Makale

GÖNÜL İNSANI: DOĞAN CÜCELOĞLU

GÖNÜL İNSANI:

DOĞAN CÜCELOĞLU

Kitapları ve yayınları ile birçok insanın hayatına ışık tutmuş bilim insanı, psikolog Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nu değerli eşi Yıldız Cüceloğlu’na sorduk…

Ülkemiz bir değerini kaybetti yakın zamanda. İletişim profesörü, bilim insanı Doğan Cüceloğlu ile tanışmanız nasıl oldu ve “Bu ülke için kimdir Cüceloğlu?” desek neler söylersiniz?

Değerli eşim Doğan Cüceloğlu, çok boyutlu ve derin düşünen, okuyan, araştıran, gözlemleyen, insanları ve yaşamdaki sonuçları yargılamak yerine davranışların ve olanın ardındaki nedenleri araştırmayı önemseyen, bilgisini herkes tarafından anlaşılacak biçimde sadeleştirerek paylaşmayı seven, yaşam amacı net bir insandı. Özetle çocuklarımızın çocukluklarını doya doya yaşayabilecekleri ve olabilecekleri en iyi insan olmalarına imkân sağlayan, sevgi ve değerlerin denetim ve korkuya egemen olduğu aile ve okul ortamlarının oluşmasına katkıda bulunmak istiyordu. Vefatından sonra sosyal medya hesaplarında takipçilerinin sık sık “O bizim bilge babamızdı, dedemizdi.” dediklerini gördüm. Yargılamadan anlamaya çalışan, tepeden bakmayan, sevgi dolu varoluşuyla bu tanımlamanın ona çok uyduğunu düşünüyorum.

Biz Doğan’la bir kitap fuarında ben ona kitap imzalatırken tanıştık. Sırada beklerken baktım benden öncekiler hep dertlerini anlatıyorlar. Sıra bana gelince “Ben dert anlatmak istemiyorum, sizinle kitabınızda sohbet ettiğiniz Timur gibi hayata dair sohbet etmeyi çok istiyorum.” demiştim.

Doğan Cüceloğlu, günlük hayatta birçoğumuzun yaşarken fark etmediklerini görmemizi sağlayan bir iletişim psikoloğuydu. İnsanlara yaklaşımı da onu farklı ve özel kılıyordu. Onun insanlarla iletişiminden bahseder misiniz?

Sevgili eşim 6 varoluş boyutundan sıklıkla söz eder, insanların birbirlerine özellikle de aile ve okul ortamında 6 varoluş boyutunu yaşatmanın önemine değinirdi. İnsanlara yaklaşımının onu farklı ve özel kılan en önemli yanı buydu sanıyorum. Doğan, yalnız aile üyelerine, öğrencilerine, dostlarına değil tanıdığı herkese 6 varoluş boyutunu, çok kısa süreli temaslarda bile yaşatırdı. Onun için “Sana yaklaşan çiçek açmaya başlıyor.” derdim ben ona. En aksi görünen insanların bile onunla iletişimden sonra havaları değişir, yüzleri gülerdi. Doğan, insanlara en kısa sohbetlerde bile “Sen varsın, doğalsın, sevilmeye layıksın, değerlisin, yapabilirsin, sen ve ben birlikte bir ekibin parçasıyız ve sorumluluklarımız var.” mesajlarını zamanının yettiği oranda verirdi. Örneğin bir restorana gittiğimizde sipariş vermeden önce mutlaka garsona “Nasılsınız?” diye samimiyetle sorar hatta devamlı gittiğimiz bir yerse ve daha önce bahsi geçmişse mutlaka eş ve çocuklarını da sorardı. İnsanları araç olarak görmez, sadece işini yaptırmak için iletişim kurmaz, ne kadar kısa bir temas olsa da onlara kendilerini değerli hissettirirdi.

Bir ortama girdiğinde, insanların sözlerinin ötesinde beden dillerine duyarlı olur, hâllerinden anlardı. Güler yüzle ve saygıyla yaklaşır, durum buna uygunsa karşısındaki kişinin gelişimine katkıda bulunmak için her fırsatı değerlendirirdi. Örneğin kendisini eve getiren taksi şoförünün yolda sohbet sırasında çocuğu olduğunu öğrenmişse, mutlaka Geliştiren Anne Baba kitabını imzalar, şoföre verirdi. Bir restoranda/parkta bebekli bir aile görmüş, anne babayla göz göze gelme, gülümseme ya da kısa bir sohbet olmuşsa adreslerini ister, evlerine adlarına imzalı kitabını yollardı. Böyle yüzlerce imzalı kitabı insanların adreslerine yolladığına şahit olmuşumdur.

Durmaksızın insanlığa hizmet için çalışan biriydi Cüceloğlu ve ilerlemiş yaşına rağmen bu hizmet aşkından güç aldığına inanırdı. En yakınlarından biri olarak onun mesleğine olan aşkı nasıldı ve gerçekleştirmek istediği projeleri, hedefleri var mıydı?

