Makale

1960’LI YILLARDA MÜŞAVERE HEYETİ VE KARARLARINDAN ÖRNEKLER

1960’LI YILLARDA MÜŞAVERE HEYETİ VE KARARLARINDAN ÖRNEKLER
Dr. Mehmet BULUT
DİB Başkanlık Müşaviri

Diyanet İşleri Reisliğinin 1924 yılı bütçe kanunu ile sekiz azadan oluşan bir “Heyet-i Müşavere” teşekkül etmiş ve bu birim günümüze kadar aralıksız varlığını sürdürmüştür. Kurul, 1929’a kadar “Heyet-i Müşavere”, 1929-1950 arası “Müşavere Heyeti”, 1950-1965 arası da “Müşavere ve Dinî Eserler İnceleme Kurulu” adıyla hizmet etmiş, bu ad 1965 tarihli teşkilat kanununda “Din İşleri Yüksek Kurulu” olarak değiştirilmiştir. Çeşitli vesilelerle belirttiğim gibi Müşavere Heyeti, Diyanet İşleri Başkanlığının en yüksek karar ve danışma organı olmuştur.

14 Haziran 1935 tarihli Reisliğin ilk teşkilat kanununda Kurulun aza sayısı beş olarak belirlenmiş, 1939’da bu sayı dörde düşürülmüştü. Teşkilat kanununda 1950’de yapılan kapsamlı değişiklikte üye sayısı yediye çıkarılmış, ayrıca üç üye yardımcısı kadrosu da ihdas edilmişti. 1965 yılına kadar Heyet azaları Diyanet İşleri reisinin teklifi, başvekilin inhası ve cumhur reisinin atamasıyla göreve getirilmişlerdi. Üyelerin atama yoluyla göreve getirildikleri yıllarda münhal oldukça yerlerine yeni üyeler tayin edilmişti. 22 Haziran 1965 tarihli ve 633 sayılı Kanun, Kurulun bir başkan ve on üyeden oluşmasını öngörmüştü. Bu kanunla getirilen en önemli yeniliklerden biri, Kurul üyeliği için seçim ve tayin şeklinde ikili bir yöntemin getirilmesiydi. Nitekim kanun gereği Din İşleri Yüksek Kurulunu belirlemek üzere ilk kez 30 Ocak 1966’da seçim yapılmıştı. Aday tespit komisyonunca seçilen otuz üç adaydan Diyanet İşleri Başkanınca belirlenen on biri Bakanlar Kurulu kararnamesiyle üyeliğe tayin edilmiş, bu kararname 19 Şubat 1966 tarihli Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girmişti. İlk defa seçim yoluyla belirlenip atamaları yapılan Din İşleri Yüksek Kuruları üyeleri şu isimlerden oluşuyordu: Hasan Hüsnü Erdem, Bekir Haki Yener, Şehit Oral, İsmail Ezherli, İbrahim Eken, Dr. Lütfi Doğan, Ali Rıza Hakses, Dr. Ali Arslan Aydın, Hasan Ege, Ahmet Baltacı, Dr. Esat Kılıçer. Üyelerin kendi aralarında yaptığı seçim sonucu Ali Rıza Hakses de ilk Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı olmuştur. Hakses, 11 Ekim 1966’da, yine bu zevattan Lütfi Doğan da 15 Ekim 1968’de Diyanet İşleri Başkanı olacaklardır.

