Makale

KUDÜS’ÜN KANDİLLERİ

KUDÜS’ÜN KANDİLLERİ


Betül ALTUN ERİNCİK


Filistin’i yurt edinmiş ve bu topraklarda tevhid, adalet mücadelesi vermiş peygamberan-ı izam ve sahabe-i kiram ile işgal ve soykırıma direnirken can veren Filistin şehitlerinin aziz ruhlarına rahmet niyazıyla…

Ey Kudüslülerin talebi üzerine muzaffer bir devlet başkanı olarak teslim almak üzere geldiği şehre, hizmetçisinin bineğinin yuları elinde yürüyerek giren Ömerü’l-Faruk…
Allah’ın Sevgili Elçisi’nin bu fâni dünyadan ayrılmadan önceki son sefer hazırlığı, komutanlığına Üsame b. Zeyd’i atayarak Suriye-Filistin bölgesinin fethine memur kıldığı bir ordu hazırlamak olmuştu. Hz. Ebubekir’in hilafetiyle başlayan Biladüşşam-Filistin topraklarının fethi, senin hilafetinde tamamlandı. Haçlı işgalinde geçen 88 yıllık bir ara dönem hariç 1917’de başlayan İngiliz manda yönetimine kadar kesintisiz on üç yüzyıl kadar devam etmiştir şehirde senin başlattığın Müslüman idaresi. Böylece erken dönemlerden itibaren çok sayıda sahabi bereketin merkezi olan bu mukaddes topraklarda bulundu askerî ve idari görev, ziyaret ve ilim tahsili gibi sebeplerle…
Kudüs dışında hiçbir yerin fethine bizzat iştirak etmediğin hâlde onbinlerce askerinle beraber şehre gelerek bizzat Bizans İmparatorluğu’nun siyasi ve dinî temsilcisi konumundaki Patrik Sophronios’tan teslim aldın Beytülmakdis’in anahtarlarını ey Halife! Patrikle tarihe “Ömer Emannamesi” olarak geçen bir anlaşma imzaladın Halid b. Velid, Abdurrahman b. Avf, Amr b. As ve Muaviye b. Ebi Süfyan’ın şahitliğinde.
Şehirdeki her dinden ve milletten insana can ve mal emniyeti, din ve mabet dokunulmazlığı tanıdı tarihin gördüğü en adil, en cömert anlaşmalardan birisi olan bu emanname. Yüzyıllar boyunca devam edecek huzur ve barış ortamını tesis etti, bugün sınır tanımaz bir zalimin elinde, en olmaz zulüm ve hakaretlere maruz kalan selam şehri Kudüs’te.
Bir kez göreni kendisine meftun eden bu büyüleyici şehre girerken ilk gördüğün tepede tekbir getirince sen, “Cebel-i Mükebber” (Tekbir Getirilen Dağ) olarak anılır oldu artık bu kutlu tepenin adı tarihte. Kulak verdiğimizde bu kadim şehre, senin tekbir getiren sesini duyarız hâlâ Cebel-i Mükebber’den, bir sonsuzluk yolculuğunda Mekke-i Mükerreme’den Beytülmakdis’e getirilen Hatemü’l Enbiya’nın ayak sesleri eşliğinde. Onun cümle nebi ve resullere namaz kıldırırken okuduğu Kur’an ayetlerini dinleriz vecd içinde.
Hz. Peygamber’in vefatından sonra ezan okumaya yüreği dayanmayan Bilal-i Habeşi, fetih günü senin ısrarınla Mescid-i Aksa’da ezan okuduğunda İslam mührü vurulmuş oldu Kudüs semalarına. Şehrin anahtarlarını teslim aldığında, Titus’un askerleri tarafından yıkılan Mescid-i Aksa’nın moloz yığını hâline gelen arazisinde aynı anda 3000 kişinin namaz kılabileceği bir ahşap mescit inşa ettirmiştin askerlerinle beraber bizzat çalışarak sen de. Aksa’nın temelleri yeniden yükselmiş oldu göklere böylece.
Fay hatlarını harekete geçirmeden şehrin hassas dinî dengesini koruyabilmeyi senden öğrendi, üç din için de kutsal olan bu mübarek şehrin tüm Müslüman yönetimleri. Barış ve huzurun garantörü olan bu yönetim tarzı 20. yüzyılın başındaki İngiliz manda yönetimine kadar devam etti. Dünya durdukça ümmete senin yadigârın ve emanetin olarak kalacak selam şehri Kudüs, bugün de kendisine tekrar adalet ve barış getirecek Ömer’leri beklemekte ümitle, hasretle…
Ey Muhammedü’l-Emin’in yaşarken cennetle müjdelediği “eminü’l-ümme”, Kudüs’ü fetheden İslam ordularının başkomutanı ve Kudüs’ün ilk valisi Ebu Ubeyde bin Cerrah…
