Makale

ÇANAKKALE ZAFERİ

ÇANAKKALE ZAFERİ


Alparslan AKÇA


Birinci Dünya Savaşı devam ederken 18 Mart 1915 günü, çağının en ileri teknolojisine sahip dev bir İngiliz – Fransız donanması Çanakkale Boğazı’na dayandı. On altı zırhlı savaş gemisi, dokuz mayın tarama gemisi, bir uçak gemisi, zırhlı ve muhriplerin himayesinde on yedi nakliye gemisinden meydana gelen bu devasa donanma, inançlı ve kararlı bir savunma ile durduruldu.

İman dolu göğsünü siper eden Türk’ün mücadelesi karşısında İtilaf Devletleri, Çanakkale’de bozguna uğramış, Çanakkale Boğazı’nı geçememişti. Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlara yenik düşerek yedi saat sonra geri çekilmek zorunda kaldılar. Deniz muharebeleri tarihine adını altın harflerle yazdıran Seyit Onbaşı’nın kahramanlığı da dünya durdukça unutulmayacaktır.

Boğazda umduğu muvaffakiyeti bulamayan İngiliz birlikleri, 23 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak bu kez kara taarruzuna başladı. Fakat sekiz ay on dört gün süren kara muharebelerinde de bozgun yemiş, Çanakkale’yi karadan da geçemeyeceklerini anlamışlardı. 57. Alay’a, “Taarruzu değil, ölmeyi emreden” Mustafa Kemal’in de öngördüğü üzere, “geldikleri gibi gitmişlerdi.”

Birinci Dünya Savaşı itibarıyla Türklerle karşı karşıya kalan ve 29 Nisan 1916’da Kut’ül-Amare’de Halil Paşa’ya teslim olması sonrasında yaşadığı esir hayatı süresince de Türkleri yakından tanıma fırsatı bulan İngiliz General Townshend, Gelibolu’da Türk’ün savunma direnci hakkında şunları söyleyecektir: “Gelibolu’da bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türkler olmasaydı yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Hâlbuki Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.”

Türk tarihinin en büyük destanlarından olan Çanakkale Zaferi ile İtilaf Devletleri bertaraf edilerek Birinci Dünya Savaşı’nın seyri değişmiş, Çarlık Rusya’nın çöküşü hızlanmış; İngiltere, tarihinin en büyük hezimetini yaşamış, iştahı kabaran emperyalistler Boğazları, İstanbul’u ve Anadolu’yu Türk’ün elinden alamayacaklarını tecrübe etmişti. Böylece Çanakkale Zaferi, meşhur “Çanakkale Geçilmez!” sözüyle birlikte sadece Türk tarihi için değil dünya tarihi açısından da önemli bir kırılma noktası olarak kayıtlara geçti.