Makale

NUR SURESİ

NUR SURESİ


Doç. Dr. Faruk GÖRGÜLÜ
Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Nur suresi, Kur’an-ı Kerim’deki sıralamada yirmi dördüncü sure olup, 64 ayetten oluşmaktadır. Beni Mustalik Gazvesi’nin ardından hicretin 5. (m. 626-27) yılının sonlarında Medine döneminde Haşr suresinden sonra nazil olmuştur. Allah Resulü’nün (s.a.s.) Mustalik kabilesine karşı giriştiği seferle ilgili tarihî olaylara ilişkin yapılan muhtelif atıflar surenin bu süreçte vahyedildiğini teyit etmektedir. Dolayısıyla surenin, söz konusu seferde geçen olaylar ve bu çerçevede Hz. Aişe validemize münafıklar tarafından atılan iftira sebebiyle indiği anlaşılmaktadır. (İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-Tenvir, Tunus: 1984, 18/139, 140.)
Nur suresi adını, Allah’ın gökleri ve yeri aydınlatan nurunu tasvir eden 35. ayetten alır. İlgili ayette bu husus şu şekilde ifade edilmiştir: “Allah göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali, içinde kandil bulunan bir kandilliktir. Kandil bir cam içindedir, cam inciyi andıran bir yıldızdır; (bu kandil) doğuya da batıya da ait olmayan, yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Nur üstüne nur. Allah nuruna dilediğini kavuşturur…” (Nur, 24/35.)
Nur suresinde genel hatlarıyla birey, aile ve toplumsal yaşam açısından uyulması gereken kurallara değinilmiş; İslami değerlere bağlı güçlü bir aile ve toplum yapısının oluşturulması için takip edilmesi gereken ahlaki ilkelere vurgu yapılmıştır. Bu bağlamda surenin büyük bir bölümünde kadın ve erkek ilişkileri ile bu ilişkilerde riayet edilmesi gereken çeşitli hükümlere ve ahlaki prensiplere işaret edilmiştir. Zina ve zina iftirası hususunda bazı hükümler de içeren surede, müminlerin annesi Hz. Aişe’ye yönelik “İfk” hadisesine işaretin yanı sıra, olayın meydana getirdiği etkiler, bu konuda yapılan nasihat, kınama ve uyarılarda bulunulmuştur. İffetli kadınlara zina iftirasının kötülüğü ve cezası gündeme getirilerek bunun üzerinden Müslümanlar şiddetle uyarılmıştır. Ayrıca sosyal hayatın kurallarından olarak evlere nasıl girilmesi gerektiği, iffet ve hayâya nasıl azami dikkat edileceği, Müslüman erkek ve kadınların karşı cinse karşı gözlerine nasıl sahip olacakları, nasıl örtünecekleri, evlerde ebeveynin ve çocukların nasıl davranacakları, nelere dikkat edecekleri ortaya konulmuştur. Hidayetiyle Rabbimizin nasıl nur olduğu, O’nun ayetleri sayesinde müminlerin nasıl aydınlık bir dünyanın, bu ayetlerden mahrum yaşayan kâfirlerin ise nasıl karanlık bir dünyanın insanı oldukları anlatılmıştır. Bunun yanında iman, küfür ve nifakın hayattaki yansımaları ele alınmıştır.
