Bİ’ KAHVE
Bİ’ KAVRAM
Ruzname
Farsça “gün” anlamına gelen rûz ile “mektup, kitap” anlamındaki nâme kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ruzname, Türkçede “günlük, günce” manalarında kullanılmaktadır. Ruzname denildiğinde, genel olarak günlük yazılan yazılar anlaşılmakla birlikte özel olarak Osmanlı padişahlarının sır kâtipleri tarafından kaleme alınan ve ilgili padişahın günlük faaliyetlerinin not edildiği tarihî vesikalar akla gelir. Bu metinler yaşanan ve şahit olunan olayların günü gününe yazılması sonucu ortaya çıkmıştır. Öte yandan müneccimlerin yıllık takvimlerinden günlük hadiselerin anlatıldığı tarihlere kadar uzanan geniş bir alanda ortaya çıkan değişik türden eserlerle, bürokraside günlük gelir ve giderlerin kaydedildiği defterlere de ruzname denilmiştir.
Bİ’ ESER
Kanatlı Denizatı Broşu
MÖ 560-546 yılları arasında hüküm sürmüş Lidya kralı Kroisos (bilinen adıyla Karun), Antik Çağ’ın en zengin kralı olarak tarihe geçmiştir. Yüzyıllar boyunca zenginlik hikâyeleri dilden dile dolaşan Karun’un hazineleri, Anadolu’yu mesken tutan tarihî eser kaçakçılarının hedefi hâline gelmiştir.
1965 yılında Uşak İli Güre Köyünde bulunan tümülüslerden gün yüzüne çıkarılan hazinelerin en değerli parçası olan “Kanatlı Denizatı Broşu” bugün Uşak Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Gövdesinin ön kısmı at, arka kısmı balık şeklinde olan broş, kanatlı mitolojik bir yaratığı tasvir etmektedir. Som altından yapılmıştır ve Karun hazinelerinin en nadide parçasıdır.
Bİ’ ANEKDOT
“Bu Dünya Yaşamaya Değmez mi?"
Psikiyatr Viktor Frankl’ın bir gece yarısı telefonu çalar, bir kadın ona “İntihar etmek üzereyim. Telefon rehberinden psikiyatr olarak sizi buldum, bana yardım edin.” der. Frankl, kadınla konuşur ve telefonu kapatırken de “Kararınız değişti mi?” diye sorar. Kadın, “Tabii değişti, hayat yaşamaya değer.” diye cevap verir. Frankl, “Sizi buna ikna eden nedir?” diye sorunca kadın şöyle yanıtlar: “Gece yarısı hiç tanımadığım biri, bir saat beni dinliyor. Bu dünya yaşamaya değmez mi?”
Bİ’ BİLGİ
Sultan Birinci İbrahim
Sultan Birinci İbrahim, tahta geçtiğinde yirmi beş yaşındaydı. Şehzadeliği sırasında, öldürüleceği endişesi ile sinirleri son derece bozulmuştu. Tahta geçtiği ilk yıllarda sinir hastalığı yüzünden sık sık kriz geçiriyordu. Ancak, daha sonraki yıllarda devlet işleriyle bizzat ilgilenmeye başladı. Sadrazam Kemankeş Kara Mustafa Paşa ile birlikte devlet işlerini en iyi şekilde yürüttü.
Sultan Birinci İbrahim hakkında, kendi devrine kadar uzanan Osmanlı kaynaklarında, akli dengesinin bozuk olduğuna dair hiçbir bilgi yoktur. Bu kaynaklar, Sultan’ın özelliklerinden ve yaptığı işlerden övgüyle bahsetmektedir. Sadece son zamanlarda bazı yazarlar, onun için “deli” demektedirler. Ona “deli” diyen ve adının öyle yayılması için çalışanlardan bazılarının, Sultan tarafından idam ettirilen İranlı Şii Emirgûneoğlu’nun adamları olduğu söylenmektedir.
Bİ’ SORU
Camilerin Cümle Kapı Girişlerindeki Zincir
Ne İşe Yarar?
Taç kapıdaki kilit taşından aşağı sarkan, sağ ve sol olmak üzere iki yana ayrılan uzun ve üçgen formundaki bu zincire enaniyet zinciri denir. Amaç, makam mevki gözetmeksizin her bireyin gururunu ve kibrini kapının dışında bırakarak mütevazı şekilde Rabb’inin huzuruna çıkmasını sağlamaktır. Özellikle selatin camilerde görülür. Selimiye Camii, Laleli Camii, Gazi Ahmet Paşa Camii, Nişancı Mehmet Paşa Camii enaniyet zinciri bulunan camilere örnek verilebilir.
Bİ’ ALINTI
Sevgi bir verme işidir. Elindeki, mülkündeki veya kalbindeki, gönlündeki, beynindeki, fikrindeki şeyi veren kimse, verdiği kimse ile bunları paylaşıyorsa, o kişiye aynı zamanda onu sevdiğini de ifade ediyor demektir.
Hadislerin Işığında
Hz. Muhammed, Rasim Özdenören