Makale

TAKDİM - FITRATI YAŞAMAK AİLEYİ YAŞATMAK

FITRATI YAŞAMAK
AİLEYİ YAŞATMAK

Dr. Lamia LEVENT ABUL

İnsan, Allah Teâlâ tarafından İslam fıtratı üzere yaratılmıştır. Bu fıtrat ise insanın ruhuna yerleştirilen ilahi bir yazılım gibidir âdeta; hakikate yönelme, iyiliği arzulama, güzelliğe meyletme ve adaleti gözetme gibi insana mahsus cevherleri içinde barındırır. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de de “O hâlde sen hanif olarak bütün varlığınla dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel…” (Rum, 30/30) ayetiyle açıkça beyan edilmiştir. Fıtrat, bireyin iç dünyasında olduğu kadar toplumun temel yapı taşı olan ailede de karşılık bulur. Aile, fıtratın ilk korunduğu, geliştirildiği ve aktarıldığı kutsal bir mekândır. Ne var ki içinde yaşadığımız modern çağ, insanın bu ilahi fıtratına yabancılaşmasına sebep olacak birçok tehdit barındırmaktadır. Modern yaşam biçimleri bireyselleşmeyi, özgürlük adı altında sınırsızlığı ve aile kurumunun zayıflatılmasını teşvik etmekte; böylece hem bireyin hem de toplumun asli dengesini bozmaktadır. Kadim değerlerin yerine konan geçici hevesler, insanı içsel bir boşluğa sürüklemekte, nesillerin kimlik arayışı sancılı ve kırılgan bir hâl almaktadır. Bu noktada, aile yeniden inşa edilmesi gereken bir sığınak, bir değerler yuvası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aile, sanıldığı üzere sadece biyolojik bağlardan ibaret değildir; aynı zamanda ruhsal, ahlaki ve kültürel bir birlikteliktir. Anne ile baba arasındaki meşru birliktelik çocukların ruhsal ve ahlaki gelişimine temelde ve doğrudan katkısı olan bir durumdur. Sevgi, sadakat, emanet bilinci ve karşılıklı sorumluluk duygusu burada yeşerir. Çocuk, dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren ilk terbiyesini burada alır; dilini, inancını, kimliğini ve değerlerini ailede öğrenir. Fıtratın korunması da işte bu temel yapı içerisinde mümkün olur. Aile ne kadar sağlam olursa toplum da o denli sağlam olur. Bugün karşı karşıya kaldığımız toplumsal çözülmelerin çoğu aile yapısının zayıflamasından ve fıtri dengelerin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Çağın karmaşasında yönünü kaybeden insanın tekrar yaratılış hakikatine dönmesi ve aile ile yeniden kök bulması zorunlu bir hâl almıştır. Zira inancımıza göre kurtuluş fıtrata dönmekle; huzur ise fıtrat üzere yaşamakla mümkündür. Kur’an-ı Kerim’in rehberliği ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) aile hayatı, aileye dair tavsiyeleri ise bu konuda başvurulacak yegane kaynağımızdır.
İçinde bulunduğumuz yıl Cumhurbaşkanlığı tarafından “Aile Yılı” ilan edilmiş olup bu kapsamda ailenin korunmasına ve güçlendirilmesine yönelik çeşitli etkinlikler ve projeler hayata geçirilmektedir. Bizler de Diyanet Aile Dergisi olarak bu sayımızda “Fıtratın Korunması ve Aile” başlığıyla karşınızdayız. Sağlam ve sağlıklı bir aile yapısının huzurlu birey ve güçlü toplumun anahtarı olduğunun bilincinde olarak aile konusunu bir başka açıdan ele aldığımız dosyamıza Dr. Elif Arslan “Fıtratın Korunması ve Aile”, Dr. Muhammet Enes Vural “Dijital Kasırganın Ortasında Aileye Sığınmak: Gençliğin Kimlik Arayışı” başlıklı yazılarıyla katkıda bulunurken Uzmanına Sorduk köşemizde Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan önemli tespitler ve tavsiyeler eşliğinde aileye dair sorularımıza cevaplar aldık. Bu ayki söyleşimizi ise yine aile konusu ekseninde Prof. Dr. Mehmet Hakan Türkçapar ile gerçekleştirdik.
Ailenin öneminin anlaşılmasına katkı sunacağına inandığımız, neredeyse tüm köşelerimizin bu konuyla ilgili olduğu dopdolu bir aile sayısıyla sizleri baş başa bırakıyor, keyifli okumalar diliyorum.