Nur suresi, ayetlerinin Allah tarafından indirildiğini ve müminlerin bu suredeki öğüt ve emirleri düşünüp dikkate alarak yaşamaları gerektiğini vurgulayan ifadelerle başlar. Ardından zinanın birey, aile ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerine işaret edilerek, müminlerin bu konuda hassasiyet göstermelerinin gerekliliği vurgulanır. Bu bağlamda zina fiiline ilişkin hükümlere ve bu konuda dikkat edilmesi gereken hususlara yer verilir. Sonrasında eşler arasında zina suçlamalarının çözümüne dair açıklamalar yapılır. (Nur, 24/1-10.) Daha sonraki ayetlerde Benî Mustalik Gazvesi’nden dönüş sırasında, ihtiyaç sebebiyle geride kalan ve bir sahabinin yardımıyla orduya yetişen Hz. Aişe’ye yönelik iftira (İfk hadisesi) ele alınır ve bu olayın “büyük bir iftira” ve günah olduğu vurgulanır. (Nur, 24/11-22.) Münafıklar tarafından ortaya atılan bu iftiranın amacı, henüz beş yıllık geçmişi olan Medine İslam toplumunun iç huzurunu bozmak ve Müslümanlar arasındaki güveni zedelemekti. Tefsirlerde 22. ayette zikredilen durumun Hz. Ebubekir’in başından geçen bir hadise ile irtibatlı olduğu anlatılır.Kızına atılan iftira ve ardından yayılan dedikodular nedeniyle büyük üzüntü yaşayan Hz. Ebubekir’den, bu eyleme karışan yakınlarını affetmesi istenir. Bu affedicilik davranışının, Allah’ın affını ve rızasını kazanmanın bir vesilesi olacağı belirtilir. (M. Kamil Yaşaroğlu, “Nur Suresi”, TDV İslam Ansiklopedisi, 33/247.) Akabindeki ayetlerde, iffetli kadınlara zina iftirasında bulunup bunu yaymaya çalışanların büyük bir günah işledikleri belirtilir ve bu kimselerin dünyada ve ahirette büyük cezaya maruz kalacakları bildirilir. Devam eden ayetlerde, başkalarının evine girip çıkarken uyulması gereken kurallar ile mahrem olmayan kadın ve erkeklerin birbirlerine karşı davranışlarında riayet etmeleri gereken ilkeler ele alınır. (Nur, 24/23-29.)
Ailenin korunabilmesi için vazgeçilmez şart eşlerin gözlerinin dışarıda olmaması, karşılıklı sadakat, güven ve iffettir. Kur’an, aileyi korumak amacıyla iffet ve sadakati öngörmüş ve bunları güvence altına almak ve korumak için yalnızca zinayı değil, insanı zinaya sürükleyen her türlü davranışı da yasaklamıştır. Surenin bu bölümüne kadar ele alınan zina ve iffetle ilgili iftiraların cezası, lanetleşme tedbiri, namus konularında dedikodu yapmanın yasaklanması, ahlaksızlığa karşı kayıtsızlığa yol açabilecek davranışların eleştirilmesi, izinsiz başkasının evine girmenin yasaklanması gibi hükümler, hep iffet ve ailenin korunmasına yönelik tedbirlerdir. (Kur’an Yolu Tefsir, 4/68, 69.) Bu doğrultuda, surenin 30 ve 31. ayetlerinde hem erkeklere hem de kadınlara yönelik bazı önemli ilkeler getirilmiş ve onları ahlaka aykırı davranışlardan uzak durmaya yönelten emirler verilmiştir. Bu çerçevede, 30. ayette erkeklere, gözlerini haramdan sakınmaları ve iffetlerini muhafaza etmeleri emredilmiştir. Benzer şekilde, 31. ayette kadınlara da gözlerini haramdan sakınmaları, iffetlerini korumaları gerektiği öğütlenmiştir. Ayrıca, kadınlara ziynetlerini, istisna edilen kişiler dışında kimseye göstermemeleri ve başörtülerini; saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları yükümlülüğü getirilmiştir. Devamındaki ayetlerde ise toplumun temel yapı taşı olan ailenin kurulmasının tek meşru yolu olarak evlilik tavsiye edilerek toplum hayatında iffetli davranışların hâkim kılınması gerektiği vurgulanır. Bu bağlamda evlilik çağına gelip de yoksulluk yüzünden evlenemeyen kimselerin evlendirilmesi teşvik edilmiş, evlenme imkânı bulamayanların ise sabredip iffetlerini korumaları tavsiye edilmiştir. (Nur, 24/32-34.)
