Makale

FEYİZ VE BEREKET İKLİMİ RAMAZAN GÜNLERİ

FEYİZ VE BEREKET İKLİMİ
RAMAZAN
GÜNLERİ

Recep KAYA

Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan
Her yıl evlerimizi, sokaklarımızı, caddelerimizi hiç bitmeyen bir neşe ve sevinçle kaplayan kadri büyük bir misafir ziyarete gelir. Recep, şaban derken nihayet sabırsızlıkla beklediğimiz on bir ayın sultanı mübarek ramazan ayı, “Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan” nidaları eşliğinde geliverir. Onun gelişiyle herkes kendini gecesiyle gündüzüyle ayrı duygular içerisinde manevi bir iklimin içinde bulur. Toprağın bağrına inen yağmur gibi rahmete susamış gönüllere en güzel hisleri ve hasletleriyle gelir rahmet ayı, ibadet mevsimi ramazan.
Ramazan günleri; ilahi lütufların sağanak misali yağdığı fırsatlar sunar maneviyata susamış gönüllerimize.
Ramazan günleri; içimizi bir sevinç, bir ferahlığın kapladığı günlerdir. Bu öyle bir sevinç ki sıradanlaşmış günlerimize bambaşka bir hareket, farklı bir huzur katar ve gönül dünyamızı âdeta bir çiçek bahçesi hâline getirir.
Ramazan günleri; öyle bir lezzet öyle bir neşe içerisinde geçer ki hiç bitmesin isteriz. Hatta bitse bile o güzel günlerin ve kutlu gecelerin ruhumuzda bıraktığı manevi hazzın kokusu kolay kolay gitmez.
Ramazan günleri; önce ülkemizde yaşanan deprem felaketleri ve ardından Filistin’de on binlerce masum Müslümanın İsrail tarafından şehit edildiği insanlık dramı ile yaşanan acıların, dökülen gözyaşlarının yüreklerimizi sızlattığı karanlık günlere rağmen, kalplerimizi aydınlatan ve huzur veren nurlu ışığıyla geliverir.
Maneviyat Reçetesinin İlaçları
Ramazan günleri; bize kulluğumuzu ve kulluk vazifelerimizi hatırlatır. Ahiret yolculuğunda biz kullar için hazinelerle dolu kurtuluş vesilesi iftar, sahur ve teravih gibi güzellikleri içinde barındırır. Bu güzellikleri biz müminlere sunar.
Ramazan günleri; cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların bağlandığı ve ellerin semaya, gönüllerin Rahman’a açıldığı kutlu zaman dilimleridir.
Ramazan günleri; bizleri oruç ibadeti ile nefsi/şehevi arzu ve isteklere karşı korur, ruhumuzu olgunlaştırır, sabrı öğretir ve günahlara karşı bedenimizi ve ruhumuzu korur. Bu günlerde yapılan mukabele geleneğimiz, asırlardır müminlerin gönüllerine taht kurmuştur.
Ramazan günleri; topyekûn bütün Müslümanları, her şeyi kendine has güzellikleriyle saran manevi ikliminde bir araya getirir. Sahur vaktinden iftar vaktine kadar oruç tutanların nicelerinin yine iftar vaktinde dualarına icabet edilir.
Ramazan günleri; müminlerin, meleklerin bile gıpta ettikleri o iftar sofrasında af ve mağfiret edildiği, semaya kalkan ellerin geriye boş döndürülmediği günlerdir.
Ramazan günleri; imanlı kalplerin dualarda buluştuğu, zalimlerin zulmü altındaki mazlumların son umudu olan dua sığınağına koştukları kurtuluş günleridir.
Ramazan günleri; nefse zor gelen ama sırf Allah Teâlâ’nın rızası için tutulan orucun yine Allah’ın (c.c.) sınırsız mükâfatına sebep olduğu günlerdir.
Ramazan günleri; iftar ve sahurların heyecanı ve bereketiyle, okunan hatimlerle, teheccüt namazlarıyla dünya meşgalesine ara verip Cenab-ı Hakk’a yönelme günleridir.
Ramazan günleri; teravih namazları ve mukabeleler ile gönüllere feyiz ve bereket dolduran zamanlardır, mescit ve camileri aydınlatan kulların buluşma vesilesidir.
Ramazan günleri; bazı amellerin sevabının normal günlerdekinden kat kat fazla olduğu günlerdir. Ramazan, bu vesileyle tüm yıl boyunca belki de kaybetmiş olduğumuz ve ihtiyaç duyduğumuz maneviyat reçetesinin tedavi edici ilaçlarını kazanabilme fırsatı sunar biz müminlere.
Birlik ve Dayanışma Günleri
Ramazan günleri; makam ve mevki gözetmeksizin zengini fakire, fakiri de zengine yaklaştıran, bizi biz yapan manevi duygularla yoksulların gözetildiği, dargınlıkların son bulduğu, kardeşlik duygularının pekiştiği yardımlaşma ve dayanışma günleridir.
Ramazan günleri; iftar sofralarının paylaşıldığı, gönüller arası köprülerin kurulduğu bereketli, eşsiz günlerdir. Nasıl ki insanlık, “Sesimi duyan var mı?” diyerek enkaz altında kurtarılmayı bekleyen canlara umut olduysa, ramazan ile birlikte yardım için çırpınan yürekler yine ihtiyaç sahipleri için, depremzede ve Filistinli kardeşlerimiz için yapılan dualar ile gönül sofralarının mutluluğunu paylaşır. Paylaşır da ramazanın bereketine ortak olurlar. Yine bu duygularla yardım elini uzatarak âdeta bir gönül seferberliği yaparlar.
Ramazan günleri; umut günleridir. Fakir fukaranın, garip gurebanın, yetimlerin ve öksüzlerin umutla beklediği fitre ve zekatlarla sevindirildiği, hayır ve hasenatın zirve yaptığı, günahlarından tövbe edip af ve mağfiret edilmek isteyenlerin, Allah’ın (c.c.) rahmet ve bereketini bekleyen iman ehlinin umut günleridir.
Veda Günleri
Ramazan günleri; Peygamberimizin (s.a.s.) ramazan ayının son on gününde hiç terk etmediği itikaf ile manevi arınma günleridir. İtikaf günleri, fâni dünya işlerinden, her türlü nefsani arzularından uzaklaşıp oruçla nefsini terbiye edenlerin, Kur’an okumakla, namazla, Allah’ı (c.c.) tesbih etmekle, tevbe istiğfar ile meşgul olup Allah’ın (c.c.) rızasını kazanma adına mescitlerde, camilerde geçirmiş olduğu değerli günlerdir.
Ramazan günleri; insanlığın rehberi olan, onları doğru yola yönelten, vazifelerimizi bize ayet ayet bildiren Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu Kadir Gecesi’ni içinde barındıran kutsal günlerdir. Bu gece sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği bin aydan daha hayırlı bir gecedir.
Ramazan günleri; gelişiyle gönüllerimizi genişlettiği, kalplerimizi güzelleştirdiği, sayısız güzellikler sunduğu gibi sonunda da nazlı ve hüzünlü bir vuslat edasıyla “elveda” çekerek, yeniden kavuşmak üzere veda eder.
Ne mutlu ramazan günlerinin ve gecelerinin feyzinden nasiplenenlere ve ne mutlu bu aya erişip de günahlarından arınarak bayramını bayram yapan güzel gönüllere.