Kudüs yakınlarındaki Amvas’ta 638-639 yıllarında ortaya çıkıp daha sonra tüm bölgeye yayılan İslam Tarihi’nin bilinen ilk veba salgınında vefat edinceye kadar sürdürmüştün görevini. Senin ardından bu görevi üstlenen, ashabın Kur’an’ın ahkâmını, helal ve haramı en iyi bilenlerinden fakih sahabi Muaz b. Cebel ve tamamı Kudüs ve Filistin topraklarının fethine katılan Şürahbil b. Hasene, Süheyl b. Amr, Resul-i Ekrem’in amcasının oğlu Fazl b. Abbas ve Şam valisi Yezid b. Ebu Süfyan gibi birçok güzide sahabinin de aralarında olduğu 25.000’i aşkın kişi hayatını kaybetmişti bu salgının bitiminde...
Ey Kudüs’ün kadısı, Resul-i Ekrem’in Bizans kralına gönderdiği davet mektubunun elçisi, vahiy kâtibi Ubade bin Samit el-Ensari…
Peygamber Mescidi’nde ashab-ı suffenin kıymetli bir öğretmeniyken kadılık vazifesinin yanı sıra Kudüslülere İslam’ı öğretmek için görevlendirilmiştin Kudüs’te. Efendimizin süt teyzesi olan eşin Ümmü Haram da seninle beraber katılmıştı Biladüşşam ve Kıbrıs seferlerine. Vefatınızla Kudüs’le Kıbrıs’ın kaderi birleşmişti âdeta. Kudüs surlarının dibinde “Babu’r-rahme Mezarlığı”nda yer alırken senin kabrin, Kıbrıs’ta şehit olan eşinin kabri de bugün hâlâ “Hala Sultan” namıyla Larnaka’da ziyaret edilmekte...
Ey Hz. Peygamber’in fethini müjdelediği Şam ve Beytü’l-makdis’te yönetici olması için kendisine dua buyurduğu Şeddad bin Evs el-Ensari…
Kudüs’ün tarihî ve dinî kimliğini yok etmek isteyen İsrail’in taciz ve tahriplerine uğrayan, bugün artık yeni definlerin yapılmadığı ve ziyaretin kısıtlandığı şehrin en büyük Müslüman mezarlığı Babu’r-rahme’de ismi bilinen iki sahabi kabrinden birisi senin kabrin. Fethine geldiğiniz Kudüs’te nöbet tutan kabirleriniz, sürmekte olan işgalin sona ereceğinin bir müjdesi ve aynı zamanda Kudüs’ün İslam yurdu olduğunu hatırlatan bir tapu senedi hükmünde...
Ey Efendimizin “ehl-i beytimdendir” iltifatıyla tebcil eylediği dostu, İslam’ı kabul eden Fars asıllı ilk sahabi Selman ibnü’l-İslam el-Farisi…
Fetih ordusu ile beraber şehre geldikten sonra bir müddet daha burada yaşamıştın. Üzerinden Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın en güzel manzaralarına şahit olunan tarihî Zeytin Dağı’nda bir makam inşa ettirdi ‘Şarkın Sevgili Sultanı’ Selahaddin Eyyubi senin için ey kendisine nesebini soranlara Selman ibnü’l-İslam olarak cevap veren sahabi…
Ey Mescid-i Nebevi’nin ilk vaizi, Hz. Peygamber’in Filistinli sahabisi Temim ed-Dari…
Hz. Peygamber tarafından el-Halil şehri yakınlarındaki Beyt Aynun, Mertum ve birkaç köyün iktası verilmişti sana henüz Filistin toprakları fethedilmeden önce…
Biladüşşam bölgesinden getirdiğin kandiller aydınlatmıştı Mescid-i Nebevi’yi hicretin 9. yılında kabilenden temsilcilerle beraber geldiğinde. Âlemlere rahmet olan Nebiyy-i Ekrem, kıyamete dek sönmesin Aksa’nın göğü aydınlatan kandilleri diye, Kudüs’ü ziyarete imkân bulamayanların zeytinyağı göndermelerini tavsiye buyurmuştu kandillerde yakılmak üzere...
Ey Resul-i Ekrem’in ilk vahiy kâtibi, Akka, Sur ve Taberiyye’nin fatihi Şurahbil bin Hasene…
Filistin ve Suriye’nin kapılarını Müslümanlara açan Ecnadeyn (634) ve Yermük (636) savaşlarının muzaffer komutanlarındanken Kudüs’ün Bizanslılar tarafından tesliminde Hz. Ömer’le beraber girmiştin şehre. Kabrin bugün Ürdün’ün Vadilyabis adlı bir köyünde...
Ey büyük komutan, Urfa, Malatya, Nusaybin, Diyarbakır, Silvan, Mardin, Musul, Bitlis gibi şehirleriyle Doğu Anadolu’nun fatihi sahabi İyaz bin Ganm el-Fihri…
Fethini gerçekleştirdiğin Silvan’ın gelirini, Kudüs’ün fakirleri için vakfetmişti, raşid halifelerin üçüncüsü, Zi’n-nureyn Osman b. Affan. Kudüs’ü ve Kudüslüyü koruma ve kollama görevi vermişti bu tatbikatıyla âdeta Anadolu’nun sakinlerine…