Kurul üyelerinin atanmalarına ilişkin 30 Ocak 1966 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı, yapılan itirazlar sonucu Danıştay tarafından 5 Kasım 1966’da iptal edildi. Tabii, bu altı aylık süre içinde Kurul, faaliyetlerini sürdürmüştür. Bunun üzerine 26 Aralık 1966’da Kurulun yedi üyesi için yeniden seçim yapıldı. Eski Müşavere Kurulu Üyeleri Dr. Lütfi Doğan, Osman Keskioğlu, Dr. Ali Arslan Aydın ve A. Hamdi Kasaboğlu, müktesep hak olarak Kurulun doğrudan üyeleri sayılmış ve geri kalan yedi üye için seçim yapılmıştı. Seçilen yirmi bir adaydan yedisinin (İsmail Ezherli, M. Şehit Oral, Lütfi Doğan, Dr. M. Esat Kılıçer, Hasan Ege, Hüseyin Özgün, İbrahim Atay) ve dört eski üyenin tayini 31 Aralık 1966 tarihinde yapılmış, tayin kararnamesi Resmi Gazetenin 21 Şubat 1967 tarihli sayısında yayımlanmıştı. Bu yeni kurul ilk toplantısını 18 Şubat 1967’de yaptı. Eylül 1966’da “Din İşleri Yüksek Kurulunun Toplantı ve Çalışma Usulleri ile Kurul Başkan, Üye, Raportör ve Mütercimlerinin Nitelikleri ve Görevleri Hakkında” 26 maddeyi ihtiva eden kapsamlı bir yönetmelik yayımlandı. (Resmi Gazete, 1 Eylül 1966, sayı 12389.) 633 sayılı kanuna kadar Kurulun başkanı olmamış, Diyanet İşleri Başkanları tabii olarak Kurulun da başkanları olmuş, alınan kararlar da Diyanet İşleri Başkanları tarafından imzalanmıştır.

Bu özet bilgilerden sonra burada Kurulun 1960’lı yıllarda aldığı kararlarından bazı örnekler vermek istiyorum. Vereceğim örneklerin, süreçte alınan kararların mahiyeti yanında dönemde ülkemizin dinî, sosyal ve hatta ekonomik hayatı hakkında bize bazı ipuçları vereceğini düşünüyorum. Örnekleri, önemine binaen Başkanlık mensupları ve halka da duyurulmasını sağlamak amacıyla Diyanet Dergisinde de yayımlanmış kararlardan seçtim. Haziran 1962’den itibaren aylık periyotlarla yayımlanmaya başlayan Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisinde dinî, ilmî, edebî makalelerle teşkilat ve personele ilişkin haberler yanında, Müşavere Heyetince alınan bazı kararlara da yer verilmişti. Bu açıdan denilebilir ki Başkanlığın böyle bir süreli yayına kavuşması Kurul açısından da bir imkân olmuştu; gerekli gördüğü kararları bu dergide yayımlayarak başta teşkilat mensupları olmak üzere daha geniş kitlelere duyurma fırsatı elde etmişti. Mesela 1968 yılında her sayısının 10 bin adet basıldığını düşünürsek o günkü şartlarda derginin geniş bir okuyucu kitlesine ulaştığı anlaşılır. 1968 yılında yayımlanmaya başlanan Diyanet Gazetesi de 60 bin adet basılmıştı. Vereceğim örneklerde karar tarihlerinden sonra yazılan rakamlar, karar sayılarını göstermektedir.

Müşavere Kurulu, 19 Eylül 1963 tarih ve 516 sayılı kararında, “yerli hayvan ırklarının ıslahı ve verimlerin artırılması” amacıyla iyi cins hayvanların tohumlarının alınarak “suni tohumlama” yapılmasında dinen bir sakınca olmadığına karar verdi; karar, derginin Kasım 1963 (c. 2, sayı 11.) sayısında da yayımlandı. Aynı kararda damızlığa elverişli olmayan boğaların enemesinde bir mahzur olmadığı belirtilmişti. Kararda ayrıca, cami görevlilerinin hutbe ve vaazlarında halkı bu hususlarda bilgilendirmeleri istenmişti. Nitekim karar metni, bir genelge hâlinde valiliklere tamim edilmişti. Aynı kararın bilahare derginin Mayıs 1965 sayısında bir kez daha yayımlandığını görüyoruz.

Derginin Aralık 1965 sayısında çeşitli konulara ilişkin bazı Kurul kararlarına yer verilmişti ki Kurulun önceki yıllarda da bu konulara ilişkin karar ve mütalaaları olmuştu: Kazanç ve gelir vergilerinin zekât yerine sayılamayacağı (8 Mart 1965/185.), fakirlere yardım etmek gayesiyle oluşturulmuş derneklere zekât verilebileceği (22 Mart 1965/234.) gibi.