Ne kadar yerinde bir gözlem; gerçekten de hizmet aşkından güç alırdı. Bir keresinde uçakta yanında oturan küçük bir çocuk “Sen çok yaşlısın, neden ölmedin?” diye sormuş, çocuğa “Çünkü mesleğimi çok seviyorum.” diye cevap vermiş, bunu keyifle anlatırdı.

Gençliğinde yaptığı hataların ve çektiği acıların ya da bugün olanı yargılamak yerine, olası sebeplerine dair yaptığı değerlendirmelerin insanlara faydalı olabileceğine inanıyordu. İnanmanın ötesinde bu yönde çok sayıda sözlü, yazılı geri bildirim alıyordu. Olumlu yönde değişen bu hayatlar onu daha da çok çalışmaya motive ediyordu.

Zamanın en değerli hazinesi olduğunu düşünürdü, onun için vaktini hiç boşa geçirdiğini görmedim. Ama ara verdiğinde ara vermenin de hakkını verir, sohbetine doyum olmazdı. Hafta sonları birlikte mutlaka bir filme, yemeğe giderdik. Tatilleri önceden planlar, çocukları ve torunlarıyla birlikte büyük aile olarak seyahatlere çıkardık. Onun dışındaki zamanlarda odasında okur, yazar, canlı yayın yapar ya da video çekerdi. Gömlek cebinde her daim bir kağıdı ve kalem olur, aklına gelenleri ya da o anda yaptığı gözlemleri kağıtlara not alırdı. Farklı kitapları ve projeleri için farklı defterleri olurdu. Odasında böyle çok sayıda defter var şimdi.

Ekibiyle birlikte (kızımız Umay, asistanları Emre ve Gizem) çocuk kitapları yazmayı planlıyordu örneğin. İkimiz birlikte sohbet etme üzerine bir kitap yazmayı düşünüyorduk. Ergenliğe yönelik olarak yazmayı düşündüğü kitabında içindekiler kısmını bile tamamlamıştı. İnsan İnsana merkezimizde Var mısın? kitabında söz ettiği gibi gençlerle evlenmeden önce, iş seçiminden önce gibi konularda grup çalışmaları yapmak üzere gerekli düzenlemeleri yapmış, pandeminin bitmesini bekliyorduk. Vakti olsa emekli öğretmenlerin gençlere mentorluk ettiği bir süreci başlatmanın ne kadar anlamlı olacağından da sık sık söz ederdi.

Doğan Cüceloğlu her zaman değerlerle yapılanmış bir aile ortamını vurgulardı ve aile ortamını çok önemserdi. Bir de sizin gözünüzden onun aile anlayışından ve kendisi aile ortamında nasıl biriydi biraz bundan bahseder misiniz?

Aile ortamında dünya tatlısı biriydi. O, ileri yaşta bir insandı ama bizim evimizden vefatıyla birlikte ileri yaşta birinin enerjisinden çok, âdeta neşeli, canlı, hayat dolu ve meraklı bir çocuğun enerjisi eksildi. Bilge ve güven veren varoluşunun yanında kocaman kahkahalar atan, komik taklitler yapan, şakacı, sevgi dolu bir eş ve babaydı.

Aile anlayışının temelinde değerlerle yönetim ve biz olmak vardı. Sevgiyi diğerinin olabileceği en iyi insan olmasına katkıda bulunmak olarak algılardı. Sevdiklerinin gelişimi için elinden gelen fedakârlığı yapmaktan çekinmezdi. Çocukları kavramına asistanları, hiç karşılaşmadığı ama yetenekli, çalışkan, azimli başka gençler de dâhildi. Tüm vericiliğiyle birlikte biz bilinci anlayışının sorumlulukları da yerine getirmeyi içerdiğini düşündüğünden sorumlulukların yerine getirilip getirilmediğini, davranışların temel değerlerle uyumlu olup olmadığını önemser, takip ederdi.

Her sabah coşkuyla yaşama uyanır, her akşam o gün elinden gelenin en iyisini yapmış bir insanın iç huzuruyla uykuya dalardı. Bizi tüm varoluşuyla dinler, nasihat etmemeye, kendi yolumuzu kendimizin bulmasına yardımcı olmaya özen gösterirdi. Kendine özgü yemekler yapar, her sofradan kalkışında teşekkür eder, bana “Yardım ister misin?” diye mutlaka sorardı. Onun olduğu her yerde huzur, coşku, paylaşım, neşe, sevgi, güven ve insan insana sohbet olurdu.

Son olarak onun en sevdiğiniz kitapları nelerdi ve Doğan Cüceloğlu ülkemize neler kazandırdı, sizin gözünüzden kısaca bahseder misiniz?

Klasik bir söz ama evlat ayırmak gibi geliyor Doğan Cüceloğlu kitaplarını ayırmak. Her birinin bende ayrı bir yeri var.