Ey İslam tarihinde ilk deniz seferine çıkan, bu seferde çıkan fırtınada boğulan, şehit komutan Alkame bin Mücezziz el-Kinani…
Filistin taraflarına gönderilen orduda Amr b. As’a bağlı bir komutan olarak görev yaparken Hatemü’l-Enbiya’nın büyük dedesi Haşim, ticaret amacıyla geldiği Gazze’de vefat edince buraya defnedildiğinden, “Gazzetü Haşim” diye anılır olan Gazze’yi İslam topraklarına katmış ve Filistin topraklarının yarısında idarecilik yapmıştın. Haşim’in vefatından henüz bir asır geçmişken torunu Son Nebi’nin İslam mesajıyla buluşmuş oldu şehitler ve şehadet diyarı Gazze böylece…
Ve ey askerî ve idari görevlerin yanı sıra ziyaret veya eğitim öğretim gibi çeşitli vesilelerle Kudüs ve Filistin topraklarına gelen, Kudüs ve Filistin’in mukaddes ve mübarek topraklarına ebediyen İslam mührü vuran Hatemü’l-Enbiya’nın seçkin dostları…
Hulefa-i raşidin döneminde insanlık tarihinin en büyük, en geniş ve süratli, bariz vasfı devamlılık ve kalıcılık olan fütuhatının başkumandanı, Sevgili Peygamberimizin isimlendirmesiyle Allah’ın kılıcı Halid b. Velid el-Mahzumi…
Diplomatik deha ve kabiliyetiyle Filistin’in kesin olarak hâkimiyet altına alınmasında ve Kudüs halkının şehri sulh ile tesliminde büyük rol oynayan Arapların dâhisi, İslam’ın büyük komutanı Amr b. As es-Sehmi…
Hz. Ömer’in kız kardeşinin Resul-i Ekrem’e iman edenlerin ilklerinden ve aşere-i mübeşşereden olan eşi Said b. Zeyd el-Kureşi…
Kudüs’ün ilk vaizi, abid ve zahid Ebu Reyhane Şem’un b. Zeyd el-Ezdi…
Medineli bir Yahudi bilginiyken Efendimize biat ederek Müslüman olan Abdullah b. Selam…
Yol kesen bir kavmin ferdiyken İslam terbiyesiyle fakir ve düşkünlerin hamisine dönüşen Ebu Zer el-Gıfari…
Bir bayram gününde yetimliğinin hüznüne bürünmüşken Medine sokaklarında kâinatın efendisi tarafından hüznü fark edilen, “İstemez misin ey Bişr! Baban ben olayım, Aişe annen?” iltifatıyla Efendimizin hanesine misafir olan Bişr b. Akrebe el-Filistinî…
Etkili hitabeti ile maruf “kadınların hatibi”, sahabi hanımların sözcüsü, Yermük’te bir çadır direği ile dokuz Bizans askerini yere seren yiğit kadın Esma bint Yezid el-Ensari…
Ebubekir es-Sıddık’ın kızı, ümmü’l müminin Hz. Aişe’nin ablası ve Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinde gösterdiği yararlılıklar sebebiyle kazandığı ünvanıyla “Zâtü’n-nitâkayn” Esma bint Ebubekir es-Sıddîk el-Kureşi…
Ve zühd ehli komutan Said b. Âmir el-Cumahi… Dünya durdukça da ümmete sizin yadigârınız ve emanetiniz olarak kalacak selam şehri Kudüs ve Mescid-i Aksa.
Kudüs Müslümanlarındır. Ve siyonist rejimin tüm kısıtlama ve tacizlerine rağmen sabır ve namazla mahzun ve tenha Mescid-i Aksa’da nöbet tutan ribat ehli Kudüslülerindir. Şu anda dillerinde “hasbünallah” zikri, evlerinin enkazında, çadırlarda, harabeye dönmüş şehrin sokaklarında sahabe ahlakı ve cihad ruhu ile direnen izzet ehli Filistinlilerindir. Bombalarla katledildiklerinde, cenazeleri tanınıp adları sanlarıyla defnedilebilsinler diye kara toprağın bağrına, kollarına isimleri yazılan Gazze’nin güzel çocuklarınındır. Doğum belgesi olmayan ancak ölüm belgesi olan henüz birkaç günlük Filistinli bebeklerindir.
Kudüs Müslümanlarındır. İslam’ın ilk kıblesi, Mescid-i Haram’dan sonra içinde insanların Allah’a ibadet etmeleri amacıyla yapılan en eski ikinci mabedi, üçüncü harem-i şerifi, her türlü zorluk göze alınarak ziyaret edilmeye değer görülen üç mescidinden biri olan Mescid-i Aksa’yı bağrında taşıyan mukaddes, mübarek ve muazzez şehirdir. İsra mekânı, miraç durağıdır. İlelebet Filistin’in başkentidir.
Vesselam...