AHŞABIN ŞAHESER HÂLİ
Kündekârî
Mefra Bilge DÖNMEZ
Bursa Osmangazi Kur’an Kursu Öğreticisi
Rıza-i ilahiyi esas alarak i’lâ-yı kelimetullah yolunda yürürken kalıcı eserler bırakmanın adıdır geleneksel İslam sanatları. Medeniyetimizde ulvi bir gayeye baş koymanın nihayetinde, daima ulvi bir sanat dalı zuhur etmiştir. Özgünlük, zarafet, madde ile beraber mana barındıran fevkalade ihtişamda bir sanat eseri oluşturmak, ecdadın kalplerinde yanan iman ateşinin şualarıdır. Hayatı güzelleştirmek, eşyaya suret vermek ve bir medeniyet inşa etmek misyonu ise kemiyeti değil keyfiyeti esas alır. Hayatın merkezinde yer alan geleneksel İslam sanatları, kaliteden ödün verilmeden icra edilen şaheserlerin adıdır. Asırlar geçse de unutulmaz onlar. Öyle ki zaman nehri silmeye güç yetiremez izini. Hatta gün geçtikçe arınır, berraklaşır. İdrak edenleri hayrette bırakır.
Geleneksel İslam sanatları içinde nadide parçalarıyla görenleri hayran bırakan, belki de en ziyade hayret uyandıran kündekârî, sekizgen, beşgen, yıldız gibi geometrik şekillerde kesilmiş küçük ahşap parçalarının çivi ve tutkal yardımı olmaksızın, yalnızca birbirlerine geçirilmeleriyle elde edilen dekoratif amaçlı bir doğramacılık tekniğidir. Böylece nem ve ısı değişikliği sebebiyle yekpare ağaç levhalarda görülen eğrilme ve çarpılmalar önlenir. (Erdem Yücel, “Kündekârî”, TDV İslam Ansiklopedisi, c.26, s.553-554.)
Sabırdan müteşekkil bir eserdir kündekârî. İlkin hendese, matematik ilimlerinden istifade ederek hassas ölçülere dayanan bir plan yapılarak çizim tamamlanır. Ardından ince işçilikle parçalar hazırlanır. Uyum, ahenk, bütünlük kündekârînin vazgeçilmez unsurlarıdır. Kâinatta görünen hassas ölçüler, mihenk olmuştur bu sanata ve tefekkürî bir bakış açısı ile nazar eylemek ilham vesilesidir kündekâra. Yekpare duruşunda aşikâr heybet, icrası esnasında her bir parçasında görünen itina ve gayret insanda hayretler uyandırır. Atomlardan müteşekkil eşyanın vücudunu çağrıştırır.
İslam kültüründe hayvan ve insan figürlerine karşı mesafeli tutum neticesinde ortaya çıkmış “arabesk” olarak adlandırılan, geometrik ve bitkisel süslemenin bir arada kullanıldığı, sonsuza giden karmaşık ve anlaşılması zor olan süslemeler, görenlerde hayranlık uyandırmasının yanı sıra, nice pozitif bilimlerin de etkisiyle oluşturulmuş üstün bir bilgi birikimini gerektiren fevkalade çizimlerdir. Bu yönüyle de kündekârî diğer sanat dallarından ayrılıp açık ara fark oluşturur. (Eryılmaz, Halil İbrahim, Bahar Selimgil. “İslam Eserlerinde Kullanılan Altıgen Tabanlı Geometrik Desenlerin Çözümlenmesine Yönelik Yeni Bir Yaklaşım” Mîzânü’l-Hak: İslami İlimler Dergisi, 12 (Haziran 2021): 217-254.)
Bursa Ulu Cami’nin minberi, kündekârînin en dikkat çeken örneklerindendir. Hâlâ tam olarak sırrı çözülememiş bu kıymetli sanat eseri, kündekârın imanı, ilmi ve bilgeliği noktasında hayret uyandıran ipuçları vermektedir.
Müslümanlar için de nice nasihat saklıdır kündekârî sanatı ile icra edilen bir eserde. Bir olmak, farklılıklara rağmen ayrışmamak, uyum sağlamak, kendi gibi olmasa da yekdiğeri, onu farklılığına rağmen kabul edip kucaklamak ve birlikten kuvvet bulmak mesajları okunur sanatın çehresinde. Kur’an-ı Azimüşşan’da geçen, “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin...” (Âl-i İmran, 3/103.) ayeti de müminlere birliği emrederken “işittik ve itaat ettik” diyen ecdadın sanatlarına yansıması görülür âdeta kündekârî sanatında. Zira insan nice kıymetleri taşısa da üzerinde, ayrıldığında, dağıldığında fark edilmez olur. Bir olmanın mukavemeti kaybolur. İslam birliğini gaye edinmek ise müminleri selamete kavuşturur.
“Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhari, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66.) hadisi ne kadar da manidardır. Kardeşinin ayakta kalması güç bulması için yardımına koşmak, onunla kuvvet bulmak sırrı saklıdır Resulüllah’ın bu sözünde. Kündekârî sanatı da unutulmaz bir tablo olup Resul-i Zişan’ın hayat bahşeden sözlerini haykırır. Âdeta “Sadakte ya Resulallah” der. Birliğin güzelliğini resmeder.
Hakikat odur ki kündekârî sadece bir sanat değildir, kündekârî yaşanılası bir hayatın resmidir. Bir araya gelmenin, bir olmanın güzelliği okunur yüzünde. Çünkü bir olana müteveccih olup yaratılanı yaratandan ötürü sevmek güzel kılar insanı ve âlemi. Teraküm eden parçalardan icra edilen bu sanat eserleri ibretlerle doludur, tıpkı harflerden müteşekkil bir öğreti metni gibi. Bu sanatı ve bize kazandırdıklarını anlamak, yaşamak ve yaşatmak duasıyla…