Makale

RENKLERİN SERENATI EBRU SANATI

RENKLERİN SERENATI
EBRU SANATI


Mefra Bilge DÖNMEZ
Bursa Osmangazi Kur’an Kursu Öğreticisi

Dünya denilen misafirhanenin nazenin yolcuları, ardından gelen nesillere yürüdüğü yolları dikenlerden arındırılmış çiçeklerle bezeyerek ömür seferinde tertemiz bir gelecek bırakabilmek gibi ulvi bir gaye ile seyrederken içi dışı gülistan eyleyen bir sanat eşlik etmiştir güzel ahlak erlerine. Onun adı ebru.
Tıpkı yeryüzü bahçesindeki gibi su ve toprak menşeli boyaların bağrında biten, rengârenk lale, gül, karanfil desenleri ve daha nice benzersiz motifleri ile görenleri hayran bırakır ebru sanatı.
Aynısını tekrar yapabilmenin imkânsız olduğu, her biri birbirinden güzel ve eşsiz eserler, renklerin ve motiflerin en sevgiliye, sanatın hakiki sahibine söylediği bir serenata dönüşür sanatkârın elinde.
“Kitreli su üzerine serpilen boyalarla bezenmiş kâğıt ve bunu hazırlama sanatı” (“Ebru” md., TDV İslam Ansiklopedisi, c.10, s.80.) olarak tarif edilen ebru, hazırlanış tekniği itibarıyla en cazip ve süratli netice alınan İslam bezeme sanatı olarak dikkat çeker.
Yapılış şekline, sanatın icrası esnasında kullanılan aletlere ve oluşan helezonik görüntülere göre isimlendirilen türleri bulunan ebru sanatı, mücerret resim dışında kumaş, cam, fayans üzerine de yapılmakta ve geniş bir yelpazede görülmektedir. Ciltleme sanatında da kullanılan, hepsi birbirinden güzel onlarca ebru türüne ilaveten Necmeddin Okyay’ın buluşu olan İslami hat sanatında yer alan yazılı ebrular da vardır.
Ebruculukta kullanılan toprak boyalar, tabiattaki renkli kaya ve topraklardan elde edilip “destesenk” denilen dışbükey bir el taşı ile iyice dövülerek kullanıma hazır hâle getirilir. Geven isimli nebatın ifrazatı olan kitre ile hazırlanan su yüzeyinde, toprak boyalar birbirine karışmadan, latif dokunuşlarla şekillendirilir ve bu sanat fevkalade güzellikte bir şaheserin ortaya çıkışını netice verir.
Bu kıymetli sanat icra edilirken seçilen her bir motif, suda aksi görünen her bir desen, derin manalar içerir. Gül motifi, Peygamber-i Zişan’ı temsil ederken lalenin seçilmesi de sebepsiz değildir. Medeniyetimizde ayrı bir kıymet atfedilen lale motifi, ebcet ilminde “Allah” lafzı ile uygunluk arz etmesi itibarıyla çok kıymetlidir. İzzet Ali Paşa bu durumu, “Mazhar-ı ism-i celal olmasa hakka lale / Bulamazdı bu kadar rütbe-i vala lale” beyti ile dile getirmektedir.
Geleneksel İslam sanatlarının her birinde olduğu gibi ebru sanatı da Sani-i Zülcemal’in yarattığı güzellikleri tefekkür neticesinde ortaya çıkan ve yaratılanlardan Yaradan’a ulaştıran kutlu bir serüvene eriştirme misyonuna sahiptir. Sanat, O’nu anlattığı sürece güzeldir ve kemal mertebesine erişir. Arz ve semada temaşa edilen mevcudat, beşeri marifetullaha ulaştıran, esma-i hüsnanın sırrına kavuşturan kâinat kitabının ayetleri hükmündedir ve insan, tıpkı Kur’an-ı Kerim gibi kâinat kitabını da hayret ve tefekkür ile mütalaa ettiğinde ulvi bir makama erişir.
