Hocalar yediden yetmişe
herkese / her kesime hizmet veriyor

Halime KARABULUT

Günde beş vakit namaz kıldırmak, akabinde sorulan sorulara fetva vermek ve bazen de talep eden olursa hadis, tefsir dersleri yapmak, İmam Ahmet Efendiyi tatmin etmiyordu. “Daha fazlasını yapmalıyım” diye düşünüyor, yapabileceklerini ve yapması gerekenleri yazıp çiziyordu.

Günde beş vakit namaz kıldırmak, akabinde sorulan sorulara fetva vermek, talep eden olursa hadis, tefsir dersleri vermek, İmam Ahmet Efendi’yi tatmin etmiyordu. “Daha fazlasını yapmalıyım” diye düşünüyor, yapabileceklerini ve yapması gerekenleri yazıp çiziyordu.
Ayın on beşiydi ve bütün personel din görevlileri aylık toplantı için müftülük toplantı salonuna gelmişlerdi. Her zamankinden farklı olarak müftü ile birlikte vali ve beraberindeki heyet de toplantıya katılmıştı toplantıya. Vali, konuşmaya başlamış, geliş amacını belirtmişti. “Din görevlileri şehrin manevi mimarlarıdır ve bugün sizlere çok sorumluluk düşmektedir. Maddi olarak ne gerekiyorsa yardım etmeye hazırız. Yeter ki siz gayret edin, şehrin, halkın ihtiyacı olan hizmeti sunmaya gönüllü olun” diyordu. Vali biraz erken ayrılmıştı fakat beraberindeki heyet toplantıyı uzattıkça uzatmıştı. Din görevlilerine yapmak istedikleri hizmetleri projelendirip ve verecekleri şablona uygun olarak doldurarak müftülük kanalıyla kendilerine ulaştırmalarını istemişlerdi. Nasıl yazabilecekleri konusunda pratik bilgiler verdikten sonra da ayrılmışlardı toplantıdan.
Bu katıldığı toplantıdan sonra Ahmet Hoca’nın beyninde şimşekler çakmaya başlar. Projeye bir an önce başlamak için sabırsızlanır. Aradığı şey ayağına gelmiştir Ahmet Hoca’nın. Yapmak istediği fakat maddi manevi destek bulamayacağını düşünerek gerçekleştiremediği projeleri hayat bulacaktır.
Ahmet Hoca, toplantıdan sonra hiç beklemeden doğruca görev yaptığı Hz. Eyüp Camii’ne gider. Caminin içine, çevresine tekrar tekrar bakar. Bir mühendis, bir mimar gibi kuracağı sosyal ve kültürel merkezi, cami derneğine ait alana yerleştirmeye çalışır ve birden gözleri hemen caminin bitişiğindeki beş katlı Kur’an kursuna takılır. O koca binanın sadece bir katında iki sınıflık bir Kur’an kursu hizmet veriyordu. Gerisi tamamen boştu. Fakat ciddi bir tamirat, tefrişat gerekiyordu. Bir hayli malzeme gerekliydi kurulacak sosyal-kültürel merkez için. Beyaz eşyadan mobilyaya, büro malzemelerinden sosyal tesisler için gerekli olan her şeye ve hatta yaşlı, engelli, kadın, çocuk için oluşturulacak mekânlar için özel araç ve gereçlere de ihtiyaç olacaktı.
Derin bir nefes aldı İmam Efendi. Nefesi verdiğinde etrafta dolaşan kediler dahi ürkmüştü fırtına gibi gürleyen sesinden. İmam Ahmet Efendi’nin işi kolay değildi fakat bu proje çok önemli bir hizmet olacaktı Türkiye’nin yetmişe yakın ilinden ve dört ayrı ülkeden gelen göçmenlerin bulunduğu mahalleye. Lübnan, Bulgaristan, Suriye ve Irak göçmenleri ile Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden terör, töre cinayetleri ve yoksulluk nedeniyle gelenler, Romanlar ve Türkiye’nin birçok ilinden çeşitli sebeplerle göç eden işçi, memur her ekonomik ve sosyal çevreden ailelerin bulunduğu koca bir mahalle niteliğindeki merkez ilçeye. Kapladığı alan fazla büyük olmasa da, nüfusu bir hayli kabarık olan ilçenin öncelikli ihtiyaçlarını tespit etmişti Ahmet Hoca. Bu çok renkliliği ve zenginliği bir merkezde sergileyecek, noksanlıkları giderecek, güzellikleri çoğaltacak olan projesini verilen formata uygun olarak yazmaya başlar.
