Makale

YERYÜZÜNÜN YENİDEN DİRİLİŞİ

YERYÜZÜNÜN YENİDEN DİRİLİŞİ

Dr. Mahmut KAYIŞ
DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı

فَانْظُرْ اِلٰٓى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِ الْمَوْتٰىۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

“Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”

(Rum, 30/50.)

Yüce Allah’ın yaşadığımız dünyaya koyduğu ilahi kanun gereği yeryüzünde bulunan bitkiler, kış mevsimi geldiğinde kuruyup ölmekte ve baharın gelmesi ile tekrar dirilip canlanmaktadır. Toprak hayatla buluşmakta, yeşilin en güzel tonlarıyla bezenmekte, her yer yeşil bir örtüyle örtülmektedir. Gözler, bu muazzam güzellik karşısında büyülenirken kalp huzurla dolup taşmaktadır. (Hac, 22/5.) Müminler, her yıl tekrar eden bu duruma karşı duyarsız kalmamalı ve dudaklarından şu kelimeler dökülmelidir: “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.” (Âl-i İmran, 3/191.) Bu ilahi mesaj gereği Müslüman, Allah’ın arzı yeniden diriltmesindeki gaye ve hikmeti anlamaya çalışmalıdır. Zaten Yüce Rabbimiz de akleden bir toplum için ölümünden sonra yeryüzünün yeniden canlanmasında deliller ve ibretler olduğunu bize haber vermektedir: “…Allah’ın gökten rızık (sebebi olarak yağmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgârları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller vardır.” (Casiye, 45/5.)
Akıl, Yüce Allah’ın insana ihsan eylediği en büyük nimetlerden biri olup doğrunun yanlıştan, faydalı olanın zararlı olandan ayırt edilmesini sağlar. Gerçeği anlamak ve hakikati kavramak için gerekli olan düşünme eylemi de aklın bir meyvesidir. Kur’an’ın bize haber verdiğine göre arzın yeniden yeşillenip canlanması üzerinde düşünüp tefekkür eden insan, pek çok hakikati idrak edip keşfedebilir. Bu bağlamda toprağa karışmış insanların mezarlarından nasıl çıkarılıp diriltileceklerini kavrar. Çünkü yeryüzü kupkuru bir hâlde iken onun üzerine yağmuru indirip onu canlandıran ve dirilten Allah, elbette ölüleri de diriltmeye kadirdir. (Fussilet, 41/39.) Bu ölüler toprağa karışmış olsalar da Allah onları tekrar diriltmeye muktedirdir. (Rum, 30/19.) Zaten mümin, Yüce Yaradan’ın kuruyup ölmüş bir yeryüzüne yağmuru yağdırıp da onunla her çeşit ürünü çıkarması üzerinde teemmül ettiği zaman, ölülerin yeniden diriltilmesi imkânına şaşırmaz. Zira arzın ölümü ve yeniden dirilmesi her yıl gözlerinin önünde gerçekleşmektedir. İşte Yüce Allah, dilediği zaman aynı şekilde ölülere de kudretiyle yeniden hayat verecek ve onları diriltecektir. (Araf, 7/57; Fatır, 35/9.)
Arzın yeniden canlanması ve yeşillenmesi üzerinde tefekkür eden mümin, ölüp toza ve toprağa karıştıktan sonra yeniden dirilmeyi inkâr eden müşriklerin düşüncelerinin (Müminun, 23/81-83.) ne kadar yanlış ve çelişkiler içerdiğine yakinen şahit olur. Zira onlar, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığını, güneşi ve ayı buyruğu altında tuttuğunu, suyu indirip de onunla ölü yeryüzüne hayat verdiğini ikrar ettikleri hâlde, akıllarını kullanmayıp (Ankebut, 29/61-63.) Allah’ın mahlukatından bir şeyi ilah edinerek O’na şirk koşmaktaydılar. Kur’an’ın yeniden dirilme konusundaki haberlerini, eskilerin masalları diyerek reddediyorlardı. (Müminun, 23/83.)
