GIDA MADDELERİNDE HELAL VE HARAMA RİAYETİN ÖNEMİ
HELAL VE HARAMI BELİRLEME KRİTERLERİ
Prof. Dr. Abdullah KAHRAMAN
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi
İslam dini insanın beslenmesine önem vermiş, bunun için de helal gıda ile beslenmeyi emretmiştir. Mekke döneminde ilk inen ayetler arasında yenilecek ve içilecek şeyler konusunda ölçü getiren ayetler de vardır. Bunun için de her Müslümanın, gıdaların helalliğini incelemesi gerekmektedir. Bu gereklilikten hareket eden İslam âlimleri, yiyecekler konusunda helal ve haramın belirlenmesine hassasiyet göstermişlerdir. Zira beslenme, insanın fiziki yapısı kadar şahsiyetini, dinî hayatını ve ibadetlerini de etkilemektedir. Kur’an’a baktığımız zaman Yüce Allah’ın peygamberlere helal ve temiz şeyleri yemelerini ve peşinden salih amel yapmalarını emretmiş olduğunu görürüz. Bu durum, beslenme ile ibadet ve ibadet ile salih amel arasında sıkı bir ilişki olduğunu ifade etmektedir. Bu sebeple Müslüman, hayati zaruretler olmadığı sürece daima helal gıda ile beslenmelidir.
Kur’an’ın müfessiri olan Hz. Peygamber’in helal lokmaya teşvik etmesi, helal ile beslenmeyenin dua ve ibadetinin kabul edilmeyeceğini ifade etmesi de (Müslim, Zekât, 65; Tirmizi, Kıyame, 25.) konunun dikkatle incelenmesini gerekli kılmaktadır. Kur’an’ın haram ve helal olan bazı gıdaları sayarken iyi ve temiz şeylerin (tayyibat) yenmesinin helal, pis ve kötü (habais) şeylerin yenmesinin ise haram olduğu yolundaki genel ve ilkesel ifadesi, temiz ve pis olanın belirlenmesi için çaba sarf edilmesi gerektiğini göstermektedir. Konuyla ilgili hadisler helal ve haram gıdalar konusunda açıklayıcı bilgiler içermekle birlikte gerek hadislerin sıhhati, gerek yerel unsurlar içermeleri ve gerekse aynı konuda farklı hadislerin varlığı, fıkıh kitaplarına yansıyan farklı görüşlere zemin hazırlamıştır.
Esasen mezheplerin helal ve haram gıdalar konusunda birbirinden farklı görüşleri benimsemelerinin temelinde de Kur’an’ın genel ifadelerine verilen özel anlamlar, hadislerdeki farklı açıklamalar ve ilgili hadislerin delil oluş ve delalet şekli yatmaktadır. Bir başka ifadeyle, “İslam bilginleri, belirtilen amaç ve ilkeler ışığında içtihat ederek hangi hayvanların etinin helal ve haram olduğunu ya tek tek ya da gruplandırarak belirlemeye çalışmışlardır. Bu belirlemelerde, bazı hadislerin sahih kabul edilip edilmemesi veya farklı yorumlanmasının yanı sıra, mahalli âdet ve damak zevkinin, ilkeyi somut olaylara uygulamadaki değerlendirme farklılıklarının, hatta aynı hayvanın değişik yerlerde çeşitli isimlerle anılmakta oluşunun etkili olduğu bir gerçektir. Öte yandan, yeryüzündeki bütün hayvan cinslerinin ismen fıkıh eserlerinde anılmış olması beklenemez. Bu sebeple de fıkıh kitaplarında eti yenen ve yenmeyen hayvanlar konusunda zengin bir bilgi birikimine ve birbirinden oldukça farklı görüş ve temayüllere rastlanır.” (TDV İlmihal, c. II, s. 32-33.)