Kendisine tanınan bir haftalık sürenin sonunda projesini müftülüğüne teslim eder. Birçok gece uyumaksızın sabahlar ve ancak sabah namazının ardından gidip bir kaç saat uyuyabilir Ahmet Hoca. Bütün yorgunluğuna rağmen mutlu, umutlu ve huzurlu bir hafta geçirir yapacağı hizmetler için.
Ahmet Hoca’nın projesi kabul edilir. Gerekli düzeltmelerden sonra uygulanabilecek hâle getirilerek üç ay sonra 600 bin TL’lik bütçesiyle uygulanır. Ahmet Hoca projenin başlama tarihi olan aralık ayına kadar üç ay boyunca hiç durmamış imam arkadaşlarından ve Kur’an kursu öğreticilerinden oluşan proje ekibini oluşturmuş, müftülüğün vaiz ve uzmanlarla destekleyeceği “Diyanet Sosyal ve Kültürel Merkezi”nin tefrişatını bitirmiş, ocak ayının sonunda da proje faaliyetleri başlamıştı.
Ahmet Hoca heyecanlıydı. Koordinasyonu çok iyi beceriyordu. Onun ve ekibinin samimi gayretleriyle daha projenin başlamasının 4. ayında faaliyetlere katılanların sayısı 1000’i aşmıştı. Sadece vaazlara katılan kadınların sayısı 600’ü bulmuştu. Çocuklar, gençler, yaşlılar engelli aileleri ve madde bağımlılarının aileleri ve bütün mahalle sakinleri, sıkıntılarını anlatacakları birilerini bulmuştu. Sosyal ve kültürel faaliyetlerden eğitsel faaliyetlere kadar birçok hizmetten yararlanabiliyorlardı. Bu proje kapsamında sadece Müftülük personeli değil ortak işbirliği ile bütün kamu kurumları ve bazı STK’lar da hizmet veriyordu. Sağlık müdürlüğünden Emniyet müdürlüğüne, Gençlik ve Spor Müdürlüğünden Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğüne kadar bütün kurumlar kendi alanlarında bilgilendirmelerde bulunuyordu.
Ahmet Hoca ve ekibi Diyanet Hizmet Merkezi Projesi kapsamında neler yaptı?
Sosyal alandaki sıkıntılara manevi çözümler sunabilmek için ekip arkadaşlarıyla birlikte gecesini gündüzüne katıp çalıştılar. Mağdur halka moral desteği verdiler. Millî ve manevi değerlerden uzaklaşan gençlere değer eğitimi hizmeti sundular. Kadın ve çocuklar için yaşam merkezleri oluşturup, hasta, yaşlı ve engellilere manevi bakım hizmeti sundular. Her gün artarak devam eden sanal medya bağımlılığı ve madde bağımlılığına karşı gençleri sanat, spor, yayın faaliyetleri ile zararlı yönelimlerden korudular. “Erdemliler Birliği” adını koydukları bir ekiple, töre-namus cinayetleri, gasp, kaçırma, kan davaları gibi olumsuz sosyal olayların yaygınlaşmasını önlemek, taziye, düğün, kutlama, bayramlaşma, sadaka, yardımlaşma gibi manevi değerleri devam ettirmek ve böylece toplumu ortak değerler etrafında birleştirmek için çaba gösterdiler. Moral hizmetler adını verdikleri diğer bir ekiple dul, yetim, yoksul, ötekileştirilen halklar, göçmen, savaş mağdurları ve dinî sosyal gruplar ile iletişim ve diyalog yoluyla birlik beraberliğin oluşmasına katkı sağladılar.
Toplumun belli bazı kesimleriyle, gezi, piknik programları, konferans, panel, seminer, toplantı, tecrübe paylaşımı, yemekli toplantılar, eğlence programları yaptılar. Din görevlileriyle de zaman zaman çalıştaylar yaparak sorunlara çözüm aradılar. Yerli ve yabancı turistlere yönelik, kültürel etkinlikler düzenlediler. Türk-İslam kültürünü tanıtma programları, dinî gün ve gecelerde, üç aylar vb. kutsal zaman dilimlerinde, ülke gündemindeki sosyal kriz ve manevi dejenerasyon dikkate alınarak özellikli ve öncelikli konular belirlenerek ilan, afiş, billboard, TV, radyo programları, kamu spotlarıyla konuyu işleyerek kamuoyunu rahatlatıcı, manevi terapi etkisi yapan çalışmalar yürüttüler. Kısacası Ahmet Hoca ve ekibi bir iyilik merkezi kurup ellerinden gelen iyiliği yaptılar. Hem de kamu kurumlarını ve STK’ları yanlarına alarak “Birlikten kuvvet doğar” atasözünü kulaklarına küpe ederek güçlü bir ekip olarak ilerlediler.