Toprağın yarılarak içerisinden rengi birbirinden farklı bitkiler, ağaçlar, sebzeler, meyveler, ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytin ve hurma ağaçları çıkması (Abese, 80/26.) üzerinde düşünen Müslüman, Allah’ın kudretinin büyüklüğünü idrak eder. Yüce yaratıcının insanoğluna olan lütfunun ne kadar geniş olduğunu gözleriyle müşahede eder. Bunların gerçek sahibinin onları yaratan olduğunu akleder. İşte bu sebepten ötürü rızkın gerçek sahibi olana şükür borcunu hatırlar. Çünkü Rezzak olan Allah, rızık olarak verdiği helal ve temiz nimetlerden yememizi, verdiği nimetlere şükretmemizi emretmekte, lütuf ve ihsanlarına nankörlükten ise sakındırmaktadır. (Bakara, 2/152; Nahl, 16/114.) Şükredenlere ise nimetini artıracağını haber vermektedir. (İbrahim, 14/7.) O’nun elçisi Hz. Muhammed (s.a.s.) de sıkça “Allah’ım! Seni anıp zikretmek, nimetlerine şükretmek, sana en güzel şekilde kulluk etmek için bana yardım eyle!” şeklinde dua etmekteydi. (Ebu Davud, Vitr, 26.)
Allah’ın ölümünden sonra dirilttiği yeryüzünde büyüyüp meyve veren ağaçlar ve ürün veren bitkiler sonbaharın gelmesiyle sararıp solmakta; yeşillikler, o parlak meyveler, ürün veren tarlalar, sanki hiç var olmamış gibi yok olup gitmektedir. Yeşillendikten sonra dökülen yapraklar ve kahverengi bir çehreye bürünen yeryüzü, insana “geçiciliği” öğretir. Zira baharla gelen ve yaz mevsimiyle kemale eren güzellikler, artık zevale doğru yol almaya başlamıştır. Böylece mümin, dünyanın ve ondaki nimetlerin, güzelliklerin, evlerin, arabaların, bağların ve bahçelerin geçici olduğunu iyiden iyiye anlar. Bu sebeple onlara bağlanmadan ebedî olan ahiret hayatına hazırlanmayı tekrar fehmeder. Dünyadaki gayretlerinin merkezine ahiret hayatına hazırlanmayı koyar. Çünkü geçici olana sarılıp aldanmak, dünyevi olanın peşinden koşup ahireti inkâr etmek dünya hayatını, hayırlı ve sürekli olan ahiret hayatına tercih etmek müminlerin vasfı değildir. (Ala, 87/16,17.) Zaten Yüce Yaradan, Kur’an-ı Kerim’de yeryüzünün sonbahar ve kış mevsiminde yaşadığı dönüşümle dünya hayatını birbirine benzetmekte ve dünya hayatının oyun, eğlence, karşılıklı övünme, mal ve evlat yarışından ibaret olduğunu haber vererek onun fâni oluşuna dikkat çekmektedir. (Hadid, 57/20.)
Sonuç olarak yeryüzünün yeşillenmesi, ağaçların çiçek açması ve yerin altındaki bitkilerin toprağı yarıp yüzeye çıkması Allah’ın insanlara bahşettiği bir nimettir. Allah’ın varlığını gösteren bir delildir. Çünkü “Gökleri, yeri ve bu ikisi içinde yaydığı canlıları yaratması, O’nun varlığının delillerindendir. O, dilediği zaman, onları bir araya getirmeye de gücü yetendir.” (Şura, 42/29.) Kış mevsiminin ardından baharla toprağın tekrar harekete geçip nice güzel bitkilerle bezenmesi, insanların ölümlerinin ardından tekrar dirilmesine ve ahiret hayatının gerçekleşeceğine bir kanıttır. Sonbaharla birlikte bu bitki, ağaç ve yeşilliklerin solması, sonrasında yok olması ise dünya hayatının geçiciliğini hatırlatan bir vaizdir. Ya Rabbi, yeryüzüne koyduğun bu sünnetullahı, hikmet, tefekkür ve ibret ekseninde anlayabilmeyi bizlere nasip eyle!