İslam hukuk düşüncesinde yer alan bir kurala göre eşyada aslolan mübah/helal olmasıdır. Aksine bir delil olmadıkça evrenin imkânlarından yararlanmak insanoğluna serbest kılınmıştır. Ancak bu serbestlik prensibi yanında ilahi irade bazı konularda yasaklamalar ve kısıtlamalar da getirmiştir. Gıda konusu da bazı yasaklarla yararlanması kısıtlanan maddeler arasındadır. Buna göre bir Müslümanın her şeyi yemesi ve içmesi helal değildir. Yiyecekler konusundaki yasakların en başta gelen amacı, insanın beden ve ruh sağlığının korunmasıdır. İnsanın beden ve ruh sağlığına zararlı olduğu sabit olan maddelerin yenilip içilmesi yasaklanır. Bu konuda fıkıh ilmiyle tecrübi ilimlerin karşılıklı bilgi alışverişi içinde olması, tecrübeyle ve bilimsel metotlarla elde edilen sonuçların dinî hükümlerde de dikkate alınması gerekir.
İslam hukukçuları gıda maddelerinde helal ve haramın tespitinde bazı kriterler geliştirmişlerdir. Bunları şu şekilde açıklamak mümkündür:
1. Nas kriteri
Bir şeyin helal veya haram olması öncelikle hakkında açık nas bulunmasıyla yani konuyla ilgili ayet ve hadislerle belirlenir. Kitap ve sünnet esasen helal ve haramı belirleme yetkisini Allah’a ait kılmaktadır. Bir ayette şöyle buyrulmuştur: “Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, ‘Şu helaldir.’, ‘Şu haramdır.’ demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.” (Nahl, 16/116.)
Hz. Peygamber de bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Helal, Allah’ın kitabında helal kıldıklarıdır. Haram da Allah’ın kitabında haram kıldıklarıdır. Hakkında bir açıklama yapmadıkları ise serbest bıraktığı (mübah olan) şeylerdir.” (Tirmizi, Libas, 6; İbn Mace, Et’ime, 60.)
Hz. Peygamber de Allah’ın verdiği yetki çerçevesinde bazı şeyleri helal ve haram kılma hakkına sahiptir. (Araf, 7/157.) Nitekim bu yetkiye binaen bazı yiyecek ve içecekleri yasaklamıştır.
2. Taabbudilik kriteri
Bir şeyin haram oluşunun belirlenmesinde o şeyin akılla tam olarak gerekçelendirilemiyor olması (taabbud) da bir kriterdir. Bu, Kur’an’da yer alan ve gerekçesi akılla tam olarak kavranılamayan bazı haramların dinî bir temele dayandırılarak anlaşılmasına yöneliktir. Zira Kur’an’da, aslında temiz ve helal olan bazı yiyeceklerin haram kılınmasının hikmeti açıklanmadığından bunlar ancak taabbud anlayışıyla izah edilebilir. Çünkü bu yiyecekler belli toplumlara onları cezalandırmak maksadıyla haram kılınmıştır. (Nisa, 4/160-161; En’am, 6/146.) Mesela, zulüm yapmaları, birçok kimseyi Allah yolundan saptırmaları, kendilerine yasak olduğu hâlde faiz almaları ve insanların mallarını haksız olarak yemeleri sebebiyle önceden helal kılınan temiz ve hoş şeyler Yahudilere haram kılınmıştır. (Nisa, 4/160-161.) Böylece onlara tırnaklı hayvanlar, koyun ve sığırların ise sırt ve bağırsaklarındakiler hariç iç yağları haram kılınmıştır. (Enam, 6/146.) Bu, onlara yönelik bir cezalandırmadır. Cezanın neden bu şekilde verildiğini ise akıl tam olarak idrak edemediğinden teslim olmaktan başka çare kalmaz. Hz. Âdem’in yaklaşması yasaklanan ağaç da bu kritere göre değerlendirilmiştir.
