Makale

ERGENLİK DÖNEMİ VE KİMLİK GELİŞİMİ

ERGENLİK DÖNEMİ VE KİMLİK GELİŞİMİ

Elif DEMİRER
Uzman Psikolog/Çocuk-Ergen Psikoterapisti

Ergen birey ile yaşantı ve ergenlik dönemi, günümüz toplumunda ve aile yaşantılarında ebeveynlerin sıklıkla anlamakta güçlük yaşadığı ve çoğu zamanda endişe ile karşıladığı bir dönem olmuştur. Aslında birçok yetişkin bu dönemi tanımlamakta zorlanmaktadır. Ebeveynlerin yaşadığı bu zorlanmanın elbette ki birçok nedeni vardır. Bu nedenlerden biri ise birçoğumuzun zihninde çocukluğa, yetişkinliğe ya da yaşlılığa dair tanımlar ve anlamlar varken ergenliğe dair tanımların ise daha sınırlı olması ile ilgilidir. Peki, ergenlik dönemi nedir? Ve bu dönem nasıl tanımlanır?

Ergenlik dönemi tıpkı çocukluk ya da yetişkinlik evresi gibi insan yaşamının gelişimsel dönemleri arasındadır. Birey, bu dönemde fizyolojik ve psikolojik birtakım değişimler yaşamaktadır. Bu değişimler bireyde bedensel, sosyal, duygusal, davranışsal alanlarda büyümeyi ve olgunlaşmayı da beraberinde getirmektedir. Bu dönemin en tipik özelliği ise ergen bireyin çocukluk ve yetişkinlik arasında kalmış olmasıdır. Yani bu dönemde ergen birey, ne tam olarak çocuk ne de tam olarak yetişkindir. Çünkü ergen birey çocukluktan yeni çıkmış olmanın hâlleri ile yetişkin olduğunu göstermek isteyen ruh hâlleri içerisindedir. Bundan dolayıdır ki kendisine çocuk gibi davranılmasını kabul etmezken büyümenin getirmiş olduğu gereklilikleri (sorumluluk, kurallar vb.) ise yerine getirmeme eğilimindedir ve sık sık otorite konumundaki kişiler ile (anne, baba, öğretmen vb.) çatışma hâlinde olabilmektedir.

Ergen birey, kendini anlamaya ve çevre ile ilişki kurmaya çalıştığı bu evrede sıklıkla yetişkinler tarafından anlaşılmadığını da düşünmektedir. Kendini inşa etmeye çalışan genç, anlaşılmama duygusu ile beraber benlik ve kimlik gelişimini de deneyimlemektedir. Burada bahsetmiş olduğumuz benlik kavramı, bireyin kendisine yönelik algısı ve değerlendirmelerinden oluşurken kimlik kavramı ise kişinin bütün unsurlarını yansıtan bütüncül bir unsur olarak tanımlanmaktadır. Yani benlik arayışı ve kimlik gelişimi ile ergen birey aslında “Ben kimim? Hayatımda neler yapacağım? Benim farkım ne?” gibi sorular ile arayış içerisindedir.

Bu arayış süreci ile beraber ergen birey, aynı zamanda öz saygı, öz güven ve özerklik gibi unsurları da deneyimlemektedir. Bu deneyimin içerisinde yaşamına seçtiği şeyler ile kendine daha çok güvenmeyi ve çevresinden daha çok saygı görmeyi isterken özerkliğini yansıtarak otorite figürlerinden bağımsız olduğunu da göstermektedir. Bütün bu gelişimsel süreçlerde ergen bireyin hem beslendiği hem de etkilendiği unsurlar da söz konusudur. Bunlardan biri çevre ve akran ilişkileriyken bir diğeri ise günümüz toplumunda gençlerin aktif olarak kullandığı sosyal medya alanlarıdır. Ergen birey, kimlik inşasında bu unsurların içerisinden en çok akranlardan ve sosyal mecradan etkilenmektedir. Aile ise bu dönemde genç birey için daha çok ikinci plandadır. Ailenin ikinci planda oluşu, ebeveynlerin bu dönemde yaşadıkları endişe ve çocuklarını dış dünyadan koruma güdüsü, beraberinde bazı iletişimsel ve kimlik çatışmalarını da getirmektedir.

Peki, ergen birey ebeveynleri ile neden çatışma hâlindedir? Bu sorunun birçok yanıtı vardır ancak en etken durum, ergen bireyin bağımsızlık arayışıdır. Ergen, kendi kararlarını almak, kendi yaşamını düzenlemek ve bütün bunları kimsenin müdahalesi olmadan kendi başına yapmak istemektedir. Çünkü bu dönemde ergenin zihninde; “Annem babam her şeyi bilir.” düşüncesinin yerini “Annem babam nereden bilecek? Onların zamanı ile benim zamanım aynı mı? Ben daha iyi bilirim.” düşünceleri almıştır. Bu nedenle bağımsızlığa gereksinim duyan genç için ev, çoğu zaman iletişim problemlerinin yaşandığı yer hâlini alırken aynı zamanda birey farklı olduğunu etrafına göstermek ve kimlik gelişimini de tamamlamak arzusundadır.

Peki, bu dönemde ebeveynler genç bireye nasıl yaklaşmalı ve ne tür bir iletişim içerisinde olmalıdır?

• Ergen ile ebeveyn arasındaki ilişkinin güven üzerine kurulmuş olması,

• Ebeveynin ebeveynlik rolünü sevgi, ilgi ve aileye aidiyet gibi unsurlar ile gence hissettirmiş olması,

• Ebeveynlerin ergen bireyin sadece negatif yönlerine odaklanmak yerine pozitif özelliklerini açığa çıkartmaya çalışması,

• Ebeveynlerin iletişim hâlindeyken nasihatten kaçınması ve gencin yaşamı ile ilgili gizli bir takipçi rolünü üstlenmesi,

• Ebeveynlerin ergen birey ile iletişim anındayken genç bireye odaklanması, ilişkide olması ve sorular ile (Sence nasıl olmalı? Senin fikrin nedir? vb.) görüşünü alarak anlaşıldığı duygusunu hissettirebilmesi,

• İletişim esnasında ebeveynin ara ara özet yapması ve yorumlamanın yanı sıra genci eleştirmek yerine olayı eleştirmeyi tercih etmesi,

• Ebeveynin genç birey ile iletişim hâlindeyken empati yapması ve bunu hissettirmesi gibi unsurlar ile iletişimi sağlamak bu döneme şüphesiz ki katkı sağlayacaktır.