Makale

başyazı

b a ş y a z ı

Prof., Dr., Ali Bardakoğlu
DİYANET ÎŞLERİ BAŞKANI

Yüce Yaratan’a inanmanın ve bağlılığın davranışlara yansıtılması şeklinde genel bir anlam taşıyan, özelde ise O’nun isteği söz ve davranışları yine O’nun istediği tarzda yerine getirmeyi ifade eden ibadetler, şüphesiz öncelikle bireyi, devamında da çeşitli katmanlarıyla toplumu kalıcı bir huzura, mutluluk ve kurtuluşa kavuşturmayı hedeflemektedir.
Namaz, oruç, zekat gibi temel ibadetler belli alan ve yönlerde yoğunlaşan bir dizi hikmetler ihtiva ederken, gücü yeten Müslümanlara ömründe bir defa farz kılınan hac ibadeti, adeta bütün ibadetleri ve manevi hazları bünyesinde toplayan çok daha kapsamlı bir ibadettir.
Hac, mümine bir taraftan Allah’a imânı pekiştirme, peygamberlerin tevhid mücadelesi ve tebliğini daha yakından tanıma, ahirette toplu diriliş ve mahşeri tahayyül ederek hayatı bütüncül olarak kavrama imkanı sunmakta, diğer taraftan da en son ve mütekamil din olan İslam’a mensubiyetin gururunu, bilincini ve sorumluluğunu kazandırmaktadır. Öyle ki; ırkları, coğrafyaları, dilleri, renkleri ve kültürleri farklı, fakat imanları ve gönülleri bir, milyonlarca insan hac ibadetinde bir araya gelmekte, aynı kulluk şuuru ile kalplerini, dua ve umutlarını birleşmektedir.
Hac ibadeti, kişideki benlik ve bencillik duygusunu, gurur ve kibri törpüleyen fiilî örneklerle doludur. Bunun temsili görünümü, en güzel şekilde Arafat’ta sergilenir. Burada, müminler hep birlikte, dünyevi farklılıkları geride bırakarak bir tarağın dişleri gibi eşit olmanın bilincini kazanır; kardeşlik, fedakarlık ve sabır gibi temel ahlaki erdemleri yaşayarak geliştirirler. Bu, "Sizden biri, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek imana eremez." hadisindeki mananın gerçekleştiği ve fiilî olarak yaşandığı bir din kardeşliğidir.
Hac ve haca oluşturan sembolik hareketler için Kur’an’da "Allah’ın sembolleri" anlamına gelen "şeairullah" ifadesi kullanılır. Bu itibarla haccı diğer ibadetlerden ayıran temel bir nitelik onun sembolik yanının ağır basmış olmasıdır. Gerçekten hac, sembollerle donanmış bir ibadetler mecmuasıdır.
insanlığın ilk mabedi ve bütün Müslümanların kıblesi olan Kabe, yüce Yaratan’ın azametini ve o azamet karşısında insanlığın bir merkez etrafında pervane oluşunu resmederken, tavaf, zerreden kürreye kadar bütün bir alemin zikrine insan olarak katılmayı sembolize etmektedir. Mina’da Cemerata taş atma, hayatın şeytanî dürtülerine karşı bir kararlılık gösterisi, böyle anlayış ve eğilimlere karşı tavır alışın sembolik bir anlatımıdır. Kurban, Allah sevgisinin bütün sevgilerin üstünde tutulmasının ve Allah’ın dışında neye malik isek hepsinin, Allah yolunda feda edilebileceğinin göstergesi gibidir. Safa ile Merve arasındaki sa’y, Allah’ın rahmetinin en büyük tecellilerinden biri olan anne sevgisi ve şefkatinin, Hz. Hacer validemiz hatırasında canlandırılmasıdır. Medine ise; müminlerin Hz. Peygamber’e olan derin sevgisini, O’nun getirdiği bütün değerlere, ahlaki ve insani güzelliklere duyduğu özlemi ifade eder.
Bütün bu anlam ve hikmetler de gösteriyor ki hac, inançta ve amelde yenilenme, ruh ve bedende zindelik kazanma, ömrün geri kalan kısmı için yeni bir sayfa açmadır.