3. Fayda-zarar kriteri
İslam’ın temel ilkeleri arasında insan hayatının tehlikeye atılmaması (Bakara, 2/195.), canın korunması ve zararın defedilmesi yer almaktadır. (İzzüddin b. Abdisselam, Kavâidü’l-ahkâm, II, 201. İlgili maddeler için bkz. Mecelle, md. 19, 20.) Bu yüzden geçmişte olduğu gibi günümüzde de helal ve haram gıdaların belirlenmesinde başvurulacak kriterlerden birisi fayda-zarar kriteridir. (Örnek için bkz. İzzüddin b. Abdisselam, II, 190 vd.; Karadavi, el-Helal ve’l-haram, 77; Karaman, 32, 33, 45, 46, 47.) Zira beslenmenin temel amacı, insanın akıl, beden ve ruh sağlığını korumak ve sağlıklı yaşamasını temin etmektir. Allah’ın, yenmesini helal kıldığı bütün maddeler prensip olarak faydalı, haram kıldıkları ise zararlıdır. (Karadavi, 31; Bilmen, Ö. Nasuhi, Büyük İslam İlmihali, 446; Başyazıcı, Alpaslan, Alkollü İçkiler; Sigara ve Diğerleri, DİB, Ankara, 1999; Kaya, Remzi, Kur’an-ı Kerim ve Kitab-ı Mukaddes’te Helal ve Haram Gıdalar, İstanbul 2000, 19-20.)
4. Temiz-pis olma kriteri
Kur’an ve sünnette helal ve haram kılınan gıdalar gerekçelendirilirken işaret edilen kriterlerden biri de temiz (tayyib) veya pis (habis) olma özelliğidir. İlgili ayetlerde bu kriter şöyle yer almaktadır: “(Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helal kılındığını soruyorlar. De ki: ‘Size temiz ve hoş olan şeyler, bir de Allah’ın size verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı hayvanların tuttuğu (avlar) helal kılındı. Onların sizin için tuttuklarından yiyin. Onu (av için) salarken üzerine Allah’ın adını anın (besmele çekin). Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hesabı çabuk görendir.” (Maide, 5/4.), “Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resul’e, o ümmi peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helal, kötü ve pis şeyleri haram kılar.” (Araf, 7/157. Ayrıca bkz. Nisa, 4/2; Maide, 5/100.)
Kur’an’da yer alan “tayyibat”, hoşa giden, beğenilen, yenilmesi helal olan yiyecekler, Kitap ve sünnette haram kılınmamış yiyecekler, usulüne uygun olarak kesilmiş hayvanlar anlamına gelmektedir. (el-İsfehâni, Râgıb, el-Müfredat fi garibi’l-Kur’an, Beyrut ts., 308-309; Zebidî, Murteza, Tacu’l-arus, III, 288; İbn Cüzey, et-Teshîl, I, 365.) Bu kelime, gıdalar bağlamında, helal olan ve insanın hoşlandığı temiz yiyecekleri ifade etmektedir. (el-İsfehâni, 308-309; Kurtubi, el-Cami’ li ahkami’l-Kur’an, Beyrut 1988, II, 140. İlgili ayetlerden bazıları için bkz. Bakara, 2/168; Maide, 5/88; Araf, 7/58; Enfal, 8/69; Nahl, 16/114.) “Habais” kelimesi ise bunun zıddı bir anlam içermektedir. (el-İsfehâni, 141; Zebidî, V, 231.) Buna göre insanın hoşlandığı, faydalı ve temiz yiyecekler prensip olarak helal sayılırken; hoşlanmadığı, zararlı, iğrenç ve temiz olmayan şeyler ise prensip olarak yasaklanmıştır. (Bilmen, 446; Kaya, 23, 65-67.) Ebu Hanife ve İmam Şafii gibi müçtehitlere göre “habais”, genel olarak insanların (veya Kur’an’ın indiği sırada Arap toplumunun) tiksindiği ve iğrendiği şeylerdir. Pislik ve leş yiyen hayvanlar da pis (habis) kabul edilmiştir.
5. Tabiatında iğrençlik, tiksindiricilik ve vahşilik olma kriteri
Bu kriter daha çok hayvansal gıdalar için geçerlidir. Buna göre bazı hadislerde tabiatında iğrençlik, tiksinti ve vahşilik bulunan hayvanların yasaklandığını görüyoruz. Buradan hareketle mesela Hanefi mezhebinde, bazı hadislere dayanılarak (bkz. Şevkani, Neylü’l-evtar, VIII, 125-146.), özellikle hayvanlarda tabiatı bakımından iğrenç, pislik ve vahşilik bulunup dişleri ve tırnaklarıyla kendilerini savunan, avlarını azı dişleriyle kapıp avlayan ve parçalayan hayvanların yenmesi helal kabul edilmemiştir. Buna göre fare, yılan, akrep gibi hayvanlar tab’an iğrenç bulunduklarından; çaylak, kartal, akbaba gibi kuşlar ve kurt, ayı, aslan gibi hayvanlar yırtıcı olmaları sebebiyle helal kabul edilmemiştir.