Surenin bundan sonraki kısmında iman, küfür ve nifak konularına temas edilir. Bu bağlamda 35. ayette mecazi bir anlatımla Allah’ın göklerin ve yerin nuru olduğu ifade edilerek O’nun ilahi hidayetine, ilim ve amele yönlendirmesine (Tefsiru’l-Fahri’r-Razi, Beyrut: Daru’l-Fikr, 1981, 23/224.) vurgu yapılır. Bu şekilde, Allah’ın varlığı ve yaratması sayesinde varlığımızın anlam kazandığı, O’nun bilgisi ve bilgilendirmesi ile karanlıktan aydınlığa çıkıp doğru yolu bulduğumuz, bir benzetme ile ifade edilir.
Devamındaki ayetlerde müminlerin ticaret ve dünyevi işlerde çalışsalar da bu durumlarının onları Allah’ı anmaktan, namazı hakkıyla kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı ifade edilir. Çünkü bunların sorumluluk duygusu ve ahiret kaygısını taşıdıkları bildirilir. Buna karşılık inkâr yolunu seçenlerin üzücü durumu, insan hayatından ve tabiat olaylarından misallerle açıklanır. Kâinattaki düzenin işleyişine yapılan göndermelerle Allah’ın varlığı, birliği ve mükemmel sıfatları vurgulanarak Allah’ın yarattığı tüm varlıkların, O’nu yücelttiği ve tesbih ettiği anlatılır. Ardından her şeyin mutlak sahibinin Allah olduğu ve nihayetinde her varlığın dönüşünün O’na olacağı hatırlatılır. (Nur, 24/36-46.) Sonraki ayetlerde, insanların inançlarının samimiyetine göre ortaya koydukları davranışlar ayrıntılı bir şekilde detaylandırılarak Allah ve Resulü’ne olan itaatleri, teslimiyetleri ile ilahi hüküm ve adalete rıza gösterip göstermedikleri karşılaştırmalı ele alınır. Bu bağlamda münafıkların ikiyüzlü tavırlarına değinilerek onların Allah’a ve Peygamber’e itaatte samimi olmadıkları, kendileri hakkında hüküm verilmek istendiğinde yüz çevirdikleri vurgulanır. Gerçek müminlerin ise Allah’ın ve Peygamberin emirlerine tam bir bağlılık ve içtenlikle itaat ettikleri, her durumda Allah ve Resulü’nün hükmüne boyun eğdikleri vurgulanır. (Nur, 24/45-57.)
Surenin son kısmında yer alan ayetlerde ev adabına ilişkin bazı hususlara temas edilir. Ayrıca evdeki çocukların da diğer aile üyelerinin odalarına ve özel alanlarına girip çıkarken uyacakları davranış kuralları belirtilir. Böylece ev içindeki mahremiyetin korunması ve bireylerin özel alanlarına saygı gösterilmesi gerektiği üzerinde durulur. (Nur, 24/58-62.)
Surenin son ayetlerinde ise (Nur, 24/62-63.) müminlerin toplumsal görev ve sorumluluklarını nasıl yerine getirmeleri gerektiğine değinilerek Hz. Peygamber’e karşı uymaları gereken edep kurallarına işaret edilir. Toplumsal meselelerde, özellikle Allah Resulü ile birlikte önemli bir toplantıda bulunduklarında izin istemeden ayrılmamaları emredilir. Ayrıca Hz. Peygamber’e herhangi bir kişiye hitap ediyormuş gibi hitap edilmemesi istenir, Resulüllah’ın emirlerine muhalefet edenlerin elem verici bir azaba uğrayacağı hatırlatılır. Sure, göklerde ve yerde olan her şeyin Allah’a ait olduğunu, O’nun her şeyi bildiğini, dünyada O’nun irşad ve hidayetine kulağını ve gönlünü kapatanlara ahirette bütün yapıp ettiklerinin haber verileceğini bildiren ayetle sona erer. (Nur, 24/64.)