1966 yılında dergide Kurul kararlarına daha çok yer verildiği görülmektedir: Kadının tek başına hacca gitmesi (5 Mart 1966/2.), cenaze nakli (16 Mart 1966/11.), eski mezarlığa cami yapımı (13 Haziran 1966.), yıkanması mahzurlu ölünün cenaze namazı (26 Mart 1966/35.), rızasız bir arsaya cami inşaatı (23 Mayıs 1966/100.), cuma namazını kaçırmak gibi bir durum olmaması hâlinde cenazenin defninin tehir edilmesinin uygun olmayacağı (7 Temmuz 1966/164.), farz namazlardan önce İhlas okuma uygulamasının kaldırılmasına gerek olmadığı (2 Eylül 1966/226.), ikindi namazının vakti (20 Temmuz 1966/210.), ezanın teyp vasıtasıyla tekrarlanmasının caiz olmadığı (20 Temmuz 1966/204.), trafik kazalarında ölenlerin tazminat paraları (20 Temmuz 1966/180.) gibi. Kurulca 1966’da ittihaz edilen ve sözü edilen dergide de yayımlanan şu öneri de önemlidir: Mesleki din eğitimi veren okulların (imam hatip okulları ile yüksek İslam enstitüleri) müfredat programlarının hazırlanmasında Başkanlığın Millî Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapması. (22 Nisan 1966 tarih/115.)

Kanaatimce 1966 yılı itibarıyla Kurulun aldığı en önemli kararlarından biri Ayasofya’ya ilişkindi. Amerikalı Orkestra Şefi Leopold Stokowsky, müze olarak kullanılan Ayasofya’da Yunus Emre Oratoryosu’nu bir Türk senfoni orkestrası iştirakiyle icra etmek istemiş, konu Dışişleri Bakanlığı tarafından Diyanet İşleri Başkanlığına sorulmuştu. Din İşleri Yüksek Kurulu şu kararı ittihaz etmişti: “Ayasofya Allah’a ibadet gayesiyle inşa edilen bir mabettir. Bu mabet, 1453 yılına kadar kilise olarak kullanılmış, İstanbul’un fethini müteakip Fatih Sultan Mehmet tarafından cami hâline getirilerek vakfedilmiştir. Dinî ve hukuki bir hükme bağlanan ‘vakıf şartı’nın icapları 500 yıla yakın bir zaman tatbik edilmiş ve Ayasofya, cami olarak ibadete açık tutulmuştur. Bu bakımdan Ayasofya hâlen müze olarak kullanılıyorsa da aslında bir mabet, İslami hükümlere göre bir camidir. Camiler Müslümanların ibadetine, va’z ve nasihat edilmesine tahsis edilen mukaddes yerlerdir. Bu sebeple, fetih yadigârı ve tarihimizin büyük bir zafer timsali olan Ayasofya Camii’nde böyle bir oratoryonun icra edilmesinin dinen caiz olmadığına ittifakla karar verildi.” (27 Eylül 1966 tarih 239 sayalı karar.) Bu karar, derginin Kasım 1966 sayısında da (c. 5, sayı 11.) yayımlandı. Nitekim basında çıkan haberlerden, o yıl itibarıyla Ayasofya’da sözü edilen konsere izin verilmediği anlaşılmaktadır.

1967’de, devlet radyolarında yapılacak dinî programların TRT Genel Müdürlüğüyle Diyanet İşleri Başkanlığınca ortak düzenlenmesi konusunda varılan mutabakat maddeleri, Din İşleri Yüksek Kurulunca incelenmiş ve haklarında görüş bildirilmişti. (14 Ekim 1967/210.) Radyolarda yapılacak dinî ve ahlaki konuşmalar konusunda Kurul, Kasım 1967’de 6 madde hâlinde yeni tekliflerde bulundu. (17 Kasım 1967/233.)

1968 yılında Kurul, ezanlardan önce veya sonra minarelerden salat-ü selam okunmasında dinen bir mahzur olmadığına dair bir mütalaada bulunmuştu. (14 Şubat 1969/50.)

Bir mahkemenin görüş talebi üzerine Din İşleri Yüksek Kurulu, hazırladığı raporda “Yehova’nın Şahidi” konusunda bilgi vererek bu cereyanın bir din olmadığı, dolayısıyla nüfus kütüğü din hanesine bunun bir din olarak kaydedilemeyeceği mütalaasında bulundu. (12 Nisan 1967/46.)

