Makale

TAKDİM

TAKDİM

Cenab-ı Allah (c.c.) insanoğlunu yaratmış, imtihan için dünyaya göndermiş ama onu bu yolculuğunda yalnız bırakmamıştır. Peygamberler aracılığıyla insanlara iyiyi ve kötüyü bildirmiş; ebedî kurtuluş olan cennete giden yolu göstermiştir. Ezelî ve ebedî hitap olarak vahiy, ilk peygamber Hz. Âdem’den (a.s.) son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.s.) kadar kesintisiz bir mahiyet arz eder.

Allah, insanların içinden seçtiği elçilerle iletişim kurarak onlar üzerinden insanlıkla iletişimini sürdürmüştür. Allah’tan gelen mesajların peygamberlere bildirilmesi anlamına gelen vahiy, gerçek mahiyetini ancak Allah Teâlâ’nın ve elçilerinin bilebileceği bir rehberlik müessesesidir. Vahiy, varlıksal boyutu birbirinden farklı olan taraflar arasında cereyan eder. Bu sebeple İslam tarihi boyunca kelamcılar ve müfessirler onun içeriği ve anlamı kadar ne olduğuyla da ilgilenmiş, fikirler ileri sürmüşlerdir. Kur’an-ı Kerim’de vahiyle ilgili olarak “Herhangi bir beşer ile Allah’ın konuşması ancak vahiy ile yahut perde arkasından ya da bir elçi gönderip, izni ile, dilediğini vahyetmesi şeklinde olabilir. Muhakkak ki O çok yücedir, engin hikmet sahibidir.” buyrulmaktadır. (Şura, 42/51.)

Nitekim vahiy zincirinin son ve mükemmel halkası Kur’an-ı Kerim, Müslümanların hayat rehberidir. Hz. Peygamber’den (s.a.s.) günümüze kadar tahrif olmadan gelen ve kıyamete kadar Cenab-ı Allah (c.c.) tarafından muhafaza edileceği açıkça beyan edilmiş kitabımızdır. (Hicr, 15/9.)

Vahye kulak verenler, ilahi hikmetin bu meşalesi sayesinde ebedî kurtuluşa kavuşacaklardır. Vahyi duymazdan gelenler ise her şeyden önce yaratılış amaçlarına ihanet ederek şeytanın yoluna sapacaklardır. Vahiy, bir şifa kaynağı ve hidayet rehberidir. Daralan ruhlar onunla inşirah bulur, yolunu kaybedenler onunla kurtulur, ders almak isteyenler en güzel öğüdü ondan alır, huzur isteyenler nihai huzuru onunla bulur.

Diyanet Dergisi olarak bu ayki konumuzu “Ezelî ve Ebedî Hitap: Vahiy” olarak belirledik. Dosyamıza Prof. Dr. Halis Aydemir, “Ezelî ve Ebedî Hitap: Vahiy”; Mahmut Kayış, “Tarihin Akışına İlahi Dokunuş”; Prof. Dr. Enbiya Yıldırım, “Hira’dan Hayata”; Dr. Mehmet Akif Ceyhan, “Allah ile İnsan İletişimini Yeniden Düşünmek”; Doç. Dr. Yaşar Akaslan, “Kur’an’ın Yazıyla Tespitinde Vahiy Kâtipliği” başlıklı yazılarıyla katkıda bulundular.

Bu vesileyle, tarihimizde çok önemli bir anlamı olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nızı kutlar; Hicrî yeni yılın bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.

Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere…

Doç. Dr. Fatih KURT