Doğan Cüceloğlu’nun ilk okuduğum kitabı İçimizdeki Çocuk. 1993 yazında taze anneyken okumuştum. O kitap diyebilirim ki kendime ve dolayısıyla hayata bakışımı ve sonrasında da hayatımı kökten değiştirdi. Onun için bende yeri çok özeldir. Sonrasında İnsan İnsana ve Yetişkin Çocuklar benim için ufuk açıcı kitaplar oldu. Savaşçı yazılış sürecine ilk eşlik ettiğim, yazılırken Doğan’la saatlerce yürüyerek üzerine sohbetler ettiğimiz, çok güçlü ve yine pek çok yeni ve önemli boyutun farkına varmamı sağlamış benim için bir başka çok özel kitap. Yazılırken ve sonrasında defalarca okudum. Savaşçı’nın devamında Gerçek Özgürlük okunursa pek güzel olur, diye düşünüyorum.

Geliştiren Anne Baba ve Başarıya Götüren Aile kitaplarını ailelere reçete yazar gibi tavsiye ediyorum. Okununca pek çok derde deva olacağına inanıyorum. İletişim Donanımları insan ilişkilerinde ve iletişimde zorluklar yaşayanlar için önemli farkındalıklar kazandıran bir kitap, ben de çok faydalandım. Evlenmeden Önce de çok faydalı bulduğum bir kitap. Hayatta en önemli seçim eş mi, iş mi diye bir türlü karar veremezdim. Artık karar verdim; bence en önemli seçim eş seçimi. Ve aynen iş seçimi gibi çoğunlukla rastlantıya dayalı bir biçimde üzerinde yeterince düşünülüp, ölçülüp biçilmeden yapılıyor. Keşke evlenme kararı almak üzere olan herkes okusa. Var mısın? hem son kitabı olma özelliği sebebiyle hem de Doğan’ın hayata bakışının ve düşüncelerinin bir özeti gibi olduğundan benim için çok özel ve değerli.

Doğan Cüceloğlu ülkemize ne kazandırdı diye düşününce, onu en iyi zaman gösterecek. Fakat benim şimdiki hissim psikolojinin temel kavramlarını en sade ve anlaşılır biçimde açıklayarak halkımızı psikolojiyle, dolayısıyla kendilerinin ve diğerlerinin duygu, düşünce ve davranışlarına böylece yaşama daha sağlıklı anlam vermeyle tanıştırdı, diye düşünüyorum. Pek çok bireyin kendini keşfetmesine, yaşamına anlam vermesine, böylece harekete geçmesine kitaplarıyla itici güç olduğunu, yaşamı daha anlamlı, doyumlu ve güçlü hâle gelen bu bireylerin ailelerini ve toplumu da olumlu anlamda etkilediğini düşünüyorum. Çocukların çocukluklarını doya doya yaşamaları ve olabilecekleri en iyi insan olmaları hedefine de anne babalara ve öğretmenlere yönelik kitapları, seminerleri, videoları ve sosyal medya hesaplarıyla çok katkıda bulunduğuna ve katkılarının verdiği eserler sayesinde süreceğine inanıyorum.

Değerli eşim Doğan Cüceloğlu iyi ki vardı, iyi ki ülkesine hizmet etmeyi anlamlı buldu ve bu kadar emek verdi. Eşi olmanın yanında, bir okuru ve bu toplumun bir ferdi olarak emekleri ve çabası için ona minnettarım.

Doğan Cüceloğlu Kimdir?

Doğan Cüceloğlu, 1938 yılında, Mersin’in Silifke kasabasında on bir çocuklu bir ailenin on birinci çocuğu olarak dünyaya geldi. On yaşındayken annesini kaybetti. Silifke’de en yüksek dereceli okul olan ortaokulu bitirdikten sonra subay olan ağabeylerinin yanında Ankara ve Kırklareli’nde okudu. Kırklareli Lisesini, İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü ardından ABD’de Illinois Üniversitesinde doktorasını tamamladı. Türkiye’de Hacettepe Üniversitesi ile Boğaziçi Üniversitesinde görev yaptı. Fulbright bursu ile Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesinde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bir sene çalıştı. Kırktan fazla bilimsel makalesi yayımlanan bir psikolog ve çeşitli topluluklara bilimsel psikoloji çerçevesinde gelişim seminerleri sunan bir iletişim psikolojisi uzmanı olan Cüceloğlu, 1980-1996 yılları arasında ABD’deki Fullerton şehrinde California Eyalet Üniversitesinde görev aldı. 1996’dan bu yana Türkiye’de üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, ana babalara ve iş adamlarına yönelik seminerler, konferanslar ve atölye çalışmaları düzenledi. Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını bilimsel psikoloji kavramları içinde inceleyen kitaplar kaleme alan Cüceloğlu, Şubat 2021’de vefat etti.