Önceki yıllarda olduğu gibi bu süreçte de Kurul, içerikleri itibarıyla sakıncalı görülen bazı yayınlar hakkında da kararlar ittihaz etmiş ve bir kısmı Diyanet Dergisinde de yayımlanarak Başkanlık personeli ve halkın dikkatleri çekilmişti. Mesela 1964 yılında Tercüman Gazetesinde tefrika edilen “12 İmam” başlıklı dizi yazı Müşavere Kurulunca incelenmiş ve tespit edilen hatalı bilgiler maddeler hâlinde sıralanmıştı.

“Yumurcak Masumu” adlı plak, Kurulca dinlenip incelenmiş, burada duanın tezyif ve tahkir edildiği, dua cümlelerinin, dinî inanç ve merasimlerin eğlence konusu yapıldığı sonucuna vararak Başkanlığın söz konusu plağın toplatılması konusunda ilgili merciler nezdinde teşebbüse geçmesi istenmişti. (11 Temmuz 1966/173.)

1968 ve 1969’da Kurulun yayın tetkiklerinin yoğunlaştığını görüyoruz. (9 Ağustos 1968/134; 19 Ağustos 1968/147; 26 Eylül 1968/160; 12 Şubat 1969/50; 21 Nisan 1969/100; 21 Haziran 1969/121.) Bu cümleden olarak, Cemil Sena tarafından yazılan “Hz. Muhammed’in Felsefesi” adlı kitap hakkında Kurul detaylı bir rapor hazırlayarak kitabın dinî değerleri tezyif ettiği sonucuna varmış ve bu kitabın toplatılması için ilgili mercilere müracaatın uygun olacağına karar vermişti. (17 Temmuz 1968/118.) Kurulun 21 Nisan 1969 tarih ve 100, 21 Haziran 1969 tarih ve 121 sayılı kararları ise iki dergiye ilişkin kapsamlı birer eleştiri mahiyetindeydi. Öte yandan 13 Haziran 1969 tarih ve 133 sayılı kararı, Mavi Kırlangıç adlı çocuk dergisi hakkındadır ve bu dergi faydalı olarak görülmüş ve tavsiyesi uygun bulunmuştur.

İsmet Zeki Eyuboğlu tarafından hazırlanan “Türk Şiirinde Tanrıya Kafa Tutanlar” adlı eser (kitapta Yunus Emre de tanrıya kafa tutan şairler arasında gösterilmişti.) Kurulca incelenmiş ve zararlı bulunarak toplatılması için ilgili makamlara başvurulması talep edilmiştir. (31 Ekim 1968/184.)

Maxsime Rodinson tarafından yazılan ve Fransızcadan Türkçeye “Hz. Muhammed” adıyla tercüme edilip yayımlanan eser Kurulca incelenmiş; kitapta, tarihî gerçeklere uymayan, maksatlı ve garazkârane iddiaların yer aldığı, İslami değerlere saldırıldığı, Hz. Peygamberin şahsiyetinin tahkir edildiği, dinî bütünlüğümüzü sarsma amacı güdüldüğü sonucuna varılarak durumun teşkilatımıza ve halkımıza duyurulması, ayrıca kitabın toplatılması için ilgili merciler nezdinde teşebbüse geçilmesi kararlaştırılmıştı. (6 Haziran 1969/132.)

Necla Çapan tarafından yazılan ve Başkanlıkça bir miktar satın alınması istenen “Hz. Mevlana’dan Çağrı” adlı eseri Kurul, “zihinleri teşviş edici” mahiyette bulmuş, Başkanlıkça satın alınmasının uygun olmadığına karar vermiştir. (24 Ekim 1969/217.)

Bu yazıyı bitirirken şunu düşündüm: 1966 yılında Ayasofya’da orkestra konusunda ittifakla alınan kararın altında imzaları olan Kurul üyelerinin (Ali Rıza Hakses/Kurul Başkanı, M. Şehit Oral, İsmail Ezherli, İbrahim Eken, Dr. Ali Arslan Aydın, Dr. M. Esad Kılıçer, Ahmet Baltacı, Hasan Ege) hiçbiri bugün hayatta değil. Bu mabedin ibadete açıldığını görmeleri onları fevkalade mütehassis ederdi. Bu vesile ile kendilerine rahmet diliyorum.