6. Boğazlama kriteri
Dinimizin hayvansal gıdaların helal olması için getirdiği temel kriterlerden biri de usulüne uygun olarak boğazlamadır. Zira bu usule göre boğazlanmayan hayvanlar leş hükmünde kabul edilerek haram sayılmaktadır. (Cessas, Ahkamu’l-Kur’an, I, 150-154; İbn Arabi, Ahkamu’l-Kur’an, Beyrut 2003, I, 77.)
7. Beslenme şekli kriteri
Hayvansal gıdaların helal olması için beslenme şekli de önem arz etmektedir. Buna göre beslendiği maddeler arasında kan, hayvan artığı gibi dinen necis sayılan maddelerin bulunduğu ve “celale” denilen hayvanların etinin hükmü tartışma konusu olmuştur. Çünkü Hz. Peygamber pislik yiyen hayvanların etinin yenmesini uygun bulmamıştır. (Ebu Davud, Et’ime: 25; Tirmizi, Et’ime, 24.)
8. İstihale kriteri
Fıkıh kitaplarında necasetten temizlenme yollarından biri de istihale yani yapı değişikliği yoluyla temizlenmedir. Buna göre aslı necis olan maddeler kimyasal değişikliğe uğrayıp eski durumları tamamen değişince temiz kabul edilmektedir. (bkz. Şürünbülali, Hasan b. Ammar, Nuru’l-izah ve necatii’l-ervah, 53; İbn Abidin, İstanbul 984, I, 315; Bilmen, 63-64; Mehmed Zihni, Nimet-i İslam, Diyarbekir 1393, I, 221-222; el-Mevsuatu’l-fıkhiyye, III, 213, X, 278-281.) Ancak istihale yöntemini kabul eden Hanefiler bu konuda “yapı değişikliği” ile “vasıf değişikliği”ni farklı değerlendirmektedirler. (el-Mevsuatu’l-fikhiyye, X, 279.) Buna göre aslında necis olan madde eski özelliğini tamamen kaybedecek şekilde yapısal değişikliğe uğrarsa artık adı da değişeceği için hükmü de değişip helal olmaktadır. Şarabın sirkeye dönüşmesi gibi… Ancak necis olan bir sütün yoğurda dönüşmesi gibi sadece vasıf değişikliği o gıdayı helal hâle getirmez. (İbn Abidin, I, 315, Döndüren, Hamdi, Delilleriyle İslam İlmihali, İstanbul 1991, 131.)
9. Örf ve telakki kriteri
Gıda maddeleriyle ilgili helal ve haramın belirlenmesinde Kur’an ve sünnette zikredilen ilke ve amaçların yanı sıra fakihlerin özel bilgi ve tecrübe birikimlerinin, bölgesel örf ve telakkilerin de etkisi olmuştur. (TDV İlmihal, c. II, s. 32.) Bunun temelinde de Hz. Peygamber’in bazı uygulamaları yatmaktadır. Zira Hz. Peygamber’in yiyecekler konusunda bütün uygulamalarının ve şahsi tercihlerinin daima dinî bir emir veya yasak kapsamında değerlendirilmesi doğru değildir. Gıda maddeleri konusunda Hz. Peygamber’in damak zevkine göre bazı tercihleri olmuştur. Ümmetine yasaklamadığı hâlde kendisinin hoşlanmadığı ve tüketmediği sarımsak gibi maddeler bunlar arasında sayılabilir.
Mevcut maddelerin helal ve haram olanları yılların tecrübesi ve uygulamasıyla Müslümanlar tarafından bilinmektedir. Yeni üretilen birtakım madde ve karışımlar da bu kriterlere göre değerlendirilmek suretiyle Müslümanlar gıda konusunda helali tespit etme imkânına her zaman ve her yerde sahiptirler.


