Makale

DOĞA DOSTU BİSİKLET

DOĞA DOSTU BİSİKLET

Süreyya MERİÇ

Bisiklet yahut diğer adıyla velespit. İnsan gücüyle çalışan motorsuz doğa dostu bir ulaşım aracı. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak ulaşımın hız kazandığı günümüzde binlerce kilometrelik mesafeler saatler içinde aşılsa da insanoğlu bisikletten vazgeçmiş değil. Pahalı bakımlara ihtiyaç duymaması, bitip tükenmeyen yakıt masraflarının olmaması, doğa dostu olduğu kadar insan sağlığına da faydasının dokunması bisikleti cazip kılmaya devam ediyor.

Peki, ilk bisiklet ne zaman ortaya çıktı dersiniz? Bunun için 19. yüzyılın ilk çeyreğine şöyle bir göz atmak yeterli olacaktır. Günümüzden yaklaşık iki yüz yıl önce, tarihler 1817 yılını gösterirken Alman Baron Karl von Drais modern bisikletin prototipini oluşturan iki tekerlekli binek aracı icat etti. Tabii bu prototipte henüz pedal, fren, vites yoktu ve binici ayağıyla ittirerek bisikleti hareket ettiriyor, yine ayakları vasıtasıyla durduruyordu. Von Drais’i yeni bir binek arayışına iten saik ise aslında volkanik bir patlama. Nasıl mı? Endonezya’da görev yapan Alman memur Karl von Drais, Tampora Dağı’nda meydana gelen volkanik patlamanın ardından kıtlık yaşanması ve binek hayvanlarının telef olması üzerine, atların yerine kullanılabilecek alternatif bir araç arayışına girdi. Kim tarafından icat edildiği bilinmese de Fransız zanaatkârı Médé de Sivrac’ın tekerlekli bir binek, Drais’e aradığı fırsatı sundu. Karl von Drais, Fransa’dan ilhamla yaptığı icadın parlak geleceğini tahmin etmiş olsa gerek 26 Haziran 1819’da patentini alarak tescilledi. Böylece tarihe bisikletin en azından tescilli mucidi olarak geçti. Von Drais’ın icadı “drezin” kısa zamanda Birleşik Krallık, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi pek çok ülkede rağbet gördü.

Almanya’dan yükselen bu yeni trende karşı İngiltere’den bir hamle geldi ve İngiliz Denis Jhonson, “drezin”den bir tane satın alarak İngiltere patentini de alıp yeni bir versiyon ortaya koydu. Yaklaşık üç yüz adet ürettiği bu yeni bisikletleri “yaya at arabası” adıyla piyasaya sürdü. Halk nezdinde velespitler “hobi atı”yla ünlendi. Fakat bisikletin emniyet sorunu hâlen daha çözülebilmiş değildi.

Bisikletin pedalla buluşması için ise Pierre ve Ernest Michaux’un tarih sahnesine çıkması gerekiyordu. Baba oğul olan Fransız mucitler, Drais’in yaptığı aracın ön tekerlek göbeğine pedal takarak gerçek anlamda ilk bisikleti icat etmiş oldular. 1866’da Ernest Michaux, seri üretime geçirdiği icadıyla bir poz vererek karakalem resmini çizdirdi ve kurdukları "Michaux Company"nin reklam kampanyalarını başlattı. Sanayi inkılabının rüzgârını ardına alan şirket çok geçmeden Avrupa’da hızla güç kazandı.

Bisikletin en büyük başarısı çocuklar üzerindeydi; karne sevincine, doğum günlerine ortak olan bisikletler çocukların kıymetlisi oldu. Uçları püsküllü, tekerlekleri yıldız süslemeli yol arkadaşları kiminin sevinci kiminin ukdesi hâline geldi.

Günümüzde artık bisikletler yaşa cinsiyete ve kullanım alanına göre çeşitlilik gösteriyor, üstelik bir spor dalı olarak her geçen gün ilgilileri artıyor.. Şehrin keşmekeşi, yoğun trafik stresi de eklenince bisiklet sadece çocukların değil yetişkinlerin de yol arkadaşı olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Mucidi Bilinmeyen İcat: Bisikletin icadı konusunda tarihçiler arasında tam bir fikir birliği yoktur. Dolayısıyla icat ilk patent alan Karl von Drais’in hanesine yazılır. Bisiklet, tek bir mucit tarafından icat edilmemiş, tarih içerisindeki pek çok farklı çabanın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Leonardo da Vinci’ye ait olduğu ileri sürülen 1492 tarihli bir bisiklet karalamasının ise 1960’larda Codex Atlanticus’a eklenmiş sahte bir çizim olduğu anlaşılmıştır.

Biri Küçük, Biri Büyük: 1870 yılında James Starley yüksek tekerlekli bisikletleri yaparak bisiklete farklı bir görünüm kazandırdı. Günlük kullanımda kısa süreli rağbet görse de büyük tekerlekli bisikletler asıl şöhreti sirklerde ve panayırlarda yakaladı.

Tour de France: Bisikletin icadıyla bu yeni binek araçlar, çeşitli gösteri ve yarışmalara da eşlik etti. 1903’te düzenlenmeye başlayan dünyanın en eski ve en prestijli bisiklet yarışmalarından “Tour de France” da bunlardan biri oldu.

Maceraperestler ve Yol Arkadaşları: Seksen Günde Devri Âlem ile büyüyen bir kuşağın bisikletle buluşması maceraperestlere yeni kapılar açtı. Fred A. Birchmorte (1912-2012) ABD’li bir maceraperestti. Bisikletiyle çıktığı yolculukta Avrupa, Asya ve ABD’yi kapsayan seyahatinde 40 bin mili (65 bin kilometre) aştı. Birchmore bu sürenin “sadece” 25 bin milinde pedal çevirse de 1935’te dünyayı bisikletiyle dolaşmış olmasıyla ünlendi. Kara olmayan yerlerde tekne yolculuğu yaptı, yedi takım tekerlek eskitti.

Güvenli Sürüş: John Kemp Starley, 1885’te güvenli bisiklet sloganıyla kolları sıvadı. Tabii güvenlik arayışı Starley’in sunduğu kısıtlı imkânlarla kalmadı; artık başlıktan dizliklere kadar pek çok ek parça sayesinde bisiklet kullanmak eskisine nazaran çok daha güvenli.