Ebru sanatı kâinatta görülen benzersiz yaratılışın, her varlığa ayrı suret veriş hakikatinin sırrını fısıldarken ebrucuya, ortaya çıkan her bir sanat eseri El-Ehad ismi şerifinin serzakiri olur. Tıpkı kar taneleri gibi suyun üzerinde, asla benzerine şahit olamayacağımız benzersiz motif ve desenler oluşur. Sanatkâr teknesinde, Sani-i Hakiki’nin varlıklara koyduğu ehadiyyet tecellisi ve birlik mührünü müşahede eder. Ebru sanatçıları, bu kıymetli sanatı külli iradenin tecellisi olarak görür ve böyle tarif ederler. Eserini icra ederken oluşan fevkalade güzelliğin, cüzi iradesinin fevkinde bir kudretin işleyişi, eşyayı şekillendirişi olduğunu idrak eder. Âdeta kaderin cilveleri ile bir seremoni oluşur ve işte tam o anda külli iradenin varlığa suret verişi, her şeyi eşsiz güzellikte ve biricik olarak var edişi tüm azametiyle sergilenir. Ebru sanatı, kâinatın mozaiğinden bir kuple sunarken hayret dolu bakışlara, ülfet peyda ettiğimiz, yaratıcımızın tüm sanat eserlerini dikkat ve tefekkürle izleme fırsatı sunar insanlığa.
Ebru, kişilik gelişiminde de göz ardı edilemez inkişaflara vesile olur. Başarının sırrı olan iç disiplin, her bir aşamasında dikkat ve özen gereken bu sanatın kazandırdığı en kıymetli değerlerdendir. Gösterilen özverinin mukabilinde sanat, ehline ne hediyeler verir. “Kârlı bir alışveriştir.” der ebrucu, renklerin cümbüşü olan bu kıymetli sanat için. Siz onu güzelleştirirken o da sizi güzelleştirir. Sabırdan müteşekkil eser icra edilirken insanın bütün sivrilikleri törpülenir. Tevazu, gayret ve peşi sıra inayet gelir. Hayat bir terbiye serüvenidir her insan için ve işte bu nedenle seçilen mürebbiye çok önemlidir. Kâh demirden taraklarla tarar kâh tel çubuk ile şekillendirirken teknedeki katreleri fıtratındaki güzelliği bulmasına yönelik bir öğreti sunar ebru sanatı. Yontulması icap eden duygularını zarif dokunuşlarla lalelere, karanfillere çevirir.
Ebru sanatı teslimiyetin anahtarı olur. Kul, üzerine düşen vazifesini yaptıktan sonra, güzel neticeler külli iradenin kucağında can bulur. Allah’a gidilen yolda, fırtınalı dünya denizinde, beşeriyete emniyet telkin eden bir sefine hükmündedir. Kalp huzurunun tesis edilmesinde tesirli bir metot, hayat yolculuğunun her mesabesinde kılavuz vazifesi üstlenir. İnsanlığın yaralarına merhem misali tevekkül duygusunu serpiştirir. Ebrucu, fırçasından savrulan katrelerin bile tesadüf değil, bir tevafukun izharı olduğunu idrak eder. Tıpkı ebrudaki gibi başlangıçta güzel görünmese bile bazen hadiseler, iç yüzünde saklı cemal tecellisini resmeder. Hâkim olan Allah, mihnet yağmurlarından güller, laleler bitirir. Çünkü O, her şeye kâdirdir.
Ebrucu sanatla iştigal ettikçe ruhunu kemale erdiren bir manevi yükselişe ulaşır bu kutlu yolda ve beşerin serencamını temaşa eder ebru sanatının her aşamasında.
Sudan yaratılan mevcudat misali, damlalar ile başlayan ebru sanatının ulaştığı nokta, ilahi kudretin tekvin sıfatının mucizelerini yâd ettirir insana. Keza tertemiz bir ömür sahifesine benzeyen, bir su misali akıp giden hayat gibidir ebrunun zemini. Fırçadan serpiştirilen katreler zahiren bulanıklaştırır o tertemiz yüzeyi. Tıpkı insanın dünyada imtihan yağmuruna tutulması gibi. Lakin her bir damla bir güzelliğin membaı olur, bir muştuyu saklar sinesinde. İnsana düşen de zahiren karanlık ve kesif katrelerden tıpkı ebrucunun yaptığı gibi gül goncaları, karanfiller, rengârenk çiçekler açtırmayı tercih etmek olmalıdır amel defterinde. Elhasıl ebru hayat gibidir, hayatın kıymetlisi ise bir ebru sanatı sergiler gibi ömür sürmektir.